27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Maden suyu kaynaklarımızın değerini bilmiyoruz Maden suyundan yılda yaklaşık 4 4.5 milyar dolarlık bir katma değer söz konusu Dr. Nizamettin ŞENTÜRK Maden Suyu Üreticileri Derneği Genel Sekreteri lkemiz, AlpHimalaya orojenik kuşağı üzerinde bulunuşu, etkin tektonik ve volkanik faaliyetlere uğramış oluşu nedeniyle, Maden suları (mineralli sular) açısından dünyanın en zengin 10 ülkesi arasındadır. Maden sularının oluşumu genel olarak jeotermal suyun soğumuş hali olduğundan, jeotermal kaynaklar açısından zengin olan ülkeler, maden suyu kaynakları açısından da zengin ülkelerdir. Dünyanın, jeotermal kaynak yönüyle zengin ülkeleri; Japonya, İzlanda, Yeni Zelanda, Endonezya, Türkiye, ABD, Fransa, İtalya, Çin, Macaristan olarak sıralanabilir. Madensuyunun değerini anlayabilmek için, maden suyunun nasıl oluştuğu hakkında bilgi sahibi olmak gerekir. Yüzey suları (yağmur, kar…) yarık ve çatlaklar vasıtasıyla yeraltına sızarlar, bu yolculuk yarık ve çatlakların boyutuna bağlı olarak bazen kilometrelerce olabilir ve uzun yıllar sürebilir. Bu yolculuk hazne kaya olarak da adlandırılan rezervuar kayaçta depolanana kadar devam eder. Burada yer içinin yüksek sıcaklığı ve basıncının da etkisiyle sular, içinde dolaştıkları kayaçların bünyelerinde bulunan minerallerin bir kısmını kendi bünyelerine alırlar. Mineralce zenginleşmiş olan sular, rezervuar kayacın basıncının da etkisiyle zayıf buldukları yerlerden yüzeye çıkarak kaynak oluştururlar. Suların yüzeye çıkışları esnasında da kayaçlarla mineral alışverişi devam eder. Kaynak şeklinde yüzeye çıkan bu sulara, maden suyu denir ve maden suyunu diğer sulardan ayıran en önemli özelliği bünyesinde erimiş halde zengin mineral bulundurmasıdır. Halkımız arasında maden suyu genel olarak ‘soda’ ismiyle bilinmektedir. Bu yanlış bir tanımlamadır. Soda; herhangi bir suya gaz ilave edildiğinde elde edilen ürüne denir ki, maden suyu ile ikisinin de içecek olması dışında herhangi bir benzerliği yoktur. AB mevzuatına uyum çerçevesinde Sağlık Bakanlığı’nın maden sularına yönelik Aralık 2004 tarihinde yayımladığı yönetmelikte ise daha önce ‘doğal maden suyu’ olarak isimlendirilirken bu yönetmelikte ‘doğal mineralli su’ ifadesi kullanılmıştır. Ancak, bu isimlendirmede kavram kargaşası yaratmaya müsaittir. Şöyle ki, bünyesinde doğal mineral bulundurmayan su zaten yoktur. Kaynak şeklinde çıkan suda veya kazılan kuyudan elde edilen sularda da azda olsa mineral vardır. Bu durumda, maden suları ile herhangi bir suyun ayırımını yapmak tüketici açısından kolay olmayacaktır. Ancak son dönemde Sağlık Bakanlığı yetkilileri konu ile ilgilenerek ülkemizin yeraltı zenginliği olan maden sularımıza sahip çıkma yönünde irade gösterdikleri ve bu değerli ürüne yeniden yasal olarak ‘maden suyu’ isminin kullanılması yolunu açacakları öğrenilmiştir. Ülke boyutunda yapılan değerlendirmede, 225 adet maden suyu kaynağı veya kaynak grubu olduğu ortaya çıkarılmıştır. Ancak bu miktar maden suyu olmasına karşın bunların ancak 27 adedinde işletme yapılmaktadır. Geriye kalan yaklaşık 200 kaynak boşa akmaktadır. Çünkü ülkemizde maden suyu tüketimi yaklaşık olarak kişi başına yılda 5,5 litredir. Oysa bu oran Avrupa’da ortalama 150 litreler dolayındadır. Ülkelerin maden suyu tüketimi ile gelişmişlikleri arasında doğru orantının olduğu otoriteler tarafından ifade edilmektedir. Maden suyunun sağlıklı ürün olduğu, her yaştaki kişilere mutlaka bir şekilde yararının bulunduğu yapılan araştırmalar sonucu ortaya çıkarılmıştır. İnsan vücudunun gereksinim duyduğu minerallerin doğal yolla karşılanabilmesi için, günlük su ihtiyacı olan 2,5 litrelik miktarın maden suyu içerek karşılanmasıyla hem su ihtiyacı, hem mineral ihtiyacı karşılanabilinir. Ü Sivas’ta örnek meyve bahçesi S İVAS (A.A) Sivas Tarım İl Müdürlüğünce damla sulama sistemiyle bodur elma ve üzümsü meyveler için hazırlanan örnek meyve bahçelerinin açılışı törenle yapıldı.SivasAnkara kara yolunun kenarındaki Tarım İl Müdürlüğüne ait bir arazide oluşturulan örnek bahçelerin açılış töreninde konuşan Sivas Valisi Veysel Dalmaz, bugün Sivas'ta çiftçiye bir örnek gösterdiklerini kaydetti. Bu örnek bahçenin her şeyiyle modern olduğunu ifade eden Dalmaz, ''Bu bahçe sulamasından, gübrelemesine, fidanına, yetiştiriciliğine kadar her yönüyle vatandaşımız, çiftçimiz için bir örnektir'' dedi. Türkiye'nin her türlü ürünün her mevsimde yetiştirilebilece ği kadar potansiyeli yüksek bir ülke olduğunu anlatan Dalmaz, ''Başka bir ülkede bu zenginlik yok. Ama bu zenginliğin biz neresindeyiz? Bu zenginliğin fakirliğini çekiyoruz maalesef ülke olarak'' diye konuştu. Tarım İl Müdürü Mehmet Kaya da, müdürlük olarak yaptıkları projelerle sürekli olarak alternatif arayışları içinde olduklarını, bu projelerden birisinin de bugün açılışı yapılacak olan bu proje olduğunu bildirdi. Tarımın geniş ekonomik faaliyetlerinin birinin de meyvecilik sektörü olduğunu ifade eden Kaya, meyveciliğin ülke tarımında son yıllarda önemli bir gelişme kaydettiğini söyledi. Törene Sivas Garnizon Komutanı Tuğgeneral Fahri Erenel ve çok sayıda çiftçi katıldı. Ülkelerin kişi başına düşen yıllık madensuyu tüketimi İtalya 158 litre, Meksika 139 litre, Belçika 124 litre, Fransa 116 litre, Almanya 100 litre, İspanya 99 litre, İsviçre 96 litre, Avusturya 78 litre, Portekiz 43 litre, İrlanda 20 litre, Hollanda 18 litre, Türkiye 5 litredir. Bu tabloya bakıldığında ortaya şu sonuç çıkmaktadır. Ülkemizde maden sularımıza gereken önem verilmemektedir. Burada iki sorumlu aranmalıdır. Bunlardan birisi, bu yeraltı zenginliğinin ülkeye katma değer sağlamasını yeterince desteklemeyen Devlet, ikincisi, insan sağlığına bu derece yararlı ürünü gerçek anlamda tanıtamayan üretici. Bu durumun sorgulamasında önemle altının çizilmesi gereken husus şudur; Maden suyu kaynakları, oluşumları itibariyle meskun mahallere uzak, zor topoğrafik koşulları olan ve alt yapı hizmetlerinin ulaştırılamadığı alanlarda bulunur. Bundan dolayı bu kaynak yanına yapılacak yatırımda yüksek maliyet gerektirmektedir. Çoğu işletmelerde yol, su, elektrik gibi alt yapı hizmetleri de yatırımcılar tarafından karşılanmaktadır. Tüm bu yatırım zorluklarına karşın, kar marjının düşük oluşu, bürokratik işlemlerin bunaltıcılığı, bu sektöre ilgiyi azaltmaktadır, dolayısıyla ülke kaynaklarının ancak yüzde 10 u değerlendirilebilmektedir. Devletin, bu durumu düzeltmesi, yani yatırımcıyı teşvik edici tedbirler almasını beklerken 03.06.2007 tarihinde kabul edilen, 5686 sayılı ‘ Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu’ beklentileri boşa çıkardığı gibi, Kanunun 10. maddesinin e fıkrasındaki idare payı; ‘Akışkanın doğrudan ve/veya dolaylı kullanıldığı tesislerin gayri safi hasılatının yüzde 1’i tutarında idare payı, her yıl Haziran ayı sonuna kadar idareye ödenir…’ şeklinde çıkmasıyla maden suyu sektörüne (ayrıca termal turizm sektörü) önemli darbe vuracaktır. Maddede ifade edilen gayri safi hasılat içerisine maden suyu sektörünün maliyet girdilerinin yüzde 90 larını oluşturan ambalaj (cam şişe, etiket, kapak…) girmektedir. İşletmeci satmış olduğu ambalajın parasından da idare payı ödeyecektir. Diğer bir deyişle maden suyu üreticisi ambalaj ürünü olan cam şişenin, Termal Otel işletmecisi oteldeki büfenin sattığı herhangi bir ürünün satış bedelinden yüzde 1 idare payı ödeyecektir. Bu durumun mantığını kavramak zordur. Kanun tasarı halindeyken bu madde yüzde 0.1 olarak görüşülmüş idi, daha sonra yüzde 1 olarak değiştirildiğinde, sektör temsilcilerinin Mecliste komisyon başkanı ve ilgili milletvekilleriyle temasları neticesi bunun düzeltileceği sözü alınmış idi, tüm bu girişimlere rağmen Kanunun böyle çıkması, sektörü son derece olumsuz etkilemiştir. Maden suyu, ülkemiz için özelliği olan bir ürün olarak görülmeli, sadece yurtiçi tüketim değil, dış satım imkanları arttırılarak bu özel ürünümüzün ülkemize döviz kazandırması da sağlanmalıdır. Çok kaba bir değerlendirme sonucu yılda yaklaşık 44.5 milyar dolarlık bir katma değer söz konusu olmaktadır. Zengin yeraltı kaynağımız olan maden sularımızın fakir bekçisi olmamak ve idare payı adı altında sağlanacak ufak menfaat için asıl değerlendirilmesi gereken kaynaklarımıza yatırımcı bulamamak gibi bir riske girmemek için 5686 sayılı Kanunun 10. maddesinin e fıkrasının iptal edilmesi veya düzeltilmesi için ne gerekiyorsa yapılmalıdır. 9
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear