Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Ali KÜLEBİ TUSAM Ulusal Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi Başkanvekili akulebi@tusam.net Ülkenin kuzeyindeki güvenlik sorunu… C S TRATEJİ 5 Taliban’ı cesaretlendirmiş durumda. Taliban’ın stratejileri arasında belki de hayati bir hedefe ulaşmak var. Bu hedef onların ülkeyi ele geçirme amaçları doğrultusundaki en önemli basamakları olacak. O da, süreç içinde belli bir şehrin veya bölgenin kontrolünü tam olarak ele geçirmek ve bu arada birkaç NATO ülkesinin Afganistan’dan çekilmesini sağlamak. Buna benzer bir şekilde, sınırın öte tarafında, Aşiretler Bölgesi’nde de Pakistan Taliban’ının bölgede belli bir kısmı aynı şekilde kontrol altına alarak hem Pakistan halkına güç gösterisi yapma hem de Taliban ve ElKaide unsurlarına bu bölgede hareket ve sığınma serbestisi sağlama amacı güttüğü de biliniyor. Pakistan’ın bu bölgesinde Taliban ve El Kaide’nin Peştun aşiret liderlerini para ile satın alarak onları güçlendirmiş ve hatta milis kuvvetlerini modernize etmelerini sağlamış olması da önemli. Bu noktada Pakistanlı yetkililerin Amerikalıların 2001’den sonra bütün dikkatlerini ElKaide’ye vererek Taliban’ı ihmal ettiğini dile getirmesi de dikkat çeken bir nokta. Ayrıca, Amerikalıların Irak işgali için 2002’den itibaren Afganistan’da ciddi bir güç göstermekten vazgeçtikleri ve ülkenin kalkınması, yıkılan altyapının yeniden inşa edilmesi için çaba sarf etmedikleri de biliniyor. Tüm bunların sonucunda da Afganistan Taliban’ı yeniden yükselişe geçmiş durumda. Doğal olarak Afgan Taliban’ının güçlenmesi, Pakistan Taliban’ının da güçlenmesini beraberinde getiriyor. P akistan’ın kuzeybatı sınır eyaleti 21 milyonluk nüfusu ile Afganistan ile Pakistan arasında her bakımdan bir köprü. Bu bölge "Aşiretler Bölgesi" olarak da adlandırılıyor ve adı üzerinde aşiretlerin kontrolü altında. Pakistan’ın yasaları burada hiçbir zaman geçerli olmadı. Peştunların yaşadığı bölgede geçmişte Aksakallıların yasaları, kararları geçerliyken 2001’den bu yana bölgede Taliban’ın etkisi arttı. Afganistan halkının Sovyetlere karşı savaşı esnasında Aşiretler Bölgesi’ne sığınma mecburiyetinde kalan Taliban, aynı soydan gelen, aynı dini yaklaşımlara sahip Aşiret reislerince korumaya alındılar. Bu geleneksel "misafirperverlik" anlayışına uygun korumanın bugün de sürdüğünü, koruma saiklerine maddi unsurların da eklenmiş olduğunu söylemek olası. Bu bağlamda birçok ekonomik, sosyal ve dini nedenden dolayı bölgenin giderek Taliban’ın kontrolüne girdiği ve hatta zaman zaman Peşaver gibi ülkenin en büyük şehirlerinden birinde dahi Taliban’ın etkisinin arttırdığı biliniyor. Aşiretler Bölgesi’nin Taliban gibi radikal dinci unsurlarla olan ilişkisi bununla da bitmiyor. ElKaide’nin de bu bölgede, Peşaver’in banliyösü Hayatabad’da doğduğu ve Usame Bin Laden’in 1988’de örgütün temelini burada attığı da kronolojik bilgiler arasında. Yine bugüne kadar radikal dinci örgütlere karşı verilen mücadelede binden çok askerini ve polisini kaybeden Pakistan açısından ironik bir olay da bu köktendinci örgütün Afganlıların Sovyetlere karşı mücadelesinde başta Pakistan Gizli Servisi ve öteki devlet organlarının desteği ve himayesi ile kurulmuş olması. Bölgede gücünü ve kontrolünü kaybetmiş olan Pakistan hükümetinin politikayla sürekli iç içe olan ordusunun da Taliban’ın Pakistan’daki güçlenme sürecinde katkısı olduğu söylenenler arasında. Çünkü Pakistan’da ordu, teröre ve köktendinciliğe karşı temelde ciddi anlamda mücadele vermiş olsa da yabancı uzmanların ifadesine göre politikacıların köktendincilere taviz vermesi, zaman zaman da Pakistan istihbaratı içindeki unsurların köktendincileri desteklemesi nedeniyle ordunun teröre karşı mücadelesi zayıflatılmış. Bu noktada Pakistan’ın zayıflatılması ve hatta parçalanmasını isteyen yabancı güçleri de unutmamak gerek. Özellikle Hindistan’ın Pakistan’daki ayrılıkçı Beluçlar dahil her sorunlu ortama benzin döktüğü biliniyor. ABD’nin Pakistan politikasının da güven vermekten uzak olduğu aşikar. Hatta son zamanlarda bazı Amerikalı politikacıların, Pakistan’a yönelik tehditkar söylemlerini duymak mümkün. Afganistan’daki hükümetin de Pakistan’a dostça davranmadığı ve Taliban konusunda Pakistan’ı suçladığı da biliniyor. Pakistan’ın Taliban ve ElKaide’ye karşı yeterli askeri güç kullanmadığı ve sınırını kontrol edemediği Afganlar tarafından sıkça ileri sürülen bir iddia. Ancak, aslına bakılırsa ABD ve NATO gibi büyük askeri güçler Afganistan’da başarılı olamıyorken, Pakistan’dan Terörist saldırı sonucu yaşamını yitiren Benazir Butto... binlerce Pakistan’ın Taliban’la savaşı İç siyasi istikrar konusunda sıkıntı yaşayan Pakistan, küresel terörle mücadelede de zor bir dönem geçiriyor. Ülkenin kuzeyindeki Aşiretler Bölgesi, ElKaide ve Taliban üslenmesi nedeniyle ABD’nin yeni hedefi. Bölge karışık dönemlerinden birini yaşıyor… kilometrelik sarp ve dağlık bir arazide olan sınırını kontrol etmesinin beklenmesi son derece tartışmalı. Kaldı ki ABD ve NATO’nun Afganistan’daki savaşı günden güne kaybettiği de gözlerden kaçmıyor. Artık Afganistan öyle hale gelmiş ki, bazı günler Taliban tarafından öldürülen NATO ve ABD askerlerinin sayısı aynı gün Irak’ta öldürülenden fazla. Çünkü özellikle son dönemde hem Afganistan hem de Pakistan Taliban’ı büyük bir saldırı başlatmış durumdalar. PAKİSTAN’IN ÖTEKİ SORUNLARI BÖLGESEL SAVAŞIN BOYUTLARI Taliban geçmişte sadece AfganistanPakistan sınırının yalnızca bir tarafında yoğun olarak saldırılar yaparken artık Afganistan ve Pakistan’da aynı zamanda saldırılarını yoğunlaştırması dikkat çekici bir husus. Özellikle bu hususun bu yazın başında artmış olması önemli. Bunun Taliban’ın stratejik bir kararı olduğu sanılıyor. Nitekim bir yanda Pakistan’da çok da güçlü olmayan bir hükümet; öte yanda da ABD’de yaklaşan seçimler var. Seçimlerin yanı sıra Taliban’ın, ABD Başkanı’nın İran sorunu da ortadayken giderayak bu bölge ile ilgilenmeyeceğini düşünüyor olması söz konusu. Buna bakarak ABD’nin bölgeye müdahalesinin en erken gelecek ilkbaharda olabileceği varsayımı Taliban’ın saldırılarını arttırmış. Yine Afganistan’da da zayıf bir hükümetin varlığı Pakistan’da bombalı saldırı sonrası... Tek Müslüman atom gücü olan Pakistan’ın jeopolitik konumunun yanı sıra bu özelliği de çok önemli. Her ne kadar Amerikalılar bu atom gücünün Taliban veya ElKaide’nin eline geçme olasılığını zaman zaman gündeme getirseler de Pakistan Ordusu’nun askeri hiyerarşi ve disiplininin buna hiç bir zaman izin vermeyeceği de uzmanlarca ifade ediliyor. Pakistan’da 1999 yılında başlayan Pervez Müşerref dönemi, geçtiğimiz 2008 Şubat’ında laik ağırlıklı partilerin seçimleri kazanmalarıyla sona erdi. Navaz Şerif’in ve Benazir Butto’nun kocasının partilerinin bu başarısı, Pakistan halkının köktendinciliğe ve aynı zamanda askeri iktidara karşı olduğunun bir göstergesiydi. Ne var ki yeni iktidarın da başarılı olması çok zor. Ülke, Müşerref döneminde uzun yıllar ekonomik açıdan önemli atılımlar yapıp sürekli milli gelir artışı sağlamış olsa da siyasal açıdan aynı olumlu şeyleri söylemek olası değil. Bilhassa yeni hükümete miras bırakılan anayasal sorunlar çözüme muhtaç. Yine sivil yönetimin hala dış politikada dizginleri ele almış olduğu da söylenemez. Zira sıkıntılı Hindistan ve Afganistan ilişkilerinin halen ordu tarafından yürütüldüğü iddia ediliyor. Bütün bunlar sivil hükümet içinde aykırı seslere ve anlaşmazlıklara neden oluyor. Yine bu anlaşmazlıklar köktendinciliğe karşı mücadelede de kendini, odaklanma zaafı olarak gösteriyor. Türkiye’nin nadir gerçek dostlarından kardeş Pakistan’ın sorunları aynen bizdeki gibi. Yani yabancılarca yaratılmış çok boyutlu sorunları sürerken, Pakistan’ın Keşmir sorununun çözümünde haklı isteklerini dünya kamuoyu önünde dile getirme konsantrasyonu da azalmış gözüküyor. Aynen bizdeki türban, Ergenekon, kapatma davası ve dışarıdan destekli PKK terörü sorunlarının bize Kıbrıs sorununu unutturmaya başladığı gibi onlar da haklı oldukları Keşmir konusunu ciddi ölçüde ihmal ediyorlar diyebiliriz.