22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

9 ŞUBAT 2007 CUMA dizi Galina, 7 yıl birlikte olduğu Nâzım Hikmet için ‘Onun doktoru, kızı, annesi, yoldaşı ve sevgilisiydim...’ diyor C 11 ‘Beni benden iyi tanıyordu’ D r. Galina’nın, ilk günkü tazeliğini koruyan Nâzım’lı anılarına büyük heyecanla gösterdiği fotoğraflar eşlik ediyor. Galina, Şilili şair Neruda’nın, Nâzım’la ilgili sözlerini aktarıyor: “Nâzım Hikmet, uluslararası Dünya Barış Ödülü’nü almış ünlü Türk şairi... Onun şairlik yeteneği adeta çağlayan bir nehir gibi... Onun bu çelik gibi kuvvetli çağlayan nehri akıntılarla buluşuyor. O hapiste yattığı yıllarda şiir sanatı sınırsız bir boyut kazandı.” DURSUN ÖZDEN Bu kentte Nâzım müzesi kuracak mısınız? DR. GALİNA Burada yemedim içmedim ve bir Nâzım Hikmet sergisi açtım. Bütün büyük devlet adamları ziyaret ettiler ve UNESCO Nâzım Hikmet’in 100. yıl jübilesini Udmurt’da kutlama kararı aldı. Ben de Nâzım Hikmet’in 100. yıl jübilesi için bir jübile albümü hazırladım. Albümün tümü Nâzım Hikmet ile ilgiliydi. Onun bizde olan en iyi portreleri de bu albümde. Nâzım’a ait bu arşiv; Çehov, Puşkin, Dostoyevski gibi büyük yazarların yer aldığı, Devlet Merkez ve Edebiyat Arşivi’nde yerini aldı. Onu da bu arşive yerleştirdiler, çünkü o yetenekli ve engin kültüre sahip bir yazardı. Aynı zamanda Nâzım ile ilgili bir de dia film yapıldı. Ben Nâzım’ın Bursa’da hasret çektiği bazı yerlerle ilgili kesinti yaptım. Bana verdiğiniz fotoğraflardan başka yok mu? İşte bu resimde kendisi hapisteyken ona verilen ve 1951 yılında Prag’da düzenlenen bir törenle aldığı “Dünya Barış yavaş suya doğru yaklaştı. Birden rüzgâr şiddetini arttırmaya başladı, o ise hiç fark etmeden eliyle sizin ülkenizi işaret ederek, oğlu Memet’e bir şiir yazdı. “Haykırıyorum, sesleniyorum oğlum Memet’im nerdesin? Karadeniz çıplaklaşıyor ayaklarımın altında Sabretmesi güç delice bir kederdeyim… Haykırıyorum, sesleniyorum oğlum Memet’im nerdesin?” N ‘HEP GÜZELİMDİR...’ Burada, 1957’de Nâzım Varna’da. İşte burada oğlunun daha büyümüş halde bir fotoğrafı. Bu bizim Peredilkino’daki bir fotoğrafımız. Biz bomboş duvarları benimsemiştik. Her şeyi ufak ufak zevkimize göre yapıyorduk. O tasarlıyor, fikir veriyordu; ben ellerimle yapıyordum. Ufak yastıklarımız, oğlunun resimleri, Çin oyuncakları… Oğlu Memet için ne söylerdi? Dr. Galina (Memet’in bebeklik fotoğrafına bakarak gözleri doldu) Nâzım, Memet’i ve karısı Münevver’i çok severdi ve benimle onlara düzenli olarak para gönderirdi. Bu resimde ben Varna’daydım. Bu siz misiniz? Evet. Ne kadar güzel bir genç kız!! Evet ben hep güzelimdir... Nâzım Hikmet’i bile baştan çıkaracak kadar... Ben şimdiki halinizden bahsediyorum.. Dr. Galina (Galina ağız dolusu gülerek bana sarıldı ve öpmeye başladı..) Sen de Nâzım kokusu var... (Bir fotoğrafı göstererek) Bu annem. O Nâzım’ın sekreteriydi. Onun bütün piyeslerini o daktilo ederdi. Ve tüm postalarına o cevap yazardı. Bu fotoğraf da Şeytan... Nâzım Hikmet’in çok sevimli ve akıllı bir köpeği vardı. Adı, Şeytan’dı. Anne Şeytan’ın tüylerini kırkar, yıkar ve eğirirdi. Sonra da Nâzım’a çorap, fanila ve başlık örerdi... Nâzım, Şeytan’ı çok severdi... Bir gün Şeytan öldü, Nâzım çok üzüldü ve ağladı... âzım Hikmet’le yaşadığı 7 yılın tüm ömrüne bedel olduğunu söyleyen Galina, ünlü şairle geçirdiği anıları fotoğraflar eşliğinde ilk günkü heyecanıyla anlatıyor. Nâzım’ı 4 kez ölümden kurtardım D. ÖZDEN Yedi Nâzım fotoğraf albümü var, isterseniz birlikte hem şu kendi ellerinle yaptığın kurabiye ve pastalardan yiyelim hem de şarap içip bakalım. Ne dersiniz? Dr. GALİNA (Bütün albümleri önüme getirip, Nâzım’ın o meşhur daktilosunu, ipek kravatını, el yazması şiir ve günlüklerini önüme yığdı.) Bu Nâzım’ın özel kalemliği ve posterini de imzaladım ve sana armağan ediyorum. Şimdi fotoğraflara birlikte bakalım... Burada ağabeyim ve ben. İşte bu da “İjevskaya” kitabının tanıtımında. İşte gene ben ve Nâzım kucak kucağa... Bu resimdeyse onun elektrokardiyografisini alıyordum ve sonuçları kötü çıkmış olduğundan dolayı ona Moskova’dan 30 km. uzaklıktaki Peredilkino’da yatak istirahatı vermiştim. Ona doktor olarak gelmiştim... Sonra sevgili oldum... Ama, Nâzım’ı 4 kez ölümden kurtaran doktor sevgilisi. ‘BİRBİRİMİZİ ÇOK SEVMİŞTİK...’ Bu postiji bana Paris’ten getirmişti. Böylece bir sarı saçlı, bir koyu renk saçlı olabiliyordum. Burada biz bir okula Nâzım’ın şiir ve piyeslerini bırakmaya gitmiştik. Burada Moskova’da bir ortaokulda oturuyoruz. Bu elbise sade ve çok güzel. Bu elbiseyi hâlâ saklıyorum. Bu Nâzım, bu da ben; tercüman Lomonosov Üniversitesi’nde yüksek lisans yapan bir öğrenci. Ve ilkokul talebeleri. Elimde bir mektup var, herhalde Nâzım birine verilmek üzere bana vermişti. Yine yılbaşı ağacının önündeyiz. Siz Nâzım Hikmet’i çok sevmiş miydiniz? Evet birbirimizi çok sevmiştik. Bunu haykırmamak mümkün değil. Çok sevmiştik, çok sevmiştik... Nâzım Hikmet bir grup öğrenciyle birlikte görülüyor. Şairin Galina’ya yazdığı özel mektuplar âzım Hikmet’in, son sevgilisi Vera Tulyakova’ya Mart 1960’ta gitmeden önce, kendini dört kez ölümden ve KGB baskılarından kurtaran sevgilisi Dr. Galina Kolesnikova’ya yazdığı aşk mektupları, artık veda ve babakız söylemine dönüşür. Örneğin: Nâzım, Prag’dan gönderdiği 28 Ağustos 1959 tarihli bir kartpostalın arkasına şu notu yazmış:“Güllü! Prag’dan merhaba! Gül N G alina, Memet’in bebeklik fotoğrafına bakarak gözleri doluyor. “Nâzım, Memet’i ve karısı Münevver’i çok severdi, benimle onlara düzenli olarak para gönderirdi” diyor. lü Hanım, a benim canım, sultanım, güzelim, şekerim... Her şey sen olmadan çok zor... Tartüf’ü hâlâ yazmaya başlamadım... Beni unutma... Hasretle öpüyorum... Seni çok özlüyorum aşkım...” Galina, Nâzım’ın bırakıp gittiği tüm özel eşyalarını, fotoğraflarını ve kendisi için yazdığı özel mektupları özlemle ve biraz da buruk sesle okuyor... İşte onlardan ilginç biri: ‘HAYAT YOLDAŞIYIM’ Siz gerçekten Nâzım’ın neyisiniz? Bu şoförü; aşçısı, arkadaşı, karısı, doktoru ve daha sayamadığım birçok şey olan ben, Nâzım Hikmet’in hayat yoldaşı ve sevgilisiyim... Ben de neyi olduğumu tam olarak bilmiyorum aslında. İşte bu resimde onunla yılbaşı ağacının önündeyiz. Bakın burada ben onu öperken... Burada da Baku’dayız. Bu benim ağabeyim... Nâzım’a yardıma geldiği zaman. Ona kendi elleriyle yaptığı bir kuş kafesi ve el oyması hediye etmişti. Burada Moskova’dan taşındığımda... Bu onun evi ve gene ağabeyim... O hastalanmıştı ve artık yaşamıyor. Bunlar Nâzım’ın özel giysileri mi? Bu çizgili atleti ona ben hediye etmiştim. O hediyeleri çok seviyordu. Eğer bundan bu kadar hoşlanacağını bilseydim, sırf o memnun olsun diye tüm sevdiği kıyafetlerle onu baştan ayağa giydirirdim. O en başından sonuna kadar beni benden iyi tanıyordu. İşte onun aldığı her şey burada, onun aldığı kıyafetler. D. ÖZDEN Nâzım çapkın mıydı? Dr. Galina İçimde şöyle bir his vardı ki biz altı kadındık... Nükhet’le tanıştıktan iki ay sonra ayrılmışlar, iki yetişkin oğlu olan Piraye ve Münevver... Bakın biz ne kadar çoğunluktayız, oysaki oğlu bir tane, onu gördünüz... Umarım karıştırmıyorumdur. Aaa bir de ikinci karısı Yelena Yuvçinka da var. O doktor, ressam zamanına göre anarşist sayılacak bir kadın. Onlar arkadaşça yaşamışlar. Odalarında Yelena’nın Konseyi’nin”, “Dünya Barış Ödülü’nü” alırken. Bakın burada ona ödülünü veriyorlar. Bu belge nereye gitti, inanın bilmiyorum. Herhalde onu bir yerlere kaldırdı. Parti arşivinde de, bende de, eşi Münevver’de de yok. Nerede olduğunu bilmiyorum. Bebeğim gibiydi... yaptığı bir sürü resim varmış. Nâzım Hikmet yıkanmayı pek sevmezdi. Yelena her seferinde “Seni yıkayacağım” diyerek Nâzım için tasları ve sıcak suları hazırlarmış ama sonunda o tasların içinde kendini bulurmuş Nâzım’ı değil... Peredilkino’da da sürekli beni aldatıyordu. Biz hizmetli Nina ile suları ısıtıyorduk Nâzım’ı yıkamak için, ama o bizden utanıyordu (güler)... Onu kat kat NERUDA’NIN SÖZLERİ Dr. Galina “Pablo Neruda’yı”biliyor musunuz? D. Özden Elbette.. Pablo Neruda ! Şilili şair... Dr. Galina Pablo Neruda, Nâzım Hikmet ile ilgili şu güzel sözleri söylemişti: “Nâzım Hikmet, uluslararası Dünya Barış Ödülü’nü almış ünlü Türk şairi... Onun şairlik yeteneği adeta çağlayan bir nehir gibi... Onun bu çelik gibi kuvvetli çağlayan nehri akıntılarla buluşuyor. O hapiste yattığı yıllarda şiir sanatı sınırsız bir boyut kazandı.” Bu resimde biz Varna’daydık. Türk kıyıları çok net gözüküyordu. Bulgaristan Varna, Karadeniz kıyıları... O yavaş havlulara sarar, ayak parmaklarının aralarına varıncaya kadar kurulardım. O benim için adeta bir bebek gibiydi, işte ben ona böyle bakıyordum. Her banyo günü geldiğinde ben kazanı ısıtıyordum, çünkü sıcak su yoktu. Banyo yapmak öyle kolay değildi. Nâzım kendi yıkanmamak için banyoya çok sevdiği köpeği “Şeytan”ı sokardı. Nina da sonunda köpeği yıkamak zorunda kalırdı. Komik, esprili bir insandı. İşte ben Galina. Ne kadar çirkinim, aynaya bile bakamıyorum. Evvelden bize gazeteciler, öğrenciler, tercümanlar geliyorlardı. “Biz de olsak size âşık olurduk” diyorlar. Hatta bunu bilim adamları, gazeteciler şimdi bile söylüyorlar. SÜRECEK alya merhaba, Galyuşkam, Güllü kızım, Güllü Hanım, a benim canım, sultanım, güzelim, şekerim... fena sayılmaz. Tek Sağlığım um. gidiyor Bugün sorunum iyi uyuyamamak. Çalışıyorum. Şiir yazdım. Münevver’e para gönderdiğin için çok teşekkür ederim. Ben senin sadık dostunum. Sen de benim kızımsın. Öpüyorum canım. Özlemle, şefkatle öpüyorum... Canım, kızım, anam, yoldaşım, sevgilim, aşkım, bacım, Memedim, Münevverim, Galyam!... Canım Adil Girayım... Biliyorum, Vera’ya kaçmakla seni çok üzdüm... Ama bir kere daha tekrarlıyorum, yapabileceğim başka bir şey yoktu. Beni en çok üzen şey, senin yalnızlığın. Ancak ölseydim yine yalnız kalacaktın, yalnızlığın daha da korkunç olacaktı. Senden rica ediyorum, dost kalalım. Sen benim Memedim, oğlum, sevgilim, Adil Girayım olmaya devam et. Burada hava yağışsız, güneşli. Dinleniyorum. Kendimi yormuyorum. Benim gücümle ne kadar olursa sağlığıma o kadar dikkat ediyorum. Münevver’e de mektup yolladım. Ona da parasal konulardan söz eden bir mektup yazdım. Ekber Babayev’den rica ettim. İki ay kadar buralarda kalacağım. Sonra Moskova’ya döneceğim. İstesen de istemesen de senin babanım, sen de benim anam, ablam, yoldaşımsın... Hoşça kal. Seni çok özledim aşkım... Çok zor da olsa beni bağışlamaya çalış. Belki de beni affedersin. Mübarek ellerinden öperim... Annene, Anka’ya selam söyle... Not: Şeytan’ın (Nâzım’ın köpeği) tüyünden ördüğün çorap ve güzel süveter için teşekkür ederim...” ‘G Nâzım Hikmet21 Mart 1960Peredelkino (Rusçadan çeviren: Ayşe Hacıhsanoğlu)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear