16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/10 HABERLERİN DEVAMJ 12 ARALIK 198 (Baştarafı 1. Sayfada) UĞUR MUMCU GOZLEM Bütçede af paslaşması (Baştarafı I. Sayfada) bakanların neden genel kurulda bulunmadığı sorulduğunda, "Bakan arkadaşlar, kendi bakanlıklarıyla ilgili bütçe göriişmelerine hazırlanıyorlar. Sayıştay Başkanlığı hiç kimseyi ilgilendirmedigi için, gelmemiş olabilirler" dedi. ANAP'h milletvekillerinin önemli bir bölumünun de salonda olmadığı gorüldü. 1986 Bütçe Tasarısı görüşmelerinin üçüncü günunde genel kurul, hükümetin gelmemesi nedeniyle 15 dakika geç toplandı. Oturuma başkanlık eden SHP'li Özer Gürbüz, hükümetin bulunmayışı nedeniyle genel kurula 15 dakika ara verdi. Sayıştay butçesi ile ilgili ilk so2ü SHP Kayseri Milletvekili Mnzaffer Yildınm aldı. Yıldırım, parlamentonun siyasi iktidan ve uygulamalarını denetleyen tek organ olduğunu vurgulayarak, ANAP iktidan döneminde kurulan birçok fonun Sayıştay denetiminden kaçırıldığını anlattı, MDP grubu adına konuşan Erzurum Milietvekilı Ebubekir Akay da ANAP'ın icraatını Meclis denetiminden kaçırdığını bildirirken, ANAP'h Hakkı Artukaslan, muhalefete, "Temcit pilavı gibi fonlann anayasaya aykın olduğunu söylüyorsunuz, o baide neden konuyu Anayasa Mabkemesi'ne götürmüyor sanuz" diye sordu. tŞKENCE YAPILIYOR Anayasa Mahkemesi butçesi üzerinde SHP adına konuşan 1brahim Taşdernir, Türkiye'de işkence yapıldığını söyledi. "Yeterii önlem alınmaz ve yeni jasal düzenlemeler yapılmazsa, işkence yann da var olacakiır" dedi. Konusmasında affa da değinen Taşdemir, her geçen gün affı geciktirenlerin siyasi giinahlarına yeni bir fatura ekleneceğini ifade etti. 1982 Anayasası yapıürken, 1961 Anayasası'nın suçlandığını kaydeden Tajdemir, bu anayasa ile özgürlüklerin sınırlandınldığını ve bu sınırlamalara rağmen yargı yoluyla denetimin ortadan kaldınldığını belirtti. Taşdemir, eski siyasilere konuşma yasağı getiren 2969 sayıü yasarun varlık nedeninin kaybolduğunu belirterek, sıkıyönetimin kalkmasından sonra da sıkıyönetim mahkemelerinin göreve devam etmelerinin demokratik hukuk Ükeleriyle bağdaşmadığını bildirdi. Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi üyeleri hakkında bakanın direktifi ile soruşturma yapılmasını da eleştiren Taşdemir, bazı tutuklu ve hükümlülerin kobay olarak kuilamldıklannı iddialanna ekledi. Anayasa Mahkemesi bütçesinin görüsülmesi sırasında S H P grubu adına konuşan Ibrahim Taşdemir'in çeşitli konulardaki sert eleştirilerini yanıtlayan Adalet Bakanı Necâl Eldem, " A f teklifini siz niçin getirmiyorsunuz? Gctiremezsiniz, çünkü siyasi isıismar kozunuz elinizden gidecek. İktidar istemiyor diyeceksiniz" biçiminde konuştu. Adalet Bakanı, toplumsal banşın gereğine inanmış bir istikrar iktidan olduklarını belirterek, " B u ugurda yapılması gereken her şeyi yapanz. S H P sözciisii, affı siyasi istismar konusu yaptığımızı iddia etti. Sizin teklifiniz nerede?" dedi. Turk Tabipler Birliği Merkez Konseyi üyeleri hakkındaki soruşturma ile ilgili eleştirileri yanıtlayan bakan, meslek kuruluşlannın ve sendikalann siyaset yapmasına, amaçları dışına çıkmasına müsaade etmeyeceklerini belirterek, şu gorüşleri savundu: " S H P sozcüsii 1961 Anayasası'nın özlemi içinde anayasayı tenkit etti. Ben anayasacı değilim, ama bir özlem hissediliyor. Bütiin anayasalar tepki yasalarıdır." Işkence yapıldığı, tutuklu ve hükümlülerin kobay olarak kullanıldıkları iddialannın Anayasa Mahkemesi butçesi ile ilgisi olmadığıru kaydeden Eldem, ceza ve tutukevlerınde hiçbir kişinin kobay olarak kullanılmadığını ifade etti. Eldem, "Beni ve bükümeti yıpratacaksınız diye devleti yıpratıyorsunuz" biçiminde konuştu. Bakan, Sıkıyönetim Yasası'nın anayasaya aykırı olduğunun iddia edilemeyeceğini, böyle bir iddia karşısında muhalefetin anılan yasayı değiştirmeyi teklif edebileceğini kaydetti. Gorüşmelerin tamamlanmasından sonra Anayasa Mahkemesi butçesi oylanarak kabul edildi. ÖZKAYA'VA YAVRUM' Başbakanlık Butçesi göruşulurken bağımsız Günsejj ÖzJtaya'nın kendisine bakanlar sırasmdan "yavrum" diye laf atıldığıru öne sürmesi uzerine tartışma çıktı. Birleşimi yonelen SHP'li Başkan Vekilı Özer Gurbuz. tanışmalar surerken fenalaştı. Verilen aradan sonra birlesimi, evınden çağnlan Halim Araslı yonetmek zorunda kaldı. Başbakanlık Butçesi üzerinde iik sozu MDP Grubu adına alan İsmail Şeagiın, BaşbakanJık damsmaJannın "prens" olarak nitelendiğini belirterek, bu kişilerin devlet memuru olup olmadıklarını sordu. Gurkan'ın iddialanna karşılık OzaJ'ın Yunanistan örneğini getirmesini eleştiren Şengun, "Hiçbir başbakan böyle bir Türkiye bulma ^ansını elde edcmemiştir" dedi. MDP'!) Dogan Kasaroglu da TRT'nın yanlı tutumunu eleştirdi, Kafaoglu hakkındaki ıddialarla ilgili OzaJ'ın tutumunu kınadı. Kasaroğlu, Başak Şirketler Grubu ile ilgili olarak KİT Komisyonunda irüfakla karar alınmasına karşın hükümetin yanlış davrandığını, Anadolıı Bankası sorumlulan hakkında mahkeroe yoluna gidilirken asd sorumlu kişinin işlem dışı bırakıldığını söyledi. Ayhan Fırat, SHP grubunun görüşlerini açıklarken, Başbakanlığa otomobil alımı için bütçeye 1 milyar 575 milyon liralık oto ahmının öngörulduğünü belirterek "4050 arabalık lionvovlaria kimleri taşıyacaksınız? Bu savurgan ve sorumsuz halinizle içmeye su bulamayan, yol bulamayao okulsuz koylüJerin, işçilerin hatta memurlann yiizüne nasıl bakacaksınız" dedi. Daha sonra TRT'yi eleştirdi. SHP'li Ömer Küshan da, Kafaoglu dosyası üzerinde durdu. "Sayın Özal, eski moarnzı Kafaoglu hakkında emrindeki ıtıemurlara suçlama dosyası hazuiatmış, Meclisi rtkisi altına aiarak siyasi surlüşmesine alet elmiştir" diye konuştu. ANAP adına Mehmel Onar ve Lütfullab Kayalv'ın konujmasmdan sonra eleştirileri yanıtlayan Devlet Bakanı Mesut Yılmaz, hükümetin TRT'nin siyasi yayınlanna kansmadığını söyledi. Gurkan'ın önceki günkü konuşraasıyla içtüzüğü iblal ettiğini söyleyince, SHP sıralanndan protestolar yükseldi; konuşmasını, "Eğrr TRT yayınlanna beo karar verseydim, Cürkan'ın bütün konuşmasını yayımlardım. ANAP için bundan iyi propaganda otmazdı. Çünkü Gürkan, Tıirk railletinin unutmaya çaiışdgı bir dönemi hatırlatnuştır" diye sürdürünce genel kurulda hava sertlesti. Yılmaz SHP'lılerin protestoları ve iaf atmaları arasında sozlerıru sürdürürken, MDP'li Kasaroğlu'nu da eleştirdi. ÖZER GÜRBÜZ FENALAŞTI Bağımsız uye GünsHi Özkaya, konusmasında Özal'ın Konya gezisi sırasmda "Açız" diyen koylu kadınlara "Allah versin" bipminde cevap verdiğini anlatmca ANAP'lılar özkaya'ya Jaf attıJar. Özkaya, Başbakan'ın uçak almasım anlatırken birden konuşmasını keserek, "Sayın ba$kao 'yavrum' diye laf atıldı. İnşallah yanhş duymuşumdur, ama laf atıMı" dedi. Özkaya, kendisine Bakanlar Kurulu sırasıodan "y»vrum" biçiminde laf atıldığını öne sürtınce başta Başbakan Özal olmak üzere bakanlar ve ANAP'h milletvekılleri sıra kapaklarına vurarak el kol işaretleriyle özkaya'nın sözlerini geri almasım istediler. Bu sırada Devlet Bakanı Ahmeı Karaevli ayağa kalkarak, "Böyle birşey deraedik"şeklinde müdahalede bulundu. Bakanlar Kurulu sırasında oturan Mesut Yılmaz ile Ahmet Karaevli, Özkaya'yı sözılnü geri alması için zorlarken, özkaya, Karaevli'ye dönerek "Ben Haya! Adası'nda değilim beyefendi, dogrn duydum, sozumu geri aJmıyorum" diye bağırdı. Bu sırada Başbakan özal'ın sinirli bir biçimde önundeki sıraya vurarak, "Ben şahidim, 'javnmT diye bir söz duymadım" dedığı duyuldu. Bunun üzerine Özkaya Başbakan'a, "Neden yanhş anlayayun, senin kadar oglum vgr" dedi. Sozlerinı, "Burası Yöce Divan degil. şahitligini/Je bakanı yargılıyorsunuz, ama sahitliğinizle laf atan bakanı kurtaramazsınız. Bana laf atıldığım bilmenize rağmen doğnıyu soylemiyorsunnz" diye surdürdü. özkaya, ANAP'lıların ısrarı uzerine, "Ben size devleti nasıl emanet ederim. Allah aşkına duydugumda ısnır ediyorum" diyerek kursuden inmedi. Özkaya ile ANAP'lılar arasında tartışmajar surerken, Özkaya'nın sık sık sözunü kesen Başkan Vekili Gürbuz'un daha da fenalaştığı görüldü. İdare Amiri Rıdvan Yildınm, "Başkana yardım edelim" deyince SHP'li milletvekillerı kursu önünde toplandılar. Gürbüz, daha sonra SHP'lilerin mudahelesi ile oturuma ara verdikten sonra Başbakanlık Divam'mn arka bölumundeki odaya almarak Prof. Dr. Kemal Beyazıt çağrıldı. Bu arada Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Mehmel Aydın ile eski HP Genel Başkanı Necdet Calp ve idare amiri Rıdvan YıJdınm, özer Gürbüz'ün yanından muayene surunceye kadar ayrılmadılar. Kemal Beyazıi, Özer Gurbuz'u muayene ettikten sonra rahatsızlığının kalple ilgili olmadığını söyledi ve kesin sonucun tahlillerden sonra belli olacağını bildirdi. Bunun üzerine Özer Gürbüz cvine gitti. Bu arada bağımsız milletvekili Sdçuk AIUDCTnın da bir feualık geçirdiği öğrenildi. Akıncı'nın tansiyon düşmesi nedeni ile fenalaştığı saptandı. 45 dakikalık aradan sonra Genel Kurul evinden çağrılan ANAP'h Başkan Vekili Halim Aras'ın başkanlığında toplandı ve Başbakanlık butçesi kabul edildi. Bu arada Sayıştay ve Anayasa Mahkemesi butçe guruşmelerine katılmayan Özal'ın, Başbakanhk butçesi görüşülurken de bazı bakanlar!a birlikte televizyondan naklen yayınlanan Turkiye Polonya maçını seyrettiği göruldü. Mecliste butçe göruşmelerine bugün de devam edilecek. Bütçenin künyesi/Başbakanlık, Sayıştay, Anayasa Mahkemesi A B D İ l e (Baştarafı 1. Sayfada) bunoğlu, Erdal Merdol ve Mahir Can llıcak.. Her üç aday da seçime girerse, bu kesimin oyiarı üçe bölünecek ve sağ kesimin adayı, büyük olasılıkla, seçimleri kazanacaktır. Bunun için ilerici kesimdeki bu üç adayın anlaşarak seçimlere tek adayla girilmesi gerekmektedır. Ama bu olur mu oimaz mı, bu soruya şimdilik yanıt bulmak güçtür. Ankara Barosu Başkanı önder Sav, demokratik hak ve özgürlükleri savunan, cesur ve toparlayıcı bir başkanlık döneminden sonra, yerini bir arkadaşına bırakıyor. Sav, baro başkanlarının üst üste iki dönem adaylıklarını koymayacaklan yolunda bir kural oluştuğu için, bu kurala saygı göstererek, yeniden aday olmak istemiyor. "İlerici kesim" sosyal demokrat ve sosyalist görüşü benimseyen avukatlardan oluşuyor. Sosyal demokrat avukatlarla "Çağdaş Hukukçular Derneği" üyesi avukatlar arasında bir güç birliği sağlanıyor ve "ilerici aday" bu güç birliği ile baro başkanlığı koltuğuna oturuyor; barolar birliği delegeleri de bu güç birliği ile seçiliyor. Bu güç birliği sağlanmazsa, oylar bötünüyor ve sağın adayı başkan oluyor Baronun seçim aritmetiği bu kadar basit görünüyor. Seçimlere on gün kala ilerici kesim adaylan arasında soğuk rüzgârfar esmeye başladı. Bu soguk rüzgârlann nedeni de YOK Başkanı Doğramacı! "Ne ilgisi var?" diyeceksiniz.. Var. İlgi şurada: Sosyal demokrat ve "çağdaşçı" avukatların ortak adaylan Mahir Can llıcak, Prof. Dr. İhsan Doğramacı'nın avukattdır. Baro başkanlığına adaylığını koyan Doç. Or. Yahya Zabunoğlu da davacıyı mahkemeye veren bir eski öğretim üyesidir Ankara 14. Asfiye Hukuk Mahkemesi'nde davacı Yahya Zabunoğlu, davalı Prof. Dr. İhsan Doğramacı ve Doğramacı'nın avukatı da ilerici kesimin adaylanndan Mahir Can llıcak tır. Çıkın işin içinden... Dava konusu da çok ilginçtir. Doç. Dr. Yahya Zabunoğlu Ankara Hukuk Fakültesı'nde Kamu Hukuku öğretim üyesı iken, kamuoyuna "Aydınlar Diiekçesi" olarak yansıyan dilekçeyi imzalamış; bu yüzden Doç. Dr. Zabunoğlu'na "kınama" cezası verilmiştir. Zabunoğlu, hakkındaki disiplin soruşturmasının çağdaş ceza ve disiplin hukuku ile bağdaşmadığı, dilekçeye imza koymakla ilgili hangi yasa ve yönetmeliğin çiğnendiğinin kendisine bildirilmediğı savı ile YÖK Başkanı Doğramacı aleyhine tazminat davası açmıştır. Doğramacı'nın avukatı Mahir Can llıcak da yanıt dilekçesinde Zabunoğlu'nun, Aydınlar Dilekçesi'ne imza koyarak, "Statüsünün geretderine uymamak suretiyle ve kendi kusuru sonucunda disiplin cezası aldığım" ileri sürerek davanın reddini istemiştir. Avukat Mahir Can llıcak listesinden aday olan avukatların hemen hepsi Aydınlar Dilekçesi'ne imza atmışlardır. Diyeceksiniz ki: Müvekkil, avukatın siyasal kimliğini bağlamaz... Bu bir genel doğrudur. Ancak bu kural. daha çok siyasal niteliği olmayan davalar için geçeriidir. Siyasal kimliği ve kişiliği belirli olan kimselerin avukatlığı, yerine ve koşullarına göre biraz bu kuralın dışındadır. Avukatlık mesleğinin yazılı olmayan kurallarından biri siyasal nitelikli dava ve kişilerin avukatlıklannın biraz da o avukatlan bağlayacağıdır Birçok avukat bu yüzden haklı ya da haksız eleştirilmiştir. Bugünün güçlü adlarından Doğramacı, sol kamuoyunda "sempatik" bir ad değildir. "Doğramacı'nın avukatı" da bu yüzden baro seçimlerinde "sotun ortak adayı" olurken, bu ilişkiyi göz önünde tutması gerekir. Çünkü YÖK uygulamaları, birer "kıyım" halini almıştır. YÖK ile hukuk savaşı demokrasi için verilen bir savaşa dönüşmüştür. Sorun da budur. Bu kıyımları avukat sıfatı ile de olsa savunan bir avukatın avukatlığına gerçi kimse söz soyleyemez, ama "sdun ortak adayı" olmasına elbette haklı olarak karşı çıkılır. Neyse.. İyi olur inşallah! Kişi başına 418 lira istihbarat hareaması ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) 1986 yı de çevre kirliliği araştırmalan sürdühilecek, Anlında kişi başına istihbarat hareaması 418 lira kara Nükleer Tarım Merkezi'nde de gıdaların ya yukseltiliyor. Kişi başına istihbarat harcamakorunma sürelerinin uzatılması çalışmaları yalarını yüzde 58.3 oranında arttırmayı öngören pılacak. M/T Müsteşarlığı bütçesinde, "MİT ödenekle AN A YASA MAHKEMESt rinin Batı ölçüleri biryana Ortadoğu 'nun en kü 1986 yılı için 1 milyar 248 milyon lira ödenek çük ülktlerinin bütçelerinden bile daha yetersiz ayrılan Anayasa Mahkemesi Başkanlığı'na ait olduğundan " yakınıldı. bütçe gerekçesinde ise yoğun yakınmalara rastBaşbakanlığa 1986yılında 47 milyar 936 mil landı. yon lira bütçe verildi. Bu rakamın 21 milyar 174 1985 yılı bütçesine 450 milyon lira ödenek milyon liralık bölümü MÎT'e ayrıldı. "Son do konmasına karşın, bına sonınunun çözümleneğu ve güneydoğu olaylannın çok güçlü bir istih memesiyüzünden Bayındırlık Bakanlığı'na çabarat örgütüne ihtiyacı ortaya koyduğu" anla tılırken, Anayasa Mahkemesi'nin yeterli boş tılan bütçe gerekçesinde, "Esasen çağımız insakadrolanna talip bulunabilmesi için teşvik istennının günün şartlan içinde parasal motife ön di. 163 kişilik kadrosunun, sadece 87 kişilik böplanda değer verdiği dikkate alınırsa, istihbaratlümünü kullanabilen Anayasa Mahkemesi Başçahşmalannın artmasına paralel olarak bütçe imkanlığı, özellikle raportör bulamamaktan yakınkânlanmn da armnlması zarureti anlaşüacaktv'' dı. Yasa gereği, raportörleri mesleğinde başarıdenildi. lı hâkim ve savcılarla, doçentlerden seçmek zoGerekçede, 1985'teki 264 liralık düzeyinden runda olan Anayasa Mahkemesi Başkanlığı, 418 liraya çıkarılacak olan kişi başına istihba "görev cazibesini yitirdiğinden" 23 kişilik kadrat harcamalarınm, Yunanistan 'dakı 507 liralık rodan, sadece 8 kişilik bölümunü doldurabilmiş rakamın gerisinde olduğuna da işaret edildi. durumda. Raportör bulamamalarının birgerekSAVUNMA SANAYll çesini, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Başbakanlık bütçesinden 6 milyar 995 milyon Yargıtay ve Danıştay üyelikleri seçimleriyle Analira pay alan TÜBtTAK, gelecek yıl savunma sayasa Mahkemesi 'ne kontenjan ayırmamalan olanayiine yönelik araştırmalanna 500 milyon lira rak gösteren başkanlık, raportörleri için lojman harcayacak. 3 milyar 890 milyon lira ödenek veveya bunun karşıhğı maddi destek istedi. Sayıştay Başkanlığı 'na 1985 yılına oranla yüzrilen Atom Enerjisi Kurumu ise, nükleer yakıt (UO2) üretimi çalışmalannı 1986 yılında tamamde 118.8'tik bir artışı öngören 7 milyar 743 millayacak. Ankara Nükleer Araştırma Merkezi'n yon liralık bir bütçe ayrıldı. de şu kadar açık verdik ve bizde mal alın ki bn açık kapatılsın diyı rnz. Tsbii banun yolunu VVashin] IOD'DD bnlması gerekir. Eger, siyı si, ekonomik ve ticari alınlırda il taraf da siy*si irade beyanında bt lunnriarsa, teknisyenier bunun yöı temini bulurlar. Bu anlaşmanın adı nın ne olacagını da o zaman düşıı nüniz." Halefoğlu, anlaşmanın yenilenme si ya da değistırilmesi konusundak sorulara ise şu karşılıgı verdi: "Müzakertler devam ediyor. Br Sbnllz'a şu leklifle bulundum. M. sanın üzerine butun verileri koyalın ve ne yapabUece&mizi tespit edelim Bu anlaşmanın adını, yani focuguı •dını daha sonra koyalım. Bu anlasmı tadil edilebüir, yeni bir ınlaşmı yapıltbilir ya da yeni bir 'anUaşma' yapdabilir. Hepsi açıktır." öte yandan, dıplomaük Amerikan kaynaklanndan edinilen bılgüere göre dünku HalefogluShulu göruşmesinde ABD Dışişleri Bakanı "üsler anlaşmasf'nın yenilenmesi için öne sürulen Türk taleplerinin "çok zor kabul edOebUlr Ulepler" olduğunu söyledi. ABD sözcüsü buna neden olarak, hem bütçe açığını hem de Kongredeki güç dengesini gösterdi. George Shultz, anlaşmanın müzakerelerin seynne göre, üç ya da beş yıllık olabıieceğım, ancak Atina ile VVashington arasında imzalanmış olan sözleşme şeklinde biçimienemeyeceğini belirtti. J çek Fuan, dün Sheraton OteWnde Kültür ve Titrizm Bakanlığı Müsteşar Yardvncısı Aytuğ Izat tarafın Bugun başlayacak olan NATO dan açudu SOflrmamn katüdığı fuarda her türlü mobilya, dekoratif malzemeler, vitray ve tüm iç mi guz dönemi Dışişleri Bakanlan Topmaıiye yönelik üriinler sunuluyor. Fuarda "Minas" adlı firmanın imal ettiği bir ytmek odası takımı lannsı'nda Türkiye'yi temsil edecek ise 9 milyon liraya satışa sunuldu. En pahalı esya olarak dikkati çektn "gül ağacı "ndan yapılma mobilolan Vahit Halefoğlu, Brüksel'de yanın firma sorumlusu, "Beş yılda yaptık, bir eşi daha yok " dedi Bu arada mobiiyaya bazı yabanctla Belçika Dışıslen Bakanı Leo Tinderın 1516 bin dotar teklif ettikleri dikkati çekti. Dört gün ziyarete açık bulundurulacak olan fuar, bin mans ve Fransa Dışişleri Bakanı Roland Duraas ile de ikılı birer tcmas liralık bir giris ucreti karpuğtnda gezilebUiyor. (Fotoğraf: YALÇIN ÇAKIR) yapacak. 9 milyonluk gül ağacı mobüya £ ^ ^ Yineayru kaynaklar, Halefoğlu'nun "Tark paketindc" yer alan istekler konusunda daha "esnek" davrandığmı da belirttiler. Bilindiği gibi, pazartesi günü Ankara'da ikinci raund görüşmeleri başlayan "üsler pazarlıgmda" Tür kiye bir dizi talep sunmuştu. Bu istekler arasında, yardımlann şansız olması, Yunanistan ile 7/10 formülüne bağlanmaması, beş yülık yardım miktarımn ve her yıl verilecek kredilerin garanti edilmesi ve Türk ihraç mallanna Amerikan pazarlannın açılması vardı. Diğer taraftan, dünkü ikili temasta, Kıbrıs ve Ortadoğu sorunu da gündemegeldi. Halefoğlu, Turk gazetecilerine yaptığı açıklamada George Shultz'un Türkiye'nin Kıbrıs sorununa yakJaşımından büyük memnuniyet duyduğıınu söylediğini ifade etti. Halefoğlu, "Peki nasıl oluyor da, Başkan Reagan'ın Kongreye sundugu bdgede Rum göruşlerine agııiık veren Perez de Cuellar' ın ikinci önerisi yer alıyor?" sorusuna, "Ben de zaten Sbultz'dan, Baskan Reagan'ın yeni suntcagı bclgede Türk görüşlerine agırlık verilmesini isledim" cevabını verdi. Vahit Halefoğlu, George Shultz'un "Enneni soykınmı" karar tasarısım da açtığını ve bu konuda Reagan yönetiminin çok duyarlı olduğunu söylediğini gazetecilere bildirdi. Halefoğlu'na göre tasanrun Kongreden geri çekilmesi bir "taktik" olabilir Yeni bir girişimi engellemek için Reagan yönetimi "çok uyanık" olacak. (Baştarafı 1. Sayfada) Bakanlar nerede? CUNEYT ARCAYUREK yazıyor (Baştara/ı 1. Sayfada) yıyüzde 25 oranına göre düzenbütçesinin özeltıkle dar gelirliye, lemişti. geniş kitlelere enflasyonist etkiSayın Özal'da göruten değişisinin büyük olacağını öne sür mi, ANAP iktidarınm üst kadmüş, özal hukümetinin 1983'te roları başka türküler söyleyerek enflasyonu aşağı çekeceği vaa bir süredir dile getiriyorlardı. diyle oy labanında beğeni kazan Kulislere taşan bu sözlere göre, dığını söylemişti. enflasyonu aşağı çekmek, "çok Sıra enflasyona geldiğinde Sa kolaydı." ömeğin Başmüşavir yın özal, yuz çizgilerini yumu Adnan Kahveci böyle söylüyorşatıyor, gulümsuyor ve "enflas du. Eğer Turkiye'nın "büyüme yon konusundaki vaadimiz bir hızını yavaşlatvlarsa'' enflasyon dönemi kapsar" diyordu. Enf kısa sürede dilenen noktaya gelasyon konusunu on, onbeş lebilirdi. Ancak ANAP iktidan, Türkiye'nin büyümesine verdiği cümleye sığdıran Sayın özal'a göre 1983 seçimleriyle verilen gö önemi küçültmeyi bir türlü içirev beşyıllık bir dönemi içeriyor ne sindiremiyordu. Başbakan, du. Enflasyonla savaşırken dar enflasyon konusundaki vaadini gelirliyi ezdirmemeyi, yatınmtan "beş yıla yayıyor" 1988'e uzasürdürmeyi, ödemeler dengesini nan bir çizgiyle bir bakıma enfbozmamayı ilke kabul etmişler lasyonun önümüzdeki yılda da di. Bu ilkelerie birlikte enflasyo düşmeyeceğini kamuoyuna sinna karşı savaşım veriyorlardı. dirmeye yöneliyordu. Becen alanı dışına taşan soOysa enflasyonu ' 'gayet kolaylıkla" aşağı çekebilirlerdı. runları ortmek için başka konuMaaşları, ücretleri daha aşağı inları kamuoyuna sürmeyi çok iyi dirir, bu yoldan enflasyon ora tezgâhlayan bir iktidar, hemen nını düşürebilirlerdi. Bu neden bütün kadrolarıyla enflasyon lerle enflasyonu aşağı çekmede konusundaki beklentiyi ikinci ' 'proses daha uzundu.'' Sonun plana itecek bir strateji uyguluda Başbakan, enflasyonun ne yordu. 1985 yılı sonunda ANAP zaman aşağı ineceğini bir siyasetiktidarınm enflasyon konusunçinin usta cümlesıyte Meclis'te daki ilkesi, "büyük Türkiye" yaratıhrken, geniş kitlelerin enfsöyledi: "... 1988 seçimlerine gittiği lasyon baskısını sineye çekmesi mizde hepimiz vaadimizin ne ol gerektiğini yayıp kabul etıirmekti. duğunu göreceğiz'' dedi. ' 'Can çıkmadıkça, üm'ıt Böylece Sayın Özal, enflas1 kesilmez'' örneği, özal iktidan yonla ilgili savlarına bir yenisiniekliyor, enflasyonu aşağı çek 1983 'te halktan beklediği ikiyılme tarihini iktidarda beş yılını lık sabrın süresini 1985 'te üç yıl tamamlayacağı 1988 yılına dek daha uzatıyordu. Uzun konuşmasındaki kimi uzatıyordu. saptırmalan yanıılamak isteyen Giderek gerginleşen ortamda SHP Genel Başkanı 'nın söz hakSayın Özal'ın Turkiye'nın bir kına karşı çıkıp koridora geçen numarah konusunda yumuşak Sayın özal, kapalı devre TV'de üslupla soylediğı bu yargılar, Gürkan'ı dinlerken: TBMM'de beklenen tepkiyle "Bu adam" diyordu "hesap karşılanmadı. Sayın Özal, bilmiyorf" "hofızayı beşer"in anımsadıkla Bu yargı muhalefet kulisine rına yenı bir biçim getirmiş, tu yayıldı. ANAP koridoruna uzatanaklara geçirtmişti. nan bir soruyla yanıtlandı: YILDAN YILA ERTELEME "Enflasyon konusunda hesap Oysa, 1983 seçimlerine gidilir bilmeyen kim?.." ken TV'deki açıkoturumlarda ANAP'tan vanıt gelmedi. Sayın Özal, "tki yıl içinde enfBaşbakan Özal, Meclisten aylasyonu yüzde 10'a indire rılmıştı. ceklerini" vurgulayarak söylemişti. Bu vaadinin gerçekleşme Kaptanın koleksiyonu, diği 1984 'de ise, enflasyonun denizci amikaları. 1985'te düşeceğini öne surmüşKelepir 149 43 47 tü. 1985'te, daha değişik çizgi vermiş, yıl sonunda enflasyonun Nüfus cüzdanımı yüzde 30'lara çekileceğini miijdelemisti. Enflasyon yüzde 4750 kaybettim. Hükumsüzdür. ADEM PEKER dolaylannda seyrederken, butçe sık sık ara verilmek zorunda kalınıyor. Nitekim dun sabah, Sayıştay butçesi ile göriişmelere başlanacağı sırada, Mecliste hukümeü temsil edecek bakan bulunamadığı için birlesimi yöneten Başkan Vekili özer Gürbüz, 15 dakika ara vermek zorunda kaldı. Oörüşmeler için Meclise gelen zaten az sayıdaki milletvekili de bakanlar gelsin diye bir süre beklediler. Muhalefet milletvekilieri bu durumu kulislerde, ' 'hukümel kayıp " diye belirıirken, Devlet Bakam Abdullah Tenekeci'nin yelismesi ile göruşmelere bir süre sonra başlanabildi. Maliye ve Gumruk Bakam Ahmet Kurtctbe Alptemoçin, uykulu gözlertesaaı IJ.OO'e doğnı Meclisteguruiurken, Başbakan Özal ise, öğle saatlennde Meclıse getdi. özal, kuliste bir sure sokbet ettikten sonra peşindekı bakanlanyla doğruca lokantaya giderek karnını doyurdu. Genel kurul salanunda zor rastlanan bakanlarıyla iokaniada ılerterken, SHP'lilerin masasmadoğru, "Buyurun diyen de yok " şeklinde laf atan Özal'a, sendıkacı kokenli milletvekili Abdullah Çakırefe, "Siz, buyurun diyene bakmazsımz ki" karsılığını verdi. Butçe goruşmelerme gosıeriien ılgisızlik, ANAP yönetıcilenyte bakanlan arasında da soruna yol açıyor. Meclise geç gelen Devlet Bakanı Ahmet Karaevli, kendi durumlarını dikkate almadan Genel Sekreter Mustafa Tasar'a, "Milletvekilieri gelmiyor. Biraz sonra oylama yapılacak, sayımız az'' diye yakındı. A ncak, sabahki durumu bilmeyen Taşar, "Bakanlar niye gelmedi?" sorumuzdan sonra durumu öğrenmce, Karaevli'nin yanına giderek, "Sen Aziz NesinrHaklaren (Baştarafı 1. Sayfada) yımlanmasının 36. yıldönümü nedeniyle, Mulkiyeliler Birliği'nce Ankara Sanat Tiyatrosu'nda (AST) düzenlenen panelde konuşan yazar Aziz Nesin, "Kendi yurtlaşlannın insan haklarına saygı göstermeyen kişilerin. Bulgaristan'daki Turklerin hakiarını savunması doğal olarak dünya kamuoyunca ciddiye alınmıyor" şeklinde konuştu. Nesin, Bulgaristan'da bulunan Turklerin uzun süreden bu yana baskı görduğunü, ancak kendi yaptıklarını görmeyenlerin buna engel olmakta dünva kamuoyunu ikna etmekten aciz olduklarını vurguladı ve "Bir iilke ki, tarihimizin varısı sıkıyönetim ve insan haklarının ihlali ile geçmiştir" dedi. Doç. Dr. Yalçın Kiıçük, insan hakları bildirilerinin genellikle savaşlardan sonra çıktığına dikkati çekerek, "Bir insana yapılan işkence, butun (opluma yapılmış kabul edilmelidir" dedi. İnsan haklarının su rekli olarak ihlalinin dunyada ve özellikle Türkiye'de bir gelenek haline geldiğini savunan Prof. Dr. Bahri Savcı da, Tanzimattan beri devleti ve düzeni korumak için işkence doğrudur denildiğini belirtti. Gazeteci yazar Erbil Tuşalp da konusmasında, Turkiye'deki işkence olaylanndan örnek vererek, 1980'den sonraki yıllar için Uluslararası Af Örgütiı'nıin Türkiye ile ilgili özel bir rapor hazırladığını söyledi. Şebinkarahisar olayları hakkında İçişleri Bakanı Yıldırım Akbulut'un açıklama yapmasının, soruşturmayı etkileme yöntemi olduğunu savunan Tuşalp, aynı olay hakkında soru soran gazetecilere, Özal'ın "Bana işkenceyi sormavın" diyerek kızdığını hatırlattı. Panele, Doç. Dr. Haluk Gerger ve Prof. Dr. Cahit Talas da katılarak, konu ile ilgili birer konuşma yaptılar. milletvekilterini söylüyordun, bak bakanlar gelmemiş. Toplantıya baslanamamıs"dedi. Taşar, bu konuşmadan sonra bir i/gısizliğın söz konusu olmadığını savunurken, hukiimeı sözcüsü Mesut Yılmaz, durumu her bakanın kendi butçesi uzerindeki çalışmalara bağladı. Yılmaz, sorumuz üzerine, "Sayıştay butçesi hükumeti doğrudan ilgilendirmediği için, bakan arkadaşlar sabah gelmemiş olabilirler" diye konuştu. Sayıştay ve Anayasa Mahkemesi buıçelen görusulurken, genel kurulda çok az sayıda mılletvekılmin bulundu ğu dikkati çekti. Meclise gelen milletvekillerinin kulislerde sohbeti yeğledıklerı gözlendı. tlk kongrelerinde partilerinin genel başkanlık koltuğunu yitıren Turgut Sunalp ve JVecdet Calp, bütçe göruşmelerini "yeni bir şey söylenmediği'' şeklinde değerlendırdiler. Sunalp, ilgısızliği, "Hükümet hakkında bugiine kadar her şey söylendi. Soylenecek yeni bir şey yok. Aynca bugün politik zemin çok kaygan ve değisken. Herkesin dikkati orada, beklenti içinde. Onun için bütçe ikinci planda kaltyor'' diye tanımladı. Bir gece once Erdal Inoniî ile göruşen Calp ise, Gürkan 'ın konuşmasını değerlendirmekten ozenli bir şekilde kaçınarak, yalnızca, Özal'ın, eski söylediklenni yinelediğinı belırtmekle yetmdi. Calp'ın dun