23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

15 HAZİRAN 2007 CUMA spor GÖRÜŞ HALİT DERİNGÖR Fenerbahçe’nin yüzüncü yıl kutlamaları izleyenleri büyüledi C 19 Feldkamp Askerlik mi Yapacak? Kadıköy’de yıldızlar geçidi Görkem ÇÖTELİOĞLU Fenerbahçe’nin 100. yıl etkinlikleri çerçevesindeki “Yıldızlar Geçidi” gösterisi Şükrü Saracoğlu Stadı’nda nefesleri kesti. İtalyan şölen tasarımcısı Valerio Festi’nin 80 kişilik bir ekiple 1 yıldır hazırladığı gösteride Sarı Lacivertli 2 bin 500 sporcu, 50 yabancı ve 100 Türk sanatçıyla 600 gönüllü görev aldı. Türkiye’de ilk kez yapılacağı bildirilen bu gösteri için 1000 kostüm hazırlandı. Etkinlikte havai fişek gösterileri, ateş şovları, İtalyan ve Türk dansçıların performansları ilgiyle izlendi. Şölendeki ışık ve ses efektleri, müzik, cambaz ve dans gösterileri de dikkat çekti. Öncelikle sahneye çıkan sanatçılar sırayla şarkılarını seslendirdi Gösteride saha içinde Fenerbahçe’nin tarihindeki önemli sembollerden biri olan deniz feneri aniden ortaya çıktı. Ses ve ışık gösterileriyle Sarı Lacivertlilerin 100 yılı anlatıldı. Tiyatro sanatçısı Rutkay Aziz’in sunumunu yaptığı, Nazım Hikmet’in şiirlerinin okunduğu şölende Atatürk ve Fenerbahçe tarihinin önemli isimlerinin silüetleri yansıtıldı. Sıra Aziz Yıldırım’ınki İ Z L E N İ M / M E H M E T G Ü Ç L Ü İyi ki Doğdun Fenerbahçe Fenerbahçe 100 yıllık tarihinde her zaman yıldızlar kulübü oldu, her dalda Türk futbolunun öncüsü oldu. Fenerbahçe’yi diğerlerinden farklı kılan, onu diğerlerinden öne çıkaran birçok faktör arasında birincisi şüphesiz yüreğinde eşsiz Fenerbahçe sevgisi taşıyan taraftarıdır. 100 yılda Fenerbahçe hep taraftarıyla büyüdü, taraftarıyla zaferlere yürüdü. Fenerbahçe’nin sadece futbolda değil, tüm spor dallarında Türkiye’nin bugün en büyüğü, en çok şampiyonluk kazanan kulübü olmasında sayıları on milyonlarla ifade edilen büyük taraftarının önemli payı vardır. Gücünü taraftarınne geldiğinde tribünlerden “Büyük başkan” tezahüratları yükseldi. Kürekçiler tarafından Samsun’dan getirilen toprak, başkan Aziz Yıldırım’a verildi. Ardından ellerinde meşaleler tutan dansçılar, izleyenlere inanılmaz bir görsel şov sundu. dan alan ve son yıllarda rakiplerini sollayarak çok daha büyüyen bir Fenerbahçe var bugün 100 yaşına basan, her dalda şampiyonluğu ulaşan bir Fenerbahçe... SarıLacivertli renklere gönül verenlerin gururu Fenerbahçe’nin Yıldızlar Geçidi şöleni vardı Kadıköy’de. Şükrü Saracoğlu Stadı bir lig maçı kadar dolmamıştı belki ama coşku doruktaydı. İtalyan tasarımcı Valerio Festi’nin imzasını taşıyan şölen müthiş bir ışık ve renk armonisiyle, müzikle, dansla süslüydü. İyi ki varsın Fenerbahçe... Başarılarla dolu nice mutlu yıllara... Uçan balonlara asılı dansçılar da ışık efektleriyle birlikte sahne aldı. Bu arada sahanın ortasında 100. yılda kazanılan tüm kupalar sergilendi. Yıldızlar Geçidi’ni izleyenleri hoş bir sürpriz bekliyordu. Bu kez halatlara asılı olan F.Bahçe Ül ker Basketbol Takımı’nın kaptanı İbrahim Kutluay’dı. Uçarak sahayı turlayan İbrahim tribünleri selamladı. Bu sırada çalınan 10. Yıl Marşı’yla ısınan tribünler ardından gelen havai fişek gösterisi ve ışık efektleriyle kendinden geçti. Oluşan atmosferi tarif edecek bir kelime bulmak gerçekten çok zordu. Havai fişek gösterisinin ardından etkinlikte görev alan tüm sporcu ve sanatçılar Şükrü Saracoğlu Stadı’nın tribünlerini selamladı. Kalabalığa katılan başkan Aziz Yıldırım ve Valerio Festi büyük alkış aldı. Ancak Festi’nin üzerindeki kırmızı kazak küçük çaplı bir krize yol açtı. Yönetici Murat Özaydınlı ise Festi’den kaçağı çıkarmasını istedi. Böylece sarı ve kırmızı renklerin yanyana gelmesi engellendi. Ardından artık Sarı Lacivertlilerle özdeşleşen Samanyolu bu kez Berkant’ın sesinden dinlendi. İzleyiciler de ellerindeki maytaplarla şarkıya eşlik ederek bu görkemli geceye noktayı koydu. F.Bahçe’yle yaptığı görüşmelerde henüz anlaşma sağlayamayan Tuncay Şanlı’nın menajeri Erdinç Şehit futbolcunun transferinin netleşeceğini söyledi. F.Bahçe’de sözleşmesi sona eren futbolculardan Mehmet Yozgatlı ise Alman ekibi Schalke 04’le büyük ölçüde anlaştı. Saray’da yine Feldkamp... Nikâh tazelendi... Sorun bitti mi? Bence, daha da arttı. Keşke bitse... Ama bitecek gibi görünmüyor. Istakoz sepeti sanki... İçerisi karışık, dışarısı karışık... Yönetim ikiye ayrılmış. Feldkamp’ı isteyenler, istemeyenler... Ama kol kırılır, yen içinde kalır. Ser verilip sır verilmiyor. Medyadan öğreniyoruz... Çoğu kimse, ‘’Feldkamp kuvveden düştü’’ diyor. Ne demek kuvveden düşme? Arapça bir sözcük ama halkın diline pelesenk olmuş. Askersel bir kavram... Yani güçten kuvvetten düşmek. Bu nedenle 45 yaşından sonra askere alınmıyor. Buna bakarsak, Feldkamp’ta yaş 75... İki kez kuvveden düşmüş demek ki! Bunları söylemekle ne demek istiyorlar, bilemiyorum. Feldkamp, Türkiye’ye askerlik yapmaya veya ‘silver star’ manevrasına gelmiyor ki! Bunun ötesinde, futbol da oynamayacak. Etrafında, birkaç yardımcı antrenör olacak. Onlara direktif verecek. Görünüşe göre adamda kafa da var. Hem de buradaki kafasızların anlayamayacağı kadar... Espriler de yapıyor. Bir kafalı adam 10 kafasız adamdan her zaman daha iyidir. Çok tuhaf insanlarız... Eğer üstümüze varsa domino... Yaşlı teknik direktör gelir, hemen arkadan espriler başlar. “Adamın içi geçmiş”, “Başkanın askerlik arkadaşı!”... Adam, köşesinde oturup takımın sahadaki durumunu izler, oyuna göre kafasında kurgu yapar. Tepki göstermez.. hemen arkasından eleştiri hazırdır: “Adam heyecanını kaybetmiş! Sfenks gibi kenarda oturuyor.” Adam, kenarda delice hareketler yapar, bu teknik direktöre de şovmen denir. Adam, dünyanın en büyük futbolcusudur, ama yönettiği takım iyi gitmezse yine yakın Fotoğraflar:Sami GÜREL G. malar ayyuka çıkar. Teknik direktörlük başka, futbol oynamak başka gibi ahkâm kesilir. Adam, futbol yaşamında pek tanınmamıştır. Ama akademisyendir. Bunun için de hemen eleştiri hazırdır: Bu adamın futbol kariyeri yok. Bu akıl almaz eleştirilerle kendimizin bir şey olduğunu zannederiz. Antrenör dediğimiz kişi, dışarıdan ithal edeceğimiz kereste olsa, enine boyuna şartnameye koyar ve ona göre ithal ederiz. Ama biz insan transfer ediyoruz. Zaman zaman yazıp duruyorum, hangi teknik direktör gelirse gelsin, tek başına büyük bir kulübü ne yükseklere çıkartabilir ne de onu aşağı düşürebilir. Gelen adam da en azından o ortamı sürdürebilir ve biraz da ona yükseklik kazandırabilir. Ama bu olmayınca da insanın başarılı olabilmesi için ya Tanrı ya da sihirbaz olması gerekir! Hiçbir teknik direktör geldiği büyük bir takıma kişilik veremez. Ancak ondan kişilik alabilir. Bir teknik direktörün başarı veya başarısızlığı, onun bilgisi ve deneyimi ile de doğru orantılı değildir. Bunu bilmeli ve kabul etmeliyz. Futbolun bir müspet bilim olmadığını, rastlantılar ve koşulların çok önemli olduğunu aklımızdan çıkarmayalım. Ve de haksız yere antrenörleri giyotine götürmeyelim. F. Bahçe’de Veselinoviç isminde Yugoslav bir antrenör vardı. Avrupa’da pek ismi duyulmamıştı. Sıradan bir antrenördü. Ne var ki dünya çapında teknik direktörler geldi ve onun kadar başarılı olamadı. Kolay değil F. Bahçe’yi bir kez 75, ikinci kez 103 golle şampiyon yapmak... Onu da kumarbaz diye postaladık. Özetle; ne istediğimizi, ne yapacağımızı ve ne düşündüğümüzü bilmeyen bir yapıya sahibiz. hderingor?hotmail.com www.halitderingor.net KÖLN’ÜN Tuğba HACIBAYRAMOĞLU “Ben Ümit Özat olarak adam gibi geldim, adam gibi gidiyorum. Kimseye kırgın değilim. Fenerbahçeli olmaktan, Fenerbahçe camiasının içinde yer almaktan, Fenerbahçe kaptanı olmaktan ve 100. yılda bunu yaşamaktan dolayı çok mutluyum.” Fenerbahçe formasına, Fenerbahçe taraftarlarına bu sözlerle veda etti Ümit Özat… Son olarak Müjdat Yetkiner’i uğurlamıştı Sarı Lacivertli tribünler… Pek çok efsane kaptanı çeşitli nedenlerle yolcu edememişti Fenerbahçeliler… Şimdi de son şampiyonluğun kaptanıyla yollar ayrıldı. Fenerbahçe tribünleri aylar öncesinden yapılmamış bir organizasyona karşın kaptanını omuzlara aldı. Almanya’nın 2. Lig takımlarından Köln’le anlaşan Ümit Özat’la gitmeden sohbet etme imkanımız doğdu… O başta da söylediğimiz gibi kimselere kırgın gitmiyor… Neden Köln, neden Almanya? FC Köln, önümüzdeki yıl 1. Lig’e çıkmayı hedefliyor. Takımın Almanya’da gerçek yerini alması için çaba sarf ediyorlar. Transferde uzun süredir emek veren Daum’a, Murat Kuş’a menajer ve başkana teşekkürlerimi sunuyorum. Kısmet olursa Köln Spor Akademisi’ne gideceğim. İlk yılı lige çıkarak tamamladıktan sonra Alman kültürünü ve dilini öğrenip hocamın da tavsiyesi üzerine spor akademisine kaydımı yaptırıp futboldan sonraki yaşantıma dolu dolu başlamak istiyorum. Ezbere çalışan bir Ümit Özat değil, gerek antrenman bilimini gerekse antrenman teorisini öğrenerek, dolu dolu mesleğe başlamak istiyorum. 34 yıl daha futbol oynamak istiyorum. Burada bıraktığım izi orada da bırakacağımı düşünüyorum.’’ Sanırım başka yerlerden de teklif aldın. Köln’ü tercih etmende eski hocan Daum’un mu etkisi var? Hollanda’nın AZ Alkmaar, Belçika’nın Anderlecht, Güney Kore ve Fransa’dan da teklifler aldım ama eski hocamın çalıştırdığı FC Köln de ilgi ve alakayı eksik etmedi. Daum’un yanında çalışmak da benim için Köln Spor Akademisi’nde eğitim görmekle eşdeğerdir. Futbolculuğumun en güzel yıllarını gerek taktik gerekse fiziksel olarak Daum zamanında yaşadım. Dünyanın en önemli futbolcularının onun yanında staj yaptığı bir yerde bulunmak ondan bir şeyler kapmanın geleceğim adına çok önemli olacağını düşünüyorum. Kırgınlık var mı, kal deseler kalır mıydın? Futbolculuktan sonraki geleceğime yatırım yapmak amacıyla böyle bir karar aldım. Ayrılma zamanımın geldiğine inandığım için ayrılıyorum. ‘Kal’ deseler veya ‘Git’ deseler ile alakası yok. Benim kimseye kırgınlığım yok. Fenerbahçe’yle çok güzel günler yaşadım. SarıLacivertli formayı giydiğim sürede 5 yıl kaptanlık yaptım. Beni kaptanlığa getiren başkan Aziz Yıldırım ve yönetim kuruludur, onlara da teşekkür ederim. Bu kalben koptuğum anlamına gelmemeli. Fenerbahçe sevgisi her zaman içimdedir. Kalbim her zaman onlarla beraber olacak. 5 Ağustostaki Süper Kupa maçında onlarla beraber olacağım. Umarım kupayı kaldırırlar. Bu mutluluğu onlarla yaşarım. Son maçında sanki jubile yaparmış gibi omuzlara alındın. Çok güzel görüntüler vardı. Gerçekten anlatılır gibi değil. Muhteşemdi... O kadar çok ağlamışımki bazı fotoğraflarda kendimi bile tanıyamadım. Bu anlamda büyük Fenerbahçe taraftarına bana gösterdikleri ilgiden ve desteklerinden dolayı teşekkür ve şükranlarımı sunuyorum. 200607 sezonunda kadroda bulunmak kaptanlık yapmak benim ve ailem adına onur ve gururdur. F.Bahçe’ye geldiğim günden bu yana bana desteklerini esirgemeyen başta başkan ve yönetim olmak üzere takım arkadaşlarım, kulüp çalışanlarına ve personele teşekkürlerimi sunuyorum.’’ ÜMIT’I BİR GÜN GERİ GELECEĞİM ? ? Nadal çekişmeli geçen maç sonunda şampiyonluğa ulaştı. A ntrenörlük hedefin var. Bir gün Fenerbahçe’nin başına geçeceğini düşünüyor musun? Bir gün yollarımız kesişecek. Buna canı gönülden inanıyorum. Bunu süreç gösterecek. Bu zamana dek kendimi en iyi şekilde hazırlayacağım. Bir gün burada bir antrenör olarak görev almak nasip olursa, bunun bir kez olacağını biliyorum. O şansı da iyi kullanmak gerektiğini biliyor, başarılı olmak istiyorum. Zaman neyi gösterir bilemiyorum. Türk futbolunda ortam gergin. Son olarak Galatasaray’la oynadığınız maçta da hoş olmayan görüntüler oldu. Nasıl bir mesaj vermek istersin? Bu maçı sadece Galatasaray camiası adına, birilerine bir takım suçlar yüklemek adına değerlendirmemek lazım. Buna Türk futbolu olarak bakmak lazım. Futbolcular, medya taraftar, hakemler ve yöneticiler bir bütün olmalı. Futbolcular 35 kişiye şirin görüneceğim diye rakip takıma yanlış hareketlerde bulunmamalı. En büyük görev bize düşüyor. Biz futbolcular saha içinde aynı mesleği icra eden insanlar olarak birbirimize daha saygılı ve olgun davranmalıyız. Bu olayların sadece Ali Sami Yen’de değil, bütün sahalarda olmaması lazım. Testi kırılmadan önlem almalıyız diye düşünüyorum. RolandGarros’a ambargo koydu: NADAL Bedri BAYKAM PARİS Roland Garros Turnuvası’nda tek erkekler finalinde günlerdir beklenen dev maçı, İsviçreli Roger Federer’i 4 sette 31 yenen İspanyol raket Rafael Nadal kazandı. Nadal böylece turnuvayı 3 kez üst üste kazanırken aynı zamanda 1 milyon Euro’luk para ödülünün de sahibi oldu. 20 bine yakın seyircinin izlediği Philippe Chatrier Merkez Kortu’ndaki basın tribününde de yerler karaborsaydı. Güneşli ve çok az rüzgârlı tenis için güzel bir günde sahaya çıkan 2 şampiyonu seyirciler ringe çıkan ağır sıklet boksörlere yapılan tezahüratları andıran bir şekilde karşıladı. Maçı da bir kadın hakem yönetti. Maçın ilk setinde 33’e gelene dek Federer 21 ve 32 ilerideyken 10 kez rakibinin servisini kırma topu kullandı ve başarılı olamadı. Zaten bunun getirdiği moral bozukluğuyla kendi servisini kaybetti ve 43 geriye düştü. Nadal ilk seti bir break daha yaparak 63’le kapattı. İkinci sette 33’te Federer nihayet şeytanın bacağını kırdı ve Nadal’ın servisini kırıp 43 öne geçti. Karşılaşmanın bu aşamasında oyun, puanları alırken de verirken de Federer’in kontrolündeydi. Değişik vuruşlarıyla tempoyu arttırıp birçok ‘winner’a imza atan İsviçreli raket, neredeyse bir o kadar da gereksiz direkt hata yaptı. Ama sonuçta 5 set topu kaçırmasına karşın 110 dakika sonra skoru 11’e getirebildi. 3. sete Nadal bunun acısını çıkarmak için çok hızlı girdi ve özellikle uzun ve lifte ‘forehand’leriyle üst üste riskler alıp erken bir ‘break’le durumu hemen 30’a taşıdı. Bunun devamında hiç kimse servis kaybetmedi ve hata sayısı yine daha yüksek olan Federer, seti 63 verdi. 4. sete 2 tenisçi de varlarını yoklarını ortaya dökmek için girdi. Nadal yine hemen rakibinin 2. servis oyununu alarak durumu 31’e taşıdı. Maçın sonları yaklaştıkça Nadal direkt kazandığı sık puan sayısını arttırırken Federer’de yorgunluk belirtileri başladı; biraz da Nadal gibi bir toprak kort şampiyonuna bu aşamadan sonra bir şey yapamayacağını düşündü. Sonuçta da Nadal, 3 saat ve 10 dakika süren mücadeleyi rakibinin auta çıkan bir topundan sonra kazanıp kendini yere bırakarak şampiyonluğa ulaşmasını kutladı. 3. şampiyonluk kupasını daha önce üst üste olmasa da bu kupayı 3 kez kazanan Brezilyali Gustavo Kuerten’in elinden alan Nadal, herhalde bu yıl dünyanın en mutlu sporcularından biri olmaya aday... Maçın geneli herkesin beklediğine oldukça yakın geçti ve geçen yılın finalinin bir kopyası oldu. Daha az hata yapan ve ‘forehand’ini çok iyi kullanan Federer, dünyanın ‘1’ numarasını böylece toprakta yine sürklase etmiş oldu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear