25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

4 Mustafa ÖZBEK Türkiyem Topluluğu Sözcüsü 19 19 Mayıs’ından 2007 sonlarına geldik... Aradan çok zaman geçti... Şimdi Türkiye’m, 1919 Mayıs’ındaki yüreğini ve aklını arıyor… Ahhh.. Türkiye’m ahh…Ahh… Şöyle bir dünya aynasına bakıldığında ‘tanınacak halde olmadığını’ görmek, kahrediyor insanı... Bugünkü haline bakıyor musun, tanıyor musun kendini sevgili Türkiye'm? Gel benim Sevgili Yurdum, dünya aynasına, dünya aynasındaki yerine gel de beraber bakalım... Bakalım gerçekten tanıyacak mısın kendini? 2007 Türkiye'sinde Cumhuriyetin temel nitelikleri ve değerleri ile ilgili ciddi sorunlar yaşanıyor. Bugün ülkeyi yöneten iktidar, Ulu Önder'in en çok savunduğu Cumhuriyet ilkelerinden biri olan laikliğe karşı duyarlı değil, ayrıca laikliği temel bir ilke olarak görmüyor. Bunun için durmadan yeni laiklik tarifleri yapıyor. Yine bugün, Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığı ile birlikte irtica bir tehdit olarak algılanmıyor. Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal'e olan tahammülsüzlük, ülkeyi yönetenler tarafından adeta ödüllendiriliyor. Atatürk resimlerine, heykellerine yapılan saldırılara sessiz kalıp, bu saldırıların üstünü örtmeye çalışanlar, büyük bir kurnazlıkla Cumhuriyetin temel niteliklerinin altını oyuyor. Bu çevreler, maksatlarına ulaşmak için demokrasiyi 'bir araç' olarak gördüklerini söyleyecek cüreti de gösterebiliyor... 1923'te kurulan Cumhuriyet, sahip olduğu 'Kemalist çerçeveden' uzaklaştırılıyor. Buna duyarlı olması gereken kişiler ve kurumlar, sessizlikleri ile bu gidişe adeta vize veriyor. 2007 Türkiye’si bu ülkeyi iktisaden kalkındıracak, geliştirecek yatırımlardan mahrum... Bunun için 2002'de 4,8 milyon olan işsiz sayısı 2006'da 5 milyona çıktı... Türkiye, bugünkü anlayışın iktidar olduğu süre içinde 'dişe dokunur' bir tek yatırıma sahip olamadı. Bunların aksine siyasi iktidar, Türkiye'nin 'dişe dokunur' kuruluşlarını ülke için taşıdığı iktisadi ve stratejik önemi dikkate almadan elden çıkarıyor. Adına, özelleştirme denilen bu uygulama ile yerli ve yabancı bazı kişi ve kurumlara satılan milli kuruluşlarımız, peşlerinde taşıdığı şaibe dosyaları sebebiyle adeta peşkeş çekiliyor. 2002 yılına kadar 8 milyar Aynadaki Türkiye dolarlık özelleştirme yapılırken, bugünkü siyasi iktidar 23 milyar dolardan fazla bir miktarda özelleştirme yaptı. Buradan elde edilen gelirler, ne istihdam ne de üretim artışında yeni kaynaklar yaratılması için kullanılmadı. Özelleştirme gelirlerinin akıbeti konusundaki sorular hala cevap bulamıyor. 2007 Türkiye’sinde insanlarımızın büyük çoğunluğu 'ekonomik terör' sebebiyle açlık ve yoksulluk ile baş başa... Bu ülkede 800 bin insan açlık sınırında yaşıyor ve günde bir ekmeğin ancak üçte birini yiyebiliyor. 15 milyon kişi ise yoksulluk sınırında... Yani her beş kişiden biri yoksulluk içinde... 2002 yılında faiz, kar ve rant elde edenler milli gelirden yüzde 53,5 pay alırken, bu pay 2006'da yüzde 56,12’ye çıktı... Ama ücretlilerin yüzde 34,5'lik payı 34,4'e, çiftçinin yüzde 12,1 olan payı ise yüzde 9,5'e düştü… Bugünün siyasi iktidarı, rantiyeye karşı müşfik uygulamaları ile "beraber yürüdük biz bu yollarda" dediği insanlara 'kazık' atmaya devam ediyor Toparlayacak olursak bugünkü siyasi iktidarın büyüme modeli, Türkiye’nin değil, başka ülkelerin üretim ve istihdam artışına katkı yaptı. Büyümenin istihdam yaratmaması nedeniyle, işsizlik azalmak bir yana daha da artarak kronikleşti. Gelir dağılımı daha da bozuldu; faiz, rant ve kar elde edenlerin milli gelirden aldığı pay artarken, ücretlinin payı geriledi, çiftçi ise en fazla yoksullaşan kesim oldu. C S TRATEJİ metrekaresi resmen yabancıların oldu... Bugün sadece topraklarını değil, senin ekonomini, siyasetini, kültürünü ve sosyal yaşamını da yabancı değerler kuşatmış durumda... Adına IMF denen ve dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir ülkesinde bir ekonomik iyileşmeye imzasını atamamış bir kuruluş Türkiye ekonomisinin iplerini eline almış durumda... Artık bu topraklar üzerinde sosyal bir devlet yok... İnsanlar işsizliğe, yoksulluğa ve yolsuzluğa terkedilmiş durumda. Mazeretlere geçit yok. "Gemisini kurtaran kaptan" oluyor artık... Gençlerimiz, Mayıs'ın 1919'unda başlattığımız milli mücadelede bizim karşımızda olanların damarlarına şırınga ettiği hayat anlayışı ile emperyalist kültüre bağımlı olmaya başladı. Artık kendi dilimizi konuşmaktan giderek uzaklaşıyoruz. Yüce dinimize yabancıların yaptığı baskılara, saldırılara karşı 'Müslüman Türkiye' sessiz, sedasız... Tarih sayfalarından Türk Milletini silmek isteyenlere karşı hani sen makus talihini yenmiştin Sevgili Türkiye’m?.. Baktın mı aynaya? Bu 2007 aynasındaki ülke sen misin?.. Söyle Türkiye’m sen misin?... POLİTİKA VAR MI Kİ?.. Dış Politika mı? Kusura bakma Türkiye'm. Bizim politikamız yok ki, içi dışı olsun... Türkiye'ye, Türk'e yakışan politikalara hasretiz... Zaten çektiğimiz sancılar da onun yüzünden... Bu politikasızlık yüzünden bugünün Türkiye'si içeriden ve dışarıdan belki de tarihinin en büyük saldırılarıyla karşı karşıya... Ama ülkeyi yönetenler, kendilerine yapılan uyarıları bir 'kuruntu', uyarı yapanları da 'marjinal bir grup' olarak tanımlamaya devam ediyor. Bugünkü siyasi iktidarın umursamazlığı, duyarsızlığı ve kibri ne yazık ki Türkiye'nin dünya milletleri arasındaki 'itibarlı konumunu' kaybetmesine sebep oldu. Politik duruşumuzun sürekli olarak esnemesi, eğilmesi ve kıvrılması, bölgemizde güçlü bir Türkiye istemeyenlerin bu topraklar üzerinde her türlü oyunu kolaylıkla oynamasına fırsat verdi... Bu oyunları oynayanların başarılı olması sebebiyle, Türkiye, ne Kıbrıs'ta, ne Balkanlar’da, ne de Kafkasya'da sahip olduğu jeostratejik, jeopolitik ve jeoekonomik koşullara uygun bir ağırlıkta kalamadı... Uluslararası arenada, artık ciddiye alınan bir ülke olduğumuzu gösterecek bir delile rastlamak mümkün değil... RESİMDEKİ GÖZYAŞLARI 2007 Türkiye’sinin hasta bünyesi bütün dünyanın dikkatini çekiyor. Dünyanın gelişmiş 20 ekonomisi arasında olduğumuz söylense de bebek ölümlerinin azalmadığı tek ülkeyiz. Çağdaş sosyal devlet ilkesiyle yönetilen ülkelerde sağlığa ayrılan pay yüzde 10'dan aşağıya düşmezken acıların ülkesinde bu oranın yarısına bile ulaşılamıyor. 2007 yılının Türkiye'sinin en önemli önceliği olması gereken eğitim sorunu hakkında, ileri geri konuşmaya gerek olmadığı 'ilkokul 4'ten terk' olan eğitim ortalamasıyla acımasız bir şekilde kendini gösteriyor. 2007 Türkiye’sinde 15 milyon kişi psikiyatri hastası. Her 5 kişiden biri ruh hastası... Türk insanı şehrin yerleşim merkezlerinin dışında, Anadolu'nun köylerinde sosyal dünyadan uzak ve baskı altında yaşıyor. Sadece büyük şehirlerde değil, ülkenin her tarafında insanlar cinnet, cinayet, hırsızlık ve fuhuş insanlarımızı bir gölge gibi takip ediyor… Büyük şehirler, Cumhuriyetin ilk yıllarındaki masumiyetini, huzur dolu atmosferini kaybetti... İstanbul, Ankara, İzmir insanların huzur bulduğu değil, boğulup kaybolduğu vahşi yaşama alanları oldu... İnsani değerler, komşuluk ilişkileri, iyi niyet, doğruluk, dürüstlük, arkadaşlık ve dostluk gibi değerler artık mikroskopla aranır durumda... İnsanlar artık söz konusu olacak her ilişkiyi "bana ne çıkarı olacak?" diye sorguluyor... Arkadaşlıklar, dostluklar, dayanışma ruhu yavaş yavaş yüreklerden ve akıllardan çıkmak üzere... Biliyor musun Sevgili Türkiye’m? Türkiye’nin yaklaşık 500 bin İNTİKAM İÇİN... Şimdi yeni bir oyun oynanıyor... Irak'a demokrasi getireceğini bahane ederek, Irak topraklarını işgal edip, binlerce, on binlerce insanı öldüren Amerika, Irak'ı teslim alıp, burada kukla bir yönetimi işbaşına getirdikten sonra şimdi bölgenin yönetici anlamında olmasa bile millet anlamında en sağlam duran ülkesine güler yüzlü, çağdaş ve cazibeli tuzaklar kuruyor... ABD'nin şu ya da bu şekilde yönetiminde yer almış insanların açıklamalarında teyit ettiği Türkiye aleyhtarı söylemlerdeki ifadeler yavaş yavaş gerçekleşiyor. Milli sınırlarımızı daraltıp, parçalanmış Amerikan haritalarını servis edenlere bugünkü siyasi iradenin gösterdiği samimiyet dolu yaklaşım, bunun tehlikesini işaret edenlere karşı düşmanlık şeklinde tezahür ediyor... Amerika ve Avrupa, küresel güçlerle birlikte, bu ülkede 'satılmışlıkları' sayesinde sosyal statü elde edenleri de yanlarına alarak, milli mücadelede emperyalizmin yüzüne en haysiyetli tokadı atan Türkiye'den intikam almanın yollarını arıyor... İşin kötüsü, bugünün Türkiye'sini idare edenler) haysiyet yaralayıcı bu tokatların ağırlığından rahatsız olmuyor, adeta bir tokat daha yemenin yollarını arıyor. 2007 Türkiye'si ciddi bir kuşatma altında...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear