Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
16 OCAK 2000. SAYI721 Sanat alanındaki anlaşmazlıklann en eskilerinden biri "güzelyararlı" ve "sanatzanaat" tartışması. 20. yüzyıl ise bu tartışmalara konu olan sanatlann işbirliğini olumluyor. Toprak ve Lif 2000 sergisi bunu kanıtlıyor. Sanatlar arası iliski ve 2000 SAKtNE ÇİL ezgi gücünc sahip aklın etkinlıkleri olarak özctlcycbilcccğimiz sanat; imgeleraracılığıylagerçekliği yeniden üretir. Sanatsal imge, bir durutnu gösterirken aynı zamanda birbirine benzer birçok dunımu da dile getirir. Bu dilegeliş nesnel ile öznelın organikbütünlüğünden doğar. Nesnel, sanat eserinde yeniden üretilengerçekteki olaylan, insanoğlunun manevi evrenini, sanatçının bilinci dışında varlık gösteren herşeyi, öznel ise sanatçının bu varlıklara özel bakışıyla ilgili olan herşeyi kapsar. Sanatın amacı, her insanın dünya ile ilişkisini dile getirmek olduğu halde, aynı amaç için farklı çözümler; çağlan, toplumlan, kişileri birbirinden ayıran değişik estetik tercihleri ortaya çıkanr. Aynca gerçekliğin içe ya da çevreye bakışla algılanmaya çalışılması yani gerçeklik kavramının öznel ve nesnel yanlan farklı sanat anlayışlannı doğurur. İçe ya da çevreye bakışın birbiriyle yarışıp çatışması sanat alanındaki anlaşmazlıklan, dinamıkJeri ve yenilenmeleri doğurur. Sanat alanındaki anlaşmazlıklann en eskilerinden biri de "güzelyararlı" ve "sanatzanaat" tartışmasıdır. Endüstri Devrimi ile birlikte ortaya çıkan "Güzel Sanat" ve "Uygulamah Sanat" terimlerinintemeli Rönesans döneminde atılmıştır. Bir dönem "Güzel Sanatlar" başlığı altında toplanan mimarlık, heykel ve resim Rönesans öncesinde ayrı bir sınıflandırmaya dahil edilmeyip, tüm sanatlarla birlikte aynı potada değerlendiriliyordu. Bu pota, Eski Yunan'da "techne" olanaktanımlanıpikicinssanatıda içinde banndınyordu. "Techne", yaratma aracı, kcşfetme yeteneği anlamında kullanıhyordu. Prof. Bülent Özer'in "Yorumlar, Resim, Heykel, Mimarlık" adlı kitabında da değindiğigibi: "Geç Antik Çağ'dan Rönesans'a kadar uzanan sürede hünerler (Latince, ars) ikiye aynlırlardı. Bir yandaözgürliberal hünerler öte yanda da mekanik hünerler. özgür hünerler (Gramer, Retorik, Diyalektik, Aritmetik, Astronomi, Müzik) ya da Rönesans'tan sonraki anlamıyla özgür sanatlar zihne ve mantığa hitap ettiklerinden, el işçiliğine ve malzemeye bağlı kalmadıklanndan liberal (özgür) sayılırdt. El işçiliğiyle somut malzemeye dayanan bütün hünerlerin ise mekanik hünerler sınıfına girdiğini görmekteyiz. Bunlann arasında herhangi bir öncelik ve üstünlük anlayışı söz konusu değildi. Coiton'un 'Ortaçağ Panoroması' adlı eserinde bclirtildiği gibi ünlü ressam Giotto ile onun çağdaşı herhangi bir terzi arasında özlü bir aynma gidilmezdi." 16. yüzyıldan itibaren hümanist uygarlık anlayışınıngelişmesi sanatçının fonksiyonlannın ihtisaslaşmasına yol açtı. O zamana kadar sanatçı aslında zanaatçıidi. Yeteneğini mimar, ressam, çömlekçi ya da heykeltıraş olarak talebe göre topluma sunardı. 1562 yılında, Floransa'da Vasari tarafından kurulan Academia De/Disagno ile birlikte loncaların yanısıra akademilerin açılmasıyla; mekanik hünerlerden (sanatlardan) resim, heykel ve mimarinin "en güzel sanatlar" olarak tanımlanmayabaşlandığını, diğer el hünerlerine ise mekanik faydaya dayanan niteliklerinden ötürü daha aşağıdan (major sanatlar, minör sanatlar aynmıy la) bakılmaya başlandığını görürüz. "Güzel Sanatlar" ın dışında kalanlann toptan " minör" olarak damgalanması hiçbir seramik kap y a da sandalyenin bir yağlıboya tablo kadar büyük sanat eseri obnayacağı yollu son kertede yanlış bir varsayıma yol açmaktaydı. Unutulan bir şey vardı ki o da "minör" olarak değerlendırilen sanatlann başkabirçağ ve kültürde "majör" olabileceğiydi. Tıpkı Eski Mtsır'da mumyacıhğın, Yunan sanatında çömlekçiliğin, Bizan sanatında mozaik sanatının, Osmanlı sanatında çiniciliğin "majör" olabildiği gibi... SuzyHugLevy, "Şimdiki Zaman", 1999. müzik, resim ve heykel maddi anlamda 'yararlı' değillerse onlara 'yararsız' mı demeli? Tabii ki hayır, pekçok kullanım ve işlevleri vardır, bazılan eğitsel, bazılan siyasal, bazılan dinsel, bazılan ahlaksal amaçlıdır... Sözde "yararlı sanatlar" da estetik ve beğeniyi doyuran yanlara sahiptirler. Bu sanatlann ortaya koy duğu eserler plastik formlan ile estetik duyarhğa hitap eden nesnellerdir. Sorun "yararlı" kavramının doğru tanımlanmamasından kaynaklanmaktadır. Günümüzde toprak, cam ve lif gibi geleneksel malzemeler kullanılarak ve bunlann geleneksel teknikleri daha da ileriye götürülerek yetkin eserler ortaya konmaktadır. Geleneksel içerlk günümüz sanatçılan tarafından yeni bir temel üzerine yerleştirilip bazen nesne hakkındaki bcklenti ler değiştirilerek, bazen de nesnenin özellikleri soyutlaştınlarak zaman içinde geriye ve ileriye dönükmecazi göndermeleryapılmaktadır. Sonuçta ortaya plastik sanatlann gerektirdiği gücü, bağımsızhğı, estetik yeterliliği olan eserler çıkmaktadır. Bilindiği gibi 20. yüzyıl sanatı, sanattakı belirli sorunlara yanıt olarak doğar. Bu sorunlann yanıtını arayan sanatçılar, tüm ifade biçimlcrini kullanırken yeniden geleneksel malzemelerin gücünü keşfederler. Bu keşif hem günümüz sanatlannın gelişimine hem de yıllardır "yararlı sanat" ya da "uygulamah sanat" tammlamasıyla anılan seramik, cam ve tekstil sanatlannın yeniden yükselişine neden olur. Artık günümüzde, sanatı, kavram, üslup, materyal ve disiplin olarak sınıflandıran görüşlere yer yoktur. Sanatlar içiçe geçmiş durumdadır. Unutulmamalıdırki, sanat eserleri kültürler, sanatçılar ve madde aracıhğıy la ortaya çıkar. Bütün türler, sanatsal kültürün özel biçimlerinden başka bir şey değildir. Yüzyıllarca süren bu kavram kargaşahğından kurtubnak isterseniz, size bir zamanlar Armenak Usta'nın marangoz atölyesi olan, şimdilerde bir sanat galensine dönüşen bir mckânda yani Galeri Apel'de açılan "Toprak veLif2000" (31 Ocak'a kadar) sergisini öneririz. Handan Börüteçene, Canan Dağdelen, Selma Gürbüz, Gülsün Karamustafa, Nermin Kura, Suzy Hug Levy, Şeyma Reisoğlu Nalça ve Yavuz Tanycli' nin madde ile ilişkilerine göz atarken konuya bir de "Armenak Usta'nın tezgâhı"ndaki mercekle bakın isterseniz!^ Aristokratönyargı... Sanatlar arasındaki karşılaştırmaİar her dönemde estetik kaygılar taşıyan insanlar arasında tartışma konusu olmuş, sanatlar arasındaki benzerlik ve aynhklar, ortak ve özgün amaçlan, yöntemleri açısından ilışkıleri sürekli irdelenmiştir. Eski filozoflarca yapılmış bazı sınıflandırmalar şüpheci ve yargdayıcı bir kritere dayandınlmış, pratik, yararlı ve elle yapılmış olana karşı aristokrat bir ön yargıyı ima etmiştir. Sonralan oldukça mutlakçı ve katı olan sınıflandırma sistemleri öne sürülmüş ama bunlar sanatlann değişken ve içiçe geçen karakterlerini hesaba katmamışlardır. Sanatın işlev ve değeri hakkındaki görüşler, toplumsal örgütlenmede, dinde, felsefede ve estetilcte var olan eğilimlere göre bir uçtan bir diğerine doğru yay ılır." Sanatlann birbirinden kesinlikle ayn ve böy lece karşılaştırma tanımaz olduğu görüşünden, tüm farkhlıklann yüzeysel olduğu ve santaların temelde bir olduğu görüşüne doğru." özellikle John Dewey ve Croce, sanatlann sınıflandınlması yolundaki tüm çabalan yanlış ve yararsız bularak karşı çıkmışlardır. Onlara göre, eğer sanatlann sınırlan yoksa tam olarak tanımlanamazlar ve dolayısıyla felsefi olarak sınıflandırılamazlar. Thomas Mıınro"Sanatlarve Aralanndaki tlişkilcr" adlı kitabında şöyle sorar: Şiir ve Şeyma Reisoğlu Nalça, "Gibi", 1999.