Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Days
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Ormanlarımız yanmasın, yanmasın ama... Yücel ÇAĞLAR Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği Üyesi erkesin paylaşabileceği bir dilek bu; "ormanlarımız yanmasın !". Evet, "ormanlarımız yanmasın", ancak, yanacak. Yanacak, çünkü, ülkemizde hiç orman yangını çıkmamasının olanağı yok. Bu bağlamda şu gerçekleri bir kez daha anımsayalım: ¦ Ormanlarımızın yüzde 58’ini oluşturan 120 milyon dönümü, yangını çıkma olasılığının, başta iklim koşulları ve ormanların yapısal özellikleri gibi nesnel koşullar olmak üzere çeşitli nedenlerle en yüksek olduğu Ege ve Akdeniz Bölgelerindedir. ¦ Ormanlarımızın yüzde 45,4’ünü oluşturan toplam 9,6 milyon dönümü, görece olarak çok daha kolay yanabilen kızılçam ve karaçam ormanlarıdır. ¦ Ormanlarımızın yaklaşık 45 milyon dönümü, yanıcı madde birikiminin, dolayısıyla yangın çıkma olasılığının en yüksek düzeyde olduğu 3040 yaşlarına ulaşmış, yeni yetiştirilmiş ormanlardan oluşmaktadır. ¦ Ormanların içinde ve bitişiğinde yerleşik 16 bin dolayındaki köyde yaşayan ve tüm yaşama etkinliklerini daha çok ormanlarda gerçekleştiren 78 milyon köylü yurttaşımız ormancılık uygulamalarına yabancılaştırılmıştır ve bu doğrultudaki ormancılık politikalarının ve uygulamalarının kapsamı giderek genişletilmektedir. ¦ "Orman muhafaza memurluğu" düzeni giderek tasfiye edilerek "orman koruma" çalışmaları, belirli bir ücret karşılığında köy tüzel kişiliklerine devredilmektedir. ¦ Yeni ormanların yetiştirilmesi sırasında yangınlara karşı dirençli orman yapıları oluşturma ve ormanlardaki yanıcı madde birikimini azaltma tekniklerinden gerektiğince yararlanılmamaktadır. ¦ Orman yangınları ile ilgili veritabanı ve araştırmalar yetersizdir ve olanların gerektiğince dikkate alınmasını, yangınların dersler çıkarılabilecek deneyimler olarak değerlendirilmesini sağlayabilecek mekanizmalar işletilmemektedir. ¦ 19512004 dönemine ilişkin ölçmelere göre yaz sıcaklıkları ülkemizde de giderek artmakta ve bu eğilim daha çok ülkemizin Batı ve Güneybatı, başka bir söyleyişle zaten orman yangını çıkma olasılığı görece olarak en yüksek olan bölgelerinde gözlemlenmektedir. ¦ Orman yangınlarının çıkma nedenlerinin hem tarihsel hem de yersel olarak büyük ölçüde değişmesine karşın, yangın önleme ve söndürme çalışmalarında geleneksel yaklaşımlar sürdürülmekte, gelişkin teknoloji ve tekniklerden yeterince yararlanılmamaktadır. ¦ Bu gerçekliklere karşın, ilgili Bakanlık ve Genel Müdürlük, "orman yangınlarıyla mücadele" çalışmalarında ağırlığı yangın söndürme çalışmalarına vermektedir. Öyle ki, 20042023 dönemini kapsayacak biçimde hazırlanmış olan Ulusal Ormancılık Programı'nda (UOP) belirtildiğine göre Orman Genel Müdürlüğü'nün (OGM) tüm gider bütçesinin yüzde 14'ü, yangın söndürme ağırlıklı harcamalara ayrılmaktadır. ¦ "Küresel ısınma" eğiliminin orman yangını çıkma olasılığını artırabilecek olmasına karşın UOP'un yaşama geçirilmesine yönelik "Eylem Programı"nda; "Orman H yangınları ve diğer biyotik ve abiyotik zararların (hava kirliliğinin ormanlar üzerine etkileri de dahil olmak üzere) nedenleri, sonuçları ve önlenmesi için gerekli tedbirlere ilişkin araştırma çalışmalarının gerçekleştirilmesi ve bu konularda orman köylüleri ve diğer toplum kesimleri için bilinçlendirme ve eğitim çalışmalarının güncelleştirilmesi ve uygulanması" konusuna, ancak 20042023 dönemini kapsayan "Uzun Dönem"li eylemler arasında yer verilmiştir. Artık herkesin bilebildiği bu gerçekleri, başta OGM'dekiler olmak üzere tüm ilgililerce de kavranarak daha az orman yangını çıkmasına yönelik önlemlere ağırlık ve öncelik verilmelidir. Gerçekte, bu doğrultuda öncelikle yapılması gerekenler de artık çoğu kişi tarafından biliniyor ve her düzlemde dile getiriliyor. Ancak, Mayıs ayında, "2007 Yılı Orman Yangınlarıyla Mücadele Eylem Planı" adıyla kamuoyuna açıkladığı belgede yer verilen yaklaşımlara bakılırsa Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE, henüz bu gerçeği henüz kavrayamamış. Bu nedenle, söz konusu gerçeklerin, en azından "çevre ödüllü" Çevre ve Orman Bakanı'nın da kavrayıp gereğini yapmasına katkısı olabilir umuduyla bir kez daha anımsatılması gerekiyor: Daha anlamlı, ayrıntılı ve sürekli veritabanı oluşturulmalı, orman yangını önleme amaçlı araştırmalar yapılmalıdır: Bu amaçla; Çanakkale, Muğla, İzmir ve Antalya Orman Bölge Müdürlüklerinin sınırları içindeki uygun yerlerde "orman yangını araştırma enstitüleri" (ya da istasyonları) kurulmalı ya da var olan araştırma müdürlükleri orman yangınları ile ilgili araştırmaların gereken yoğunluk ve hızda yapılabilmesi için gerekli nitelik ve nicelikte personel ve araçgereçle donatılmalıdır. Orman yangını çıkma olasılığını azaltabilecek ormancılık uygulamalarına ağırlık verilmelidir: Ülkemizde, yangın çıkma olasılığının en aza indirilmesinin bu öncelikli koşulu kapsamında alınması gereken önlemlerin başlıcaları şöylece sıralanabilir: ¦ Ormancılık ve özellikle de orman yetiştirme uygulamalarının ekolojik koşullar yönünden bütünsellik gösteren havzalar düzeyinde tasarlanması, planlanması ve yürütülmesi sağlanmalıdır. Yürürlükteki örgütlenmede ağaçlandırma çalışmalarının planlanması ve yürütülmesi ile belirli bir yaşa gelmiş ağaçlandırma alanlarının bakımına yönelik çalışmalar farklı genel müdürlüklere bağlı birimlerin sorumluluğundadır. Amaç, yer, zaman, teknik vb yönlerden farklı önceliklere sahip olabilen bu birimler yerine orman yetiştirme çalışmalarının tümüyle devlet orman işletmeleri tarafından yapılması sağlanmalıdır. ¦ Ekolojik koşulların elverdiğince yangınlara karşı dirençli ağaç ve ağaççık türleriyle, daha dirençli orman yapılarının kurulmasını sağlamaya yönelik teknik, yasal ve kurumsal düzenlemeler yapılmalıdır. Ek olarak; 6831 sayılı yasanın 57. maddesi ve bu maddenin uygulanmasıyla ilgili Ağaçlandırma Yönetmeliği ile 1995 yılında yürürlüğe konulan 4122 sayılı Milli Ağaçlandırma ve Erozyonla Mücadele Seferberlik Yasası bu doğrultuda yeniden düzenlenmelidir. ¦ Ormanhalk ilişkilerinin yoğun olduğu yörelerde yangın önleme ve söndürme çalışmalarının başarı düzeyini düşürebilecek genişlikte orman yetiştirme çalışmalarından kaçınılmalıdır. ¦ Orman yetiştirme ve yönetim planlarının hazırlık çalışmaları sırasında yangınların çıkması, yayılması ve şiddetlenmesine yol açabilecek oluşumlarla (iklim koşulları ve yanıcı madde birikimi vb) ilgili ölçüm ve gözlem değerlerine de yer verilmelidir. ¦ Devlet Orman İşletmesi ve Döner Sermayesi Yönetmeliği'nin 2/a maddesinde sözü edilen "orman tahribatını önlemek üzere fon tesis etmek" ilkesi yaşama geçirilmeli; yangına karşı 1 ve 2. derecede duyarlı işletmelerde bu fon, ağırlıkla yangın önleme amaçlı etkinliklere ayrılmalıdır. ¦ İlgili hukuksal düzenlemelerde, ormanlardan ve devlet orman işletmeciliğinden çeşitli amaçlarla yararlanma durumunda olanlara ormanların yangınlara karşı korunmasına yönelik yükümlülükler de yer verilmelidir. Ormanlarla ilişkilerindeki değişmeler göz önünde bulundurularak "ormanhalk ilişkileri" yeniden düzenlenmelidir: Ormanlarla doğrudan ilişki içinde olabilen nüfusun toplumsal ve kültürel özelikleri değişmiştir: Karayolu ulaşım ağının sıklaşmasının yanı sıra karayolu taşımacılığını yoğunluğu da artmış, ormanlardan yararlanma biçimi, yaygınlığı ve yoğunluğu da değişmiştir. Bu değişme ve gelişmeler, doğal olarak, ormanhalk ilişkisi olgusunun kapsamının da genişlemesine yol açarak "ormanorman köylü ilişkisi" boyutunu aşmıştır. Bu gerçekten hareketle; ormanların içinde ve bitişiğindeki yerleşmelerde yaşayanlar için yangınlara yol açma olasılığı bulunmayan ya da düşük olan bitkisel üretim ve hayvan işletmeciliği seçenekleri geliştirilerek desteklenmeli; gezici eğitim kolları oluşturularak gerekli araçgereç ve personelle donatılmalı, özellikle yangın mevsiminde yangın çıkma olasılığı görece olarak yüksek yörelerde halka yönelik eğitsel etkinlikler yoğunlaştırılmalı; anız yakmamaya özendirici önlemler alınmalı; gerektiğinde anızların orman yangınlarına yol açmayacak tekniklerle ve uygun zamanlarda yakılmasına yönelik düzenlemeler yapılmalıdır. 28