25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

diplomatlardan, Beşar Esad’ın Başbakan Erdoğan ile görüşmesi sırasında İsrail ile barışı önemsediğini ve bu konuda Türkiye’den arabuluculuk yapmasını talep ettiğini öğreniyor. İsrail’e dönen Liel, aynı mesajı dönemin Türkiye’nin Tel Aviv Büyükelçisi Feridun Sinirlioğlu’ndan da alıyor. Liel, bu görüşmenin ardından, sadece İsrail tarafı ile değil, Suriye ile de temasa geçiyor, Suriye adına da bu işi Washington’da yaşayan Suriyeli Alevi işadamı İbrahim Süleyman üstleniyor. Ailesi Beşar Esad ile aynı köyden olan Süleyman’ın, geçmişte Amerikalıların da Şam Yönetimi ile temas kurmasına yardımcı olduğu belirtiliyor. İbrahim Süleyman, talep üzerine Suriye’ye giderek, Türkiye Büyükelçisi ile görüşüyor ve Büyükelçiye "Suriye’nin İsrail ile derhal müzakerelere başlamaya hazır olduğu, ancak Şam Yönetiminin bunun akademik düzeyde değil, resmi müzakereler şeklinde olmasını talep ettiğini" iletiyor. Bundan sonra, ABD’nin o dönem "şer üçgeni" içinde saydığı Suriye’yi "yalnızlaştırma politikası" nedeniyle, İsrail’in bu ülkeyle resmi görüşme yapılmamasını talep etmesi üzerine iki ülke arasındaki görüşmeler "LielSüleyman ikilisi arasında gayri resmi olarak" başlıyor. İsviçre Dışişleri Bakanlığının desteğiyle sekiz kez bir araya gelen ikili, İsrail ve Suriyeli yetkililerin bilgisi dahilinde barış görüşmelerine zemin hazırlayacak bir plan üstünde uzlaşmaya varıyor. ‘Düşman eksiltme’ yaklaşımıyla Şam’la barış arayan İsrail, ikincil kanallarla temasları geçtiğimiz yıl sürdürdü. Zaman zaman Türkiye’nin de dahil olduğu görüşmeler henüz bir sonuç vermiş değil. ABD’nin tutumu, sorunun niteliğinde belirleyici olabilir. C S TRATEJİ 17 Golan Bölgesi’nin kontrolünü geri alma niyetine destek verdiği belirtildi. Kahire’de yapılan bu toplantıda, dışişleri bakanları, İsrail’in Golan Bölgesine yönelik tutumunu kınayarak, bölgede sürdürdüğü yerleşim planlarını durdurmasını istediler. 2003 yılında İsrail hükümeti, Golan Bölgesi’nde yerleşik İsrail vatandaşlarının sayısını iki katına çıkarma kararı alarak, 9 yeni yerleşim alanı kurmaya hazırlandığını açıklamıştı. Suriye’den de barış görüşmelerine yönelik mesajlar 2008 yılının ilk günlerinde gelmeye başladı. ABD Başkanı George Bush’un Ortadoğu ziyaretine başladığı sırada El Arabiya televizyon kanalına açıklamalarda bulunan Suriye Dışişleri Bakanı Veid Muallim, "İsrail ile askeri çözüm istemiyoruz" demişti. Ancak, bu söylemlerin uygulamaya nasıl geçeceği belli olmadığı gibi, gerçekten de tarafların samimi olup olmadıkları henüz netlik kazanmış değildir. GOLAN TÜRKMENLERİ Golan Bölgesi’ndeki sorunun çözülememesi, İsrail’in işgali ile evlerinden olan Golan Türkmenlerini de huzursuz etmektedir. Golan’dan çıkarılan yaklaşık 56 bin civarındaki Golan Türkmeni dışında, İsrail sınırında BM’nin kontrolündeki bölgede kalanlar zor şartlar altında yaşamlarını devam ettirmeye çalışmaktadırlar. Savaş esnasında Golan’dan çıkarılan Türkmenlerin büyük bir kısmı Şam’da oturmakta ve Suriye Hükümetinin ilgisizliğinden yakınmaktadırlar. Ancak, Golan Türkmenleri hala kaybettikleri evlerine geri dönme ümidiyle yaşamaktalar. 1967’den beri Golan’ın Suriye tarafında kalan kısmında yaşamaya devam eden Golan Türkmenleri kültürlerini mümkün olduğu kadar muhafaza etmeye çalışmışlar, dillerini unutmamışlardır. O günleri "bir gün evlerimizden ceketlerimizi bile alamadan çıkartıldık" diye anlatan Türkmenler, İsrail askerlerinin evlerini boşaltırken, sert davranmadıklarını, fakat bir Türkmen gencini öldürdüklerini söylüyorlar. Kendi ifadelerine göre, sayıları 15 civarında olan Türkmen köyleri, Golan’ın en verimli arazileri üzerinde bulunmaktadır. Suriye Hükümeti, bölgede yaşanan rahatsızlığı biraz olsun dindirmek amacıyla bazı tedbirler almaya çalışmaktadır. Suriye resmi haber ajansı SANA tarafından verilen haberde, Suriye Yönetimi’nin, 28 Ocak 2008 tarihinden bu yana, Golan Bölgesinin İsrail’in kontrolünde bulunan kısmındaki kasaba ve köylerde yerleşik olan Arap, Türkmen ve Dürzi kökenli şahısları vatandaş olarak kabul etme ve Suriye kimliği verme uygulamasına devam ettiği ifade edilmektedir. Bu kapsamda ilk kimlik kartının Dürzi Din Komisyonu Başkanı Şeyh Salman Taher Abu Saleh’e verildiği belirtilmektedir. Diğer yandan, aileleri Golan Bölgesine mücavir bölgelerde yaşayan ve öğrenim görmek amacıyla Suriye’deki üniversitelere kayıt yaptıran öğrencilere de, Kuneytra Valiliği Vatandaşlık İşleri Müdürlüğü tarafından vatandaşlık numaraları ve yeni kimlik kartları verildiği de ifade edilmektedir. Söz konusu uygulamanın İsrail’in işgali altında bulunan Masada, Mecdel Şems, Ayn Kinya ve Bikata köylerinde tamamlandığı belirtilmektedir. Sonuç olarak değerlendirildiğinde; çok çeşitli dini ve etnik özelliklere sahip olan bölgedeki sorunlar her geçen gün artış göstermektedir. Bu nedenle, tarafların bir an önce yapıcı ve somut adımlar atarak, kalıcı bir çözüme ulaşmaları gerekmektedir. Aksi takdirde bölge, dış güçlerin de etkisiyle daha tehlikeli olaylara ve gelişmelere gebe görünmektedir. BEKLENEN ETKİLER Söz konusu haberde, iki ülkenin gayri resmi temsilcileri Liel ve Süleyman, Filistin sorununun Golan Bölgesinin çözümünden çok daha zor olduğunu vurgulamaktadırlar. İsrail’in Suriye ile barış yapması halinde Hizbullah sorununun büyük ölçüde çözüleceği, Lübnan ile de barış yapılmasının önünün açılacağı, ayrıca Hamas’ın da tutumunda değişiklik olacağı ifade edilmektedir. İbrahim Süleyman, Arap dünyasının İsrail’in 6 Eylül 2007’de Suriye topraklarına gerçekleştirdiği hava saldırısına sessiz kalmasını İran ile Suriye’nin yakınlaşmasına bağlamaktadır. Suriye’nin İsrail’in bu saldırısına yanıt vermeyerek, savaş değil barış istediğini gösterdiği ve yalnızca ABD’nin desteği ile kapsamlı bir barış anlaşmasının mümkün olabileceği de söz konusu haberde vurgulanmaktadır. Alon Liel, ABD’nin Suriye’yi yalnızlaştırma politikasının başarısız olduğunu, Annapolis’e Suriye’nin de davet edilmiş olması, Suriye’nin SünniArap eksenine çekilerek, İran’ın yalnızlaştırılması anlamına geldiğine işaret etmektedir. Liel, İsrail’in yıllarca dış politikasının temel taşının "bizimle görüşmek isteyen her Arap liderine kapımız açık" ilkesi olduğunu vurgulayarak, bugün de bu ilkenin uygulanması ve Esad’la İsrail yönetimi arasında temasların resmileştirilmesi gerektiğini savunmaktadır. Tarihe belki de "LielSüleyman Planı" olarak geçecek barış antlaşması taslağının temel birkaç maddesi şu şekildedir: 1Golan Bölgesinin egemenliği Suriye’ye devredilecek; 2İsrail, Golan Bölgesi etrafındaki su kaynakları Golan Bölgesi’ndeki sorunun çözülememesi, İsrail’in işgali ile evlerinden olan Golan Türkmenlerini de huzursuz ediyor. üzerinde kontrolünü sürdürecek, Suriye nehirlerin doğal akışını kesmeyeceğini garanti edecek; 3Golan Bölgesi askerden arındırılarak, Milli Park haline getirilecek ve her gün, gün doğumundan gün batımına kadar İsraillilerin vizesiz girişine açık olacak; 4İki ülke arasında tam diplomatik ve ekonomik ilişkiler kurulacak. Görüşmelerin başlamasında katkısı bulunan Türkiye’nin desteğinin, gelecekte yapılacak herhangi bir anlaşma için oldukça önemli olduğu ve LielSüleyman Planının, iki ülke arasında yapılacak muhtemel barış görüşmeleri için temel oluşturabilecek en somut belge olacağı da söz konusu haberde vurgulanmaktadır. Golan sorunu, Arap ülkeleri dışişleri bakanlarının katılımıyla Kahire’de gerçekleştirilen toplantıda gündeme geldi. Söz konusu toplantının sonuç bildirgesinde, Arap Birliği’nin Suriye’nin
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear