Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
r~r"r~r"t™l™l™l™ CUMHURİYET DERGİ HAFTAMN.NOTLARlDu^uAsena dasena@iurk.net BOŞANMA PARTİSİ Bazıları güzel yaşlanıyor C G eçen hafla Hürriyet Başyazarı Oktay Ekşi'nin meslektekı 50. yılıııı kutladığını öğrendik. '50 yıl çalışmak nasıl bir şey olmalı' diye düşünürken benim de bu yıl, meslekteki 30. yılımı doldurduğum aklıma geldi. Şoylc bir uzaklara daldım gittim. Oktay Ekşi'yi, otuz yıl önce 1972 yılında Hürriyet gazetesinde çalışmaya başladığımda tanımıştım, birden albümdeki o fotoğraf aklıma geldi. Celalettin Çetin, Oktay Ekşi ve ben... Resmi buldum, kendi gözlerime daldım. Girdiği nıeslek grubundaki, erkek egemenliğini, çifle standartlı ahlak anlayışını, kadınlara, gençlere yapılan haksızlıkları, yeteneksiz erkeklerin bile korunup kollanıp, yetenekli güçlü kadınların açıkça aşağılanmalannı, koltuğuna kurulup, ayağını masasına uzatan, sahip olduğu unvanıyla kendisini gerçekten bir halt zanneden erkeklerin, kadınları yok etmeye çabalarken, karşı karşıya gelmekten bile ürküp, kem küm etmelerini, sonra patron denilen bir insanoğlunun bir çıft sözüyle o unvanlarını kaybedip süt dökmüş kediye döndüklerini henüz fark edemeyen gözler bunlar. Neyse yine Oktay Bey'e dönelim... Hakkı'yla Sohbet'te onu izlerken, 'Bazı kimseler ne kadar güzel yaşlanıyor' diye düşündüm. Oktay Hkşi de o güzel yaşlananlardan işte... Hadi buna büyümek diyelim çünkü bazı insanlar yaşlanmıyor. Hazılan da ne kadar kötü yaşlanıyor ama. Bazı jönler var hanı, yakışıklılıklanyla iinlü, nasıl kötü yüzleri şimdi, nasıl şiş gözleri... Bir de Hdiz Hun var mesela, ne kadar güzel Celalettin Çetin, Oktay Ekşi, Duygu Asena. yaşlanmış... Acaba o çirkin yaşlanan erkeklerin içlerindeki kötülük mü, maçoluk mu dışan vuruyor? Ya da çok fazla içki sigara içenler mi böyle çirkin yaşlanıyorlar? Oktay Ekşi'ye o güzel bakışlarıyla hep böyle canlı, genç, üretken yıllar dıliyorum.^ T f J£\ ime dergisinde yer alan küçük bir haber şöyle dıyor; " Yargıç Ahamat Ullha Zarif'e göre, Afganistan'da zina yapanlar, Taleban sonrasında da yine öldürülmek üzere taşlanacaklar Zarif'ama biz , küçük taşlar kullanacağız' diyor." Fıkra gibi bir şey. Afganistan'da Taleban gitti ama laik bir ülke olmadığına göre, pek çok şey yine eskisi gibi denebilir. Bir başka fıkra gibi olay da, Kandahar'ın yine eşcinsel şehri unvanına geri dönmesi. Taleban eşcinselliği yasakladığı için, eskiden hıç ortada görünmüyorlarmış. Ama şimdi birdenbire eşcinsel ilişkiler başlamış ve Kandahar yine eşcinsel dünyanın başkenti haline dönüşmüş. Aşna denilen 15 yaşlanndaki yüzleri traşlı erkekler her tarafta görülmeye başlamış. Evli çocuklu erkeklerin bile Aşna'ları varmış. Uizde de 'aşna fişna' diye bir laf vardır, flörtümsü bir durum için kullanılır ya, demek bu söz, erkek sevgili anlamına geliyormuş. Bu sistemde, yani kadınların taşlanarak öldüriildüğü, kadına cinselliğin yasaklandığı, peçelerin altına sokulduğu, kadınların namuslannın öldürülerek temizlendiği bu korkunç sistemde mutlaka zenneler de vardır. Kadının toplum içinde bulunması, erkeklerin arasına karışması mümkün olmayınca dans etmesi söz konusu bile olamaz. Kadını taşlanıak konusunda taviz yok ama olay kendi zevkleri olunca yasak masak hak getire. Aslında kadını evine kapayıp, bir yaratık gibi gören bu erkeklerin kadınlarla ne işi olabilir ki. Gitsinler kendi gibi olan erkeklerle bir adaya kapansınlar, aşna fışnalarını, danslarını, her şeylerini orada halletseler kadınlar da zulümden kurtulsa. ^ NBCe'de Seinfeld'i izliyordum, filmin başındaki show sahnesinde, komiklik olsun diye ne söyledı dersınız; benim yıllardır ciddi ciddi söylediğim bir şeyi, insanlann eşlerinden aynlırken boşanma partisi yapsalar ne güzel olacağını söyledi... Ben bunu hep söylemişimdir hem de Seinfeld gibi espri yapnıak için değil gerçekten böyle düşündüğüm için. İnsanlar medeni olsalar boşanırken de arkadaşlarını çağınp bu haberi verebilirlerdi. 'Evlenirken yanımızdaydınız, şimdi aynlıyonız yine yanımızda olnıanızı istedik. Beraberliğimizi şu şu nedenlerle sürdüremedik, artık birbirimize âşık değil iz, aynı evde orurmak istemiyoruz, bundan sonra hayatımızı şuralarda, şu adres ve telefon numaralannda sürdüreceğiz. Bir zamanlar birbirimizi seviyorduk, ama hayat devam ediyor ve ömür boyu aynı insanı seveceğiz diye bir kural yok, olamaz da. Birbirimizi sevmeden birlıkte olup ilişkimizi, birbirimizi, kendimizi yıprarmak istemedik. Hayat kısa, hızla tükenip gidiyor, insan istediği gibi yaşamalı, zorlama kurallarla özgürlüğünü kısıtlamamalı. Bunları siz yakın dostlanmıza dııyurmak istedik" şeklinde bir konuşmadan sonra, düğündeki gibi dostlarıyla birlikte olup, sonra ayrılabilirlerdi. Tüm aynlıklardaki iizücü yanı da biraz azaltabilirdi belki dostlarla bu durumu paylaşmak. Asla saçmaladığımı sanmıyorum. Gerçek uygarlığın böyle bir şey olduğuna yürekten inanıyorum.^ Erotik mi, pornografik mi?. G eçen hafta ikı ayn çıplaklık gündemdeydi. tkisi de kadın çıplaklığı elbette... Henüz erkeklerin soyunmasına talep yok. Kadınlar çıplak erkeğe bakmaktan hoşlannuyorlar mı? Yoo, hiç sanmıyorunı, hoşlanıyorlardır da, reklamcılar, "amanın bulaşık makinesinin yanında soyunan şu adama bakın, hemen Asuman, çıplaklığtn ne kadar estetik olduğunu kanıtlıyor. gidip bu marka makineyi satın alayım' dıyecek kadar salak kadın olduğunu düşünmediklerinden, ürün tanıtımında çıplak erkek kullanmıyorlar herhalde. Neyse konumuz bu değil... Konumuz Bedri Baykam'ın 'Dişi Entrikalar' sergisi ile, Asuman Krause'nın bir ürün reklamı için çırılçıplak poz vermesi. Bedri'nin kadınları ne kadar ürün gibiydiyse, Asuman'ın fotoğraflan o kadar kendisi gibiydi. Bedri Baykaın inanılmaz üretken, çalışkan bir sanatçı. Her an karşımıza yenı kitaplar yenı sergilerle çıkabiliyor. Birbirinden ilginç çahşmalarında ön planda hep kadını kullanıyor. (ieçen hafta AKM'dekı sergide dolaşırken, 'videoart' adını verdiği 50 dakikalık filmi izlerken, sergideki pek çok kadın, bana ne düşündüğümü sordular... Onlara göre, Bedri, bu çalışmalannda kadını fena halde kullanıyor, bir meta haline getiriyordu. Çoğu eseri pornografikti... Ben ise onlara sadece şunu söyledim; 'Bedri bir erkek, içindekileri dışarı vurmuş işte'. Sonra Bedri'ye aynı şeyi ben de sordum. 'Çok erkek bir sergi bu' dedim. 'Çünkü ben heteroseksüel bir erkeğim, kadınları seviyorum, ne yapmalıydım yani' dedı. Evet, o bir sanatçı, o bir erkek... Peki ama onun eserlerinin alıcılan da mı erkek? Asuman Krause ise soyunmasını eleştirenlere şu yanıtı veriyordu; 'Pornografik olan yüzün ifadesidir. Benim yüz ifadem çocuksu, çok masum.' Cierçekten de saat firması Morris için ünlü tablolardaki kadınlar gibi poz veren Asuman'ın pozlannda pornografiden eser yoktu, erotik bile değildi. Çünkü yüz ifadesi masumdu. Ama Bedri'nin kadınları pek masuma benzemiyorlardı. Çünkü o, kadınları seven bir erkekti ve projenin birebir sahibiydi. Asuman ise projenin kendisıydi. O yüzden Bedri'nin kadınları bir ürün, Asuman'ın pozları ise aynı Asuman gibiydi.^ Bedri bir erkek, o kadınları seviyor...