Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
22 Çiğdem ERMAN TUSAM Çalışma Hayatı ve Türkiye Araştırmaları Masası erman@tusam.net Farklı ülkelerde farklı nedenler yaşanıyor… C S TRATEJİ komünlerinin hızla çözülmesiyle kentlere yapılan göçler sonucu kayıt dışılık da patlak verdi. Buna rağmen yapılan büyük grevler, Çin’de işçi sınıfının özellikle yabancı sermaye karşısında ayağa kalkarak, sınıfsal bir güç olacağının, iki kutuplu sınıf çatışması yaşanacağının sinyallerini vermektedir. Kapitalist ilişkilerin sömürü düzeni haline gelmesi ve giderek insanları boğaz tokluğunu dahi arar hale getirmeleri grevlere giderek uluslararası bir özellik katmaktadır. Şu an için eylemlerin bölgesel çapta kaldığı düşünülse de bu eylemler, devam ettiği sürece üretimi küreselleşen bir yaygınlıkta durdurarak dünya ekonomisini sarsacaktır. Zamanla bu grevlere katılan işçilerin haklarını aldıkları görüldüğünde grevler kitlesel anlamda genişleyecek, siyasal ve toplumsal alanda emek bir güç unsuru haline gelecektir. Bu bağlamda özellikle dünya devlerinin yerleşmeye çalıştığı Çin, kapitalist düzende bastırılmış işçi kitlelerinin yeniden hak arama mücadelesini gerçekleştirmesine öncülük ederek, dünya emek hareketinin de başlangıcı olabilecek bir mücadele potansiyelini içinde barındırmaktadır. Ü retim faktörlerinden biridir, emek. Sanayi devriminin ilerleyen aşamalarında teknoloji emeğin önüne geçmiş gibi gözükse de emek her dönem ihtiyaç duyulan temel üretim faktörü olarak yerini korumuştur. Grev ise emekçinin hakkını alamama durumu karşısında işi bırakma eylemi olarak tanımlanabilecek mücadele aracıdır. Çalışma hayatını düzenleyen mevzuata göre işçiler, toplu iş sözleşmesinin yapılması sırasında ekonomik ve sosyal durumlarıyla çalışma şartlarını korumak veya düzeltmek amacıyla grev yapabilirler. Hükümeti protesto veya grev yapan başka işçilere destek amaçlı direniş eylemleri yasal değildir. Grev, kapitalist ekonomik düzen karşısında insanca yaşamanın, hak edilen ekonomik ve sosyal haklara kavuşmanın anahtarıdır. Kazanılan hakların kendiliğinden verilmediği, verilmesine de karşı çıkıldığı durumlarda haklı mücadelenin kapılarının açılması ve istenilenlere ulaşılması amacıyla grev hakkı bağımlı çalışan kesim tarafından tereddütsüzce uygulanabilmelidir. Bu hususta birinci ve esas görev, demokratik kitle örgütü olan işçi sendikalarına düşmektedir. Çünkü yasaya göre ancak işçi sendikası grev kararı alabilir. İşçilerin bireysel veya toplu olarak bu kararı alabilmeleri mümkün değildir. Aksi takdirde bu, yasa dışı grev olur. Emeğin ‘küresel mücadelesi’ İşçilerin ekonomik ve sosyal haklarını korumaları, bu konuda verilen mücadelelerle doğru orantılı gelişti. Günümüzde sermaye küreselleşirken, emeğin küresel mücadelesi önem taşımaya başladı. TÜRKİYE’DE HAK MÜCADELESİ Uluslararası şirketlerin farklı 1980’den sonra dışa açılan ve liberal politikasının benimsendiği ülkelerdeki işletmelerinde çalışan ekonomi Türkiye’de, gerek sendikal mücadelenin gerekse işçilerin büyük işçilerin dayanışması önem taşıyor. yetersizliği sermaye grupları karşısında zincirin bir halkası içinde bulmalarına neden oldu. Çok çalışan ama az kazanan, hatta karın tokluğuna çalışan bir işçi grubu ortaya çıktı. Sermayenin emeğe değer vermeyerek, emeği kontrolü altına alması grev müessesesini de işlemez duruma getirdi. Cılız, göstermelik işçi eylemleri dışında eylemlere neredeyse hiç tanık olunmadı. Ancak böyle bir ortamda 2006 yılı dünyada pek çok büyük ve etkin grevlere sahne oldu. Fransa’da yeni iş yasasına karşı yapılan, 3 milyon kişinin katıldığı grev, İspanya’da metal işçilerinin büyük grevi, Güney Afrika Cumhuriyeti’nde yapılan 1,5 milyon işçinin katıldığı grevler, Avustralya’da sadece 150 kişinin katıldığı ama bir günde tüm Avustralya’da ATM merkezlerinin ve kredi işlemlerinin durmasına neden olarak istedikleri ücreti alan işçilerin grevi. Bu grevler, ses getiren, etkin ve en önemlisi de başarılı sonuçların elde edildiği grevler olmuşlardır. Dünyadaki grevlere değinirken Çin’de yaşanan grevlere dikkat çekmek gerekir. Son 10 yılda Çin’de gerçekleştirilen grevlerin ve greve katılan işçi sayısının ciddi anlamda artış göstermesi ilginç olduğu kadar önemli bir mesaj da içermektedir. Neredeyse tüm dünyaya ucuz tekstil ve oyuncak ihraç eden Çin, 2006 yılında, bu sektörlerde istihdam edilen işçilerin grevlerine sahne oldu. 1998’de 10 bin civarında işçi direnişi kayıtlara geçerken, 2005’te bu sayı 87 bine ulaştı. İhracat artıyor, Çin ekonomisi tüm dünya ülke ekonomilerini tehdit eder şekilde büyüyor, buna rağmen ülkede büyük grevler yaşanıyor. Alınan ücretlerin geçim standardının çok altında olması, işçilerin hak arama mücadelesini başlatmalarına neden olmuştur. Bu grevler bize Çin’de büyüyen ekonomide emeğin değer kaybettiğini göstermektedir. Diğer yandan ucuz işgücü faktörü, Amerika ve pek çok Avrupa ülkesinin belli sektörlerde dünya çapında isim yapmış marka firmalarının Çin’de fabrika kurup, üretime geçmelerini sağlamıştır. Bu sayede yabancı sermaye akınına uğrayan Çin’de, köy KÜRESEL MÜCADELE İşçi sınıfının egemen olduğu komünist toplumlarda, komünizmin çözülmesiyle birlikte ekonomide dışa açılım süreci başladı. Bu da bu ülkelerin kendilerini kapitalist Türkiye’de işçi hakları geriliyor direnememeleri nedeniyle ses getiren grevlere pek rastlanmıyordu. 16 Ekim 2007’de başlayan, 25 bin işçinin katıldığı Telekom grevi 80’lerden bu yana yaşanan en büyük grev oldu. Bu grev, cılız bir işçi hareketi ve direnişi değildi. Telekom işçileri 44 gün süren zorlu mücadelelerinde istedikleri ücret ve sosyal haklara kavuştular. En önemlisi ve stratejik açıdan değer taşıyan gelişme ise 150 ülkeden 900 üye sendikası bulunan Global Union’dan Telekom işçilerine gelen destekti. Bu, işçi sınıfının yapılan ve yapılacak her onurlu emek mücadelesinde ülkeleri, dilleri, ırkları, dinleri ne olursa olsun birbirleri ile dayanışma içinde olduklarını göstermektedir: ‘Küresel sermayeye karşı emeğin küresel dayanışması’. Bugün Türkiye’de örneğin bankafinans sektöründe geniş çaplı grev olsa, yabancı sermayeli bankaların bundan ne oranda olumsuz etkileneceği sorusu akla gelebilir. Grevler işçiler için bir hak kazanımı sağlasa da ülkedeki yabancı sermayeyi kaçıracak seviyede ve etkide olması beklenmez. Kaldı ki yabancı sermayeye tanınan imtiyaz niteliğindeki teşvikler, bu bankaların büyük grevlerden dahi pek de etkilenmeden çıkmalarını sağlar. Ekonominin böyle bir grevden olumsuz etkileneceği bir gerçek. Ancak amaç ekonomik ve sosyal hakların kazanımını sağlamak olduğu için amaca ulaşana kadar grevleri sürdürecek direnç gösterildiğinde emeksermaye arasında anlaşma sağlanacağı da bir gerçektir. Etkin grevler kapitalist düzen içinde de dengeleyici unsur olur. Kapitalist düzenin "emeği sömürü" işlevini törpüler, gelir dağılımındaki adaletsizliği mümkün olan en alt seviyeye çekmeye çalışır. Kısmen de olsa bunu başarır. Tabii ki bu konuda başarı sağlanması grevin etki gücüne bağlıdır. Bu başarı toplumsal alanda da kendini gösterir. Tüketicinin alım gücünün artması, insanca yaşam seviyesine ulaşma sosyal içerikli sorunların da azalmasına neden olur. Bu noktada toplumsal barışın sağlanması konusunda çok önemli bir adım atılmış olur.