16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 ARALIK 1985 ••*• HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/13 SHP'NİN CAĞRISINA YANIT Özal ve Güricaıf ın Konuşmaları. (Baştarafi 1. Sayfada) Bir başka olumlu gelişmeden daha söz edilebilir. 0 da, iktidar ile muhalefet arasında bir dengenin kuruluyor olmasıdır. SHP Genel Başkanı Aydın Güven Gürkan1 ın bütçe eleştirisi, ANAP'a karşı oluşan siyasal bir altematifın belki de ilk habercisidir. Bir bakıma bu durum Sayın Özal için de hayıriı bir gelişme sayılmalıdır; çünkü politikada en tehlikeli olgulardan biri "a)tematifsizlik"İır. Bir yönetim, bir siyaset adamı kendini "alternatifsiz" ya da "vazgeçilmez" görmeye başladığı anda tehlike çanları çalmaya başlamış demektir; zira hatalannı göremez ve günlük deyişie "duvara toslama" olasılığı büyür her geçen gün. Bu yüzden SHP ile siyasal bir altematifın Meclis çatısı altında uç vermeye başlaması ANAP liderini de memnun etmelidir. Oysa bu dediğimiz, görüldüğü kadanyla gerçekleşmemiştir. Sayın Ozal, Sayın Gürkan'ın çıkışından hoşnut kalmamıştır. TBMM kürsüsünde kendisinden pek alışık olmadığımız hırçın bir görürrtü çizmiştir. Öfkesini daha sonra da yenememiş olmalı ki Meclis koridorunda SHP Genel Başkanı için herkesin ortasında "Bu adam hesap bilmiyor" diyebiimiştir. Bir Başbakan'ın, bir ana muhalefet liderinden uluorta "bu adam" diye söz etmesini de Sayın özal'a doğrusu yakıştıramadık. Başbakan uzal'ın bütçe konuşmasında yadırgadığımız başka noktalar da var. Sayın Ûzal, Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı'dır. Bu srfatıyla ülkenin sorunlarını bütun boyutlarıyla kapsayan, irdeleyen bir konuşma yapmalıydı; hükümetinin bütün alanlardaki politikalarını sergilemeliydi. Oysa kendisi, neredeyse yalnızca "ekonomik işlerden sorumlu başbakan yardımcısı" gibi konuşmuştur. Konuşmasında egrtimle, kültür ve sanatla ilgili herhangi bir çizgiye pek rastlamadık. Aynca, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının, yabancı kuruluştarın raporlarına atıfta bulunarak bir bütçe konuşmasında kendi politikalarını savunmaya çalışmasını da yadırgadık. Bir başka nokta da şudur: Türkiye gibi dış politikanın son derece ağırlık taşıdığı, hele güncel koşullarda yaşamsal önem kazandığı bir ülkenin Başbakanı, bütçe konuşmasında dış politikayı çok daha fazla ciddiye almalıydı. Bu tutumu, aynı zamanda TBMM'yi de ciddiye almakla eşanlam taşıyacaktı. Oysa Sayın özal bu konuyu öylesine geçıştirmiştir ki, Sayın Gürkan'ın hükümete yönelik "dış politikasızlık" eleştirisine haklılık kazandırmıştır. Buna karşılıkSHP Genel Başkanı Gürkan, bütçe konuşmasının başına dış politikayı koyarak bu konunun ülkemiz açısından önemini vurgulamıştır. 56 sayfalık konuşmasının ilk 13 sayfasını dış politikaya ayırmış olan Sayın Gürkan'ın şu görüşleri yerindedir: "Türkiye'nin Batı dürryası ile olan iliskileri ve bağlan satt stratejik ya da ekonomik ilişkiler düzeyine indirgenemez. Atatürk'ün gösterdiği çağdaşlaşma yolunda Türkiye, Batı uygarlığı ile bir bütün olarak yapısal bağlar kurmuştur. Batı ile ilişkilerimizin siyasal ve kültürel yapısı son derece önemlidir. Bu değerIsr bütünü, demokrasi ve insan haklarına ve temet hak ve özgürlüklere saygıdır ve örgütse/ çerçevesini Avrupa Konseyi oluşturmaktadır. Özal hükümeti, Batıyla ilişkilerimizin bu temel boyutu konusunda ağır bir yanılgı içindedir. ilişkilerimizin temelinde Batının stratejik veya ekonomik çtkariarı değil, demokratik ideallere bağhlığın yattıçına inandığımızı özeiHkle vurgulamak istiyorum." SHP Genel Başkanı'nın, hükümetin ekonomik uygulamalarına donük makro düzeydeki eleştirileri de yerindeydi. Yer yer ayrıntıya da indi ve sloganlar yerine somut örnekler vererek Özal yönetiminin bazı alanlardaki başarısızlık ve saptırmalarmı da sergiledi. Sayın özal'ın kürsüde hırçınlaşmasına yol açan durum belki de buradan kaynaklanıyordu. Sayın Gürkan'ın, ciddi sayılabilecek bir çalışmanın ürünü olan ekonomik eleştirileri bir alternatif programın ipuçlarını da taşıyordu. Bu açıdan da, SHP gibi henüz daha "partileşme" sancılarını yaşayan bir siyasal kuruluşun genel başkanı başarısız değildi. Konuşmasının son bölümünde Sayın Gürkan'ın, partisinin demokrasi programını da somut olarak açıklaması olumlu bir tutumu vurguluyordu... * SHP'nin, henüz işin başında olduğu unutulmamalıdır. Neyi yapıp, neyi yapamayacağını kuşkusuz zaman gösterecektir. Ancak Genel Başkan Aydın Güven Gürkan'ın bütçe konuşması umut verici bir başlangıçtır. Aynı zamanda siyasal bir alternatifin oluşması ve bunun parlamentoda odaklaşması da ülkemizin demokrasiye açılımı bakımından yararlı olacaktır. Bu nedenlerle hırçınlaşmanıza hiç gerek yok Saytn özal. Dünya petrol piyasasında (Baştarafi 1. Sayfada) di. Bir petrol uzmanı OPEC'in şu anda fıyattan çok piyasa payını korumaya önem verdiğini söylüyor. Rosario tlacqua adlı uzmana göre OPEC'in mesajı doğrudan son dönemde pazar paylarını genişleten Ingiltere, Mısır, Norveç ve Umman'ı hedefliyor. Dünyanm beşinci en büyük petrol üretici iilkesi tngiltere, fiyatlardaki hızlı düşüş eğilimi karşısında büyük çaph petrol satışlanndan sağladığı vergi gelirleri ve döviz kaybına ugrama tehditi altında bulunuyor. Nitekim petrol fıyatlannın spot piyasada aşağı çekilmesi ingilLz Sterlini'nin dolar karşısında çarpılmasına yol açtı. Sterlin'in hafta başına göre değer kaybı yaklaşık 5 sente ulaştı. Petrol fiyatlarının düşüşü özellikle ABD ve Batı Avrupa'nın petrol üreticisi olmayan ülkelerine yarıyacak. Bu ülkeler bir yandan petrol faturalannı azaltırken diğer yandan enflasyonu daha kolay baskı altına alabilecekler. TÜRK HÜKÜMETİNtN BAKIŞI Öte yandan hükümetten bir üst düzeyde yetkili, petrol fiyat lanndaki gelişmeleri şöyle değerlendirdi: "Türkiye, anlaşmalarda zaten spot fiyatın çok uslünde bir fiyatta alıma gitmiyordu. Çünkü takas usulüyle dış ticaret yaptığımız dlkelere uyguladığımız ihraç fiyatlan, hemen hemen dünya rayiçleri ile aynıdır. Dolayısıyla pahalı petrol almamıza gerek yoktur. OPECteki fiyat indirimini yakınen izjiyoruz. Fiyat düşüşünün yıl sonuna doğnı hızlanacagı umudundayız. Türkiye, gelecek yılın başında yapılacak anlaşmalarda kırılan fiyatlan göz önüne alarak pazarlığa oturacaktır." Gürkarila cezaevinden şikâyet düehçesi yağdı SHP Genel Başkanı Gürkan'ın "Yurttaşlar gördükleri her yasadışı muameleyi SHP'ye bildirsin" çağrısına Ankara Merkez Cezaevi'ndeki 10 tutukludan yanıt geldi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Aydın Güven Gürkan'ın insan haklan ihlalleri ile ilgili yapüğı çağnya ilk yanıt, Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'ndeki tutuklulardan geldi. Gürkan'ın aralık tarihli gazetemizde yayımlanan "SHP, bu ülkede ympılan her tiirlü yasadışılıgın, kötü muamelenin ve iskencenin hesabını sormak hakkına ve görevine sabiptir. Tüm vatandaslanmdan rica ediyorum, gördükleri yasadışı muameleleri partimize ellerindeki her türiü bilgi ve belgeyle ulaştımnlar" biçimindeki çağnsına Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'nden yanıtlar geldi. Mehmet Gunsel. Ümit Erkol. Fanık Nıfız Sayın, Yücel Demirer, Ünal Cengizoglu, Ugur Eşgün, Dursun Güleç, Mustafa Ciokilic, Kazım Ariı, Eris Bilaloglu ve Mahmut Bülbül adlı sanıklar, yaptıkları başvurularda, hazırlık soruşturmasında, "Çeşitli işkence yönlemleri ile ifadelerinin alındıgını, butön tutuklulara Yenimaballe Saglık Ocagı'ndan sağlam raponı verildigini" öne sürdüler. SHP'ye gönderilen dilekçelerde, cezaevlerinde olumlu karşılanan Genel Başkan Gürkan'ın girişimi konusunda şu değerlendirmeler yapılıyor: E.BİLALOGLUYıllardır Türkiye'nin gündeminde olan, fakat şu ya da bu nedenle üzerine gidilmeyen bir konuya (yurttaşlar, işkence ve kötü muamele olaylannı bize haber versin) biçimindeki yaklaşımınızı, bir tutuklu olarak olumlu karşıladım. Ne sosyal demokratlığın, ne de herhangi bir siyasi görüşün sorunu olmayan, sadece insan olmanm gerektirdiği bir yaklaşımla karşı durulması gereken bir konu işkence. Ancak yaşadığımız günlerde, koşullarda insan olmanın gereklerini yerine getirmekten yoksun kalmışlığın sıkıntısı bir bütün olarak hepimizin omuzlannda duruyor. Geç kalmış olsa da, ilgili önerinıze, kendi durumumu anlatarak katılıyorum. Ü.CENGİZOGLUBu mektubu size, geçtiğimiz günlerde basmda yer alan, işkence görmüş olan yuntaşların SHP'ye başvurması çağnnız üzerine yazıyonım. Bu çağrınızı olumlu karşılayıp, başanya kavuşması dileğiyle kendi başımdan geçenleri anlatıyorum. F.N.SAYINBu başvuruyu çağnnız üzerine yapıyorum. Çağnnız insana, insanlığa olduğu için yazmanın bir zorunluk olduğunu biliyorum. Çalışmalanmzın daha azimle devam etmesı dileğiyle, bu hususta başımdan geçenleri zor da olsa, birtakım baskılara maruz kalabileceğimi de bilerek yazıyonım. C.ERKOLIşkenceye. insanlık onurunu ayaklar altına alıcı uygulamalara karşı çıkmak, bir insanlık görevidir. Sayın genel başkanınız gazetelerde yayımlanan önerısini bu konuda ortaya konulan olumlu bir tavır olarak değerlendiriyorum. Umarım, bu sistemli bir uğraşın ilk adımı olur, bunu takip etmesi gereken adımlar da kararlılıkla atılır. M.GÖNSELBu mektubu başında yayımlanan çağnnız üzerine yazmak gereğini hissettim. Umarım bu ve bunun gibi mektuplar size yardımcı olma özelliğine sahip olur. Bu konuda beni umullandıran gelişmelerin olması dileğiyle kutluyorum. SHP Gtnel Sekreteri Cahit Angın, Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'nden Genel Başkan Gürkan'ın çağrısına gelen yanıtlar üzerinde insan haklan ve af komisyonunun çalışmalara başladığını söyledi. Angın, TUrkiye'de "İnsan haklan ihlallerine scyirci kalan bir hükiimelin işbaşında olduğunu" anımsaıarak, şunlan söyledi' "Ülkemule ilgili insan haklan sonınlannın Avnıpa'nın ilerici kamuoyuna bırakılamayacagı gerçegi ile karşı karşıyayız. Bu tlanda SHP üzerine düşen görevi yapacaktır. Başbakan ve tçisleri Bakanının bu konudaki aymazlıklannı sergilernek için hazırladıgımız dosyayi TBMM'de, tçişleri Bakanlıgı bütçesi görüşülürken, kamuoyuna tüm aynntılan ile açıklayacagız. Bir tçişleri Bakanı duşununuz ki, Giresun'da Cumhuriyet Savcısma 'şiipne ile baktığını' söyleyen bir emnlyet roudurunü savunuyor. Savunuyor ve hiçbir şey olmamış gibi davranabiliyor. Bu tutum devlet içinde başlayan anarşinin bir ifadesidir ve boyle bir liirii şimdiye kadar göriilmemiştir." Sıkıyönetim (Baştarafi 1. Sayfada) olarak nitelediği askeri mahkemelerin sıkıyönetimden sonra da görevlerini sürdürmesi olaymm, hukuka aykırı biçimde yasada yer aldığını vurguladı ve "Ne var ki, bu kuralın anayasaya aykınlıgının iddia edilmesi de, yine anayasa kuralları gereğince mumkün değil" dedi. Teoman Evren, bu durumu, anayasanın ne denli tıkanmış olduğunun en önemli kanıtı diye niteledi. Ankara Barosu Başkanı Önder Sav, sıkıyönetim mahkemelerinin olağanüstü dönemlerin mahkemeleri olduğunu bildirdi ve olağan dönemde bu mahkemelerin görevlerini sürdürmelerinin olanaksızhğını vurguladı. 1402 sayıh yasanın 23. maddesinin, sıkıyönetim mahkemelerinin olağan dönemde de görevlerini sürdürmesini hükme bağladığını anlatan Sav, "Bu çok önemli husus, anayasada yer almamıştır" dedi. Önder Sav, anayasanın "Hiç kimsenin kaynağıru anayasadan almayan bir devlet yetkisini kullanamayacagım" hükme bağlayan 6. maddesini anımsattı ve aksine davranışın, olağanüstü dönemler için konulan esaslann, olağan dönemlerde de, yetkili olmayan organlar eliyle kullanılması sonucunu getireceğini vurguladı. Sıkıyönetim mahkemelerinin görevlerini sürdürmelerinin kişilerin, "olağan dönemlerde yetkisiz mahkemeler" önüne çıkarılması anlamına geldiğini belirten Önder Sav, bunun, devletin temel unsurlanndan biri olan yargüamayı anayasaya aykırı olarak kullanmak olduğunu söyledi. Ankara Barosu Başkanı, 1972'de Anayasa Mahkemesi'nin verdiği, "sıkıyönetim mahkemelerinin olağan dönemde görev yapmalannın anayasaya aykın olduğu" yolundaki kararını anımsattı. Bazı mahkemelerce ileri sürülen anayasanın 15. maddesinin geçerli olduğunu kabul etmenin "geçici bir maddeye kalıcılık kazandırmak ve anayasa değiştirilmediği sürece o maddeyi yaşatmak" olduğunu vurgulayan Önder Sav, "Bu da, anayasanın kendisi, demokratik hukuk devleti ve hukukun üstünlugü ilkesiyle bağdaşmaz" dedi. Istanbul Barosu Başkanı Selahattin Sulhi Tekinay, 1972'de Anayasa Mahkemesi'nce verilen konuya ilişkin karardan sonra, anayasada bir değişiklik yapılarak, sıkıyönetim mahkemelerinin, sıkıyönetimden sonra da görev yapmalarının sağlandığmı anlattı ve bu değişikliği 1982 Anayasası'ndan yer almamış olmasına dikkati çekti. "Bu durumda, anayasaya göre sivil kişiler ancak sıkıyonetimde ve savaş hallerinde bu mahkemelerde yargdanabilirler" diyen Tekinay, Milli Güvenlik Konseyi'nin 1402 sayıh yasada "görevin süreceği" yolunda yaptığı değişikliğin, "anayasaya açıkça aykırı olmasından hiç şüphe etmedigini" bildirdi. Tekinay şöyle devam etti: "Ancak, anayasanın geçici 15. maddesi gereğince MGK'nın kabul ettiği yasalann anayasaya aykınlığını iddia etmek imkânı kalmıyor. 1402 sayıh yasada yapılan değişiklik, adeta anayasada mevcut bir hükümmuş gibi, o etki ve sonucu veriyor. Boyle olunca da ben, 1402 sayılı yasa uyarınca hareket edilmesi geregine ve anayasaya aykırılık iddiasının ileri sürülemeyecegine inanıyorum." İstanbul Barosu Başkanı, yasal durumun boyle olmasına karşın, 15. maddenin "fevkalade zamanlann fevkalade tedbirleri olduğu" gerekçesiyle, olağan dönemde mutlaka değiştirilmesi gerektiğini bildirdi. Izmir Barosu Başkanı Güneş Atabey de, anayasanın 6. maddesini anımsattı ve sıkıyönetim dönemine ilişkin düzenlemelerin anayasanın 122. maddesinde yer aldığını söyledi. Bu maddeye göre, sıkıyönetim dönemine özgü yetkilerden bir kısmının, olağan dönemlerde de uygulanmasına olanak bulunmadığım kaydeden Atabey, şöyle devam etti: "Askeri Mahkemelerin, sıkıyönetim ve savaş durumlannda, hangi suçlar ve hangi kişiler bakımından yetkili olduklan, anayasanın 145. maddesinde düzenlenmiştir. Bu madde Askeri Mahkemeierin, sıkıyönetim devam ettiği süreyle sınırlı olduğu kuralını içerisinde taşımaktadır." İzmir Barosu Başkanı sorunu hep anayasa maddelerine göre irdeleyerek, 37. maddenin bir kimsenin kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkanlmasına izin vermediğini anımsattı. İzmir Barosu Başkanı Güneş Atabey, Anayasa Mahkemesi'nin 1972'deki kararına değindi ve "Kanun yönünden 1972'deki yasal ve anayasal durumla bugünkü durum küçük bazı farklar dışında aynıdır" dedi. CueUaryeni bîr taslak Kipriyanu yeni bir şey yeni (Baştarafi 1. Sayfada) bir haylı büyük olan başkanlık konutundaki basın (oplantısında çeşitli sorulan yanıtladı. Basın toplantısının en ilginç sorusu ve yanıtı Türkiye 1 nin garantörliigune" ilişkın idi. Kipriyanu, "Türkiye'nin garanlörlügü hiçbir durumda lavâye edilebilecek bir şey degildir" dedikten sonra, "Duruma gerçekçi bir biçimde bakahm" diye devam etti. "Üç garantörden biri darbe yaptı. Diğeri adayi işgal etti. Üçüncüsii de olanbiteni seyretti. Kıbnslı Türider ve Rumlar diger başka garantiler aramalıdıriar. Rumlar, Türkiye'nin garantörtügü devam ederse, Türkiye'nin yakınugı nedeniyle, kendilerini siirekli tehdit altında hissedeceklerdir. Bu konuda, açık fikirli olmauyu" diye konuştu. Amerikan New York Times Gazetesi'nin tamnm>ş muhabiri Henry Kunm'm, "Sayın başkan yanlış anlamadıysam, Türkiye'nin garantöriüğünü sevmemenize ragmen, tümuyle de dışlajnıyorsunuz, değil mi?" diye sorunca, Kipriyanu bir an düşündü ve "Söylemiş olduklanma bir şey eklemek istemiyorum" dedi. Spiros Kipriyanu. bu tepkisiyle, önumüzdeki dönemde muhtemel bir zirvenin öniinü tıkamarnaya özea göstermiş olduğu gibi, BM Genel Sekreteri Pertz d« Cuellar'ın girişimlerine de açık olduğu işaretini verdi. Türkiye'nin garantörlüğü konusunda kesin, bağlayıct bir ifade, kendisiyle bir araya gdmeye pek hevesli göriinmeyen Denktaş'a mükemmel bir koz vertnek olacaktı. Peki, Kıbns sorununa bir çözüm bulunması doğrultusundaki gelişmeler, Rum kesimindeki seçim sonuçlaruıdan sonra nasıl ve ne yönde ilerleyece|e benziyor? Kipriyanu New York'taki Ocak Zirvesi'ne dek AKEUin desteğine sahipti. Şimdi 56 kişüik parlamentoda 15 üyeli AKEL ve en çok üyeye sahip, 19 üyeli DİSİ'nin muhalefeti önUnde tüm seçim kazancına ragmen yine azınlıkta. DİKO'nun 16 ve EDEK'in 6 üyesinin toplani 22 sandalyesinden başka sağlam bir Meclis desteğine dayanmıyor. Kipriyanu, kiminle işbirliği yapacak? AXEL ile mi DİSİ ile mi? Ya da yapabilecek mi? Bu soruya yanıtı kısa, kesin ve hakça idi: "Bunun için beklememiz gerek, toz bulutu henüz kalkmadı." Bu durumda, dış politikaya yansımalan kaçınılmaz olan Kıbns Rum iç politikasında çeşitli ihtiraaller ortaya çıkıyor: 1 AKEL ve DİSİ üçte ikilik bir sandalye çoğunluğu elde edememelerine rağmen, muhalefete devam edecekler ve bu, cumhurbaşkanlığı seçimini erkene aldırma sonucu doğurmasa biie Kibns Rum kesiminde siyasi krizin devamı demek olacak.Böylebiıgelisme,kuşkusuz, Denktaş'a, BM Genel Sekreteri'nin Washington güdümlü çabalan karşısında, Rum tarafında temsil sorununun çözülmediği savıru ileri sürmesine olanak verecek. Çünkü Kıbns Rum kesiminin si>rasi manzarası 56 sandalyeden 34'ünü, toplam oyların yüzde 61'ini temsil eden bir muhalefet ile cumhurbaşkanlığı koltuğu anayasal olarak sağlam ama azınlıktaki bir baskandan oluşacak. 2 AKEL, oy kaybına neden olduğu düşüncesiyle Klerides'in DİSİ Partisi ile zımni işbirliğine son verecek1. Kipriyanu ile ittifaka girecek. 3 Kipriyanu ile KJerides arasında • bir uzlasma formülü bulunacak. Gelismelerin hangi yönde olacağına ilişkin şu anda hiçbir isaret yok. Herhangi bir ihtimalin gerçekleşmesi birVaç ay alacak. Yani, Kıbns Rum tarafındaki siyasi kriz, hiç değilse, 1986'ya sarkacak. Kıprıyanu'nun basın toplantısında altını çizdigi bir başka cümle ise, "Bizim tarafımızdan verilecek yeni bir Uviı işleri bir çözüme götürmeytcektir. Bu noktada çok kesin göriişteyim" idi. Kipriyanu, Lissarides ve hatta Papandreu ile birlikte, Kıbns Rum seçimlerini Kıbns sonı nuna ilişkın "esneklik göslermeytn tutumunun" halk nezdinde onaylanması saydığına göre, Kıbns sorununa çözüm çabalannda, önumüzdeki kısa vade içinde esaslı bir mesafe alınmasını beklemek hayalcilik ola caktır. Baspiskopos Hrisostomos, bize, çözüm çabaları konusunda iyimser olmadığını söylemişti. öyle gürülüyor ki, Perez de Cuellar'dan başka bu konuda, şu sıralarda ryiraserlik ifade edecek kimse yok. (Baştarafi 1. Sayfada) AET ile Kıbns Rum yönetimi olduğunu belirterek, 1984'ten bu arasında gümrük birliği görüşyana yürüttüğü iyi niyet girişim melerine başlanmasının Kıbns'ın leri sonucu çözüm için "önemli gerçeklerine, ahlak ve insan hakbir fırsat yakaladığım" kaydet larına aykırı düştüğünü kaydeti. Perez de Cuellar. "Taraflar den Denktaş, "Rum liderleri ile göriişmeleri 1986 Ocağının ilk temasta AET nlkeleri lemsilcileriyansında da sürdürmeyi kabul nin hiç olmazsa Rumlann 1960 etmişlerdir. Şimdiye kadar an Kıbns AnayasasTna uyup uymadıklaşmaya vanlan konularla göriiş larını incelemeleri gerekir" m« gerektiren sonınlan içeren ifadesini kullandı. çerçeve anlaşma taslagıyla kısa sürede nihai bir çözüme ulaşma olanagı doğacağını umuyonız" dedi. Kıbns sorununa ilişkın bazı öğelerin aynntılı müzakere edileceğini kaydeden, ancak sözu ANKARA, (ANKA) Birleşik nü ettiği çerçeve anlaşma Amerika'run Kıbrıs yeni özel kotaslağını ne zaman sunacağını ordinatörü James YV'ilkinson, belirtmeyen Perez, "Taslağın bugün Ankara'ya geliyor. görüşülmesinden sonra vanlacak 15 aralık tarihine kadar Ankaanlaşma, uzlaşma çerçevesi içinde kapsamlı bir çözüm için bag ra'da kalacak olan Wilkinson, layıcı olacaktır" biçiminde Türk yetkilileri ile Kıbns sorunu konusunda görüş alışverişinde konuştu. Perez, aynca Yunanistan Baş bulunarak, Türk hükümetinin bakanı Andreas Papandreu'yu bu konudaki tutumunu yetkili da Kıbrıs'la ilgili BM kararlan ağızlardan öğrenmek olanağına çerçevesi içinde hareket etmeye kavuşacak. çağırdı. ABD Dışişleri Bakanhğı'ndan Öte yandan KKTC Cumhur Müsteşar Yardıması olan Wilbaşkanı Rauf Denktaş, AET'yi kinson, görevine yeni atanması Kıbns'ta bir koloni yönetimi nedeniyle Ankara'dan sonra ktırma çabalarından vaz geçme Atina ve Lefkoşe'yi de ziyaret ye çağırdı. edecek. ABD'nin Kıbns koordinatörü bugün Ankarada Geceyi gündüze katanlar... Bazılan uyku durak bilmezler çalışırken... Gecelerini gündüzlerine katarlar, başarmak için. Meslek tutkusunu yüceltirler, milim milim çizdikleri herçizgiyle... ...kazanmak onların hakkıdır. Kazanmak çalışmanın ödülüdür. Günümüzde para bankada para kazanıyor Kazandığınızı bankaya yatınn... İş Bankası'na yatırın. İş Bankası'nda açılmış 10 milyona y^akın hesap var! Paraya para kazandıran hesaplar. Katılın aralarına. Yarına güvenle bakmanın mutluluğuna varın... Kazandıkça. Kazandığınızı bankaya yatırın. İSTANBUL KÖMÜR PAZARLAMA Külü az, Curufsuz TÜRKİYE $ BANKASI "Paranızın, istikbalinizin emniyeti." Cazip ödeme koşullanyla KALORİFER VE SANAYİ KÖMÜRLERİ 147 04 50
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle