29 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

TBMM Komisyonu Dörtyol ve Antakya’daydı... Üretici derdini anlattı Akın BODUR D ÖRTYOL TBMM tarafından yaş sebze ve kesme çiçek ile narenciye üretim ve ihracatındaki sorunları araştırmak amacıyla kurulan komisyon, Hatay'ın Dörtyol ve Antakya ilçelerinde üreticilerle görüşmeler yaptı. Tarım Bakanlığı ve TBMM uzmanlarının da katıldığı komisyon toplantısında konuşan Dörtyollu üreticiler, destek olmazsa tarımda yaşanan sorunların aşılamayacağı mesajını verdi. 17 milletvekilinden 12 üyenin katılımı ile yapılan Dörtyol'daki toplantıda konuşan Araştırma Komisyonu Başkanı ve Mersin AKP Milletvekili Ali Er, Ankara'da oturarak sorunlar ile çözüm yollarına kalıcı önlemler alınamadığını belirtti. Er, "Yerinde inceleme ve görüşmede bulunmak çok önemli. O yüzden üretim yerlerini dolaşıyoruz, bugün de Dörtyol'da bulunuyoruz" dedi. Komisyon üyelerinin tarımı bilen ve tarım kesimi ile iç içe olan milletvekillerinden belirlendiğinin altını çizen Er, şöyle konuştu: "Tüm görüşmeler kayıt altına alınıyor ve komisyonun inceleme ve görüşmelerini tamamlaması sonrasında bir rapor hazırlanacak, sonuç alınıncaya kadar da konuyu yakından takip edecek. Biz buraya konuşmaya gelmedik. O yüzden konuşmayıp, sizleri dinleyeceğiz. Sorunlarınızı ve çözüm önerilerinizi öğreneceğiz." Komisyon Başkanı Er, ülkemizin nüfusunun çoğunun tarımla uğraştığının da altını çizerek, "Çiftçiliğin zor olduğunu biliyoruz. Nüfusun yarısından fazlası da tarımla, çiftçilikle uğraşıyorsa, bu konu da çok önemlidir" dedi ve çiftçinin tarladan uzaklaşması, başka bir işe başlaması durumunda da yeniden tarımla uğraşmasının zor olduğunu ifade etti. Toplantınının açılış konuşmasını yapan Dörtyol Kaymakamı Hayri Sandıkçı da, komisyonun, ismi narenciye ile özleşleşen Dörtyol'da toplanmasını çok anlamlı bulduklarını ifade etti. Dörtyol'un 504 bin kilometrekareden oluştuğunu, 310 dekar ormanlık alana sahip olduğunu, 124 bin dekar ekilebilir alanının, 104 bin dekarının sulu tarıma uygun olduğunu anlatan Kaymakam Sandıkçı, "İlçemizin 52 bin dekar alanı narenciye, kayısı ve zeytin ekimi alanıdır. 30 bin dekarda da hukubat ekimi yapılıyor" dedi ve bölgedeki meyvesebzeciliğin eski usullerle yapıldığını, modern tarımın uygulanması, ihtiyaca göre üretimin şekillenmesini istediklerini ifade etti. Sandıkçı, "Çok fazla üretim yerine, kaliteli üretime geçilmelidir. Ve pazarlama yapılarak, rekabet edilmesi gerektiğini düşünüyorum" dedi. Sorunlarını anlatan üreticilerden Altınçağ Sulama Kooperatifi sözcüsü Ahmet Seçer, dünya ile rekabet etmek için kaliteli üretimin yapılması gerektiğini söyledi. Seçer, "Alınterimizin, üretimimizin değerini alamıyoruz. Hükümet 'tarıma mazot, destekleme, gübre desteği veriyoruz' diyor. Destekleme primi sadece büyük çiftçiye yarıyor. O destekle büyük çiftçi ayakta kalabiliyor, ama onunla küçük çiftçinin ayakta kalması mümkün değil. O nedenle biz; küçük üreticilere destek verilmesin. O destek yerine ürünümüzü ihraç edeceklerin primini yükseltsin" dedi ve daha önce de komisyonun kurulduğunu, ama hiçbir sonucun alınmadığının altını çizerek, bu komisyonun da bu şekilde sonuçlanmamasını temenni ettiğini kaydetti. Üyelik başvurusu yaptığımız AB'nin 'tarım kesimini küçültün' dediğini de anımsatan Seçer, bunun ve IMF'nin yaklaşımının sorgulanması gerektiğini kaydetti. Üreticilerden Bedi Duran tarımda planlama isterken, Rasim Özcan da, narenciye ürünlerindeki teşvik farklılığının ortadan kaldırılmasını önerdi. Özcan, "Sulamanın saati 14 YTL, işçilik yevmiyesi 30 YTL. O nedenle bölgede damlama suyuna geçişin yaygınlaşması gerekir. Bu desteklenmeli" diye konuştu. Narenciye üreticisi Veli Coşkun da, tarım kredi kooperatiflerinden kredi alamadıklarını anlattı ve kredi limitleri ile miktarının yükseltilmesi isteğinde bulundu. Hacı Ali Ergil de, bölgedeki narenciye üretimini destekleyen ve hisselerinin çoğunun devlete ait olduğu Güneysu Meyve Suyu Fabrikası'nın özelleştirilmesinden sonra narenciye üreticisinin daha da sıkıntıya düştüğünü kaydetti. AB’de hayvanın bile refah standardı var Yrd. Doç. Dr. Yaşar Uysal: “AB'ye tam üye olmadan da tarımsal faaliyetlerin Avrupa standartlarına taşınması gerekiyor.” ADANA (A.A) Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Yaşar Uysal, Avrupa'da hayvanların bile refahı için standartları bulunduğunu, buna karşın Türkiye'de, özellikle köylerdeki vatandaşlar için belirli refah düzeyinin sağlanamadığını anlattı. Uysal, Adana Valiliği Avrupa Birliği Koordinasyon Merkezi tarafından, 9 Mayıs Avrupa Günü nedeniyle düzenlenen ''Avrupa Birliği Tarım Politikaları'' konulu seminerde, AB'de tarım sektöründe yapılan reformlar, tarihsel gelişim ve uyulması gereken standartlarla ilgili bilgi verdi. Uysal, AB'ye uyum sağlama sözü verip, çeşitli yasalar çıkararak Avrupa standartlarının yakalanamayacağını, çiftçilerin babadan kalma yöntemleri bir kenara bırakarak, zihniyet ve TBMM tarafından yaş sebze ve kesme çiçek ile narenciye üretim ve ihracatındaki sorunları araştırmak amacıyla kurulan komisyon, Hatay'ın Dörtyol ve Antakya ilçelerinde üreticilerle görüşmeler yaptı. sağlamak, çiftçilerin gelirlerini artırmak, teknik gelişme ve istihdamı artırmak amaçlanıyor. AB'de üreticilere önemli destekler veriliyor. Ancak, bunun karşılığında belirli standartlar isteniyor. Avrupa'da hayvanın refahı için bile standartlar varken, bizde insanlar için refah düzeyi yok.'' Uysal, AB tarım politikasının 3 sac ayağı üzerine kurulduğunu, bunların iç piyasayı müdahale, dış rekabete karşı koruma, ürünlere doğrudan destek sağlayan düzenlemeler olduğunu anlattı. Uysal, AB üye ülkeleri tarafından 1967 yılında Tarımsal Yönlendirme ve Garanti Fonu'nun kurulduğunu, bunun tarım sektörü için çok sağlam bir havuz sistemini getirdiğini belirtti. Tüm ülkelerin bu havuza eşit para aktardığını ve desteklerin bu fon aracılığıyla sağlandığını ifade eden Uysal, Türkiye'de bu sistemin kurulamadığını, çiftçiye ödenen paranın enflasyona etki olarak görüldüğünü vurguladı. Toplantıya Adana Vali Yardımcısı Abdullah Dölek, Tarım İl Müdürü Abdullah Keskin, Almanya Fahri Konsolosu Teyfik Kısacık ve çok sayıda davetli katıldı. teknolojilerini değiştirecek, geliştirecek destek programları hazırlanması gerektiğini belirtti. AB'ye tam üye olmadan da tarımsal faaliyetlerin Avrupa standartlarına taşınması gerektiğini kaydeden Uysal, üyelikle Türkiye'nin tarımsal anlamda gelişeceğinin altını çizdi. Dünya genelinde sektörel dağılımda tarımın ortalama yüzde 1,4 payı bulunduğu, Türkiye'de ise bu rakamın yüzde 11,7 olduğunu ifade eden Uysal, şöyle devam etti: ''AB ülkelerinin tüm sektörler içinde tarımsal payı yüzde 1,9, Türkiye bu oranı fazlasıyla katlıyor. Ancak, Avrupa'da üreticiler Türkiye'den daha fazla kazanıyor ve rekabet gücü daha yüksek. AB'nin ilk ortak politikası tarım üzerine yapıldı. İkinci Dünya Savaşı'nda, açlıktan ölenlerin sayısı çatışmalardakinden daha fazla. Avrupa'da geliştirilen tarım politikasıyla tüketiciye makul fiyat sunmak, piyasada istikrarı 28
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear