27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

MEŞRUTİYET ORTAMINDA KÜRT CEMİYETLERİ ve KÜRT TEALİ CEMİYETİ İttihat ve Terakki Cemiyeti içinde de etkin rol oynayan Kürt ileri gelenleri, Meşrutiyet döneminde imparatorlukta çeşitli örgütlenmelere girişmişlerdi. Bunların en önemlilerinden biri olan Osmanlı Kürt İttihat ve Terakki Cemiyeti 1908 yılında kurulmuş ve Abdülhamid uygulamalarına karşı çıkan kimi etkinliklerde bulunmuştu. Yine aynı yıl Abdullah Efendizade Seyyit Abdülkadir, İsmail Paşazade Müşir Ahmet Paşa ve arkadaşlarınca kurulan Kürt Teavün ve Terakki Cemiyeti, Bitlis, Diyarbakır, Musul gibi şehirlerde temsilcilikler açarak örgütlenmişti. Kuruluş nizamnamesine göre cemiyetin amacı Kürtlerin Kanunı Esasi’nin vatandaşlara tanıdığı haklardan faydalanmasını sağlamaktı. Ancak cemiyet Osmanlılık sıfatını daima korumayı, din ve devletin sürekliliğinin yegâne koşulu olan meşrutiyete bağlı kalmayı, farklı unsurlar ve aşiretler arasındaki ihtilafların giderilmesi için de gerekli girişimlerde bulunmayı savunuyordu. Bu cemiyetlerin ardından 1912 yılında İstanbul’da Kürt asıllı öğrenciler ve hukukçular tarafından Kürt Hevi Talebe Cemiyeti ve I. Dünya Savaşı sırasında Mısır’da İstihlası Kürdistan Cemiyeti kuruldu. Bu cemiyetlerin hepsi de daha çok Kürtlerin yaşadığı bölgelerdeki koşulların iyileştirilmesini hedefliyor, Osmanlı ülkesinden ayrılmak gibi bir amaç gütmüyordu. Ancak savaş sonrası Mütareke koşulları, bu cemiyetlerin taleplerinde de farklılıklar ortaya çıkmasına yol açtı. Mondros Mütarekesi’nin Osmanlı devlet yönetimini etkisiz bırakmasının ardından, Mayıs 1919’da Seyyit Abdülkadir Efendi başkanlığında bir Kürt Teali Cemiyeti kuruldu. Başlangıçta kendisini 1908’de kurulan Kürt Teavün ve Terakki Cemiyeti’nin devamı gibi gösteren bu örgüt, hayır amacı güden bir cemiyet maskesinin ardında Mütareke sonrasında oluşan uygun koşullardan istifade ederek bağımsız bir Kürt devleti kurmayı hedefliyordu. Doğu Anadolu’nun nüfuzlu aşiretlerinden biri olan Bedirhanoğulları tarafından desteklenen ve İstanbul’daki devlet yöneticileri arasında da üye ve yandaşları olan cemiyetin başkanı Seyyit Abdülkadir Efendi, aynı zamanda Şurayı Devlet reisiydi. Bazı İngiliz subaylarının bağımsız bir Kürdistan devletini desteklemelerinden cesaretlenen cemiyet, Damat Ferit Paşa aracılığıyla İngiltere’ye bu talebini iletti. Bu isteğe sıcak bakmayan İngiltere, Süleymaniye valisi olarak yerel Kürt önderlerden Şeyh Mahmud Barzenci’yi atadı; ancak Şeyh Mahmud Barzenci bölgedeki İngiliz kuvvetlerine karşı bir ayaklanma başlattı. Çıkan olaylarda İngiliz subaylarının da öldürülmesi üzerine İngiltere, Barzenci’yi görevden aldı. Bölgede yaşanan gelişmelerden tedirginlik duyan İstanbul Hükümeti de, cemiyetin Doğu vilayetlerindeki şubelerini kapatma yoluna gitti. Damat Ferit Paşa kabinesinin istifasının ardından etkisini kaybetmeye başlayan Kürdistan Teali Cemiyeti’nin çalışmaları, Ankara Hükümeti’nin kurulmasının ardından sona erdi. Solda Aşiretlerin egemen olduğu Doğu bölgesinde Mütareke sonrasında galip devletlerin güdümüyle Osmanlı idaresine karşı belirgin bir hareketlenme ortaya çıktı. Kürtçenin resmi dil olarak benimsenmesi, Kürtçe bilen devlet memurlarının tayin edilmesi ve yöreden toplanan vergilerin yerel ihtiyaçlar için kullanılması gibi taleplerden oluşan bir dilekçe düzenlemiş, bu durum hükümeti bazı önlemler almaya yöneltmişti. Ancak alınan önlemler isyan hareketlerini önleyememiş, 1914 yılı başlarında Şeyh Abdüsselam Barzani, Şeyh Taha ve Abdürrezzak Bedirhan ile ittifak kurarak ayaklanmıştı. Ardından mart ayında Molla Selim ve bazı şeyhlerden oluşan bir grup şeriat taraftarı bir ayak36 lanma yapmış, tüm bu girişimler zorlukla bastırılmıştı. I. Dünya Savaşı sırasında Kürtler cephelerde Osmanlı ordusu adına savaştılarsa da, sonraki siyasi gelişmeler kimlik duygusunun tekrar hareketlenmesine yol açmıştı. 1917 baharında Süleymaniye’de bir araya gelen Kürt ileri gelenleri geçici bir Kürt hükümeti kurulmasını önermiş, bir yıl sonra da faaliyetine ara vermiş olan Osmanlı Kürt İttihat ve Terakki Cemiyeti’ni yeniden canlandırmışlardı. Savaş sonrasında “kendi kaderini tayin” ilkesinden yola çıkarak özerklik talebinde bulunan Kütler, tıpkı Ermeniler gibi Doğu illerinde hak talep ediyor, bu illerdeki Kürt varlığının diğer milliyetlerden daha fazla olduğunu savunuyorlardı. İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Calthorpe, 5 Ocak 1919 tarihinde Arthur Balfour’a gönderdiği bir yazıda Kürtlerin taleplerinden söz ederken asıl kararı Barış Konferansı’na bırakmayı tercih ettiklerini, Kürtlerin ulusal sorunlarını Avrupa’da duyurmak için kendilerine yol açılmasını istediklerini bildiriyordu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear