Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
mahallelerinde gettolaştıkları Almanya’daki iddiasıyla bu durumu sosyal bir risk işsizlik olarak değerlendiriyor. Ne var ki merkezinden... İngiltere’ye göç eden işçiler, 30 milyonluk işgücünün yalnızca yüzde 2’sini oluşturuyor. İddia edilenin aksine Doğu Avrupalı işgücünün bir bölümü, tarım ve inşaat sektöründe çalışarak İngiliz ekonomisinin ihtiyaç duyduğu işgücü boşluğunu doldururken bir bölümü de mühendislik, sağlık ve bilim alanında nitelikli işgücüne katkıda bulunarak ekonomiye yılda 2.5 milyar sterlinlik bir fayda sağlıyor. İngiliz baskı grubu Migration Watch (Göç İzleme)’un raporuna göre Bulgaristan ve Romanya’nın üye olacakları tarihten itibaren ilk yirmi ayda 200.000 Romen ve 800.000 Bulgar işçinin İngiltere’ye göç etmesi bekleniyor. Bu nedenle İngiltere, bu kez İşçi Kayıt Planı’na ek olarak yeni kısıtlamalar getirmeyi ya da kapılarını müktesebat gereğince bir süre kapalı tutmayı tartışıyor. Ne var ki genişlemeyle birlikte İngiltere’nin yeni bir göç dalgasının İngiliz ekonomisine getireceği yük hakkındaki tartışmalar gerçeği yansıtmaktan uzak. Romanya’da yapılan bir araştırmaya göre İngiltere, Romenlerin iş bulmak için göç edecekleri ülkeler listesinde ilk sıralarda değil. Romen ve Bulgarların çok azı İngilizce biliyor. Ayrıca Polonyalıların aksine Romenler ve Bulgarlar, İngiltere’de yerleşik bir topluluğa sahip değiller. Güneydoğu Avrupa ile daha güçlü tarihi bağlara sahip bu iki ülke insanları için İtalya, İspanya ve Almanya listenin üst sıralarında yer alıyor. İktidardaki İşçi Partisi ve muhafazakâr Tory Partisi’nin çekişmesinin gölgesinde ve AB Komisyonu’nun yayımlayacağı İlerleme Raporu sonrasında İngiltere, Bulgaristan ve Romanya’dan gelecek işçiler karşısında ne tür bir ulusal düzenleme getireceğine karar verecek. Diğer Birlik üyelerinin de Bulgar ve Romen işçilere kısıtlama getireceği kesinleşirse bu durum, Avrupalılık Avrupa piyasa ekonomisinin yaratılması için idealini ve Avrupa vatandaşlığı kavramını sürdürülebilir büyümenin ve tam istihdamın zedeleyeceği gibi AB’ye duyulan güvenin daha da sağlanması var. Etkili bir Avrupa işgücü piyasasının azalmasına sebep olacak. yaratılması, işçilerin hareketliliği ilkesinin tam olarak uygulanmasına bağlı. 2010 yılı itibariyle Lizbon hedeflerinin gerçekleştirilmesi ve işçilerin ENİŞLEME BİTKİNİ’ AB C S TRATEJİ 11 serbest dolaşımı önündeki engellerin kaldırılarak bölgesel farklılıkların azaltıldığı bir Avrupa piyasa ekonomisinin yaratılması gerekiyor. Bu nedenle Avrupa Komisyonu’nun 2006 yılını Avrupa İşçilerin Hareketliliği Yılı ilan etmesi tesadüf değil. Engellerin korunduğu bir Avrupa, Birliği oluşturan ideallere aykırı olmakla birlikte, Birliğin küresel anlamda rekabetçi bir piyasa ekonomisi konumuna yükselmesi idealinin de sonu demek. A–8 ülkeleri ile eş zamanda AB ile katılım müzakereleri yürüten Romanya ve Bulgaristan’ın işçilerinin serbest dolaşım konusunda karşılaşmaları olası sert tutum, Birliğin yeni üyeleri arasında eşitsiz bir durum yaratacak. Bu durum, Avrupa vatandaşlığının temelini oluşturan "eşit muamele hakkı"(AB Anlaşması 12. Mad.) ve "tüm Avrupalıların üye devletlerin topraklarında serbestçe dolaşım ve ikamet etme hakkı" (AB Anlaşması 18. Mad.) prensiplerine de aykırı olacak. Romanya Devlet Başkanı Triaian Basescu’nun International Herald Tribune’e verdiği söyleşide belirttiği üzere Romen ya da Bulgar işçilere sınırlama getirmek, bu ülkelerin vatandaşlarını AB’nin ikinci sınıf vatandaşı olarak görmek anlamına gelecek. AB topraklarında ikamet eden yabancıların çoğunluğunu üçüncü ülke vatandaşlarının oluşturmasına karşın Birliğe yeni katılan üye devletlerden gelmesi muhtemel işçi göçüne bu denli soğuk yaklaşmalarının altında yatan temel sebep, üye devletlerin daha fazla genişleme fikrinden duydukları rahatsızlık. Gerçekte AB10 (A8, Malta ve GKRY) vatandaşlarının yalnızca yüzde 0.2’si AB15’te ikamet ediyor. Yani sanıldığının aksine işçilerin büyük çoğunluğu başka bir AB üyesi ülkede ikamet etmek yerine bir süre sonra kendi ülkesine dönmeyi tercih ediyor. İşgücünün serbest dolaşımına getirilmek istenen köktenci kısıtlamalar, ‘ikinci sınıf üyeler’ tartışmasını beraberinde getiriyor. Türkiye için gündeme getirilen kalıcı sınırlamalar ise AB’nin varlık nedenlerinin TAM ÜYELİK (!) YOLUNDA dahi değişebileceğini ortaya koyuyor. TÜRKİYE ‘G Doğu genişlemesini tam bir zafer olarak nitelendiren coşkulu havanın yerini endişenin alması, Birliğin genişleme karşısındaki tereddüdünü ve isteksizliğini ortaya çıkarıyor. Genişleme kaçınılmaz bir süreç iken genişleme yorgunu Avrupa’da kamuoyu, ikiye bölünmüş durumda. Geçtiğimiz Temmuz ayında yapılan bir araştırma, genişleme karşıtlığının çarpıcı bir şekilde yüzde 42’ye çıktığını gösteriyor. İşçilerin serbest dolaşımı ilkesinin engelsiz olarak uygulamaya geçirilmesi, yalnızca aday ülkeler için önem taşımıyor. "Herkes için iş ve fırsat" sloganıyla bilinen Sosyal Gündem ve Lizbon Stratejisi’nin hedefleri arasında rekabetçi bir İşsizlik sigortasındaki kesintileri protesto eden işsizler... Bulgaristan ve Romanya’nın üye olmaları durumunda, Birlik üyelerinin işçilerin serbest dolaşımı karşısında sergileyecekleri tutum, Avrupa’nın geleceği hakkında bizlere ipucu verecek. Ancak burada hatırlamamız gereken nokta, yedi yıllık sürecin sonunda tüm engellerin ortadan kaldırılması durumunun Türkiye ile yürütülen müzakere süreci için geçerli olmayacağıdır. 3 Ekim 2005 tarihli müzakere Çerçeve Belgesi’nde belirtildiği üzere işçilerin serbest dolaşımı Türkiye için hiçbir zaman tam anlamıyla serbest olmayacak. Çerçeve Belgesi ile kalıcı sınırlamalar (derogasyonlar) ve korumacı önlemler ile üye devletlere emek piyasalarının Türk işçilere kapatılma hakkı verilmiş durumda. Bu nedenle, Türkiye’nin üye ülkeye temel bir hak olarak atfedilen işçilerin serbest dolaşımından mahrum bırakılması hali Türkiye’yi tam üyelikten uzaklaştıracak. İşte bu nedenle Türkiye’nin gerçekleşmesi zor görünen AB üyeliğinin tam olarak ne anlama geldiğini bir daha düşünmek gerek.