Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
12 C S TRATEJİ ABD, Rusya ve Çin’in Büyük Avrasya Barış ADIBELLİ Ankara Üniversitesi SBF Uluslararası İlişkiler Bölümü 11 Eylül sonrası dünya kamuoyu iki yeni kavramla tanıştı. Bunlardan birisi Bush doktrini, diğeri ise, Büyük Ortadoğu Projesiydi. Her ikisi de aslında birbirlerini kapsayan ve eksiklerini dolduran kavramlardı. Irak’ın işgalinin ardından Fas’tan Çin Seddi’ne kadar olan bir coğrafyada ABD ile uyumlu demokratik yönetimlerin kurulmasını öngören Büyük Ortadoğu Projesi daha da önem kazandı. Avrasya coğrafyasını önemsemesine rağmen, ABD’nin, uygulamaya koyduğu politikaları Büyük Ortadoğu projesi olarak adlandırması dikkat çekiyor. Oysa Amerikan dış politikasının en önemli oyun kurucusu ve bir zamanlar Beyaz Sarayın ulusal güvenlik danışmanlığını yapan Zbigniev Brzezinski, adeta Soğuk Savaş sonrası ABD’nin küresel politikalarını kurgulayan "Büyük Satranç Tahtası" adlı kitabında Avrasya’dan ABD için ana "jeopolitik ödül" olarak bahsediyor. Kısaca Avrasya coğrafyası Soğuk Savaşı kazanan ABD için bir savaş ganimeti olarak görülmekteydi. Öyle ki, bu zafer Francis Fukuyama gibi yazarlar tarafından tarihin sonu olarak bile adlandırılmıştı. Yine, Brzezinski, kitabında "…dünya olayları, beş yüz yıl boyunca, bölgesel egemenlik için birbirleriyle dövüşen, küresel iktidar peşindeki Avrasyalı güçler ve halklar tarafından belirlenmişti…" diyerek, Avrasya coğrafyasının dünya politikası üzerindeki gücünü tıpkı ünlü jeopolitikçi Mckinder gibi bir kez daha vurguluyor. Putin ve Cintao... Soğuk Savaş’ın ardından Avrasya’ya yönelik büyük siyasi projeler çoğalmaya başladı. ABD, soğuk savaşı kazanan taraf olarak Avrasya enerji kaynaklarının kendisi için bir ‘stratejik ödül’ olduğunu savunuyor. Bu amaçla diğer küresel aktörlerle ciddi rekabet içinde. Bunun yanında Brzezinski, "Şimdi Avrasyalı olmayan bir güç, Avrasya’da öncüdür ve Amerika’nın küresel öncülüğü doğrudan doğruya Avrasya kıtasındaki hâkimiyetine ne kadar süreyle ve nasıl bir etkiyle sürdürüleceğine bağlıdır…" diyerek ABD’ye Soğuk Savaş sonrası statüsünün Atlantik ötesi içe kapanan bir güç olması yerine Avrasya merkezli bir güç olmasını tavsiye etmektedir. Her ne hikmetse, ABD’nin Büyük Ortadoğu haritası, Rusya ve Çin’i kapsamıyor. Özellikle, demokratik rejimlerin kurulmasını savunan bu proje, ABD’nin ölçütlerine uymayan Çin için gibi önlemler düşündüğü ayrıca merak konusudur. ABD’nin Rusya ve Çin’i hazmetme kapasitesi bulunmadığından projesine Büyük Ortadoğu adını verdi. Öte yandan, ABD’nin bu projesine karşı, rakipleri Rusya ve Çin’in de kendilerine özgü Avrasya projeleri bulunuyor. Kâğıt üzerindeki başarılı projelerden çok pratik yansıması olan projeler şu günlerde oldukça revaçtadır. Bu nedenle, ABD, RusÇin ikilisinin yakaladığı avantajı lehine çevirmek için İsrail aracılığıyla Ortadoğu’da yeni bir süreç başlattı. ABD, Ortadoğu’da bir kriz başlatarak Çin’in enerji teminini riske sokarak, gözdağı veriyor. Her ne kadar Çin’in alternatif enerji alım merkezleri olsa da, kısa vadede bunların Ortadoğu bölgesinden temin edilen enerjinin yerine ikame edilme imkânı bulunmuyor. ÇİN’İN BÜYÜK AVRASYA PROJESİ Çin, yeni dönemde ulusal çıkarlarını Orta Asya, Hazar Bölgesi ve Ortadoğu eksenli görüyor. Dolaysıyla, bölge gücü kavramıyla Çin, Batı dünyasının aksine Doğu Asya değil Avrasya coğrafyasına işaret ediyor. Avrasya coğrafyasını işaret ederken de, Doğu Asya’da Çin için sadece ülkesinin güvenliğini tehdit edebilecek bir takım tehdit adacıklarının varlığını da göz ardı etmiyor. Oysa Avrasya coğrafyası başta zengin enerji havzalarıyla, yeraltı, yer üstü kaynaklarıyla ve pazarlarıyla Çin için cazibe merkezidir. Aynı zamanda Avrasya coğrafyası bir kriz üreten bölge olması nedeniyle de Çin’in tehdit ve güvenlik algılamasında önemli bir merkez olarak bulunuyor. 2000’li yıllarla birlikte, muazzam ekonomik büyümenin getirmiş olduğu aşırı enerji tüketimi, Çin’in kendi Avrasya projesini ortaya koymasına neden oldu. Projenin temel mantığı güvenli ve uzun vadeli enerji akışını temin etme üzerine kuruludur. Çin, hali hazırda dünya enerji tüketiminin yüzde kırkını tek başına gerçekleştiriyor. Ve bu tükettiği enerjinin yüzde kırk üçünü Arap ülkelerinden, yani Ortadoğu bölgesinden alıyor. Bu bölgede artan ABD varlığı nedeniyle Çin’in enerji temini riskli hâle gelmiş durumda. Bu nedenle Çin, Hazar ve Orta Asya bölgesine döndü. Ancak Orta Asya’da Rusya ile üstü kapalı bir çıkar çatışması yaşıyor. Rusya’nın eski nüfuz alanlarına tekrar dönmek istemesi ve buradaki imtiyazlarını Sovyetler Birliği’nin ardılı olarak, ya da mirasçısı olarak devam ettirmek istemesi, Çin’i zorluyor. RUSYA’YI ENGELLEYİCİ ARAÇ Rusya’nın içinde bulunduğu ekonomik ve politik kaos ortamından Çin çok iyi faydalanarak, 1997’de Şanghay Beşlisini kurdu. Şanghay Beşlisi’nin temel amacı üye ülkeler arasındaki sınır sorunlarının barış içerisinde diyalog ortamında çözülmesiydi. O dönemde, aslında Çin’in en büyük endişesi Orta Asya’da henüz bağımsızlıklarını yeni kazanmış devletlerin aralarındaki henüz çözüme kavuşturulamamış sorunlardı. Ve bu sorunların çözümünde her zaman Rusya taraf olmak istiyordu. Bu da,