Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
20 Gözde KILIÇ YAŞIN TUSAM Balkan Araştırmaları Masası gyasin@tusam.net Osmanlı’dan sonra bölgede kalan Türklerin hakları korunamıyor… C S TRATEJİ müzakereleri şu an için Kosova’nın çoğunluğunu oluşturan Arnavutlar ile en büyük azınlık olan Sırpların birbirleri karşısındaki durumunu öncelikli olarak düzenlemeye çalışıyor gibi görünüyor. Halbuki siyasi sürecin sonucundan etkilenecek başka gruplar da var. Kosova, Türkler, Boşnaklar, Goralılar (Gorainler), Torbeşler, Romlar, Haşkalılar (Aşkaliler), Egiptliler (Mısırlılar) için de vatan. Kosova’daki 2.5 milyon civarındaki nüfusun yüzde 85’ini Arnavutlar, yüzde 8’ini Sırplar, yüzde 3’nü Türkler kalan bölümünü de diğer azınlıklar oluşturuyor. Gerçekte uluslararası toplum özellikle Balkanlarda giriştiği yeni devletçikler modellemesinde en canlı örneğini önce BosnaHersek’te sonra Makedonya’da gördüğümüz üzere çok kültürlülüğün/çok ulusluluğun korunmasına özel bir önem atfediyor. Uluslararası örgütler vesayetinde olacak bir "bağımsızlık" ülke içerisindeki azınlıklara son derece geniş kültürel, ekonomik, siyasi haklar verilmesini şart koşuyor. Örneğin Makedonya’da yerel yönetimlerin güçlendirilmesi aracılığıyla azınlıklar –pratikte Arnavutlar nüfus yoğunluğuna bağlı olarak bayrak ve etnik simgelerini kullanılabilme hakkına dahi ulaştılar. Kosova’da ise uluslararası toplum azınlık hakları arayışını Sırplar üzerinde yoğunlaştırmış, diğer azınlıkları ise arka plana atmış görünümünde. AGİT tahminlerine göre 15 bin ila 20 bin arasında gösterilen(1) ancak başka pek çok kaynağa göre 50 bin üzerinde kabul edilen Türk nüfusu Kosova’nın Sırplardan sonra gelen en büyük ikinci azınlığı olarak kabul ediliyor. Ancak Kosova Türklerine göre, 1974 Yugoslav Anayasasının tanıdığı "Kosova’nın kurucu üç etnik topluluğundan biri olma" statüsü Türklerin iadesi gerekenkazanılmış haklarından sadece birisi. Prizren, Priştine, Gilan, Vıçıtırın, İpek, Nobırda, Dragaş, Mitroviça gibi yerleşim birimlerinde mukim Türklerin savaştan önceki statülerini ve kimi haklarını UNMIK(2) döneminde kaybetmeleri "azınlık hakları" alanındaki seçmeci tutumu açıkça ortaya koyuyor. alkanlar haritası, Ortadoğu’da veya Kuzey Afrika’da olduğu gibi hep Osmanlının izleriyle dolu. Gittiği her yerde adaleti ile huzur ve barış ortamı sağlayan Osmanlı’nın emanetleri ise içler acısı durumda. Mimari eserler, camiiler bir tarafa, "bir bardaktan boşalmış bilyeler gibi dağılmış bulunan" Balkan Türkleri, bir başka deyimle Evladı Fatihân yetim bırakılmış çocuklar gibi. Osmanlı giderken adalet de, hoşgörü de, huzur da kalmamış sanki bu topraklarda. Uluslaşma sürecine giren Balkan devletlerinin tamamı Osmanlıyı, Müslüman’ı ve Türkü en belirgin "öteki" olarak belletme yarışına girdiler. Çok sonraları Osmanlı özlemi "babadan/dededen" nakledilir olsa da Osmanlıya duyulan bağlılığın yerini alan nefret bir kere yerleşti ve acısı geride bırakılan Türklerden çıkarıldı. Türk ordusu çekilirken Balkanların hemen her yerinde Müslüman ve Türk olanlar için soykırıma varan bir trajedi yaşandı. Kalanlar önce içinde bulundukları devlette ikinci sınıf vatandaş durumuna düşürüldü sonra göçe zorlandı. En çok etkilenenler, en fazla acı çekenler de Balkan Türkleri oldu. Hem Müslüman hem Türk’tü onlar. Uygulanma şekli ve şiddeti ülkeden ülkeye değişse de özellikle Türklere ciddi bir asimilasyon uygulandı. Kimliklerini unutup çoğunluğun içinde erisinler ya da çekip gitsinler istendi. Nerede yaşarlarsa yaşasınlar hiç birisi huzur duymadı, rahat etmedi. Çeşitli tarihlerdeki göç dalgalarından sonra günümüzde kimilerine göre 1 milyon 100 bin civarında kimilerine göre 2 milyon Türk kaldı Balkanlarda. Bugün Türkiye’de bile artık Türk olmak zorken başka yerlerde Türk olmak çok daha zor. Bulgaristan’da isimleri değiştirilmiş, dini inançlarını yerine getirmeleri yasaklanmış, anadillerinde eğitimleri, yayın ve basın olanakları yok edilmişti. Yunanistan’da bugün bile bir şekilde kimlikleri reddediliyor, mallarına el konuluyor, hakları gasp ediliyor, eğitimleri sınırlandırılıyor, Batı Trakya’nın demografisiyle oynanıyor. Belki sayıları orada daha az diye belki iyice dağınık yerleşmiş olduklarından göze batmadı ama Türkler eski Yugoslavya’da da zor günler yaşadı. Bugün Makedonya’nın geneline yayılmış ekonomik sıkıntılardan başka Türkçe eğitim konusunda da sorunlar yaşayan Türkler asıl zorluğu milli aidiyet belirleme konusunda yaşıyor ve Arnavutlar ile Makedonlar arasında sıkışıp kalıyorlar. Politik anlamda ellerini güçlü tutmak isteyen Makedonyalı Arnavutlar Türk nüfusu kendi sayılarına dahil etmek isterken benzer bir gerekçeyle aynı eğilimi Makedonlar da gösteriyor. Karadağ’ın bağımsızlığını kazanmasından sonra bir kez daha bölünen Sancak Türkleri ise unutulmuş durumda. Kosova’daki Türklere gelince; Osmanlının hep kayrılan milletlerinden olan Arnavutlara emanet oldukları için veya Arnavutlar da Müslüman olduğu için Kosova Türklerinin huzur dolu yaşadıkları düşünülmesin. B Kosova’da Türkçe’nin mücadelesi Kosova’nın nihai statüsünün belirlenmesi arifesinde iç düzenlemeler de hızla yapılmaya çalışılıyor. Bu kapsamda, çoğunluk olarak Arnavutlar, azınlık olarak da yalnızca Sırpların kabul edilmesi gibi bir yaklaşım söz konusu. KOSOVA’NIN ÖTEKİLERİ Kosova denildiğinde dünya, büyük tabloda Sırbistan ile Arnavutlar arasında süregelen statü anlaşmazlığını, yakın plan tabloda ise Kosova’daki Sırpların nihai statü sonrasındaki durumunu görüyor. Halbuki Kosova’da yaşanan savaş sadece Arnavutları ya da Kosova’daki Sırpları vurmadı. Aynı şekilde NATO müdahalesi ardından Kosova’da başlayan yeni dönemden etkilenen de sadece onlar değil. Nihai statü TÜRKÇE “DİL HAKKI” Kosova’da savaşın NATO müdahalesi ile sona erdirilmesinden sonra başlayan nispeten dingin dönemde Kosova Türklerinin en önemli mücadelesi 1974 Kosova Anayasası’ndan kaynaklanan Türkçe’nin resmi dil statüsünü geri almak alanında olmuştur. Savaştan önce Kosova’nın üç resmi dilinden biri olmasına rağmen Türkçe, BM Kosova Yönetimi tarafından "bölgesel dil" statüsünde tutulmak istenmişti. Hatta garip bir şekilde 1999 düzenlemesiyle Türkçe ile ikame edilircesine İngilizce, üçüncü resmi dil olarak kabul edildi.(3) Uluslararası toplumun kültürel haklar bakımından Türkleri ikinci plana attığı bir gerçekse de UNMIK yetkililerinin açıklamaları bunda Kosova Arnavutlarının payı olduğunu düşündürür/ düşündürmek ister nitelikteydi. Dönemin Kosova’da Türk UNMIK Basın Sözcüsü askerini Susan Manuel "…buradaki kucaklayan Arnavutlara ve yerel halka çocuk... sorduğunuzda, Türkçe’nin hiçbir