25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

8 DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, seçim işbirliği konusunda toplumdan olumlu tepkiler aldıklarını söyledi C röportaj 15 HAZİRAN 2007 CUMA ‘Oyumu CHP’ye vereceğim’ C umhuriyet’in sorularını yanıtlayan Zeki Sezer, örgütünde sıkıntı olmadığını söyleyerek, “Adaylar belirlendikten sonra her partide sarsıntı olur. Bizde hiç yok” dedi. İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Cenazeler... mağı da yok gibi. Tabii eylemci kimlikleri, donanımları, silahları, para ağı ilişkileri.. kanıtlı ortada dururken, tetikçilerin PKK terör örgütü ile ilişkilerinin olmadığı savlanamıyor. Ancak en yaygın olarak teröre karşı mücadelede yanlış stratejilerin uygulandığı, acemi askerlerin kurbanlık gibi öne atıldıkları, PKK’nin Türkiye’ye sızmasında yeterli önlem alınmadığı, etkin eğitimli güçle karşı çıkılmadığı.. anlamında TSK’yi hedef alan eleştirilerin ardı arkası kesilmiyor. Daha üstü kapalı, bir adım öteye gidebilenler ise patlayan terörü, provokasyon olarak değerlendirip, seçimlerin, AKP iktidarının hedef alındığını varsayabiliyorlar. Ankara’da patlayan bombanın bile, her gün patlatılan ABD, AB orijinli, uzaktan kumandalı mayınların, çatışmaların arkasındaki provokatif gücün, içerden, darbecilerin ürünü olduğu imajını verebiliyorlar..” ??? Sahibinin sesi medya güçleri, yorumcuları, satır aralarından imaj, bilinçaltı yaratma yöntemleriyle kafaları bu kadar karıştırmanın çabası içinde çırpınırlarken ateşin düştüğü yerlerde olup bitenler nasıl algılanıyor? Cenaze törenleri ateşin düştüğü yerdeki algılamaların en çıplak aynası.. En sessiz olanını, İstanbul Levent Camii’nden kaldırılan cenaze törenini yakından izledim. Haberlerde duyurulmadığı için dışardan katılımın belki de en az olduğu, göreceli sakin geçen bir cenaze töreni idi. Sessiz izleyen, cenaze geçerken alkışlayan, ağlayan insanların birbirleri ile konuştuklarını, değerlendirmelerini duymak, algılamak gerekiyor... Onların kafaları, olup bitene ilişkin hiç de karışık değil; ölene, savaşana, bedel ödeyenlere saygıları, minnet duyguları çok yüksek. PKK terör örgütünün arkasındaki güçlere, Türkiye’ye yönelik senaryolar, tehditlere ilişkin yargıları da çok net. AKP yönetimini teslimiyetçi politikaların sahibi olarak suçluyorlar. Siyasal İslamcıların teröre karşı durmadıkları gerçeğinin altını çizmekten, cenazelerin acısını paylaşmayan, terörü kınamayan tarafları saymaktan geri durmuyorlar. AKP’ye oy verecek seçmene, kafa karıştıran medyaya yönelik de öfkelerini biliyorlar.. Elbette cenazeye katılan ya da tesadüfen oradan geçerken saygısını göstermek üzere duranlardan söz ediyoruz. Ancak ülke çapında bu değerlerle düşünenlerin sayısının giderek, katlanarak artmakta olduğunu da unutmamak gerek... soner?cumhuriyet.com.tr B irleşmeden insanların mutlu olduğunun altını çizen Zeki Sezer, “Ama arkasından da bir şey görmek istiyor, bu nasıl devam edecek? Onun için de çalışıyoruz” diye konuştu. T ürkiye’nin zor durumda olduğunu belirten Sezer, “Bunu bilerek söylüyorum, bir kere güvenliği tamamen zaaf altında, bütünlüğü tehdit altında, laik demokrasisi tehdit altında” dedi. EKONOMİK DURUM ‘Devletin yaptığı bir yatırım yok satım var’ Bu dönemde yolsuzluklar da arttı Türkiye’de... Son 4 yılda, devletin yaptığı bir yatırım yok, tam tersine satım var, onu satmış, bunu satmış, talan etmiş. Yatırım yapmamış ama bakıyorsunuz, 150160 milyar dolarla aldıkları borç, 