kuliste DSP'lı milletvekıllerden, Rahşan Ecevit'in telefonunu ıstedıği de dikkatı çekti. Genel Kurulda goriislerıni açıklama olanağı elde edemeyen, Meclıstekı dorduncuparti DSP'nin temsilcilerınden Suri Korkmaz da, konuşmamakla pek bir kayıplan olmadığını söyledi. Korkmaz 'ın bu goruşe gerekçesi, "Bu bütçe, Özal için sonun baslangıcı. Özal'ın tükendiği ortaya çıktı. bunu kapatmamr. lelafi içinde" oldu. Sovyetler'le FIR hatü (Baştarafı 1. Sayfada) Bu konudaki aniaşmazlık, Sovyetler Birliği'nin 1970 yılında Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü'ne (ICAO) üye olmasından sonra Karadeniz'deki '"FIR" sınjrının Türk karasularına oldukça yakın bir çizgiden geçiriimesi üzerine patlak vermişti. 1970 yılında kabul edilen ICAO'nun Avrupa bölgesi uçuş planına gore, Turk ve Sovyet "FIR" bölgelerini ayıran sınır doğutan batıya doğru Sinop'un 10 mil kuzeyinden geçen duz bir çizgiyi izliyor. Türkiye'nin Karadeniz'deki karasulan sınırının 12 mil olduğu hatırlandığında, FIR sınırı çizgisi. Türkiye'nin Karadeniz'deki en uç noktası olan Sinop'ta iki mil kadar Türk karasulannm içine giriyor. Smır, Rize'nin doğusuna doğru 12 mil olan karasulan sınınnı izlerken, diğer alanlarda (Sinop dışında) karasulan sınırının biraz üstüne çıkıyor. Türkiye, halen geçerli oian bu uygulamaya 1970'li yılların ortalanna doğru itiraz etmiş ve "FIR" sınınnın yeniden çizilmesi yolundaki talebini diplomatik kanaliardan Moskova'ya iletmişti. Sovyetler Birliği, 1978 yılında Turkiye ile bu konuda masaya oturmayı kabul etmiş, ancak yapılan bir tur muzakereden sonra Sovyetler'in tutumunu değiştirmesi üzerine görüşmeler kesilmişti. So\yetler Birliği, 8 yıllık bir aradan sonra, ilk kez geçen eylül ayında Ankara'ya "FDR" sorununu göruşmek üzere yeniden masaya oturmaya hazır olduğunu bildirdi. Geçen ay Madrid' de yapılan ICAO Avrupa bolge toplantısında da Türk ve Sovyet teknisyenleri, Moskova görüşmeleri öncesinde ilk ön teması gerçekleştirdiler. Yeni Avrupa bölge planında, Karadeniz'deki "FIR" sınm, eskisi gibi bırakılmakla birlikte, rapora konulan bir paragrafla Karadeniz'deki "FIR" bölgelerinin Türkiye ile Sovyetler Birliği arasında müzakere edileceği kayda geçildi ve dolayısıyla Av rupa uçuş planında olası bir değişikliğe şimdiden kapı aralanmış oldu. Karadeniz'de FIR ftattı SSCB OTQ . DERGISI Otomotiv dünyasının vitrini A FIR nedır? Türkiye'nin FIR hattı Kontrol Kbleteri Otomotiv sanayiindekı tüm gelişmeieri, yenilikleri her yönüyle yansıtan Türkiye'nin özenle hazırlanan ciddi, tek oto dergısi... Aralık sayısı çıktı Narlıbahçe Sok. 15 Cağaloğ/u İstanbul 520 54 00523 87 83 niz'de geniş bir sahılı bulunan (Baştarafı 1. Sayfada) Türkiye 'nin ' 'FIR'' sorumluluyetler Birliği 'nin kontrol ettiği 4 ğu ise, dar bir alanla sınırlı kalı"FIR" bolgesi bulunuyor. Ka yor. radeniz 'de Türkiye karasularma Turkiye, "FIR"sorumluluğukadar olan geniş bir "FIR" böl nun Karadeniz'in ortalarına kagesi Kırım 'daki Sinferapor kule dar uzatılması görüşünde. Dün si tarafından kontrol ediliyor. Moskova'da başlayan müzakeOdesa, Soçi ve Suhumi FIR '/an relerde de çizilecek bir "ortay ile birlikte Sovyetler'in sorumlu hattın" FIR sınırı olarak belirluğundaki FIR bolgesi, Karade lenmesinin Turk heyetince niz hava sahasımn yaklaşık yuz önerildıği bildirildi. Hatırlanaca de 75'ini kapsıyor. Karadeniz' ğı gibi, Turkiye ile Sovyetler Birde yol alan herhangi bir uçağm liği arasındaki kıta sahanlığı soAnkara ya da istanbul "FIR" runu, 1978 yılında hakkaniyet ilmerkezmi araması, ancak kesine göre, yine aynı yöntemle, "FIR" sımrına yaklaştığı bir ortay hat çizilmesıyle çozume noktada gerçekleşıyor. Sonuçta, kavuşturulmuştu. "Ortayhat", Karadeniz'deki uçuşlar buyuk karşı sahillerin orta noktalannt ölçude Sovyetler Birliği tarafın birleştiren bir çizginin çekilmesi dan denetlenmış oluyor. Karade yöntemiyle belirleniyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle