Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
İnönü’deki tartan nerede? C Ü N E Y T E . K O RY Ü R E K stanbul bildiğiniz gibi 123 milyonu aşkın bir nüfusu barındırıyor. Hemen hemen Yunanistan’ın tüm nüfusu kadar... İstanbul bu nüfusuyla orta büyüklükteki bir Avrupa ülkesi kadar büyük. Bize göre küçük olan Avusturya’nın Linz kentini düşünün, tüm nüfusu 100 bin. Şimdi İstanbul’u Yunanistan’la karşılaştıralım. Yunanistan’ın Atina kentinde olimpiyatlar yapıldı. Atletizm dahil diğer 28 sporda yarışmacılar yarışacak tesisler buldu. İstanbul’da ise uluslararası bir atletizm yarışmasını düzenleyecek bir tartan pist dahi yok. Diyeceksiniz ki Atatürk Olimpiyat Stadı’nı unuttun mu? Tabii ki unutmadım. Ama sporu bu kadar seven Atina halkı bile olimpiyatların dışında bir atletizm yarışması için 80 bin kişilik o stadı dolduramıyor. Bizde ise spor denince sadece futbolu anımsayan, tanıyan ve bilen bir seyircinin bizim Atatürk Stadı’nın ufak bir köşesini dahi doldurması mümkün değil. Linz kentinde 20 bin kişilik bir stat var. Etrafının yarısı ağaçlarla çevrilmiş ama gayet güzel bir tartan pisti var ve her yıl en aşağı 30 kadar olimpiyat ve dünya şampiyonu, dünya rekortmeni oraya geliyor ve yarışıyor. İlgililere sorarsanız İstanbul’daki Burhan Felek Spor Tesisleri’nde bir Ekrem Koçak Pisti var. Pist demeye kıyamıyorsunuz! Seyirci kapasitesi 500’ü geçmez. Atletler pist yanına serilmiş 80 metre uzunluğunda ve 80 cm. eninde bir tartan parçası üzerinde, hem de yüzlercesi bir arada ısınırlar. Tabii ki buna ısınmak denilirse... Adeta itiş kakış yürürler, zıplarlar, koşmaya çalışırlar. A ma gelin görün ki Beşiktaş Kulübü yöneticileri piste Beşiktaşlı atletlerden başkasını almadı. Bunu gayet yakından biliyorum. Zira beni dahi almadılar ve ancak stat müdüründen izin alarak sahaya girdim. İşin daha kötüsü ne Atletizm Federasyonu ne de İstanbul Atletizm Ajanlığı, İnönü’de o canım mükemmel piste bir yarışma yapmayı dahi beceremedi ve hatta düşünemedi. C SPOR ATLETİZM KASIM SALI İ Pist için büyük çaba 1 947’de yapılan İnönü Stadı, hemen hemen 30 yıl Türk atletizminin kalbinin attığı yer oldu. Bu pistte yarışan Amerikalı Whitfield, 1948 ve 1952 Olimpiyatları’nda 3 altın madalya kazandı. 1951’de İngiliz Ulusal Takımı’yla gelen sprinter Bailey, 100 metrede dünya rekorunu egale etmiş olarak koştu. 3 yıl sonra 1 mili 4 dakikanın altında ilk koşacak atlet olan Bannister ise İnönü Stadı’nın tanınmış atletleri arasında yer aldı. Alman Ulusal Takımı’yla 1958’de gelen Armin Hary, sprintlerde ABD’liler kadar süratli olduğunu gösterdi ve 2 yıl sonra bu mesafede ilk kez 10 saniye koşarak dünya rekorunu kırdıktan sonra Roma’da olimpiyat madalyasını aldı.1960’ların ortasından başlayarak dünyadaki bütün statlar toprak pistten tartan piste döndü. Ama nedense İnönü Stadı bundan mahrum bırakıldı. 1984’te ben Atletizm Federasyonu Başkanı olarak o zamanki İstanbul Valisi Nevzat Ayaz’la İnönü’ye bir tartan pist kondurabilmek için imkânları araştırırken, bu stadın yanında uluslararası yarışmalar yapılması amacıyla bir de ısınma pisti yeri arayıp durduk. Ama benim ömrüm dayanmadı. Nevzat Ayaz da benim gibi bu spora aşık bir başkan daha bulamadı ki o da araştırmadan vazgeçti. Ben yine boş durmadım. O zamanki spordan sorumlu Devlet Bakanı ve Harp Okulu öğrenciliğinden beri tanıdığım Yücel Seçkiner’i ikna ettim. O da Kent Gıda’yla bir anlaşma yaparak 1998’de İnönü Stadı’na mükemmel bir tartan pist döşenmesini sağladı. İŞİN SONUCU Peki stadın seyirci kapasitesini arttırmak için tribünleri aşağı dek indirerek tartan pisti kaldırıp atan Beşiktaşlı yöneticiler, yarım milyon dolar değerindeki bu tartan yığınını nereye soktu? Bir vatandaş olarak bu tartanın hikâyesini duymak isterim. Bir kurum olarak Kent Gıda da Türk sporuna bir katkı yapıyorum diye altına girdiği bu finansal yükün sonucunun ne olduğunu bilmek ister. 18