Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
BİR GÖSTERİCİNİN İZLENİMLERİ... yapıyoruz. Haberlerin başlığı "Başkentte Tavalar Şakırdıyor". Tek enayilerin bizler olmadığını anlıyoruz. Nereye gideceğimizi bilmesek de, başkaldırının giderek yayıldığını fark ediyoruz. Derken, birkaç ailenin oluşturduğu hazırlıksız bir bandonun peşine takılıyoruz. Hiçbirini tanımadığımız halde onları izliyoruz. Beni tanıyan bir sosyoloji öğrencisine, "Bu bir orta sınıf yağmasıdır. Amaç, sesimizi duyurmak" diyorum. Küreselleşme karşıtlannın örgütü Az sonra, Plaza de Mayo'ya ATTAC'ın internette gezdirdiği bu gitmek üzere, bizi almaya mektup üniversite öğrencisi Pedro geliyorlar. Yanımızda ne para, ne Brieger' in 19 Aralık gösterisinden . kimlik var. Bir tek iletişim kurmak izlenimlerini aktanyor. amacıyla aldığımız cep telefonları var. Nereye gittiğimiz konusunda ecenin on birinde De la hâlâ bir fikrimiz yok, ama içimizde Rua ekranda beliriyor. bir ses "Plaza"da olmamız Kısacık konuşmasında, gerektiğini söylüyor. her şeye karşın, Cavallo'nun llk önce yığınla insanın, "Bu gitmediğine parmak basarak, saçmalığa son. Olağanüstü "Ekonomik sorunlarla başa duruma son" diye haykırdığı çıkmasının yanı sıra, yardıma en meclis binasına yürüyoruz. Ne çok gereksinimi olanlar için ivedi garip bir çelişki. Olağanüstü önlemler aldı," diyor. Bu adam neler söylüyor? Nerede yaşıyor? Yoksa, otistik ya da alzheimerli midir nedir? Her şey içler acısı. Konuşmanın doruk noktasında, birkaç saat önce olağanüstü durum ilan edildiğini dile getiriyor ki, bu çılgınlıktan başka bir şey değil. Telefonların ardı arkası kesilmiyor. "Izliyor musun?" Konuşmayı kimse kaçırmamış olsa gerek. Kimileri, "Adam otistik" diyor. Kimileri kulaklarına inanamadıklarını söylüyorlar. Arka plandaki tencere tava seslerinden Luciano'nun söylediklerinin tek bir sözcüğü bile anlaşılamıyor. Anlaşılan konuşmanın sonuna doğru birileri, "Budala, orospu çocuğu" diye bağırıyor ve herkes elindeki tavalara vurmaya başlıyor. Adam şaşkın bakışlarla, "Nasıl yanı, sızın orada insanlar tası tavayı kapıp sokaklara dökülmedi mi" diye soruyor. Derken uzaklardan bir yerden Arjuntinliler hükümetleri tencere, tavaların metalik sesleri duyuluyor. durum, çizgiyi aşanlar, dizginleri Laura murfağa koşup kopartmışçasına süpermarketlere büyükannesinin tavasını kapıp, saldıranları "bastırmak" amacıyla elindeki demir çubukla sokak ilan edilmişti. Şiddet, işsizlik, açlık fenerini döven karşı komşusu ve acılarla iç içe yaşayan bir halk Nino'nun yanına koşturuyor. için hükümetin alacağı yeni bir Balkondan onları izleyip kararın ne önemi olabilir ki! gülüyorum. Devrim süreçleri ve Gelgelelim, orta sınıf, yani insan tarih çözümlemeleri konusunda haklarıyla ilgili çeşitli eylemlere epey mürekkep yalamış biri olarak, tencere tavalarla sokaklara önayak olmuş halk için, salt olağanüstü hal kavramı bile onları dökülmenin bir çözüm ayaklandırmaya yeterli bir neden. getırmediğinı bıliyorum. Boyle bir Meclis toplantıda. TV tartışmaları şey, olsa olsa, Şılı'de Salvador bile yayımlamıyor. Tartışılanlar Allende'yı devırmeye çalışan orta herhalde kimse için bir önem sınıfla ilgıli mutsuz anıları taşımıyordu. Hiçbir milletvekili çağrıştırmaya yarar. burnunun ucunu bile göstermeye Ancak açıklayamayacağım bir cesaret edemiyordu. Böyle bir duyguyla giyiniyorum ve elime yürekliliği göstermiş olsalar, aldığım irice bir tavayla sokağa basamaklara oturmuş, kollarını fırlayıp, tahta kaşığımla tavaya havaya kaldırarak Arjantin marşını olanca gücümle vurmaya söyleyen, özellikle de, "şanlı başlıyorum. Başka yerlerden şerefli ölmek için ant içelim" diyen gelen tencere tava sesleri de son dizesini bastıra bastıra çevrede yankılanıyor. söyleyen yüzlerce gençle yüz Televizyonda iletilenleri yüze gelirlerdi. kaçırmamak için, tencere vurma Olağanüstü Hal artık yok! işini Laura ile nöbetleşe Başkaldıran binlerce kişi başkente akın ediyor. Başlarında biri yok; kimse önderlik etmiyor, ama herkes ayakta. Biri bana Işçi Partisi'nin bir pankart açmaya niyetlendiğini, ancak halkın derhal engellediğini söylüyor. Halk parti pankartlarını istemiyor. Ortalıkta dolanan tek bir pankart var, o da tek beden olmuş Arjantin pankartı. "Arjantin seni her geçen gün daha da çok seviyorum" diye haykıran binlerce kişilik bir koro ona eşlik ediyor. Garip bir olay. Kimilerini yıllarca görmediğimiz tanıdık yüzler yavaş yavaş ortaya çıkıyorlar. Işte, buradalar. Sağduyumuzun bizi getirdiği yerde hep birlikteyiz. Arkamda silik soluk bir pankart gözüme ilişiyor: "Kayıp yakınları". Çoğu sessizliğe gömülse de, tencere tava sesleri kesilmiyor. Ne fark eder ki? Bu her zamanki eylemlerden biri değil. Ortalıkta ne her zaman boy gösteren politikacılar, ne sendika bizlere geri dönmemiz, Plaza'daki bastırma eyleminin TV'de gösterildiği ve çok ciddi olduğu söyleniyor Küreselleşmenin nimetleri. Kimimiz sokaklarda, kimimiz evden başkaldırıyoruz. Yolumuza devam etmek istiyoruz. Geri çekilmeyi reddediyorum. Ama direnişe pek de hazırlıklı olduğumuz söylenemez; çocuklarını yataklarından kapıp sokaklara dökülen aileler de öyle. Eylemi bastırmak için şiddete başvuruyorlar. Sokakların başkaldırı için orada toplanan sıradan ınsanlarla, çoluk çocukla dolu olması onları hiç mi hiç ilgilendirmiyor. Bizi geri püskürtüyorlar. Kimileri birkaç dakika önce ortalığın sessiz sedasız olduğunu söylüyor. Geri çekiliyoruz, ama Plaza'ya gitmekten de kendimizi alamıyoruz. Bir ağızdan, "Halk bu değilse, nerede halk?" diye bağırıyoruz. Ancak havadaki gazlar bir koşu kaçmamıza neden Süper'e girif 2 Peso... başlangıçta sakin geçiyordu. Polis plastikmermi ileyanıtvenncehalk çok sinirlendi. Taş atarak karşılık verdiler. Protesto gösterileri için izin almak gerekiyor mu ülkenizde? Polise düşenler işkcncc vc dayakla yiiz yüze geliyor mu? J. B:Hayırhayır. Aıjantin'dedemokratik haklarımız var. Tencere tabak çalarak sokaklarda bağınp çağırabiliriz. Ama bu kez iş çok biiyüdü. Sonucun böyle ulacağını kimse kestiremedi. Işkencenin de artıkpek lafı edilmiyor. Insanlar ölümlcre rağmen sokağa çıkmaktan korknıuyor. J. B: Her şeyin dibe vurduğu an geldi çünkü. Bizde "Bronka" diyc bir deyış var. Yani kuduruş, çıldırış, öfke, patlama anı. Işte yaşanan o. Çıldırttılarbizi. ArjantiıTdesolun durumunc? M. P: Sosyalizm ve komünıznı hiçbir zaman güclüolmadıArjantin'de. Latin Amt'rika'dan buraya mizah elçisi olarak gcldiniz. Sohbetimizi karikatürlc bağlayalını. M. P: Türkiye'de ve dünyanın pek çok yerinde Arjantin, tangosuyla tanınıyor. Aslında biz Brezilyalılar gibi durmadan dans etnıeyiz. En önetnli dzelliklerimizden biri mizahtır... Arjantinli karikatürist Siulnas, "Arjantin tnızah iiretimi, uluslararası açıdan her zaman önde gidiyordu. Arjantinli karikatünstleryıırtdışındahepbaşarıholdular. Dünyanın hiçbır ülkesınde böyle bir mızalı üreliıni gürülmemiîjtir"dıyor. 140yıllıkbirgeçmışi var Arjantin'de karikatürün. 19. yy. başında Kıızey Anıerika'danelkileniyorduçızgılenmiz. Onlardabızden çok sayıda karikatür satın alıyorlardı. Sayısız karikatür dergisi çıktı Arjantın cie geçmiş yıllarda. Şimdi ne yazık ki hiç çıkmıyor. Şu anda Arjantin'de iyi para ka/anun çok az sayıda çızer var. Pek çoğu benimgibiyabancıülkelereçalışıyor. Hatta göçüyor. Kendini ifade etmekten vazgeçemeyen çızerler karikatürlerini ınternet aracılığıyla okurlarına iletiyorlar. Bu nedenle sergi albümünde de bol bol site adresi göreceksiniz. ^ Schneider Temple'daki sergi 9 Şubat'a dek açık. Sergiyi mayıs ayındaAnkara Karikatür Festivali'ndede Ankaralılar izleyecek. G tava çala çala devirdiler. başkanları, ne de parti pankartları dolanıyor. Burada bambaşka bir şeyle karşı karşıyayız. Bu, en kendiliğinden biçimiyle sivil başkaldırı değil de ne? Ortada ne davul sesleri, ne de alışılagelmiş gösterilerin izlerinden eser var. Bu kez ne genel bir greve, ne sendikalarla uzlaşmaya, ne de tek başlarına güçlerini kanıtlamaya çalışan öğrenci temsilcilerine gerek var. Sol kanadın yokluğu göze çarpıyor. Acaba şimdi kazanıyor olmamızın püf noktası bu mu? Cavallo'nun istifa ettiği dilden dile dolaşıyor. Ama artık bir söylenti değil. Cavallo istifa etti! Ama isteklerimiz bununla kalmıyor. De la Rua da istifa etmeli. Ters yönden gelen insan seline karşı, "Defolsunlar, defolsunlar" diye şarkı söyleyerek Plaza de Mayo'ya doğru ilerliyoruz. Gözyaşı bombaları çoktan fırlatılmaya başlanmış. Cep telefonlanmıza sarılıyoruz ve oluyor. Bir daha aynı şeye kalkışmaya kimsenin niyeti olmadığından, çoğumuz oradan uzaklaşıyoruz. Ne de olsa hepimızin isteğı yerine gelmiş. Cavallo gitmişti. Şu aşamada iki kışinin yaşamını yitirdiğinden haberdarız. Casa Rosa'nın arkasında beklerken gözyaşı bombalarının ve atılan mermilerin sesi kulağımıza çalınıyor. Mermiler lastik olabilir mi acaba? Orada sessizce beklememize karşın, süvari polisler bizi geri püskürtüyor. Yine Plaza'yı terk ediyoruz. ölü sayısı ansızın fırlıyor. Karanlık çökünce kaçınılmaz olan şey gerçekleşiyor ve De la Rua istifa ediyor. Ne var ki, sabahki sevincimizden eser kalmamış. Federal başkentin göbeğinde beş kişi cansız yatıyor. Halk ayaklanması 24 saat içinde hükümeti devirmeyi başarmış, ama bedelini çok pahalıya ödemişti. .^ Çoviren: RİTA URGAN