19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 KASIM 1985 CUMHURİYET/13 Ben ihtilalciyim, bomba atmam 2 "Bomba Davası" duruşmalannda ilginç konulara tanık olundu. Davanın "1 numarab sanıgı" emekli Kurmay Yarbay Talat Turhan. raahkeme önünde verdiği sorguda, terör eylemleri ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını, bu davanın Gürler, Batur ve Kayacan'ı yıpratmak amaayla açıldığını söylüyor ve "Ben ihtilalciyim. Bomba atmam. Ihtilal yapanm" diye konuşuyordu. Talat Turhan, 1960 ihtilalinden sonra oluşturulan "Silabiı Kuvvetler Birligj" tarafından Milli Savunma Bakaru emekli General Muzaffer Alankuş'un özel kalem müdürlüğüne getirılmiş, 1963 yılında da "Genç Kemalist Ordusu" adlı bir örgüt kurduğu gerekçesiyle Afyon'da gözaltına alınıp tutukJanmışü. O sırada patlak veren 21 Mayıs 1963 ihtilal girişimini izleyen günlerde Talat Turhan, bir kısım arkadaşı ile emekliye sevk edilmişti. Talat Turhan, Orhan Kabibay, Numan Esin ve Irfan Solmazer aracılığı ile General Celil Gürkan ile de tanışmış ve Gürkan ile dostluk kurmuştu. Ziverbey'deki sorgucular özellikle bu ilişki üzerinde durmaktaydılar. Istanbul Sıkıyönetim Komutanı Faik Tiiriin'ün yardımcısı Korgeneral Turgut Sunalp ile Yarbay Turhan arasmda, 27 Mayıs 1960 gününe kadar dayanan derin bir husumet bulunmaktaydı. 27 Mayıs günü tskenderun'da bulunan o zamanki rütbesi ile Kurmay AJbay Turgut Sunalp ile Kurmay Binbaşı İalat Turhan arasmda tümen komutanı Tümgeneral Cemil Uluçevik'in önünde sert bir tartışma çıkmış, daha sonra ihıilalcı genç subaylar arasında Sunalp'e karşı bir kaynaşma basgöstermiş ve ihtilalden hemen sonra Yargıç Yüzbaşı Turgut Akan, olayı tskenderun'a gidip soruşturmuştu. Sunalp, bu kaynaşmadan hep Turhan'ı sorumlu tutmuştu. Şimdi yıllar sonra karşı karşıyaydılar. Sunalp, sıkıyönetim komutan yardımcısı, Turhan da MarksistLeninist bir düzen getirmek amacıyla terör eylemleri örgütleyen bir sanık olarak!.. Talat Turhan'ın geniş bir arkadaş çevresi bulunmaktaydı. Albay Hasan Yalçınkaya, Yüzbaşı Feyzi Özkaya, Yüzbaşı Fuat Turan ve Yüzbaşı Salih Zeki Yümaz da yakın çevresindeydiler. Yüzbaşı Feyzi Özkaya'nın bomba olayları nedeniyle gözaltına alınmasından sonra onaya Talat Turhan adı ortaya atılıyor ve Turhan'ın yakın çevresi birer birer Ziverbey Köşküne çekiliyordu. General Gürkan ile ilgili ilk ifade, emekli Yarbay Rafet Kaplangı'dan alınmıştı. Kaplangı, 1969 yılmda Kabibay'ın evinde, Talat Turhan, Numan Esin ve Irfan Solmazer ile ihtilal konusunun komışutduğunu, bu toplantıda Gürler, Batur ve Kayacan'ın da içinde bulunduğu bir cuntadan söz edildiğini söylemiştir. Kaplangı, daha sonra, o zaman Ankara'da görevli bulunan General Gürkan'dan Kabibay için randevu aldığını, Kabibay'ın da Gürkan'ın evine gidip yapılacak ihtilal konusunu konuştuğunu anlatır. Kaplangı'nın itiraflarında, Kabibay'ın Adapazanna atanan Celil Gürkan'a gidip ihtilal konusunu görüştüklerini ve yine Kabibay'ın isteği üzerine Ankara'da Muhabere Albay Mehmet Namlı ve Faruk Akkerman ile de konuştuğunu söylemiştir. Bu ifadelerde kilit noktası General Gürkan'dır. Talat Turhan'dan Celil Gürkan için ifade alınmak istenir. Talat Turhan, Ziverbey Köşkünde 31 gün kalır, hazırlanan ifadeyi imzalamak istemez. Turhan'a elleri ve ayakları zincire vurulmuş halde ağır işkenceler yapılır. Sonunda Turhan'a da ifade imza ettirilir. Bu ifadeler alındıktan sonra Savcı Çizmeci, bir süre bekler. 1972 eylül ayının son günlerinde Celil Gürkan'ı ve bu kanalla Gürler, Batur ve Kayacan'ı suçlayıcı ifadeler savcılığm elindedir. Tam bu günlerde beklenmedik bir gelişme olur ve Ziverbey'deki Zihnibey Köşkünde sorgulanan emekli Hava Kurmay Yarbay Necdet Düvencioğlu'nun durumu, Milli Savunma Bakanlığı Askeri Adalet Dairesi Başkanı Tuğamiral Numan Özdalga tarafından bir meklup ile Hava Kuvvetleri Komutanı Batur'a bildirilir. Batur, 27 Ekim 1972 günü Genelkurmay Başkanı Gürler'e Ziverbey Köşkündeki işkenceler konusunda yazılı başvuruda bulunur. Bu yazılı başvuru, Gürler tarafından 27 kasım 1972 günü yanıtlamr. 22 Aralık 1972 günü de Savcı Çizmeci, GürlerGürkanBaturKayacan'dan söz eden ifadeleri sıkıyönetim komutanı Türün'e göndererek soruşturma ister. 1973 yılı ilginç gelişmelere sahnedir. 1973 martında Genelkurmay Başkanı Gürler. cumhurbaşkanı se Bomba Davası'nın 'bir numaralı' sanığı Talat Turhan: Savcı Süleyman Takkeci'niıı esas hakkındaki göröşönden: "Talat Turhan 'ın duruşma sırasındaki, neticede örgütsel faaliyetlerini inkâra dönüşmüş beyanlan dışındaki beyanları iddiamızın örgütsel faaliyetler açısından en açık ikrarı ve delili olarak görüyor ve sanık tarafından örgütsel zincir inkâr edilmek suretiyle yapılmış mevzii ve ferdi nitelikteki bomba patlatma ikrarını ancak örgütsel gerçeğin ve faaliyetlerin tevili addediyor ve..." BOMBA DAVASI UĞUR MUMCU çilmek için görevinden aynlacak, Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur "rn kıdeoıü orgeneral olarak" Genelkurmay Başkanı olmak isteyecek; Madanoğlu davasındaki ifadeler ile Celil Gürkan'ın ifadeleri bu yıl içinde alınacaktır. Emekli Kurmay Yarbay Talat Turhan, kendilerinin bütün bu gelişmeler içinde "piyon" olarak ezdirilmek istendiklerini söyler ve Gürter cuntasına bağlı olduğunu, eğer yargılanacaksa ihtilal hazırlayan yüksek rütbelı subaylarla birlikte yargılanması gerektiğini ileri sürer. Istanbul'daki bombalama eylemleri, Yüzbaşı Feyzi özkaya kanalı ile Talat Turhan'a bağlanmakta, buradan da Celil Gürkan'a ulaşılmakta, Celil Gürkan'dan sonra da Gürler, Batur, Kayacan adları ileri sürulmekteydi. Savcıhk bu kanıdaydı. Talat Turhan'ın mahkeme önünde verdiği ifadelerden sonra savcı Yarbay Süleyman Takkeci, esas hakkındaki görüşünü açıklarken zamanın kuvvet komutanlanna kadar uzanan bir cuntadan bahsedildiği halde, asli fail dunımunda olan bu şahıslann davaya dahil edilmediklerine göre, bakılmakta olan davanın ciddiyet kazanamayacağı yolundaki sanık beyanlanna karşı şu görüşü ileri sürmekteydi: "Bu görüşü askeri savcıhgınuz da paylaşmakladır. İddia bir küldür. Bu iddianın tesisine amil olan deliller çogu yerde müşterek deliller olarak tezahur etmektedir. Aynı neviden delillerin bir kısım hemfiil için suçsuzlıık doğuracağı elbetfe diişünülemez. Aksi halde bu davada gorüldüğü gibi örgütsel çalışmada hemfiil görünen kişiier kamu lanıgı gibi bir hüviyele burunürler..." Savcı Takkeci, daha sonra şöyle konuşuyordu: "Davayn dahil edümemiş hemfiiller hakkıoda, ış bu dava>a bal ve rnyet mokünde bulunan mahkememizce nihai kararla birlikte soraşturma açılması yolunda ihbar müzakcresi yazılması yoluna gidilmesi muıukitodür." Savcı Takkeci'nin bu örgütler hakkındaki esas hakkındaki görüşlerine değineceğiz. Şimdi sanık Talat Turhan'ın mahkeme önündeki ifadesine lutanaklan okuyarak göz atalım: Boğaz Köprusünun bombalanması planı ve bazı işyerlerinin bombalanması, Talat Turhan'a baglanmaktaydı. Talat Turhan, 8 Haziran 1973 günü Albay V'ecdı Müftüoğlu başkanlığında, Yargıç Yarbay Coşkun Dündar ve Yargıç Yüzbaşı Aydın Emiroğlu'ndan oluşan Istanbul Sıkıyönetim Mahkemesi önünde şöyle konuşuyordu. Tutanaktan aktaralım: "Ben Silahlı Kuvvetlerde gizli bir örgiitün mensubuyura. Bu örgüt 27 Mayıs 1960 hareketinden sonra demokrasinin jasalılması ve duzenlenmesi için tesekkül elmisli. Ancak 26 Ekim 1961 Urihinde Çankaya'da >apılan ve siyasi parti liderierinin kalıldıgı bir toplanlı sonunda imzalanan protokolle Silahlı Kuvveıler komutanlan siyastierce aidatılmıslan kandınlmıslardr. Protokol dört esası ihtiva etmekteydi. Birinci esas, 27 Ma>ıs°ın devirdigi ve adaletin mahkum ettiği kimseler için af çıkanlma•nasıydı. Af çıkanldı. tkincisi, univrrsiteden tasfiye edilen 147'lerin tekrar üniversiteye donmemeleriydi. Dönduler. Üçüncüsu 27 Mayıs ile ilgili kanunlann degiştirilemeyecegiydi. Başta anayasa olmak üzcre birçok kanun değişlirildi. Ve halen mevcut anaynsanın 1961 Anayasası ile bir ilgisi kalmadı. Dordüncü konu Eminsu'lann (Eminsu: 27 Mayıs ihtilalinden sonra emekli edilen çok sayıda subaya verilen genel ad, emekli inkılap subayları, anlamında kullanılan kısaltma) orduya donmemeleriydi. Buler ancak birbirimizle ugraslıgımızdan ve sahipsiz olduğumuza göre dönemezlerdi, donmediler. Mevcut parlamentoda esrar kaçakçısı. eroin kaçakçısı, hırsız gibi kimseler varsa ben bu parlameotoyu kabul elmiyonım. Bu uğurda yapılan bircok toplantıya katıldım. Bundan dolayı kafam isleniyorsa şerefle veririm." Emekli Kurmay Varbay Turhan, bu sözlerinden sonra Silahlı Kuvvetler içindeki cuntalar hakkında şöyle konuşuyordu: "Türk Silahlı Kuvteıleri'nde bir tanesi Cevdel Sunaj ve Memduh Tagmaç'a baglı, bir digeri de Gürter, Batur ve Kayacan'a baglı iki grup vardır. Her iki grup da hiyerarsik olarak ibtilal yapmayı duşünurlcr. Bu konuda bağlanlı ve temaslar olur. Ben şahsen ikınci gnıba baguvdım ve bu uğurda ve yönde yapılan çesitli lopbuıtılara kabldım. Her iki gnıp da birbirleriyle ujjraşmaklan baska bir se> »apamaz. ihtilal yapmak yürek ister. İşte iki gnıbun birbirieriyke sürtusmesi ve mücadelesi sonunda bizler burada piyon olarak ezdirilmek isteoiyoruz. Faruk Gürier hiyerarsisi içinde muleasavver ihtilal örgütünün tasvipçisiydim. İhtilalciyim, bunu inkâr etmiyorum. Ama ben ihtilal yapanm. SÜLEYMAN TAKKECİ Esas hakkındaki görüşünde, sanıkların bombalama eylemi yapmadıklarutı kabul ediyor. ve 27 Mayısçılann tasfiyesidir. lddianameye baktığımızda örgüt üst kademesi olarak bir kısım emekli geoeraller. albaylar ile Solmezer, Madanoglu. Esin. Koksal. Kabibay. Acuner. Ataklı'dan söz edilmektedir. Bu iddianın mesnedi Keyzi Özkaya'mn ifadesidir. Bu ifadeye göz attıgımızda, savcının nedense gizlemeye lüzum hissetligi bir kısım general ve albaylann isimleri de vardır. Onlar, Tümgeneral Celil Gürkan, Hava Tuggenerali Ömer Çokgör, Hava Albayllyas Albayrak ve Albay Muzaffer oiarak geçmektedir. Karsımızdaki şebeke bu dolaylı beyanı almış, Bogaziçi Yayınevinin çıkartlıgı 'Madanoğlu Cuntası' adlı kitapta bu dolaylı beyan aynen akunlmıştır. Feyzi Özkaya, bu beyanı ile ilgili olarak, Madanoğlu davasında tanık olarak dinlenmiş ve ertesi günkü gazetelerde, bu beyan 'Milli Birlik Komite üyeleri askeri darbe hazırlamışlar' diye manset ynpılmıştır» ( ) Bu beyan, kontgerilla örgiitünce Feyzi Ozbu dava açılmayacaktı. Ve ben tahliye edileceklim. Vakta ki Faruk Gürler cumhurbaşkanı olmadı. dava açıldı. Ve Sayın Gürler de ek iddianame ile davaya dahil ediidi. On bes seneden beri adaleti kullanmak suretiyle benim icabıma bakmak isteyen çok gafilier çıkmıştır. Onlar bu dönemde ar/ulannı gerçekleştiremediler. Bundan sonra da gerçekleştiremeyecekler. Türk adaleli, bir kısım insanlann ihtiras aleli olmaklan munezzehlir. Dimdik ayakta duruyorum. Namusu, şerefi, ablakı, erdemi temsH ediyorum. Tertipçilerin maskesi mutlaka bir gün düşecektir." Turhan, sıkıyönetim mahkemesi önündeki şu sözleri ile Gürler, Batur ve Kayacan'a karşı bir "tertip" yapıldığını ileri sürmekteydi: "..jGerçekten bir örgül varsa, bu örgütün Istanbul kesiminin hesabı gönılup diger kesimine goz yumulması diye bir hukuk kuralı yoklur. Celil Gürkan "Bu dava nedeniyle gözaltına alınmıştım. Öylesye. askeri savcıiık benim ifademi almalıydı. İki yol vardı ya kovuşturmaya yer olmadıgı karan verecek ya da ek iddianame ile dava acılacaktı. Askeri savcıiık ne dava açtı ne de kovuşturmaya yer olmadıgı karan verdi" diyor. Bomba eylemlerini soruyorum. "Bizlerin bu eylemierle ilgili olmadıgımızı, bu davanın savcısı Süleyman Takkeci bik kabul ediyor. Savcı Takkeci. esas hakkındaki göriişünü açıklarken, bizierin bir cunta oluslurdugumuzu. ancak tstanbul'daki bombalama eylemleri ile hiçbir iigimiz olmadıgını söylüyor. Ben kendi hesabıma bu gibi eylemleri. insanlıga aykın bulurum. Bunlar haince eylemlerdir. Kim vaparsa yapsın. O günlerde egemen olan mantık, bu yolla bizierin suçlanmasını gerektiriyordu. Talat Turhan aracılığı ile ben, benim ararılıgım ile Gürler. Batur ve Kayacan suçlanacaklardı. Ziverbeydeki senaryoyu yazanlann hedefi Gürkan aracılığı ile Gürler, Batur ve Kayacan'a bağlandığı kanısındadır. Ancak Takkeci, "devrimci şjddet" diye tanımladığı eylemierle Ankara gnıbundaki asker kişileri özenle ayırmaktadır. Savcı Takkeci, bu görüşünü şu tumcelerle açıklamaktadır: "...67 Mayıs 1972. Ibrarum Çenetin patlalmaii üzere laşıdığı bombanın eh'nde patbıyarak >aralanma$ı neticesi başlayıp yürütülen soruşlurma müvacehesinde olayın mevzii ve ferdi değil, örgütsel bir çalışma içerisinde bulunduğu ortaya çıkıp planlı olarak yurulülduğu tespit edilmişse de işbu devrimci şiddet hareketlerinin tide mevcut delillerle mezkur lider kadro karanna, yani asker grubu karanna bağlandığını söylemek mumkün görülememişfir.(S.85) ... Bu itibaria devrimci şiddet hareketlerini. içinde bulunduğu gizii itlifakın dışında ve sadece kendi kesim karan ile uygulanraaya konan ve a>DI örgütün Ankara kesiminde İrfan Solmazer, Numan Esin, Rafet Kaplangı ve Adnan Çakmak ile de teşriki mesai etmek suretiyle yüriiten Talat Turhan. Memduh Eren vc arkadaşlannın bu harekelinin kaynağını münhasıran cunta baglantısı içinde değil ve fakal 1968'den itibaren her leri esas hakkındaki görüşüne aktanr: "... 12 Mart 1971'den önce Türkiyc'dc mevcut bunalım ortamında ben hava kuvvellerinde Hava Kuvvetlerini Göçlendirme Vakfı Genel Sekreteri Butce Plan ve Program Mudiirnydüm. Hava Kuvvetleri Komulannğında o sırada görevli General Aydın Kirişoğlu ile kara kuvvetlerinde Tümgeneral Celil Gürkan'ın kuvvet komutanlanmn bilgisi altında ordunun herhangi bir sebeple mudahalesi halinde alınacak tedbirler ve özellikle 27 Mayıs harekelinin anayasal yonden hazııiıksız yapılması dikkate alınarak bir ön anayasa hazırlanması ve müdahaleyi takiben bu çerçeve içinde hareket edilmesi hususunda calışmalar >apıldığını duyuyordum. Ve bu hususta >apılan çalışmalann general Kirişoğlu'nda bir dosya halinde saklandığını da bili>ordum. 12 Mart'tan bir süre önce General Kirişoğlu hastalanıp Londra'ya gidince bu göreve Kurmay Albay Kemal Tunusluoglu getirildi. Kendisi ile vaki temasımızda ordu mudahalesi halinde uygulanacak geçici ve ön anayasa çalışmalannın müsvetleler halinde dosyada saklandıgını ögrendim. Kemal Tunusluoglu. bana aynca bu çalışmalann mütekâmil bir hale getirilmesi hususunda faaliyetimi istedi. Ben de tabiatı ile bu işte bir hukukçunun çalışması gerektigini duşünerek zamanın Milli Savunma Bakanlığı Hukuk Müşaviri Hâkim Albay Emin Deger1 le temasa geçtim. Emin Deger. daha sonra Hidayel Ilgar ile birlikte bir çalışma yaptı ve hazıriadıklan metni bana verdi. Ben de bu raetni komulanlıgın bilgisi altında bulunan dosyaya koydum. 12 Mart'ı müteakip de bukumetin kurulamaması halinde yapılacak faaliyeller bakımmdan Genelkurmayca bir çalışma yapılması uygun göriildü. Bu maksalla önce idareye el koymak, geçici bir anayasa ile bir süre ulkeyi yöneltikten sonra kurucu meclis ve daha sonra normal idareye geçiş bususlan dikkate alındı. Bu maksatla iki komite kuruldu. Komitelerden birine ben de üyeydim. Diger komiteye de Albay Tunusluoulu katılmıştı. Komilelerde hukukcu >oktu. Belirtilen yerde çalışma zorunlu Talat Turhan'ın söylediklerinden: "Türk Silahlı Kuvvetleri'nde bir tanesi Cevdet Sunay ve Memduh Tağmaç'a bağlı, digeri de Gürler, Batur ve Kayacan'a bağlı iki grup vardır. Her iki grup da hiyerarşik olarak ihtilal yapmayı düşünürler. Bu konuda bağlantı ve temaslar olur. Ben şahsen ikinci gruba bağlıydım ve bu uğurda ve bu yönde yapılan çeşitli toplantılara katıldım. He^ iki grup da birbirleriyle uğraşmaktan başka bir şey yapamaz. İhtilal yapmak yürek ister. İşte iki grubun biroirleriyle sürtüşmesi ve mücadelesi sonunda bizler burada piyon olarak ezdirilmek isteniyoruz." geçen gün daha yogun ve tehlikeli bir hüviyet kazanan ve DevGenç üriinü THKO ve THKP ve onun eylem gucünü teşkil eden THKC gibi MarksistLeninist gruplann bütün memleket sathında uyguladılan kır ve şehir gerilla hareketlerinde bulmak gerekir. (S.86I ... Elverişli silahı eiinde bulunduran asker grubun darbesi mevzuu doğacak ise buna göre bir karann verilmesi ve icranın bu silahlara göre yüriimesi gerekir. Halbuki davamızda böyle bir özeilik ile ilişkili olabilecek bir uygulama göze çarpmamakta; bilakis cuntanın lider kadrosu olan asker grubun kullanabilecegi silahlara ve icraala ters duşen bir uygulama müsaade olunmakladır. Lider kadro bu gucünün hüviyetine göre darbe hazırüğı içinde leşkilatım genişletme çabasında iken ve bir ideolojik gayeyi MarksistLeninist ihlilal laktiklerini hedef almamışken, sanıklar grubu, ihtilalin bir an önce gerçekleşmesi ve lacil edilmesi için göslerdigi tehallükle lider kadronnn baş çektiği zincirin o noktada dısına çıkarak ancak kendi kesimlerini ilzam edecek sekilde ihlilal yonlemlerine, şehir gerilla eylemlerine girişm^lerdir.(S.225)" Görülüyor ki, Savcı Süleyman Takkeci, bir askeri cuntanın varolduğu kanısındadır. Bu cunta, GürlerBaturKayacan üçlüsü dışında Tümgeneral Celil Gürkan ve arkadaşlannca oluşturulmuştur. Ancak, Talat Turhan'ın lideri olduğu grubun eylemleri ile bu cuntanın bir ilgisi yoktur. Esas hakkındaki görüşünde Takkeci, "cunta" olarak adlandırdığı grupları şöyle anlatır: "Bir cunla yönetimi getirmek maksadıyla ihtilali öngören gizli örgütün en üsl kademeini işgal edip emir ve kumandasını eiinde bulunduran zevalın .vüksek rutbeli askeri ktşilerden oluştuğu ve bu zevalın özellikle örgütun İstanbul kesimi mensuplan olarak Talal Turhan. Ojman Deniz, Memduh Eren, Hasan Yalçınkaya ile bunların Ankara grubu olarak haklarında soruşturma açılmıs kisiler durumundaki İrfan Solmaze . Numan Esin, Rafel Kaplangı laral.ndan bilinmekte, lanınmakla >e onların direkt lemas hallerinde ise haklannda herhangi bir soruşlurma açılmamış kişiier olarak Celil Gürkan. Orhan Kabibay larafından saglannıakla oldugu görülmekte ve anlaşılmakladır. Ankara1 daki merkez üsl örgül lideri dunımunda bulunan Orhan Kabibay'ın etrafında oluşmuş grubu destek alan yine Ankara'da kurulu bir asker grup vardır.(S.82)" Varbay Takkeci. bu asker grubun "gizli itlifakın en üsl scviyesinde" hulunduğuııu. Talaı Turhan grubu iie Orhan Kabibay grubu arasındaki en önemli halkanın General Celil Gurkan olduğunu söyler. \c" bu savını kanıtlamak için emekli Hava Kurmay Albay İlvas Albayrak'ın "Bomba Da»ası"ndaki [anıkiığını göstcrir. Takkeci, Albav Alba\rak'ın ııuhkcnuönünde tanık olarak soylediği şu sozğu vardı. Bunun uzerine ben de daha önce Emin Deger ve Hidayel Ilgar tarafından hazırlanmış ve hava kuvvetlerindeki özel dosyadaki özel dosyada muhafaza ediien beş general ve beş albaydan kurulu komiteye getirdim. metin inceiendi. Bazı degişiklikler yapıldı. Hazırlanan yeni metin Genelkunnaya sunuldu."(S.8687) Görülüyor ku, savcı Takkeci. "bomba eylemleri" ile General Gürkan'ın içinde bulunduğu asker kesimi ile hiçbir baglantısı olmadıgını esas hakkındaki görüşünün birkaç yerinde vurguiama gereği duymakla: Bu eylemlerin "cunta baglantısı dışında cereyan" emğiru birkaz kez belirtmektedir. Savcı Takkeci, 1975 yılının ocak ayında okuduğu esas hakkındaki görüşü ile GürierBaturKayacanGürkan'dan oluşan bir "askeri cunta"nın varlığım kabul ediyor; General Gürkan ve Kabibay üzerinde duruyor ve Talat Turhan'ın Türk Ceza Yasasının 146'ıncı maddesi gereğince cezalandınlmasını, cezasından, çıkanlan af yasası gereğince beş yıllık sürenin düşürülmesini istiyordu. Esas hakkındaki görüş ile Gürkan'ın da aralarında bulunduğu asker kesiminin Istanbul'daki bomba olayları ile bir ilgisi olmadıgı askeri savcılıkça belirtilme gereği duyuluyordu. Mahkeme, davanın düşmesi kararı verdiğinden. Talat Turhan ve arkadaşlan hakkındaki savlar da askıda kalacaktı. Tümgeneral Celil Gürkan "Suç mu işledim. Öyleyse yasalar çerçevesinde sorguya çekilirdim. Zincire bağlanıp. gözlerim kapatdarak sorgulandım. Bu sorgu öteki sanıklara yapıldıgı gibi. emniyel sorgusu yerine geçer, bir de askeri savcılıkça ifadem alınırdı. Bu görev. hakkunda soruşturma izni isteyen Savcı Nevzat Çizmeci ile davanın savcılanndan Süleyman Takkeci ye düşerdi. Hakkımda ya iddianame duzenlenirdi ya da kovuşlurmaya yer olmadıgı karan verilirdi. O zaman soruyorum: Suçum neydi? Beni nU,in gözaltına alıp, bırakmıştınız? Suçum varsa niçin luluklamadınız?" diyor. "Sayın Gürkan, 1973 çok hızlı gelişmelere lanık oldu.. Belki bilemediğimiz dengeler oluştu" "Öyle olmalı. Bütün bunlar, benim gözallına alınmamın hukuki nedenden çok siyasal nedene bağlı olduğunu gösteriyor. Hem Sayın Mumcu. Ziverbey'de zorla alınan ifadeler, hiçbir dosyava konmamış, günün birinde, bu il'adelerin. 12 Mart Muntırasınııı devirdigi Başbakan Demirel'in eiinde olduğu ögrenilmişli. Nasıl gfçmişli bunlar DeınireTin eline? Kim vermişıi bu ifadeleri Demirel'e? Bu bile düşündurucü değil mkür?" Evet bu bilediışündürücüydü. Daha düşündürüçü birçok oiay vardı. Çunku 27 Ma>Ls 1960 öncesinde başlayıp, tl arıı ve 12 Eylülü içinealan ola> !arın ; ..çck o>pkıi>u heııuz yazılmanuştı TALAT Tl RHA<\ VE KUŞK Talat Turhan, bu köşkte 31 gün boyunca işkence gördit. bomba atmam, dinamit atmam, Boğaz Köprüsünü uçurmam, bunu yapanlar şerefsiz insanlardır. 9 raart günu Türk Silabiı Kuvvetleri'ne mensup 50 jüksek rütbeli subay ihtilal karan almıştı. Bu karann içinde yoktum. Ancak kabul edilse idim leredduısüz girerdim. Sivil diye beni almadılar. Şimdi bu şekilde 50 subay ihtilal karan aldıgına göre sayın savcının bu elii subayı buraya getinnesi gerekir. O lakdirde ben onlann yanında hesap venneye itiraz etmem. Bu yapdmadan adaletli, hukuki, kanuni bir yargılama da yapılamaz. Bizler buraya, Gürkr grubunu kamuoyunda küçük dusurtmek için piyon olarak gelırilmiş. ezdirilmek istenen kimseieriz." Talat Turhan, bir ihtilal örgütü içinde olduğunu kabul ediyor, bombalama olaylarını reddediyor, kontrgerilla adlı örgütün, yapay savlarla kendilerini mahkeme önüne getirdiğini söylüyor, Genelkurmay Başkanı Tağmac, Istanbul Sıkıyönetim Komutanı Faik Türün ve Erenköy'deki "Zihnibey" Köşkünün bağlı bulunduğu General Memduh Ünlütürk'ü suçluyordu. Talat Turhan'ın sıkıyönetim mahkemesi önündeki savunmalan şöyle devam ediyordu, yine tutanaktan izleyelim: "Yapdmak isteneo. Atatürkçülerin kava'>a bu maksalla yazdınlnus oradan da iddianame>e aktanlmış; iddütnameden de Madanoğlu da>asına aktanlmış, oradan da bazı gazete ve kitaplara malzeme teskil etmiştir. Eğer delilleriraiz olsa, konlrgerilla orgütu ile sayın savcının ve malum yayınevinin bir üçiü beraberlik içinde olduklannı iddia ederdim. 27 Maytstan bu yana yayimlanan birkaç kitabı okumak, yukanda adı geçen Milli Biıiikçilerin bir polaya sıgmadıgım anlamaya yeterdir. ( ) Suni bir hiyararşi içinde Ankara kesimine imtiyaz tanıyan sayın savcı, Istanbul kesiminin lideri olduğunu iddia etligi Talat Turhan'dan kelle istiyor.." Talat Turhan'ın tutuklu olarak yargılandığı sıkıyönetim mahkemesinde daha sonra söyledigi şu sözler, bu "cuntalar savaşı"run iç ytlzüne de ısık tutuyordu: "Eğer. Türk Silahlı Kuvveileri'nin iç bünyesindeki dalgalanmalann nesabını vermek bana düşmüşse ve Silahlı Kuvvetler buna göz yumacaksa, ben bunu larihi bir misyon olarak kabul ederim (....) Sayın savcı dosya 834'teki yazısı ile yüzlerce büyiik bas istiyor. Ama siyasal durum içinde denge hesaplan müsaade etmedigi için soruşturma bazen iki adım ileri, iki adım geri yürülüiüyor. Savcının görmek islemedigi gerçek budur. Ama biz biliyoruz ki, eğer Faruk Gürler, cumhurbaşkanı olsa idi Esasen meselenin duğum noktası da buradadır. Gözaltına buiundugumuz süre içinde, bir ay üzerimize mermi boşaltmak dahil olmak üzere i'kenceye maruz tululduk. Huzurunuzdaki sanıklann çoğu ve ben o tarihle kuvvet komutanı olan Orgeneral Gürler, Muhsin Batur, Kemal Kayacan'ı suçlamaya zorlandık. Bunu yapanlar, bazı hallcrde, bu en degerli komutanlann kendilerine ve aileierine açıkca küfür ediyorlardı. Çünkü bizi bir iklidar kavgasında kullanmak isteyen gayri mejru bir örgüt esir almıştı. Bu tabir benim değil onlanndı." Kurmay Yarbay Talal Turhan, savunmasının birçok yerinde "ihtilalci olduğunu, ihtilalleri siyasal tarihin alınyazısı olarak gördügünü" söyleyecek "askeri savcı benim ihtilakiliğimden bahsediyor. Eğer bunu geçmişimdeki hareket ve taaliyetlerime dayandınyorsa. haklıdır" diyecek ve kendisini "Atatürk ihtilaicisi" olarak tanımlayacaktı. Talat Turhan, bcmba eylemleri ile kendisi ve arkadaşlarımn hiçbir ilgilerinin olmadıgını söylüyor, kendisi ve General Celil Gürkan aracılığı ile GürlerBaturKayacan üçlüsünün suçlanmak istendiğini vurguluyordu. Talat Turhan, 13 Haziran 1973 günlü oturumda, Erenköy'deki köşkte "15 seneden beri MİT'le komünizm masasına bakan Eyüp" adlı görevli tarafından sorguların vapıldığını söylüyordu. Talat Turhan ve arkadaşları. idam istemiyle yargılanmaktaydılar. Sıkıyönetim mahkemesi, davayı. 1974 yılında çıkanlan af yasası kapsamı içinde görerek düşürüyor; ancak Talat Turhan. bu karara itaraz ederek hakkında beraat karan verilmesini istiyordu. Kurmay Yarbay Talat Turhan, 27 Mayıs ihtilalcilerinden Orhan Kabibay, İrfan Solmazer ve Numan Esin: in yakın arkadaşıydı. 12 Mart döneminde, gerek Numan Esin, gerekse Solmazer lutuklanıyor; ancak Kabibay hakkında en küçük bir soruşıurma bile açılm:yordu. Emekli General Gürkan, Kabibay ile olan ilişkisi nedeniyle sorgulamyor, ancak yine Kabibay için en küçük bir soruşturma acılmıyordu. "Bomba Davası" beraat ya da mahkumiyet hükmü ile sohuçlanmadı. Çünkü mahkeme, 1974 yılında çıkanlan af yasası ile davanın "düşmesine" karar vermişıi. Tabı Turhan, davanın düşmesi karanna itiraz etti. Ona göre bu davada ya beraat ya da mahkumiyet verilmcliydi. Mahkeme ne beraat verdi ne de nıahkumiyet. Talat Turhan'ın başvurusundan sonra do^ya Askeri Yargıtay'a gitti. Ancak karar değişmedi. Dava da böyle kapandı Kİtıi. buydu." Talat Turhan, bu eylemierle ilgili olmadıgını mahkeme önünde açıklıyor ve bu eylemleri yapanlar için "Şerefsiz insanlardır" sözcüklerini kullanıyordu. Mahkeme, beraat ya da mahkumiyet hükmü vermediği için ileri sürülen savlar kanıtlanmıyor; "Bomba Davası" tozlu dosyalar arasına atılıyordu. Bugün "Bomba Davası"nı incelerken, o günlerdeki riitbesi ile Askeri Savcı Yarbay Süleyman Takkeci'nin 21 Ocak 1975 tarihli esas hakkındaki görüşüne göz atmak zorundayız. Savcı Takkeci, Talat Turhan ve arkadaşlarımn MarksistLeninist oldukları görüşündeydi. Takkeci, Talat Turhan ve arkadaşlarının "devrimci jiddct" yöntemleri Ue bir askeri ihtilal için ortak plan hazırladıklarını ileri sürmekteydi (Esas hakkındaki görüş). Takkeci, "Ankara ve İstanbul gruplan" diye adlandırdığı grupları şöyle bir şema içinde sunmaktaydı: tstanbul grubu: I Talat Turhan grubu, 2 Memduh Eren grubu, 3Bu gruplarca çengel atılmış devrimci öğrenci ve işçi grubu. Ankara grubu: 1 Merkez üst grup, 2 Askeri grup.(S.27) Sava Takkeci, esas hakkındaki görüşünun 236'ıncı sayfasında şunları yazıyordu: "Talat Turhan'ın duruşma sırasındaki neliceden örgütsel faaliyetleri inkâra dönüşmüş beyanları dışında "Silahlı Kuvvetler içinde iki grup vardı. Her iki grup da hiyerarşik olarak ihtilal yapmayı düşünür. Ben bunlardan Faruk Gürler. Muhsin Batur ve Kemal Kayacan grubuna bağlıyım. 9 Mayıs I971'de 50 yüksek rütbeli subay ihtilal karan aldı. Beni sivil diye aimadılar içlerine. Bizler buraya Gürler grubunu küçük düşürmek maksadıyia getirilmiş piyonlarız. Esasında elli subayın da buraya getirilmesi gerekirdi. Benim hesabım onlarla beraber istenirdi' şeklindeki beyanlan iddiamızın örgütsel faaliyetler açısından en açık ikran ve delili olarak görüyor ve bir kısım sanık tarafından örgülsel zincir inkâr edilmek sureu'yle yapılmış mevzii ve ferdi nilelikteki bomba patlatma ikrannı ancak örgülsel gerçeğin ve faaliyetlerin tevili addediyor ve bu durum müvacehesindr isbıı mütaalamızın muhlelif bolümlerindeki ar/lanınıza zamimeten iddianamrnin bolümierinde \er almış... Çahşmalanna örgütsel faaliycllerin larzı ccreyanına ve örgülscl Uraas zincirinin bütünlüğuıır dair izah ve iddialanmm bir defa daha bunıda aynen lekrar etmek durumunda bulundugumuzu işarelle..." Takl:co, törüldüğıı gibi Talal Tuıhan ve arkadaşlarının General Celil NEŞE BİLGİSAYAR İNGİLİZCE BASIMCIMIZI YİTİRDİK Yayınevimizin hocası, öğretici ve iyi insan, Çağ Basımevi sahibi KURSLARI ımodern laboratuvarlar ıseçkin öğretim kadrosu lyoğun eğitim ıtaksitle ödeme MUHASEBEDAKTİLO yürek durması sonucu yitirdik. Acımız büyüktür. Ailesine ve basımevi çalışanlarına başsağlığı dileriz. Işık içinde yatsın. Doç. Dr. M. TAHİR HATİBOĞLU HATÎBOĞLU YAYINEVİ SEYFETTİN KESKİN'İ 572 39 ^2 572 59 89 BAKJRKÖY Hüsreviye Sok. Onur İşhanı Kat 4 No. 20 (Burç Duğün Salonu Karşısı) BÜTÜN YARDIMSEVER DOSTLARIMIZI GELENEKSEL İMECE KERMES'İMİZE BEKLİVORUZ 10 Kasım 1985 (Pazar) Saat 9.3019.00 Divan Oleli Salonu Taksinı •nn* SİKHFK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle