Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Atış serbest U F U K TA N I Ş A N C SPOR ATICILIK KASIM SALI T ürkiye’de atıcılık deyince akla tartışmasız Oğuzhan Tüzün adı gelir. Daha çok genç olmasına karşın Dünya ve Avrupa şampiyonluklarının yanına bir dünya rekoru da sıkıştırmasını bildi. O’nun en büyük sıkıntısı bu sporun yanlış tanıtılması ve silahın bilinçli kullanılmaması. Bu spora gönülden bağlı olan Tüzün, sorularımıza samimi cevaplar verirken medyanın silahı kötü tanıtmasından yakındı. Türkiye’de gençlerin büyük kesimi futbol gibi sporları tercih ederken siz atıcılığı tercih ettiniz... Aslında spor yaşantıma 5 yaşında basketbolla başladım. Onun dışında yüzme ve futbola da uğraştım ancak babamın aşıladığı bu tüfek atma sevgisinden dolayı bu sporu bilinçli bir biçimde yapmak istedim ve 14 yaşında atıcılığa İstanbul Avcılık ve Atıcık Kulübü başladım. Onların hâlâ lisanslı sporcusuyum. Neredeyse her gün gazetelerde maganda kurşunuyla ölen insanları görüyoruz. Silahla uğraşmanız atıcılığa karış bir ön yargı oluşturuyor mu? Maalesef sokaktaki maganda sayımız çok fazla. İnsanlar bellerinde silahla dolaşıyor, olmadık yerde silah atıyorlar. Fakat poligonlarda hiç bir tehlike yok. Atıcı gelir atışını yapar ve gider. Ne bir canlıya ateş edilir ne de magandalık tarzı bir hedefe ateş edilir. Bu poligonda sadece uçan ve vurulması gereken hedeflere atış yapılır. Yani biz silahı bilinçli bir biçimde kullanıyoruz. Bizim branşımız olimpik bir branştır. Olimpiyatlarda yarışılan bir branş olduğu için Türkiye’de bu konuda daha ileri gitmemiz gerekirken basın ve diğer yayın organlarında silah hep kötü lanse ediliyor. Biz buna çok kızıyoruz çünkü silahla bilinçli bir şekilde uğraşan bizim gibi bir kitle de var. Basının ve medyanın bizim silahı bilinçli bir şekilde kullandığımızı halka tanıtması gerekiyor. Çok masraflı bir spor dalıyla uğra şıyorsununuz. Size kimler destek oluyor? Ülker şu anda benim en büyük destekçim durumunda. 1999 yılından bu yana benim sponsorluğumu üstleniyorlar. Özellikle Murat Ülker bana çok büyük destek oldu, beni buralara taşıyan insan olduğunu söyleyebilirim. O bana inandı ve sahip çıktı, bende başarılı oldum. Onlarla neredeyse abikardeş ilişkimiz var, sıkıntılarımı direk paylaşabiliyorum. Gerçekten çok masraflı bir spor dalıyla uğdaşıyoruz. Elbette seyehatlerimize oluyor va bunları da federasyonumuz karşılıyor. Ailemin desteği çok fazla, zaten o olmadan da başarı gelmezdi. Özellikle özerklikten sonra Avcılık ve Atıcılık Federasyonu’nu nasıl değerlendiriyorsunuz? Geçen yıl seçilen federasyon başkanımız Latif Aral Atiş, Sarsılmaz Silah Sanayii’nin sahibi ve silahın içinden geliyor. Onun bu spora katkıları çok fazla. Öezllikle özerklik kazanılmasından sonra bize iyi imkanlar sundular. Daha önceki federasyonun kesinlikle çok daha öndeyiz. O federasyon döneminde de iyi başarılar almıştık ama şimdi daha da iyi olacağız. Federasyonumuz bu yıl Özbek asıllı yıllarca Rus takımında yarışmış bir antrenör getirdi. Bu konu ile de yakından ilgileniyor ve sporcusuna sahip çıkıyorlar. Önemli olan da bu zaten... BENİ DÜNYA TANIYOR Teknoloji yetersiz Türk atıcılığının uzun zamandır içindesiniz. Ne gibi sorunlarla karşılaşıyorsunuz? Bizim şu anda en büyük sıkıntımız İtalya’nın silah sanayiinde çok önde olması. Attığımız plaklat İtalyan, fişekler İtalyan, tüfekler İtalyan... Sarsılmaz yeni tüfekler yapıyor ama teknoloji olarak hâlâ İtalya seviyesinde değiliz. Bu sporda da her zaman ilk 3 sırada yer alıyorlar ancak zaman zaman İtalyan’ları yarışmalarda geçiyoruz. Türk insanın yeteneğinin onlardan daha iyi olduğuna inanıyorum. Ancak asıl önemli olan kabiliyetli insanı bulabilmek, ona maddi imkan sağlayabilmek ve onu atıcı yapıp yetiştirebilmek. Bu gerçekten zor bir iş. Bu sporla uğraşacaksan haftanın 34 günü idman yapmak zorundasın. Antremanlarımızda sabah 10’da başlayıp akşam 5’de bitiyor. Yazın bu süre daha da artıyor çünkü açık alanda yapılan spor kışın pek imkan vermiyor ama biz yine de atmaya devam ediyoruz. P eki dünyada atıcılık ne durumda ve Türk atıcılığına nasıl bakılıyor? Dünyada bu sporu çoğunlukla çok varlıklı insanlar yapıyor ve çok önem veriyorlar. Ben atıcılığa ilk başladığımda Türkiye’yi neredeyse kimse umursamıyordu. 1999’da şampiyon olduktan sonra bütün bu bakış açıları değişti. Daha sonra da bu şampiyonluklar devam edince insanlar bizimle ilgilenmeye başladı. Şimdi atışla ilgili çok samimi bir arkadaş çevrem var. Örneğin İtalyan Ulusal takımında benim çok samimi arkadaşlarım var. Çok güzel ikili ilişkiler kurdum. Bu ülkemizin tanıntımı içinde çok önemli bir olay. ÇOK ENERJİ HARCIYORUZ B 22 azı insanlar ‘bunlar koşmuyor, bu ne biçim spor’ dese de üzerimizde psikolojik anlamda büyük bir baskı var. Ayrıca atıcılık kondisyon isteyen bir spordur. Bir tüfeğin tepmesi 30 kg’ye eşittir, günde 150 atış yaptığımızı düşündüğünüz zaman korkunç bir rakamla karşı karşıya kalıyorsunuz. Bunu dışardan bakanlar anlamıyor.