Catalog

4 Mustafa ÖZBEK Türkiyem Topluluğu Sözcüsü T ürkiye son derece ‘bıçak sırtı’ bir dönemden geçiyor. Bir el ya da eller bu bıçağı sürekli bileyerek Türkiye’nin canını daha fazla, hep daha fazla acıtmaya çalışıyor. Birileri Türkiye kanasın, Türkiye ‘kan ağlasın’ diye elinden geleni yapmaya ant içmiş sanki… Sırtında sürekli bilenen bu bıçağa inat derece sıcak "Ehlen ve Sehlen"ler uçuştu havada… ayakta hatta hayatta kalma mücadelesi veren Türkiye Başbakan altta kalır mı kalmadı tabii ki. Bu ise kanlar içinde toplumsal, siyasal, ahlaki, ekonomik "sıcak" karşılamaya "Ana gibi yar, Bağdat gibi diyar aklınıza ne gelirse, her alanda bir mücadele, bir kavga olmaz" deyişiyle cevap verdi alkışlar arasında. içerisinde… Herkesin yüzünde bir tebessüm, akıllarda ise İç siyasette bir karmaşadır, bir kaostur, içinden "stratejik işbirliği" önerileri vardı! çıkılmaz bir girdaptır almış başını gidiyor. Yasama, Öyle ya, zaten karşıdaki muhataplar bundan yürütme ve yargı başta olmak üzere devletin ve birkaç ay öncesinde neredeyse savaşın eşiğinden milletin neredeyse tüm unsurları bu karmaşanın, döndüğümüz, Türkiye’ye sınır ötesi hareket nedeniyle kaosun, girdabın içine çekilmeye çalışılıyor! tehditler yağdıran, küstahça ifadeler kullanan, PKK Davalar, yılan hikayesine dönen iddianameler, terör örgütüne ev sahipliği yapan, gizliden ya da yargısız infazlar, siyasal bölünmeler, toplumsal, açıktan besleyen, yardım ve yataklık eden, yine bu ahlaki çöküşler, yozlaşmalar arşı alaya ermişken bir bölücü terör örgütü PKK’nın bez parçasının yandan da yürekler yanmaya, Güneydoğu’dan gönderlere çekilmesine izin veren hatta belki de neredeyse gün aşırı şehit haberleri gelmeye devam teşvik eden adamlar değildi! ediyor. Bu nedenle olsa gerek (!) Başbakanımız Recep Tüm bunların üzerine bir de ABD’nin Tayyip Erdoğan "PKK terörüne karşı Irak yönetimi ve İstanbul’daki Başkonsolosluğu’na yapılan terör yerel yönetimden gördüğümüz destek ve anlayışa saldırısı eklenince ülkeye hakim olan puslu hava teşekkür ediyoruz" PKK sadece Türkiye'nin değil, büsbütün ortalığı kapladı. Artık bırakın yakın Irak'ın da düşmanıdır" sözlerini sarf etmeyi uygun geleceği, yarını hatta 1 saat sonrasını bile görmez gördü… hale geldik… Ne destek, ne anlayış, ne ortak düşman ama… Bizler Türkiye’de bu sisler bulvarında önümüzü Bizzat ABD eliyle Irak’ın cumhurbaşkanlığı görmeye çalışırken, başka bir deyişle elimize koltuğunu oturtulan Celal Talabani, yine bizzat ABD tutuşturulan yeni "oyuncaklarla" meşgul edilip, yeni eliyle "yerel yönetim" uydurması ile "yerel yönetim kavgalarla birbirimizle boğuşmaya mahkum lideri" koltuğuna oturtulan peşmerge Mesut Barzani edilirken yanı başımızda, Ortadoğu’da dengelerin değil miydi Türkiye’ye yönelik küstahça değiştiğinin, sistemin küresel ellerce evrilmeye açıklamalarda bulunan. PKK’yı göz göre göre başlandığının farkına bile varamıyoruz. koruyup, kollayan…Hava harekatı ve kara harekatı Hatta ne acıdır ki Türkiye’nin de içinde hatta süresince Türkiye’ye tırnaklarını göstermeye çalışan, merkezinde olduğu bu yeni dengelerin bir diş bileyen… PKK’yı peşmergenin kanatları arasına parçasıyken, bu yeni senaryoda aktör değil maalesef alan yine bu aynı isimler değil miydi sayın Başbakan? yine yan bir rolle belki de figüranlıkla yetinmek Hangi kardeşlik, hangi dostluk, hangi iyi niyetten zorunda bırakılıyoruz. söz ediyorsun Sayın Başbakan? Ortadoğu’da dengeler değişiyor, zemin kayıyor, Hakim medya gözlerden kaçırmaya çalışsa da, 3 birileri tarafından kaydırılıyor… Başta Irak olmak satırlık "haber" olarak kıyıda köşede küçük puntolarla üzere yeni enerji haritaları çıkarılıyor şüphesiz ki! geçiştirse de gün aşırı şehit haberleri geliyor sayın Sözde barış adına özde yeni, yepyeni savaşlara Başbakan! yelken açılırken, sözde özgürlük, sözde adalet adına Al bayrağa sarılmış bedenleri ile şehit mertebesine masum insanların kanı ile beslenen, büyüyen bir ulaşan gencecik fidanlar "kardeşim" diye sarılıp savaş borsası kuruluyor Ortadoğu’da… öptüğün o adamların izniyle, göz yummasıyla hatta Peki, Türkiye bu borsanın neresinde? desteğiyle ayakta duran hain PKK’nın hain Bir hançer gibi zihinlere saplanan bu soru ne yazık ki cevap bulabilmiş değil henüz… Erdoğan’ın Irak ziyaretinden... Bizler bu ve bunun gibi onlarca sorunun cevabını arayaduralım, işte böylesine bir ortamda, böylesine soru işaretleri ile dolu bir dönemde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan son derece gizli bir şekilde, gizli bir gündem ve beraberindeki kalabalık heyetle Irak’a gitti… Tam 18 yıl sonra ilk kez Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı Irak topraklarına resmi olarak ayak basıyordu… Başbakan, "Stratejik bir komşunun ve bölgesel ekonomik gücün liderini Bağdat'ta görmekten mutluluk duyuyoruz" nidaları arasında büyük bir "sevinç ve heyecanla" karşılandı Bağdat’ta… Son Tamamen C S TRATEJİ pusularında can veriyor… Hangi kardeşlik, hangi dostluk, hangi iyi niyetten söz ediyorsun Sayın Başbakan? Bu kardeşlik masalı yetmezmiş gibi, başımızda yeterince "stratejik müttefik", "stratejik anlaşma" yokmuş gibi kalkıp bir de "Stratejik İşbirliği Yüksek Kurulu Anlaşması" imzalanıyor bu sözde devlet Irakla… Ne diyor bu anlaşma biliyor musunuz? Başbakanlar yılda bir kez, ilgili bakanlar yılda 3 kez, teknik heyetler ise yılda 4 kez bir araya gelecekmiş. Iraklı subaylar ve öğretmenler Türkiye'de eğitim göreceklermiş. Bu "güzide" anlaşma bir de somut bir projeden çok yeni projeler ortaya koyup, uygulayacak bir mekanizma kurulmasını öngörüyormuş… "Stratejik İşbirliği Yüksek Kurulu Anlaşması" ile kalmadı tabii ki "stratejik" bağlarımız. Irak’ın siyah altını petrolün dünya pazarlarına ulaştırılmasında bir takım pürüzler var biliyoruz ki… Boru hattı gerek, rafineriler, nakliye mekanizmaları ve güvenli boru hatları gerek siyah altın petrolü "bozdurup" paraya çevirebilmek için, öyle değil mi? Alın size stratejik bir işbirliği maddesi daha… Türkiye petrol ve boru hatları konusunda Irak ile işbirliği içerisinde çalışacak bundan böyle. Iraklıların deyimi ile "Stratejik bir komşu ve bölgesel ekonomik güç" olarak Türkiye, Irak’ın yeniden yapılandırılmasında elinden geleni yapacak. Tamamen "duygusal"… Zira biz kardeşiz, öyle değil mi! Hem de öyle sıradan bir kardeşlik değil haa!!! Stratejiktir bizim kardeşliğimiz, başka kardeşliklere benzemez! Kardeşliğimiz burada da bitmedi. Daha durun… Terör konusundaki "üstün gayretleri" nedeni ile gösterdikleri "kardeşlik" nedeniyle Irak ve peşmerge yönetimine "teşekkürlerini sunan" Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan, son derece "stratejik" ilişkilerimizin, son derece derin kardeşlik bağlarımızın hatırına bir jest daha yaparak Irak’ın Türkiye’den "koparmak" istediği bir diğer önemli tavizin daha verildiğini, hatta önümüzdeki günlerde daha da fazla verileceğini müjdeliyor. Neydi bu jest, biliyor musunuz? Hani memleketin kuraklıktan kırıldığı, toprakların kuruyup çatladığı, yokluğunda çiftçinin, köylünün ve hatta şehirlerde yaşayan insanların dahi belinin kırıldığı bir dönemde en fazla ihtiyacımız olan şey var ya "su"… İşte Başbakan’ın son jesti "su" oldu kardeş Irak yönetimine. Bakın ne diyor Başbakan Iraklı "kardeşlerimize" jest olsun diye: "Biz şu anda vaat ettiğimiz suyun üstünde, kendimizin çok ihtiyacı olduğu halde Irak'a su veriyoruz. Şimdi bölgede yeni yatırımlar peşindeyiz. Gerek Güneydoğu Anadolu, gerekse Doğu Anadolu projelerimizle attığımız bu adımlarla birlikte inanıyorum ki geleceğe yönelik daha fazlasıyla ortak istifade imkanlarını su kaynaklarından bulacağız…" İşte böyle Türkiyem… Meğer Irak bizim kardeşimizmiş, hele ki peşmerge yönetimi "kan kardeşimizmiş" de haberimiz yokmuş! Bu kardeşlik türküleri artık karın doyurmuyor Sayın Başbakan. Lafla peynir gemileri yürümüyor… Görünen köye kılavuz istemez, Türkiyem kan ağlıyor Sayın Başbakan… Hangi kardeşlik, hangi dostluk! Akıllar karışık, zihinler bulanık, yürekler buruk, sinirler gergin… Bu Polyanna masallarına kimse inanmıyor artık. duygusal...