21 Haziran 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

C J K SPOR BASKETBOL ŞUBAT SALI JORDAN VE DİĞERLERİ yukarıda, olduğu yerde çaresizce zıplıyor. Diğer Lakers oyuncuları BAKINCA Futbolda Şiddet SERDAR KIZIK ERRY WEST: 28 Mayıs 1938’de Chelyan’da doğan Jerry Alan West’in ismi Lakers’la özdeşleşmiştir. Başarılarla dolu 14 yıllık NBA kariyerinin tamamını bu takımda geçiren ‘Mr. Clutch’, öylesine kaliteli bir garddı ki dripling yapan silüeti yıllardır ligin logosunda yer alıyor. West, 6869 sezonunda Boston’la mutlu sona ulaşırken final serisinin MVP’si olarak dikkatleri üzerine çekmiş, 6 yıl sonra gelen Lakers şampiyonluğunda da Chamberlain ile başrolü paylaşmıştı. Tam 14 kez AllStar seçilen Jerry, şu anda Memphis Grizzlies’in genel menajerliğini yapmakta.. AREEM ABDULJABBAR: 70’ler karışıktır; 10 yıllık dönemde 8 ayrı takım şampiyonluk yaşamıştır. O yıllarda basketbolseverlerin gözüne en çok batan uzun ince bir adamdır. Ferdinand Lewis Alcindor’un lige adım atışı da ilginçtir. Üniversiteden sonra Harlem Globe Trotters’tan 1 milyon dolarlık bir teklif alan Lew, 1969 draftına girer. İlk seçim hakkı para atışında (!) Phoenix’i yenen Milwaukee’dedir ve Bucks, 2.18’lik UCLA’lıyı seçiverir. Sonrası malum; din ve isim değiştirir Kareem AbdulJabbar... Bir de hâlâ anlamakta güçlük çektiğimiz ‘skyhook’ diye engellenmesi alabildiğine zor olan bir atış stili icat eder. Bruce Lee ile dövüş talimleri yapmanın atletik ve zihinsel getirileri mevcut yeteneğiyle birleşince de ortaya tüm zamanların en fazla sayı (38 bin 387) atan oyuncusu çıkar. Tam 18 henüz bu sayıyı geçen yok kez AllStar, 6 kez ligin MVP’si seçilen bunu da geçen yok Kareem, NBA serüveni boyunca çıktığı 1560 maçta toplam 57 bin 446 dakika sahada kalarak erişilmesi güç bir başka rekora daha imza atar. ULİUS ERWING: Yıl 1980... NBA finallerinin 4. maçında Philadelphia, Los Angeles’ı konuk ediyor. Ev sahibinin 105102 kazandığı maçta yaşanan bir pozisyon... Julius Winfield Erving II, pota altındaki dip çizginin sağından turnikeye giriyor. Karşısına Kareem dikiliyor. Normal şartlarda topun Erving’in ‘elinde patlaması’ gerekiyor. Ama zatı muhterem, fizik kuralları ve rakip takım oyuncuları yokmuşcasına havada keyfince süzülüyor. Sağ elindeki topu hayali bir yarım daire çizerek sol, yani ona göre ters tarafından çemberin içine bırakıyor. Kareem bu sırada elleri topu oyuna sokmaları gerektiğinin farkına varana dek ağızları açık havaya bakıyor. ‘Dr. J.’ gerçeğini sanırım en iyi böyle özetleyebiliriz. Basketbolun oynanış şeklini değiştiren adamı okumaktan ziyade arşivleri karıştırıp onu izlemenin keyfine varmanızı öneririz. ARRY BIRD: Boston Celtics, 197879 sezonunda 82 maçın sadece 29’unu kazanabilmiştir. 1979’da takıma 2.06 boyunda Indianalı bir beyaz katılır. Larry Joe Bird, 21.3 sayı, 10.4 ribaunt, 4.5 asist ortalamalarını yakaladığı sezonun sonunda ‘yılın çaylağı’ seçilirken, Boston’ın galibiyet sayısı da 29’dan 61’e çıkmıştır. Ancak Bird’ün sıradan bir oyuncu olmadığının en büyük kanıtı istatistikleri değil, takım arkadaşlarının oyunlarını bir üst seviyeye çıkarmasıdır. Boston, yeni yıldızıyla 2. sezonunda şampiyon olur... Hızlı hareket edemeyen, yükseğe sıçrayamayan, kısacası tanrı vergisi yeteneklere sahip olmayan Larry, oyununu müthiş zekası, çalışkanlığı ve azmiyle körükleyerek 12 yıl boyunca tüm dünyaya basketbolu sevdirir. Bird’ü, efsane mertebesine yükselten de kişisel başarıları değil, Celtics’i tekrar bir takım haline getirmesidir. AGIC JOHNSON: 1979 draftının dünyaya Larry Bird’den başka bir armağanı da vardı; Earvin ‘Magic’ Johnson... 2.06’lık, 116 kiloluk bir oyun kurucu! 1975’den beri Kareem AbdulJabbar’ı kadrosunda bulunduran Lakers, bir türlü şampiyon olamıyordu. Çünkü bir eksikleri vardı, taa ki Johnson’u draft edilene kadar... Genç oyuncu takıma o kadar çabuk ve fazla etki eder ki, 6 yıldır finallere yükselemeyen Lakers 197980 sezonunu şampiyon tamamlar. Finallerin MVP’si de ‘büyülü çaylak’ olur... Magic’in hem gözlere ziyafet yaşatan hem de istatistiklere yansıyan oyun stili, artık Lakers’ın sistemi haline gelmiştir. ‘Showtime’ basketbolu ortalığı kasıp kavurmaktadır. 89’da Detroit’in kötü çocukları piyasaya çıkana kadar, Magic’in önderliğindeki Lakers (1986 hariç) her yıl NBA finali oynar ve 9 sezonda 5 şampiyonluk kazanır. Sonra ne mi olur? ‘Kafasının arkasında gözleri olan adam’ın heykeli Staples Center’a dikilir... MICHAEL JORDAN: “Önce Michael Jordan gelir, sonra da biz geriye kalanlar...” (Magic Johnson) L M J Futbolda şiddet sarmalında boğuşuyoruz. Tribünler gergin, olaylar, kavgalar, pankartlar, sloganlar... Neler oluyor? İnsanlık tarihinin en çetrefilli sorunlarından “şiddet” olgusuna nasıl bakalım? Şiddetin bireyselliği ve toplumsallığı, felsefesi, sosyolojisi üstünde yazılan, çizilen, söylenen, birbirinden farklı o kadar çok değerlendirme var ki... İpin ucunu nereden tutalım? Fanatizmle mi açıklayalım olan biteni, eğitimsizlikle mi? 500 milyar dolarlık devasa bir pazara dönüşmüş futbol olgusunu ve içindeki şiddet boyutunu neresinden ele alalım? En doğrusu dünyamızın, ülkemizin yaşadığı süreçleri dikkate alarak işe başlamalı... Ormanı görmeden içindeki bir ağacın üstüne konuşmak, laf salatası olacaktır çünkü... Nedir manzara? Tek kutuplu dünya, insanlığa ne huzur getirdi, ne de mutluluk. Kana bulunan, umutları giderek azalan insanlık, “yeni dünya düzeni”nin burgacında sarsalıyor. Ülkemizi gelince, yeryüzü coğrafyasının en sancılı bölgesinde, debelenip duruyoruz. Büyük bir yozlaşma, büyük bir erozyon. Türkiye çökertilmiş, neredeyse kendini yönetmekten aciz. Bankalarımız, topraklarımız, yeraltı kaynaklarımız, yılların birikimleriyle oluşturduğumuz varlıklarımız tek tek elden gidiyor, yabancılara satılıyor. Küresel egemenler, ülkeyi hedef seçmiş. Siyasal cinayetler sürüyor. Etnik ayrımcılık körükleniyor. Yoksulluk büyümüş, işsizlik artmış Yağma, talan ve soygun diz boyu. Hortumlar, Anadolu kasabalarına ulaştı. Milyonlarca insan yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Yüz binlerce genç işsiz. Milli eğitim çökmüş. Yüz binlerce üniversite mezunu kahvelerde, okey masalarında, internette sanal dünyada yüzüyor. Adli cinayetlerde artış çığ gibi... Çocuk pornosunda Türkiye, ilk sıralarda. Töre cinayetlerinde genç kızlar boğazlanıyor. Ağabeyler, babalar amcalar ve yeğenler, öz varlıklarının namus cellâtları oluyor. Batman’da genç kız intiharları... Güneydoğu’da kamyonla taşınan insanlar, dere sularında ölüyor. Mantardan, soba gazı zehirlerinden ölümler var bu ülkede. Kentler kap kaç, hırsızlık ve gasp cenderesinde kıvranıyor. Güvenlik sorunu ülke genelinde ön sıralara yükseliyor... Değer yargıları törpülenmiş, erozyona uğramış, zedelenmiş ve değişmiş... Dostluk, arkadaşlık, dayanışma sevgi bağları incelemiş. Bireysel çıkar, bireysel kurtuluş en kutsal değer, en geçerli reçete olmuş... Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin, olayların, Sporda Şiddet Yasası’nın il güvenlik kurullarınca gerektiği biçimde işletilmediğinden kaynaklandığını söylüyor. Peki, yukarıda dile getirdiğimiz sorunlarla ilgili yasal düzenlemeler yok mu? Onları kim işletmiyor? İşte bu gerçeklerden sonra, tribünlere, oyun alanlarına bakıp, şimdi yeniden yöneltelim soruyu: “Futbolda şiddet neden oluyor?” EPosta:serdarkizik?cumhuriyet.com.tr 9
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear