Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Days
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
TOBB Gıda Sanayi Meclisi ‘Türkiye; Ortadoğu, Rusya, Orta Asya ve NKARA (Cumhuriyet Bürosu) – TOBB Gıda Sanayi Meclisi Başkanı Erdal Bahçıvan, et ve sütte gıda sektörünün durumunu değerlendirirken, "Türkiye, Ortadoğu, Rusya, Orta Asya ve Kuzey Afrika’nın et ve süt merkezi olmalı" dedi. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’de üretilen sütün yüzde 27’sinin büyük işletmeler, yüzde 33’ünün orta boy işletmeler ve mandıralar tarafından işlendiğini, yüzde 20’sinin sokak sütü olarak satıldığını ve yüzde 20’sinin de kaynakta tüketildiğini dile getiren Erdal Bahçıvan, et ve süt sektörüne ilişkin şu bilgileri verdi: "AB’ye uyum amacı ile Türk mevzuatında yoğun çalışmalar sürdürülmektedir. Bu kapsamda, pek çok mevzuat AB ye uyumlu olarak hazırlanmış ve yayınlanmıştır. Ancak, et ve süt sektöründe olduğu gibi bazı sektörlere yönelik mevzuatların tamamlanmasında gösterilen başarı, uygulamada yakalanamamıştır. Sözleşmeli tarımsal üretim uygulamaları ile sanayitarım ilişkilerinde artış gözlenmektedir. Türkiye’de yetiştirilen organik ya da ekolojik ürünlerin yaygınlığı ile sanayide değerlendirilme olanakları vardır. Yabancı sermaye ilgisi ve uluslararası işbirliğinin geliştirilmesi yoluyla sanayinin dünya gıda piyasalarına entegrasyon şansı artmaktadır. ISO, HACCP, iyi tarım uygulamaları gibi gelişmiş kalite yönetim sistemlerine yönelim hızla artmaktadır. Ürün geliştirme ve teknolojik yenileme faaliyetleri sanayiyi geliştirmektedir. Firma birleşmeleri ve çeşitli alanlarda sektörel örgütlenme eğilimi gözlenmektedir. Özellikle son yıllarda gelişen promosyon teknikleri ve iyileşen piyasa koşullarına bağlı olarak tüketici talebi artma eğilimindedir. Eticaret gibi yeni pazarlama teknikleri ve müşteri odaklı pazar stratejileri ile ürünlere yeni ve hızlı pazar alanları ortaya çıkartmaktadır. Bilgiye erişim kolaylığı ve iletişim olanakları, sanayiinin gelişimini artıracaktır. Bilim ve araştırma kuruluşlarıyla artan işbirliği ve bu konuda isteklilik vardır. Arge, yurt dışı pazarlarda tutundurma ve markalaşma için destek ve teşvikler hakkında gıda ihracatçılarını bilgilendirmeye yönelik çalışmaların artırılması gelişme için fırsattır. Her iki sektörde de yoğun bir kayıt dışılık söz konusudur. AB ile gelinen bu aşamada dahi, kayıtlı ve modern işletmelerin en büyük rakibi ne yazık ki merdiven altı üretimdir. Yıllık üretimi yaklaşık 11 milyon ton olan süt sektöründe 2.5 – 3 milyon tonun kayıtlı sanayide değerlendirildiği ifade edilmektedir. Et sektöründeki kayıt dışılığın en önemli nedeni ise önüne geçilemeyen kaçak et ve hayvan girişi olarak görülmektedir." A dedi. Bahçıvan, şu görüşlere yer verdi: "Kayıt dışıkontrolsüz üretimin ve kesimlerin önlenmesini, sektörün kayıt altına alınmasını sağlayacak tedbirler belirlenmesi ve bir an önce hayata geçirilmesi büyük önem taşımaktadır. Sağlıklı, kaliteli ve sürekli hammadde temininde sorunlar yaşanmaktadır. İşletmelerin (çiftlik) çok küçük ölçekli ve dağınık olmaları, teknoloji kullanımını, yeterli veterinerlik ve eğitim hizmetlerinin ulaştırılmasını dolayısıyla hijyenik ve kaliteli hammadde üretimini zorlaştırmakta ve denetimi ise neredeyse imkansız kılmaktadır. Üretim ve fiyatta yaşanan mevsimsel dalgalanmalar piyasa istikrarını ve kapasite kullanımlarını olumsuz yönde etkilemekte, ileriye dönük üretim planlaması yapılmasını engellemektedir. Bu dalgalanmaların olumsuz etkilerini ortadan kaldırmak üzere mutlaka müdahale kurumlarının oluşturulması gerekmektedir. İşletme ölçeklerinin belirlenecek optimum işletme büyüklüğüne ulaştırılması, hem çiftlik hem de sanayi boyutunda sağlıklı ve kaliteli üretim yapabilecek işletmelerin kurulması veya mevcut işletme yapısının bu yönde iyileştirilmesi hedeflenmeli ve desteklenmelidir. Kalitefiyat ilişkisi yeterince göz önünde bulundurulmamaktadır. Sanayici tarafından kalite primi ödenmekle beraber devlet tarafından ödenen süt primleri miktar üzerinden hesaplanmaktadır. Aynı zamanda, karkasta derecelendirme yapılmıyor olması da sektörde üretimin kaliteye yönlendirilmesini olumsuz etkilemekte ve haksız rekabete yol açmaktadır. Devlet tarafından ödenen primlerin, hijyen ve kalite kriterlerini de göz önüne alacak şekilde yeniden düzenlenmesi, ‘büyükbaş ve küçükbaş hayvanların karkaslarının sınıflandırılması’na yönelik mevzuatın AB ne uyumlu olarak hazırlanması ve yürürlüğe konulması ile denetim mekanizmasındaki eksiklerin biran önce giderilmesi gerekmektedir." NAKİT AKIŞI VE FİNANSMAN Erdal Bahçıvan, nakit akışı ve finansman konularında da sıkıntılar yaşandığını belirterek, değinerek, yasal altyapı eksiklikleri nedeniyle oluşan ilave maliyetlerin, mevcut sağlıksız finans altyapısı ile birleşmesinin, kayıtlı tarım ve gıda sektörünün gelişmesine engel olduğuna değindi. Bahçıvan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Halen ülkemizde, sanayicilerin, marketler aracılığı ile mallarını tüketiciye ulaştırdıkları sistemi düzenleyici bir mevzuat bulunmamaktadır. Bu durum, firmaların mallarını süpermarketlere pazarlamasında ve mal bedellerinin tahsilatında belirsiz belirsizlik yaratmakla beraber vadelerin uzaması da nihai maliyetleri olumsuz etkilemektedir. Örneğin süt sektöründe, sanayici satın aldığı sütün bedelini 15 günlük aralarla üreticiye öderken marketlere sattığı nihai ürünün bedelini ancak 3–6 aylık vadelerle geri alabilmektedir. Süpermarketler kanununda gerekli düzenlemelerin yapılarak yürürlüğe konması sorunun giderilmesi bakımından önemlidir. Ayrıca, işletme ve yatırım kredilerinin büyük yatırımcıların ihtiyaçları oranında ve zamanında karşılanamaması sektörde beklenen gelişimi olumsuz etkilemektedir. Gerek gıda güvenliği gerekse yüksek üretim maliyetleri sebebiyle ihracat imkanlarımız oldukça kısıtlıdır. Hayvan hastalıkları ile mücadele, gıda güvenliği ve maliyetlerin düşürülmesi gibi konularda ciddi çalışmalar yapılmasına ve ihracat imkanlarının geliştirilmesine yönelik akılcı ve istikrarlı politikalar uygulanmasına ihtiyaç duyulmaktadır. AB’ye üyelik çerçevesinde iç pazarımızın tüm AB ülkeleri olacağı unutulmamalı ve şimdiden dış satım konusunda adımlar atılmaya başlanmalıdır." KAYITDIŞILIK Yüksek teknoloji ile güvenilir üretim yapan ve her aşamasında denetlenen firmalar ile sağlık koşulları bilinmeyen ve denetlenemeyen firmaların aynı pazarda yer almalarının haksız rekabeti de beraberinde getirdiğine dikkat çeken Bahçıvan, "Hijyenik olmayan koşullarda yapılan ve denetlenemeyen üretimler ile bu türlü işletmelerin piyasada ağırlıklı olarak yer alması, sektöre yapılacak yeni ve modern yatırımları da engellemektedir" “ ” Hijyenik olmayan koşullarda yapılan ve denetlenemeyen üretimler ile bu tür işletmelerin piyasada ağırlıklı olarak yer alması, sektöre yapılacak yeni ve modern yatırımları engelliyor. TÜKETİM YETERSİZ Gelişmiş ülkelerin tüketimlerine oranla ülkemizde kayıtlı ve sağlıklı et, süt ve süt ürünleri tüketim miktarlarının düşük olduğunu vurgulayan TOBB Gıda Sektör Başkanı, arztalep dengeleri çerçevesinde, kayıtlı ürünlerin tüketim miktarlarındaki yetersizliğin, üretim miktarı ve kalitesi üzerinde olumlu gelişmelerin istenilen seviyelerde gerçekleşmesini engellediğini söyledi. Tüketim alışkanlıkları, alım gücü ve tüketici bilincinin yanı sıra, yüksek üretim maliyetlerinin yüksek olmasının da kaliteli ve kayıtlı ürün tüketimini olumsuz yönde etkilediğini kaydeden Bahçıvan, şu değerlendirmeyi yaptı: "Hayvanlarımızın genetik verim kapasiteleri arttırılmalıdır. Türkiye büyükbaş hayvan varlığının yüzde 34.5’i düşük verimli yerli ırk, yüzde 43.1’i orta verimli melez ırk ve yüzde 22.4’ü yüksek verimli kültür ırkıdır. Küçükbaş hayvan varlığının ise yüzde 97’ini yerli ırklar teşkil etmektedir.Düşük verimli yerli ırklarımızın genetik verim kapasitelerinin arttırılması, melez ırkların kapasitelerinin yükseltilmesi hayvancılığımızda kaçınılmaz bir zorunluluktur. Üretim girdi maliyetleri düşürülmelidir. Yem, hayvancılık sektörünün en önemli girdileri içerisinde yer almaktadır. Yem kalitesi ve yem fiyatları ürünün kalite ve fiyatında önemli ölçüde doğrudan etkili olmaktadır. Bu nedenle, yem politikalarının gözden geçirilip dünya fiyatları düzeyinde yem hammaddesi temin edilmesi sağlanmalıdır. Ancak bu şartlar altında dünya fiyatlarından üretim yapmak mümkün olacaktır. 16