350400 milyar dolara dayanmış. Nereye gidiyor borç diye baktığınızda yolsuzluğa, Ali Dibo’lara gidiyor... Yolsuzluğu önlemek tabii çok kolay değil, ama mümkün olduğunu da görmemiz lazım. Bizim çıkardığımız İhale Yasası onu büyük ölçüde önleyebilecek ve aslında işi sağlıklı götürebilecek bir yasaydı. Tabii ki dokunulmazlıkların kaldırılması burada çok önemli. İdarenin yapısı çok önemli. Ama bazı yasal tedbirler ve idari tedbirleri de işin içine koymak lazım. Bir de bence hani balık baştan kokar ya, baştakiler temiz olursa aşağıya doğru gider diye düşünüyorum. Herhalde DSP’nin içinde olacağı bir hükümet de dünyanın en temiz hükümeti olur. AKP devlette kadrolaştı. Bunu nasıl temizleyeceksiniz? Kolay değil, ama mümkün. Bu kadroları hak edenler, hani gönderildiler ya, onları yerine getirmek de bizim boynumuzun borcu. Yani Atatürkçü, devlete bağlı, temiz, işini iyi yapan insanların tekrar kadrolarına gelmesi, üstelik mümkünse yükselerek gelmesi ve aktif görevler alabilmesi bizim boynumuzun borcu olabilmeli. Hükümetin Kuzey Irak, dolayısıyla dış poliSezer, AKP kadrolaşmasını tikasını nasıl değerlendiriönlemenin zor olduğunu yorsunuz? söyledi. Hükümet, Başbakan baştan elini kaptırdı, kolunu alamıyor şimdi. Doğru bir adım atmak istese de atacak mecali yok, imkânı yok. Durum bu. Baştan teslim oldular, girift ilişkiler yaşandı, o arada kırgınlıklar yaşandı, bu 1 Mart tezkeresi gibi... “1 Mart tezkeresi çıkmalı mıydı diyorsun” diye de sorabilirsiniz, onu demiyorum, gelmemeliydi oraya. Amerika’ya da söz vermemeliydi Başbakan... Onun için baştan beri “politikasızlık politikası” izleniyor dış politikada da Irak’ta da... AŞBAKAN GERİ ADIM ATMIŞ GÖRÜNÜYOR’ Bir süre önce “kanın durması için Barzani dahil herkesle görüşürüm” diyen Başbakan şimdi geri adım atmış gözüküyor, işte “Kabile reisiyle görüşmem” diyor. Ama iş işten geçti, orada resmi bir devlet kuruldu, orada Türkiye’yi terör açısından tehdit eden yuvalanmalar üst düzeye çıktı ve orada yine bölgenin de geleceğini tehdit edecek gelişmeler var... Girilmeli mi oraya? Gerekiyorsa girilmeli. Geçmişte nasıl sınırın belli yerine kadar gidip bir güvenlik şeridi oluşturuyorduk; terör böylece kontrol altına alınabilmişti. Şimdi gerekirse yine yapabilmeliyiz. “Ama şimdi orada muhatabımız Amerika” deniliyor. Canım Amerika da Kıbrıs’a giderken de “gitmeyin, etmeyin” dediydi, yani bu böyle... Hani geçmişte giriyorduk sınırın ötesine, yayılmacı olmadığımızı herkes biliyordu, onu vurgulayarak gereğini yapmak hakkımız. Yayılmacı değiliz, güvenliğimizi sağlıyoruz. Bölgenin güvenliğini sağlıyoruz. Biz bölgenin en önemli ülkesiyiz. Bize kimse “Siz karışamazsınız bu işe” diyemez. Mustafa Balbay, Cüneyt Arcayürek ve Mustafa Çakır’ın sorularını yanıtlayan DSP lideri Zeki Sezer, AKP’nin mesleksiz bir toplum bıraktığını söyledi. Zeki Sezer, gençliğin geleceğe umutla bakamadığını belirtti. (Fotoğralar: NECATİ SAVAŞ) Mustafa ÇAKIR ANKARA DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, CHP ile seçim işbirliğinin ardından parti örgütünde hiçbir sıkıntı olmadığını belirterek “DSP örgütü niçin bu işi yaptığımızın farkında. Diyebilirim ki adaylar belli olunca biliyorsunuz, her partide bir sarsıntı olur; bizde neredeyse hiç yok. CHP’de de yok” dedi. Toplumdan olumlu tepkiler aldıklarını, bir kişinin bile “yanlış yaptınız” demediğini dile getiren Sezer, “Açık söyleyeyim ben daha önce CHP’ye oy vermedim. Ama şimdi rahatlıkla CHP’ye oy vereceğim” dedi. DSP Genel Başkanı Sezer, gazetemiz Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay, yazarımız Cüneyt Arcayürek ile Ankara Haber Müdürümüz Mustafa Çakır’ın sorularını yanıtladı. Sezer’e yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle: İşbirliğine evet demekle çok önemli bir iş yaptınız... Bu modelin doğru olduğu göründü. SHPCHP birleşmesi gibi birleşmeler göz önüne alındığında, bu tür bir şey daha çok sinerji veriyor. Öbürü birinin içinde erimiş gibi gözükebiliyor. Toplum o sinerjiyi almıyor. Aslolan kavga etmemek, farklı duruşlarımız da olmakla birlikte birçok benzerliği olan kardeş partiler olduğumuzu kabul etmek. İMSE YANLIŞ DEMEDİ’ Halktan, toplumdan nasıl tepkiler aldınız ? Toplumdan olağanüstü iyi mesaj alıyoruz. Ben biliyorsunuz, sokakta yürüyen bir insanım, sadece görebilen değil, birçok kişiyle görüşme imkânı buluyorum. Bahçeli’de yürüyorum, Kızılay’da yürüyorum, metroya biniyorum, insanlardan bir kişi bile “yanlış yaptınız” demedi. Tabii insanlar önce mutlu, ama arkasından da bir şey görmek istiyor, bu nasıl devam edecek. Onun için de çalışıyoruz. DSP örgütü nasıl bakıyor buna? Kampanyanın içine girecek mi? Kesinlikle girecek. Ben de şu önümüzdeki yasal işler bittikten sonra bütün Türkiye’yi dolaşacağım. İlçelere kadar gitmek istiyorum. Böyle bir buluşmadan sonra örgüt, sanki parti tek başına seçime giriyormuş gibi çalışacak mı? Büyük ölçüde. Yüzde 90’dan aşağı değil. Bizim örgütümüz gerçekten son derece özverili. Toplumun ihtiyaçlarını da görüyor. Niçin bu işi yaptığımızın da farkında. İlk günler bir burukluk oldu, ama sonra yavaş yavaş oturdu. Diyebilirim ki adaylar belli olunca biliyorsunuz, her partide bir sarsıntı olur. Bizde neredeyse hiç yok. CHP’de de yok. Şimdi siz Türkiye’yi kucaklama programı başlattınız. CHP’de de bu hava var. Sağın da deyim yerindeyse ‘işi eline yüzüne bulaştırmasından’ sonra, bu hareket bir bakıma da sadece solu değil, tüm Türkiye’yi kucaklama hareketine dönüşebilir mi? Böyle bir hava olabilir mi? Olmalı aslında. CHP’nin, sağda bilinen adayları da almış olması buna hizmet edebilir. Çok kısa sürede açıklanacak olan seçim bildirgesi de buna daha çok kapı açabilir, önayak olabilir. Seçim bildirgesi için kimler çalışıyor? CHP’den Oğuz Oyan, Algan Hacaloğlu, Mustafa Özyürek. Bizden de Emrehan Halıcı, Prof. Dr. Hüseyin Pazarcı ve Harun Öztürk... DSP’den daha uzmanlar katılacak. AKP giderken nasıl bir Türkiye bırakıyor? Çok kötü. Bunu bilerek söylüyorum, bir kere güvenliği tamamen zaaf altında, bütünlüğü tehdit altında, laik, demokrasisi ciddi tehdit altında, ama bütün bunların yanında ekonomide de olağanüstü zor bir ortam yaratmış oldular. Üretimsizlik ekonomisi oluşturdular. Üretimsizliğe dönük bir politika, ithalata dönük, sıcak paraya dayalı bir ekonomik yapı oluşturdular. Oysa bu hem günümüzü sıkıntıya sokuyor, hem de geleceğimizi. Şimdi ithalatla ihracat arasındaki fark her geçen gün artıyor, üstelik ihracatın yüzde 60’ı da ithalata dayalı. Yani bu çiftçinin üretememesi, ürettiğinin Dünyanın gelişmiş ülkeleri tarım toplumu olmayı çoktan aştı, sanayi devrimini de çoktan geçti, bilgi toplumuna ulaştı. Oysa bizim hâlâ tarımla ilgili, kırsalla ilgili sorunlarımız var, sanayileşmeyle ilgili eksikliklerimiz var, bilgi toplumuna da çok uzağız ne yazık ki... Dünya Ticaret Örgütü’nün kararlarıyla tarımı geri kalmış ülkelerin büyük sıkıntıya girdiği ortada. Türkiye başta. Çiftçiye teşvik veremiyoruz, çok sınırlı. Ürün planlaması son derecede zayıf Türkiye’de. O konuda bir çalışma yapılması ve çiftçinin o yönde özendirilmesi, desteklenmesi gerekiyor. Türkiye dünyanın tarımsal üretim için en uygun olan ülkesi. Ancak en çok tarım ithalatı yapan ülke haline geldi Türkiye. Meyve, mısır, elma, her şey... Dünyanın en iyi ayçiçeğini üretiyoruz, ama ithal ediyoruz. İnanılmaz bir şey. Hayvancılık aynı şekilde, hem canlı hayvan hem et ithalatı dorukta. Oysa biz bunları ihraç edebilmeliyiz. Geçen sene Rusya ile yaşanan krizi hatırlayın. laboratuvarlarımız yok yeterince, biz hemen laboratuvar kuracağız. Organize sanayi bölgelerinin önemli olduğunu vurgulayan Zeki Sezer, bu amaçla, organize hayvancılık, organize seracılık bölgeleri kuracaklarını söyledi. karşılığını alamaması demek. Sanayicinin üretmekten çok ithalata dayalı bir sistemin içine itilmesi demek. Yeni yatırım yapılmaması demek. Üretime yönelik yatırım yapılmaması demek. Şimdi kimileri seviniyor dolar düşük kaldı diye. Dolar düşük kaldı, değerinin altında kaldı demek aslında üretimden vazgeçtik demek. Türkiye’de bir taraftan bakıyorsunuz Sayın Başbakan “Efendim ihracatı çok artırdık” diye ilanlar veriyor gazetelere, yüzde 137.4 yılda artırdıkları. İthalatı söylemiyor. Yüzde 166 arttı. İthalat payı da yüzde 60’a çıktı. Böyle bakarsanız çok büyük makas aralığı demek. UMUTSUZ BİR TOPLUM YARATTI’ AKP, mesleksiz bir toplum bırakıyor, geleceğine umutla bakamayan kaygılı bir gençlik bırakıyor. O da sokağa başka türlü yansıyor, kapkaçtan sokak çocuklarına, teröre kadar. Umutsuz, mutsuz bir toplum çıkıyor ortaya. Gidin organize sanayi bölgelerine “Eleman bulamıyoruz” diyorlar. Oysa Türkiye işsizliğin en yüksek olduğu ülkelerden birisi. Tarım bölgelerine gidiyorum, tarım teknisyeni kalmadı, bitti o iş. Ziraat mühendisleri işsiz geziyor, ama ziraat teknisyeni yok, tarım teknisyeni yok. İki şey: Zenginlikte sosyal adalet ve meslek eğitimi. Ben bu iki şeyi çok önemli buluyorum. Toplum kesimlerinin sorunlarını anlattınız. Bunların çözümüne yönelik bir öneri getirecek misiniz? Diyelim ki seçim bitti, CHP birinci parti oldu, beraber geldiniz. Sol, Meclis’e egemen, hükümet kuruyor. Hükümete girecek misiniz? Aramızda konuşmadık. Ancak şunu söylüyorum, girmem diye bir şeyim yok. CHP iktidar olacak, DSP de iktidar olacak. Ben olacağına inanıyorum. O zaman itirazım olmaz. Ama aramızda konuşmadık. Daha önce verdiğiniz bir demeçte “Hayatım boyunca oy verdiğim tek parti DSP oldu. O yüzden şimdi hiç kolay değil. Düşünsenize CHP’ye oy istemek durumunda kalacağız” demiştiniz. Şimdi CHP’ye oy verecek misiniz? Şimdi rahatlıkla oy vereceğim. Açık söyleyeyim ben daha önce CHP’ye oy vermedim. Ama şimdi rahatlıkla CHP’ye oy vereceğim. Yelpazenin, gerçekten bu ortak hareketin bir tamamlayıcısı da Rahşan Hanım oldu... Rahşan Hanım’ın gerçekten olumlu katkısı oldu. Açıklamaları son derece olumlu oldu. Son bir buçuk yıl, Ecevit rahmetli olmadan önce de, bu güç birliği olsu0n diye söylüyorlardı. Diyelim ki seçim bitti, CHP birinci parti oldu, beraber geldiniz. Sol, Meclis’e egemen, hükümet kuruyor. Siz hükümete girecek misiniz? Aramızda konuşmadık. Ancak şunu söylüyorum, girmem diye bir şeyim yok. CHP iktidar olacak, DSP de iktidar olacak. Ben olacağına inanıyorum. O zaman itirazım olmaz. Ama aramızda konuşmadık. ‘K na haberler cenaze törenleri, görüntüleri oldu. Ardı arkası kesilmiyor, kesilecek gibi de gözükmüyor.. Arada bir Irak’tan, Filistin’den, Lübnan’dan, Afganistan’dan gelenleri atlıyorduk. Oralardan da günde ölenler sayısı onları katlamaya başlayınca, haberleri görüntüleri atlanamaz oluyor. Tabii ki ateş düştüğü yeri yakıyor. Ölenler kendi askerlerimiz olunca, her gün ölüm haberleri, arkasından cenaze töreni haberleri gelmeye başlayınca, seçimler bile gündemin arka sıralarına itiliyor. Medyamızın görmezlikten gelerek teröre prim vermeme stratejisi de suya düşüyor.. Can parçalarını kaybetmiş insanların ağıtlarını yansıtan görüntülerin ardından, haberleri magazinle renklendirmeye kalkışmak alabildiğine rüküş, göze batan bir hal alıyor... İçinde bulunduğumuz koşullarda, PKK terörünü tırmandıran gerçekleri, arkasındaki güçleri görmemezlikten gelme, hafife alma çabaları, can parçalarını kaybetmiş insanların ağıt yakan görüntülerinin ardından haberlere sokuşturulan magazin görüntüleri kadar çirkin, sırıtıyor, mide bulandırmaktan öte öfke uyandırıyor.. Hele de ortalıkta hırsız yokmuş gibi soyulanı suçlamaya çalışan üslup ve yaklaşımlar, üretilen komplo teorileri var ya... Barzani pervasızca PKK’nin üstüne gitmelerinin istendiğini ama bunu yapmayacaklarını açıklıyor. ABD, her perdeden resmi açıklamalarla Türkiye’nin Kuzey Irak’a girmemesi notaları veriyor.. ABD resmi kaynakları bile bu koşullarda Barzani’nin açıklamasını densiz bularak önlem alma sorumluluğunun kendisine ait olduğu hatırlatmasını yapma gereğini duyuyorlar.. Bizim sahibinin sesi, emperyalizmin satılık sözcüleri, yorumcuları, birbirinden daha çok sırıtan komplo teorileri üreterek kafa karıştırmanın peşinde koşmaktan vazgeçmiyorlar. ??? “ABD, Irak’tan güçlerini çekerken, kendi yarattığı, otonominin ötesinde bağımsız askeri güç ve yönetimle donattığı Irak Kürdistanı’nın güvenliğinden kaygı duyuyormuş. Son terör eylemleri ile Türkiye tahrik edilerek, ABD gizli desteğinde Kuzey Irak’a girilmesi sağlanacakmış. TSK Kuzey Irak’a girince bölgenin silahlı güç sorumluluğu Türk askerine devredilmiş olacakmış...” “Daha yaygın, üstü kapalı vurgulamalarda ise patlayan terör eylemlerinin arkasında PKK yokmuş gibi davranılıyor. Dış destekçileri Barzani, Talabani, AB, ABD par A TRT’de satın alma fiyatına kiralık araç Fırat KOZOK ANKARA TRT’de üç yıl önce yaşanan araç kiralama rezaleti bu yıl da tekrarlanıyor. Kurumun 3 yıllığına kiralayacağı araçlar için verilen teklifler dudak uçuklatıyor. Verilen en düşük tekliflerde, 3 yıllık kira ücreti, aracın toplam satış fiyatını geçiyor. HaberSen Ankara Şube Başkanı Osman Köse, konuyu yargıya taşıyacaklarını söyledi. Şartnameye göre kiralanacak araçlar 6 gruba ayrılıyor. Birinci grupta 31 binek otomobil, ikinci grupta 36 binek otomobil (hafif ticari araç), üçüncü grupta 12+1 kişilik 7 minibüs, dördüncü grupta 14+1 kişilik 18 minibüs, beşinci grupta 4x4 53 kamyonet, altıncı grupta ise 5 panelvan araç bulunuyor. Kuruma ulaşan 3 teklif içerisinde en düşüğünü veren şirket, belirlenen sayıda aracın 3 yıllık kira ücretini 4 milyon 869 bin 900 dolar olarak gösterdi. ‘B ‘AKP Garanti, Çin ile ortak kart çıkaracak Ekonomi Servisi Garanti Bankası 1 milyarın üzerinde kart kullanıcısına sahip China Union Pay (CUP) ile ortak kart çıkarmak üzere anlaşma imzaladı. Çin’deki 190 bankanın üye olduğu ulusal ödeme ağı CUP ile yapılan anlaşmaya göre Çin’e sık seyahat eden ve ticari ilişkilerde bulunan kişi ve kuruluşlar ülkede yaptıkları harcamaları Bonus Business, Bonus Bireysel ve Garanti Paracard ile gerçekleştirebilecek.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear