22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

10 İngiltere’de başbakanlığı devralan Gordon Brown’ın esin kaynağı Amerikan neoconları C dış haberler ATİNA’DAN MURAT İLEM TE ve Karamanlis arasında yapılan “düşük profil” anlaşmasını biliyorduk. Üstelik bu anlaşma yapılırken odaya Türk dışişlerinden çevirmen alınmamış, Türk başbakanın isteği üzerine Yunanistan’ın Ankara’daki elçiliğinden bir görevli çeviri yapmıştı. Türkiye için çok kritik olan bu ikili görüşmeyle ilgili devlet arşivlerinde hiçbir not ya da kayıt bulunmamaktadır. Buna özellikle dikkat edilmiştir. Türkiye’nin anlaşmaya sadık kalabilmek için birçok konuda tavizkâr tutum sergilediği bir gerçek. Ancak aynı şeyleri Yunanistan için kesinlikle söyleyemeyiz. Yunanistan bir taraftan Türkiye’ye karşı dostluk yolunda göstermelik davranışlar sergilerken, diğer taraftan aleyhimize olacak her türlü girişime yeşil ışık yakmıştır. AB konuları bu politikanın temel taşı sayılır. Kıbrıs, Ermenistan, sözde Ermeni ve Pontus soykırımları, enerji politikaları Yunanistan’ın Türkiye’nin arkasından oynadığı oyunlardan sadece bazılarıdır. Her zaman şu konuya dikkat çektim. Yunanistan Cumhurbaşkanı Karolas Papulyas, Başbakan Kostas Karamanlis ile Dışişleri Bakanı Dora Bakoyannis’in tüm gezileri iyi takip edilmelidir. Bu “troykanın” tüm temaslarının arkasında kesinlikle Türkiye’ye yönelik bir takım faaliyetler vardır. Özellikle Cumhurbaşkanı Karolas Papulyas bugüne kadar nereye gittiyse Türkiye’ye yönelik düşmanca ifadeler kullanmaktan çekinmemiştir. Hemen her gezisinde Kıbrıs konusu (Türkiye’yi işgalci olarak niteler), TürkYunan ilişkileri (sürekli Ege’yi gündeme getirip Türkiye’yi saldırganlıkla suçlar) sözde Ermeni ve Pontus soykırımları, Papulyas’ın ilk ifadelerinin başlıklarıdır. Yunanistan Dışişleri Bakanı Dora Bakoyannis’in önemli yurt dışı temasları sonrasında ilk bilgi verdiği kişiler Cumhurbaşkanı Karolas Papulyas ile Rum yönetimi lideri Tassos Papadopoulos’tur. İstanbul’da yapılan son zirve (KEI) sonrasında da bu gelenek değişmemiş, Bakoyannis, AtinaLefkoşe’deki saraylarda merakla bekleyenlerin tüm meraklarını gidermiştir! ??? Yunanistan cumhurbaşkanı yurtiçi gezilerinde de halkını Türkiye’ye karşı galeyana getirmek için elinden 6 TEMMUZ 2007 CUMA Blair yerini Brown’a bıraktı Mustafa K. ERDEMOL LONDRA On yıldan beri ülkesinin kaderini elinde tutan İngiltere Başbakanı Tony Blair, görevini Gordon Brown’a teslim etti. Blair devir teslim töreninden önce, parlamentodaki geleneksel soru cevap oturumuna son kez katıldı, ardından da Kraliçe 2. Elizabeth’in ikametgâhına giderek istifasını sundu. Blair Downing Caddesi 10 numaradaki başbakanlık konutundan ayrılırken savaş karşıtı göstericilerce protesto edil Frekans Ayarı geleni yapar. Batı Trakya’da geçtiğimiz ay yapılan askeri tatbikat sonrasında söyledikleri dikkate değerdir. Türk dışişleri yetkilileri tüm bu düşmanca girişimler ve ifadelere karşın dört buçuk yıldır Gül’ün uyarıları sonucunda susmaya, ya da çok yumuşak açıklamalar yapmaya mecbur bırakılıyordu. Sonunda bardak biraz da olsa taştı. Ben bu açıklamayı Gül’ün seçim gezileri nedeniyle dışişleri çevresinden uzaklaşmasına bağlıyorum. Yunanistan cumhurbaşkanı, Ermenistan temasları çerçevesinde gittiği soykırım anıtının defterine “1915 soykırımını unutmuyoruz. Failler en azından sorumluluklarını üstlenip özür dilemek zorundalar” satırlarını yazınca, Ankara’dan beklediği cevap geldi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Levent Bilman yaptığı yazılı açıklamada “Kurtuluş savaşımız sırasında Anadolu’da vahşet ve mezalim yapan Yunanistan’ın, tarihten ders alma konusunda Türkiye’ye tavsiyede bulunma hakkı yoktur” dedi. Bunu nasıl dedi, inanın ben de şaşırdım! Ancak, bu noktada şu konuya dikkat çekmek istiyorum: Türk dışişleri yetkilisi bu açıklamayı “soru üzerine” yapmıştır. Yani Papulyas’ın tahrik dolu ifadeleri Türk basın organlarına yansımayıp bu konuda soru sorulmasa, belki de diğerleri gibi dışişleri kriptolarının bulunduğu tozlu dosyalarda kalacaktı. “Bu açıklama Atina’da nasıl yankı buldu?” diye sorarsanız. Her zamanki gibi yüksek tondan ve tahrik edici bir karşı cevap geldi. Yunanistan’a ilk geldiğim günden itibaren şunu öğrendim: Yunanlı, hangi konuda olursa olsun eğer haksızsa bağırarak konuşup, sert ve tahrik edici davranış sergiler. Karşısındaki kişinin aynı frekansta konuşup, aynı davranışları sergilemesi ise onun ateşinin sönmesine neden olur. İki ülke arasında yapılan karşılıklı açıklamaları dikkatle okuduğunuzda Türk dışişleri yetkililerinin Gül’ün baskılarından dolayı bu konuda hâlâ komşusunun frekansından konuşamadığını anlıyorsunuz (son örnek hariç). Onun için 22 Temmuz’da sandık başında olalım. Olalım ki, biz de aynı frekansı yakalayalım! murilem@otenet.gr Yeni başbakan neocon düşüncenin önemli adlarından Himmerfabr’a hayran. Sol çevreler, Brown’ın iktidarında Himmerfabr’ın görüşlerini yaşama geçirmeye çalışacağından endişe ediyorlar. Gordon Brown, “Dersler çıkarmamız gerekir’’ dediği Irak işgalinin yanlış olmadığını savunuyor. di. Blair ile 1994 yılında, şimdi bir Türk’e ait olan ve Desperados adını alan ünlü Granita Restoranı’nda yaptıkları anlaşma gereği, başbakanlığı birkaç yıl önce devralması gereken ancak Blair’in anlaşmaya sadık kalmaması nedeniyle devri gerçekleştiremeyen Brown da, Blair’den sonra Kraliçe’yi ziyaret ederek Başbakanlık görevini resmen üstlendi. Başbakanlığı uzun zamandan beri üstlenmesi beklenen Maliye Bakanı Gordon Brown’un, Blair’den daha solcu olup olmadığı konusundaki değerlendirmeler kamuoyu SON KEZ 10 NUMARANIN ÖNÜNDE Downing Caddesi 10 numaradaki başbakanlık konutundan ayrılırken savaş karşıtı göstericilerce protesto edilen Blair, bundan sonra Ortadoğu elçisi olarak görev yapacak. Blair başbakanlık konutundan ayrılırken ailesiyle birlikte gazetecilere poz verdi. (Fotoğraflar: AP) nun gündeminde yer tutuyor. Blair döneminde, iç politikada çeşitli alanlarda yapılan reformların mimarı olduğu bilinen ve devlet yönetiminde Blair’den daha deneyimli olduğu belirtilen Brown, “Gerekli dersleri çıkarmak gerekir’’ diye değerlendirdiği Irak’ın işgalinin yine de yanlış olmadığına inanıyor. Uyguladığı reformlar sonucu milyonlarca emeklinin yaşamını zorlaştırdığı da genel kabul gören Brown’un sosyal politikalar konusundaki görüşlerinin Amerikan neoconlarına (Yeni Muhafazakârlar) yakın olduğu ifade ediliyor. Brown, geçen yıl verdiği bir konferansta, kendisi gibi, liberal İngiliz filozofu Adam Smith hayranı olan Amerikalı tarihçi Gertrude Himmelfarb’ın görüşlerinden alıntılar yapmıştı. Gertrude Himmelfarb “neoconservatism’in büyükbabası’’ kabul edilen Irving Kristol’ün eşi. Himmelfarb’ın görüşleri, büyük bir kesim tarafından “son derece yıkıcı’’ olarak değerlendiriliyor. Solcu çevrelerin Brown’a ilişkin endişeleri, Calvinist değerlerle büyümüş olan yeni Başbakan’ın Himmelfarb’ın görüşlerini paylaşmaya devam edecek oluşu. Gordon Brown’ın kabinede değişiklikler yapacağı ve alanlarından uzmanlaşmış kişilerden bir kabine oluşturacağı belirtiliyor. Brown’un, 2010 yılında yapılması gereken seçimleri beklemeden önümüzdeki yıl erken seçim çağrısı yapacağı da ileri sürülüyor. R Bush: Blair finom değil Blair’in belagat yeteneğini öven ABD Başkanı, The Sun’ın ‘fino’ yakıştırmasıyla ilgili sorusuna Blair’in ‘daha büyük’ olduğu yanıtını verdi Dış Haberler Servisi ABD Başkanı George W. Bush, görevden ayrılan İngiltere Başbakanı Tony Blair’in finosu olmadığını söyledi. İngiltere’de yayımlanan The Sun gazetesiyle bir söyleşi gerçekleştiren Bush, Blair’i görev süresini tamamlaması için ikna etmeye çalıştığını, Başkanlık görevine Blair’le aynı zamanda veda etmek istediğini belirtti. Buna karşın Blair’in kendisine müstakbel İngiltere Başbakanı Gordon Brown’ı methettiğini kaydeden Bush, “asık suratlı İskoç” klişesine uymadığını, rahat bir insan olduğunu dile getirdi. Özellikle Blair’in belagat yeteneğini öven Bush, Blair’in kendisinden daha iyi bir konuşmacı olduğunu söyledi. arayıp hatrını sorduğunu, buna karşın herkesin kendi yükünü omuzladığını belirtti. Bush, ülkesini ABD’nin peşi sıra Irak savaşına soktuğu için “Bush’un finosu” yakıştırmasına maruz kalan Blair’in gerçekte “daha büyük” olduğunu söyleyerek “Bir şekilde ilişkimiz sanki Bush ‘Atla’ dediğinde Blair ‘Ne kadar yukarı?’ diyormuş gibi görülüyor. Ama iş göründüğü gibi değil. Bu ilişkide ikimiz de birlikte atlayacağımızı düşünüyoruz” dedi. BLAIR’E YENİ GÖREV İngiltere Başbakanlığı görevini Gordon Brown’a devreden Tony Blair, Ortadoğu’da barışın sağlanması için girişimde bulunan ve BM, ABD, AB ve Rusya’dan oluşan Ortadoğu Dörtlüsü’nün temsilcisi olarak resmen atandı. BM Sözcüsü Michelle Montas’ın verdiği bilgiye göre Ortadoğu Dörtlüsü, Tony Blair’in atanmasıyla ilgili bir açıklama yayımladı. Açıklamaya göre Blair, Ortadoğu Dörtlüsü’nün temsilcisi olarak “Filistinlilerin Gazze ve Batı Şeria’da kurumları ve güçlü ekonomisiyle kendi ayakları üzerinde durabilen hukuk devleti oluşturabilmesi için kendilerine uluslararası yardım ve desteğin ulaşmasına yardımcı olacak.’’ ARAYIP HATIRINI SORUYORUM... ABD Başkanı, Tony Blair’in Irak savaşı nedeniyle ülkesinde baskı altında olduğuna dikkat çekerek kendisinin zaman zaman İngiltere Başbakanı’nı Fransa ısrarlı : Türkiye’nin AB’de yeri yok Dış Haberler Servisi Fransa’nın Avrupa İşlerinden Sorumlu Bakanı JeanPierre Jouyet, ülkesinin Ankara’nın Avrupa Birliği (AB) üyeliğine karşı olduğunu, ancak seçim sürecinde Türkiye’ye sorun da çıkarmak istemediğini söyledi. AB ile Türkiye arasında süren tam üyelik müzakerelerinde iki başlık daha açılmasıyla ilgili olarak “France 2” televizyon kanalının sorularını yanıtlayan Jouyet, “Fransa, Türkiye’nin modernleşmesine yardımcı olmak istiyor. Genel seçimlerle birlikte yeni temsilcilerinin seçileceği bir dönemde, Türkiye’ye sorun çıkarmak, oyunu zorlaştırmak istemiyoruz” dedi. Jouyet, “Fransa fikrini değiştirmedi. Türkiye’nin AB’de yeri yok” diye konuştu. Fransa’nın, Türkiye’nin üyelik müzakerelerini engellemediğini savunan Jouyet, “AB’de daha ziyade teknik içerikli iki başlığın açılması konusunda bir uzlaşı vardı, gelecek haftalarda teknik içerikli diğer başlıklar da açılacak” dedi. Güney Kıbrıs Rum kesimi Dışişleri Bakanı Yorgo Lillikas, AB’nin sadece iki başlıkta müzakere açarak Türkiye’ye “açık bir siyasi mesaj verdiği”ni öne sürdü. Türkiye’ye kapının kapatılmadığını belirten Lillikas, “Ancak bu, Türkiye’nin genel siyasi tutumunu ve davranışlarını dikkate almadığımız bağımsız bir süreç olamaz” diye konuştu. KÜRTLER EL MALİKİ’NİN SÖZCÜSÜNE ATEŞ PÜSKÜRDÜ Dış Haberler Servisi Irak hükümet sözcüsü Ali el Debbağ’ın, “Türkiye’nin Kerkük kaygılarını saygıyla karşılıyoruz’’ sözleri, hükümet ortağı Kürt İttifakı’ndan büyük tepki gördü. Kürt İttifakı üyesi Sadi Berzenci, El Debbağ’ın “Kerkük konusunda komşu ülkelerde, özellikle Türkiye’de endişe var. Bunu saygıyla karşılıyoruz’’ şeklindeki sözlerinin, Irak’ın siyasi sürecine zarar verdiğini savunarak “hükümetin ortağı olarak bu gibi açıklamaları kabul etmemiz mümkün değildir’’ dedi. Irak Devlet Başkanı Celal Talabani’nin liderliğindeki Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin (KYB) internet sitesine konuşan Berzenci, “Hükümet sözcüsünün açıklamaları Türkiye’nin Kerkük meselesine karış masına meşruiyet vermektedir’’ şeklinde konuştu. Sadi Berzenci, hükümet sözcüsünün kendi iç sorunlarını başka bir ülkede tartışmaya açmasını ve o ülkeye müdahale zemini oluşturmasını kesinlikle kabul etmediklerini söyledi. ürkiye’de yaşayan herkesin günde en az 25 litre; çamaşır, bulaşık, banyoyla birlikte 150 litre suya gereksinimi var. Başka ülkelerde olduğu gibi! Oysa, Türkiye’de kişi başına günlük su tüketimi ortalama 111 litre. Sanayileşmiş ülkelerdeki 266 litrelik ortalamanın yarısı bile değil. 143 litrelik Asya, 158 litrelik Arap ülkeleri, 184 litrelik Latin Amerika ortalamasının altında! Kısacası Türkiye, su yoksulu bir ülke. Anadolu ve Trakya’daki çiftçilerin seslerini dinler, İstanbul metropolündeki barajların yüzde 49 doluluk oranında olduğuna bakılırsa susuzluk Türkiye’nin seçim sonrasındaki en temel sorunlarından biri. Ne var ki hiçbir partinin seçim bildirgesinde susuzluğa çözüm öneren bir vaat yok! Nestle’nin Sapanca; CocaCola’nın AdapazarıSapanca, Bursa, Istrancalar’da konuşlandığına bakılırsa AKP su sorununu içme suyunda dış sermaye gücüyle çözmeye kararlı!. Abarttığımı sananlar, her gün evlerine, çantalarına giren suyun etiketine lütfen bir bakıversin. Dünden bugüne değişmediyse pazar üç global deve göre biçimlenmekte: Doğazen adıyla pazarlanan CocaCola AdapazarıSapanca yöresinin Mahmudiye Su’yunun sahibi. Turkuaz’la yakaladığı pazarı yakında Bursa civarından gelecek Damla Su, Istrancalar’dan da Saneta Su markalarıyla genişletecek. T GÖZ UCUYLA TÜRKEL MİNİBAŞ Seçim Bildirgelerinde Suya Yer Yok! “GATS” sözleşmesiyle “Su İletim Sistemleri, Enerji ve Atık Su İşleme” başlığı altında suyun ‘ticarileştirilmişken vaatte bulunmak kolay mı!”... “Türkiye Endüstri Bölgeleri Yasası, Yabancı Yatırımları Yasası ve benzerleriyle bu ticarileştirmeyi çoktan kurumsallaştırdı!” dediğinizi duyar gibiyim. Siyasi partilerin su politikasını merak etmemiz, öneri beklememiz de zaten bu nedenle! Zira Türkiye: Su yoksulu olmasına karşılık hâlâ kullanılmamış su havzaları bulunan bir ülke. CocaCola, Nestle gibi devlerin yeni su kaynaklarıyla pazarı genişletiyor olmaları durumu doğrulamaktadır. Ortadoğu ve Hazar bölgesindeki su temelli yerel sorunları olan ülkelere komşudur. Hızlı nüfus artışı nedeniyle su ve tarımsal ürün gereksinimi sürekli artan bir ülkedir. Dolayısıyla, su üretim ve pazarlamasına egemen olan firmalar başta gıda olmak üzere diğer sektörlerin pazar paylaşımını da yönlendirmektedir. Başta maden üretim ve işletilmesi olmak üzere sanayi üretiminin temel girdile Danone, Hayat ve Şaşal sularının üreticisi. Nestle ise Pure Life Su’nun hem halihazırdaki üreticisi. Hem de evlerimize her gün giren Erikli Suyu’nun yüzde 60’ına sahip. Hadi AKP içme suyu rantını global sermayeye aktarmakta kararlı diyelim. Ya muhalefet partilerine ne demeli? Onların seçim bildirgelerinde de suyla ilgili dişe dokunur bir vaat yok. Ana muhalefet parti liderinin “günlük siyasetle çözülemeyecek kadar önemli bir sorun” diye geçiştirdiğine bakılırsa muhalefetin de sudaki yabancılaşmaya ya da dışlaşmaya karşı çıkacak gücü yok.! Yani? Hiçbirinin Erişilebilir su kaynaklarının kimin yönetim ve denetiminde olacağı, Kullanılabilir suyun hangi kanallarla tüketiciye ulaştırılacağına dair üretim, pazarlama ve dağıtım yetkisinin kimde olacağı, İçme suyunun üretim ve dağıtımının kimin tarafından ve nasıl yapılacağına dair bir politika önermesi yok! rindendir. Dolayısıyla, siyasi partilerin seçim bildirgelerinde suyla ilgili önermelerin bulunması gerekir. Ne var ki, bu tür önermelerde bulunmak için öncelikle su barajlarının portföyünü doğru çıkarmak lazım. Karadeniz’de, Ege’de olduğu gibi doğal kanallardan beslenen bölgelerde global inşaat şirketlerini mutlu etmek adına baraj inşaatı sözü vermemek gerek.Ya da geçen günlerde Yortanlı Barajı örneğinde olduğu gibi... Gariban köylüyü oy hesabıyla meydanlara dökmek yerine tarımda verimlilik artırıcı desteklemelerin vaadini vermek ve uygulamaları öğretmek gerekir. Bunun için de öncelikle siyasetçilerin baraj inşaat ihalelerinin cazibe alanından kurtulması lazım! Gözucuyla’nın okurları 2002’den beri su sorununu sürekli gündeme getirdiğimi bilir (*). Ama, bu kez fotoğrafın içinde “ulusal”, “milli”, “halk” için sözcüklerini sıkça kullananlar da var!.. Su kaynakları ve pazar bu denli yabancılaştığı için mi suya değinmiyorlar bilemem ama... 1993’te Madımak Oteli Sıvas’taki yangınında 37 canı, itfaiye ve güvenlik güçleri zamanında gelemediği için yitirdiğimizi unutmuş olamazsınız. Hem de su bu denli özelleşmemişken..! (*) Bu kez düşmanın adı terör, Cumhuriyet Kitapları s. 462477 ‘İran medyası farklı’ İran’dan uydudan 24 saat İngilizce yayın yapacak olan haber kanalı “Press TV” İran Cumhurbaşkanı Mahmut Ahmedinejad’ın katıldığı bir törenle yayın hayatına başladı. Törende konuşan Ahmedinejad, Batı medyasının “büyük güçlerin emellerine alet olduğunu ve dünyayı kandırdığını” savundu. Ahmedinejad, “İran medyasının farklı olduğunu, adalete ve insan haklarına dayandığını, aynı zamanda mazlumların savunucusu olduğunu” öne sürdü. (Fotoğraf: AP) turkmini@superonline.com www.turkelminibas.net
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear