24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

6 H. Miray VURMAY TUSAM Ortadoğu Araştırmaları Masası mvurmay@tusam.net Ortadoğu’da tehdit algılamaları güncellenirken… C S TRATEJİ kavramsal bir gücün ortaya çıkması, tüm bunlar yetmezmiş gibi İran’ın tüm dünyaya rağmen nükleer bir güç haline gelmesi, İran’ı İsrail’in tehdit algılamaları listesinde zirveye taşıdı. Ancak, İsrail bu defa karşısına dikilen açık tehdidi direk savurmak yerine, başka bir ülkenin topraklarında İran’ın gölgesi ile savaşmayı tercih etti. Yani bir anlamda, İsrail tehdit sıralamasında başı çeken İran’a direk müdahale etmekten çekindi. Aslına bakılırsa İsrail’in böylesine yan bir yolu tercih etmesi İran’ın da işine geldi. İsrail’in savaş sırasında ve sonrasında güncellediği tehdit algılamaları listesinde ikincilik koltuğuna ise Suriye oturdu. İsrail ile Hizbullah arasında yaşanan savaşta elde kesin kanıtlar olmamasına karşın Hizbullah’ın ardında İran ve Suriye’nin olduğu, İsrailli ağızlardan sık sık dile getirildi. Özellikle İsrail’e ağır kayıplar verdiren Katyuşa Füzeleri’nin İran ve Suriye yapımı olma olasılığının yüksek olduğu ya da en iyi ihtimalle bu iki ülke üzerinden Hizbullah’a ulaştırıldığı ileri sürüldü. Bu olasılıklardan yola çıkan İsrail, savaşın en başında Suriye ile Lübnan’ın bağlantısını kesebilmek için Şam ve Beyrut arasındaki tüm yol ve köprüleri bombaladı. Bu güzergaha düşen tüm bombalar, atılan her füze aynı zamanda Suriye’ye verilen birer gözdağıydı aslında. Çünkü İsrail, Suriye’nin, hazır İsrail savaşa girmişken, hem de Hizbullah’a karşı ağır kayıplar veriyorken cesaretlenip 40 yıldır İsrail işgali altında bulunan Golan Tepeleri’ni geri almak için İsrail’e saldırabileceği olasılığı üzerinde duruyordu. İsrail’in bu endişesi yersiz olmamakla birlikte, Suriye gerek konjonktür itibari ile gerek de askeri anlamda kendisini "yeterli" hissetmediği için olsa gerek İsrail’in bu korkusunu boşa çıkardı. ünyanın en kırılgan siyasi fay hatları üzerinde bulunan Ortadoğu’da, son İsrailLübnan/Hizbullah Savaşı’yla yeniden şiddetli kırılmalar yaşandı. Son savaş, ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın savaşın en hararetli günlerinde dile getirdiği "Yeni Ortadoğu"yu yaratamadı; yine Rice’ın deyimiyle Ortadoğu’nun eskimiş haritalarında istenilen rötuşları yapamadı belki ama savaşın düşünsel anlamda birçok şeyi değiştirdiği su götürmez bir gerçek. Her şeyden önce Hizbullah’ın 1 ay süren savaştan göreli olarak galip çıkması Ortadoğu’da "İsrail’in yenilebilirliği"ni gündeme getirdi. Gerçi 2000 Mayıs’ında İsrail’in, yine Hizbullah’ın İsrail için bataklığa dönüştürdüğü Güney Lübnan’dan kaçarcasına çekilmesinden sonra da benzer bir algı oluşmuş fakat arkası gelmemişti ancak bu defa durum biraz daha farklı. ABD’nin 11 Eylül sonrası giriştiği işgaller dizisi ve bu bağlamda giderek artan agresifliği nedeniyle dünyada, özellikle de Ortadoğu’da her geçen gün dozu artan Amerikan karşıtlığı, ABD’nin "küçük kardeşi" olarak nitelendirilen İsrail’e karşı zaten var olan nefreti körükledi. Ortadoğu’da ABD’nin ya da İsrail’in attığı her adım bireysel de olsa ABDİsrail ortak projesi olarak değerlendirilmeye başlandı. Hal böyle olunca Ortadoğu’da nefret safları giderek keskinleşip, kesinleşti. Nitekim Lübnan’ı yerle bir eden son savaş da tüm Ortadoğu’da yine aynı şekilde, ABDİsrail ortak yapımı olarak kabul gördü. Başka bir deyişle Lübnan Savaşı Ortadoğu’da tehditlerin ve fırsatların konumunu, niteliğini ve niceliğini değiştirdi. D Savaş, ‘yeni Ortadoğu’yu yaratamadı İsrail ile Hizbullah arasındaki çatışmalar, Ortadoğu’daki tehdit algılamalarını güncelledi. ABD Dışişleri Bakanı Rice’ın sözlerinin tersine ‘yeni Ortadoğu’nun oluşması henüz somutlaşmadı. İran’ın sivri dilli cumhurbaşkanı Ahmedinecad, iktidara geldiği günden bu yana İsrail’i haritadan silme isteğini her fırsatta çekinmeden dile getiriyor. Ahmedinecad’ın bu "cesur" açıklamalarının üzerine İran’ın, Saddam’ın devrilmesinden sonra Irak’ta yıllardır maruz kaldıkları baskıdan kurtularak yeniden siyasal anlamda güç kazanan Şiiler ile arasındaki bağları tekrar güçlendirmesi ve böylece merkezinde İran’ın bulunduğu "Şii Jeopolitiği" denilen GOLAN’IN STRATEJİK DERİNLİĞİ İsrail, savaş sırasında Suriye’nin Golan için kendisine ikinci bir cephe açacağı olasılığını hep gündemde tutmuş, Suriye ise bazılarına göre bu tarihi fırsatı geri tepmişti ancak "İsrail ile yeniden savaşmak" Suriye’de tartışıldı. Golan’ı geri almanın tek yolunun namluların ucunda olduğunu savunan Suriyeliler olduğu gibi Suriye’nin mevcut haliyle TEHDİT ALGILAMALARI GÜNCELLENİYOR Ortadoğu’nun popüler liderleri...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear