Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Prof. Dr. Türel YILMAZ Gazi Üniversitesi İİBF Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi ABD Senatosu’nun "Irak kararı" C S TRATEJİ 5 federal yapılara ayrılması, mezhep anlaşmazlığının resmiyete dökülmesine ve söz konusu anlaşmazlığın daha da körüklenmesine neden olacaktır. Ancak, "milli bütünlüğünü korumuş" bir Irak halkı, ortak paylaşımlar neticesinde birbirini daha iyi anlayacak ve ortak payda da birleşeceklerdir. Bütün bunların yanı sıra, bölgede konuşlanmış örgütlerin yanında daha farklı terör örgütleri de, parçalanmış/kontrolden çıkmış bir Irak’ta görüşlerine uygun federatif yapı içerisinde daha rahat beslenip, barınabilecekleri gibi, hareket kabiliyeti elde edeceklerdir. 2003 yılından beri ABD ve müttefiklerinin işgali altında olan Irak, neredeyse tükenmiş duruma gelmiştir. ABD ve müttefiki diğer ülkeler, artık Irak’ın ekonomik, etnik, siyasi, dini, sosyal ve kültürel gerçeklerini göz ardı etmemeliler ve Irak halkını kendi başına bırakmalıdırlar. Yaşadıkları bunca sıkıntıdan sonra Iraklılar, kendi kaderlerini tayin etme fırsatını yakalamışlardır. Bundan dolayı, kendi kaderlerini tayin etme niyetiyle de ABD Senatosundan çıkan bu plana/tasarıya karşı çıkmaktadırlar. Örneğin, Iraklı Şii Cumhurbaşkanı Yardımcısı Adil Abdülmehdi, "Irak’ı ilgilendiren konuları Irak Anayasası belirler" diyerek, tepkisini dile getirmiştir. Senatonun planına diğer Arap ülkeleri de büyük tepki vermişlerdir/vermeye devam etmektedirler. Arap Birliği, planı "yıkıcı" olarak nitelendirdiği gibi, üye ülkelerin plana "ciddiyet ve kararlılıkla" karşı çıkmaları istenmiştir. Özetle belirtmek gerekirse, söz konusu karar ya da tasarı, uluslararası meşruiyete aykırı olup, Irak’ın ulusal bağımsızlığını ihlal etmektedir. Ayrıca bu kararı vermek, Irak’ı istikrarsızlığa sürükleyen/2003’ten beri işgal altında tutan bir ülkenin yasama organının görevi de değildir. Bütün bunlar dikkate alınarak, "Irak’ın geleceğini belirleme görevinin sadece Irak halkına ait olduğu" kabul edilmelidir ve bu ülkeyi parçalayacak/bölgeyi kaosa sürükleyecek uygulamalardan kaçınılmalıdır. BD Senatosu, her zaman yaptığı gibi yine müdahaleci bir tutum sergileyerek, Irak’ın "Bosna" benzeri bir şekilde etnik ve dini faktörlere göre bölünmesi planını onayladı. 75’e karşı 23 olumsuz oyla kabul edilen plan, Irak’ın tek ülke olarak kalması ve toprak bütünlüğünün korunmasını, ancak Şii, Sünni ve Kürt bölgelere ayrılmasını, petrol gelirlerinin denetiminin ise Bağdat yönetiminde kalmasını öngörmektedir. İlginç bir şekilde, kararın alınmasından kısa bir süre sonra Amerikan Senatosu, söz konusu planı, "bağlayıcılığı yoktur" şeklinde yorumladığı gibi, Bush yönetimi de buna karşı tavır aldı. Bağdat’taki ABD Büyükelçiliği ise, kararın ABD’nin Irak’taki resmi politikasına ters düştüğünü belirtmek ihtiyacını duydu. Ancak, bütün bu açıklama ve yorumların bir taktik/aldatmaca olduğu ortadadır. ABD, bu tarz bir yorum yapmakla, başta Irak ve çevre ülkelerden gelebilecek ani tepkileri yatıştırma/kontrol altında tutma amacı taşımaktadır. ABD, her zamanki politikaları gibi, tepkilerin dozunu ve hassasiyetleri gördükten ve değerlendirdikten sonra asıl niyetini net bir şekilde ortaya koyacaktır. ABD Senatosunun aldığı kararda, Irak’ta nispeten zayıf bir merkezi yönetim ve gevşek bir federasyon düzenlemesi öngörülmektedir. Diğer bir deyişle, Irak parçalanıp bölünmektedir. Bu durumun, gelecekte yaratacağı zararları ve etkileri görmek, o kadar zor değildir. Çünkü tarih, bu ve bunun gibi olayların örnekleriyle doludur. Etnik ve dini temellere göre bölünmüş bir Irak, gelecekte her bir federasyonun başka ülkelerin etkisi/nüfuzu altına girmesine ve hatta biraz daha ileri gidecek olursak, Irak’ın tarihi misyonunu tamamlamasına ve haritalardan kolaylıkla silinmesine neden olacaktır. Merkezi yönetimin işlevselliğini, hareket kabiliyetini yitirmesi ile Irak, bölgeden ve bu ülkeden büyük çıkarlar sağlayacak olan ülkelerin bir üssüne dönüşecektir. Ve sonuçta, yine en büyük zararı, Irak halkı görecektir. Irak halkı, 1990’ların başlarından itibaren içinde bulunduğu sıkıntı ve baskıya rağmen, ABD tarafından ortaya atılan bu tasarıya/plana şiddetle karşı çıkmaktadır. Irak halkı, ABD’nin işgali ile başlayan kötü ve içinden çıkılmaz süreçten fazlasıyla etkilenmiştir ve ABD’nin işgal süreciyle birlikte ileri sürdüğü/sürmeye de devam ettiği vaatlerinin ülkeyi iyileştirmekten ziyade, gittikçe çıkmaza soktuğunun farkındadır. Irak halkının farkında olduğu bu durumun artık ABD ve onun müttefiklerinin de farkında olması gerekmektedir. Artık, ABD ve müttefik diğer ülkeler, Irak halkının kendi kimliğini tanımasına/kendi kaderine hakim olmasına izin vermelidirler. A Üç Bölgeli Federatif Yapı ABD Senatosu, müdahaleci bir tutum sergileyerek, Irak’ın "Bosna" benzeri bir şekilde etnik ve dini faktörlere göre bölünmesi planını 75’e karşı 23 oyla onaylarken, söz konusu yasa Irak’ın toprak bütünlüğünün korunmasını, ancak Şii, Sünni ve Kürt bölgelere ayrılmasını öngörüyor. bulunduğu da gerçektir. Bilinen bir gerçek daha vardır: ABD Irak’ta olağanüstü başarısız olmuştur. Şimdi, ABD Irak’taki kaosu ve başarısızlığını bu ülkenin etnik ve dini farklılıklarını ön plana çıkararak örtmeye çalışmaktadır. Milli birliği bozulmuş bir Irak’tan çekilen ABD, bu tabloyu "Irak’taki etnik ve dini unsurlar arasındaki husumet ve sorunlar ancak bu şekilde çözümlenebilirdi" mizanseniyle açıklama yoluna gidebilir. Bütün bunların yanında, parçalanmış/bölünmüş bir Irak modeli, Orta Doğu bölgesine yönelik ABD’nin gelecekteki planlamaları için güzel bir örnek teşkil edecektir. Bu durumda bir başka soru daha karşımıza çıkmaktadır: Bölünmüş/parçalanmış bir Irak nelere mal olacaktır? Bölünmüş/parçalanmış bir Irak, Irak’a komşu ülkelerde etnik ve dini ihtilafların/anlaşmazlıkların çıkmasına zemin hazırlayacaktır. Halihazırda büyük bir kaosun eşiğinde olan bölge, istikrarsız alanların genişlemesi suretiyle yeni gerginlere maruz kalacaktır. Halihazırda, Irak’taki ŞiiSünni çatışması, tüm İslam dünyasına yansımış durumdadır. İran’ın Irak’taki ve diğer ülkelerdeki Şiiler üzerindeki etkinliği karşısında bir de "Sünni blok" oluşmuş durumdadır. (Ancak, şunu da belirtmek gerekir ki, Şii ve Sünnileri uzlaştırmak/barıştırmak konusunda çalışmalar da mevcuttur. İran dahil, bir çok ülkenin Sünni ve Şii alimleri, iki mezhep arasındaki çatışmaları, görüş ayrılıklarını önlemeye çalışmaktadırlar.) Durum böyleyken, bir taraftan uzlaşma hareketleri devam ederken, diğer yandan da Irak’ın Şii ve Sünni ABD’NİN YENİ HAMLESİ NEYİ AMAÇLAMAKTADIR? Tüm bölgeye yönelik politikaları çok fazla irdelenmiş/yorumlanmış olan ABD’nin Irak’a ilişkin bu son atağının da nedenlerini anlamak ya da belirlemek zor değildir. Bölünme ve parçalanma aşamasındaki bir Irak’ta dini ve etnik unsurlar, bölünmenin nasıl olacağına karar vermek amacıyla birbirleriyle çatışma içine gireceklerdir. Durum böyle olunca, ülkeden çıkma niyeti olmayan ABD, karşısında güçlü ve tek bir cephe bulamamanın rahatlığını yaşayacaktır. Zira, şu an görünen o ki, ABD’nin Irak’ta kalmasına muhalefet eden olmadığı gibi, aynı zamanda bazı etnik unsurların ABD ile yakın ilişkilerinin Rice