Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
16OCAK2000. SAYI721 gulayabiliyor... Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı, dunyadaki reaktör satışlarını etkıleyeceği korkusuyla, büyükbir sansür uyguladı, Çernobil'de 31 kişi ve bitkiler ölmüştür dendi, sanki otomobil kazası gibi... 1959 yıhnda Birleşmiş Milletler'in iki kuruluşu, WHO ve Uluslararası Atom Enerjisi, aralarında bır anlaşma imzalamışlar. Bu anlaşma diyorki, iki kuruluş birbiri ile mutabakata varmadan rady asyonun dozu düşük de olsa yüksek de olsa, araştırma sonuçlannı yayımlayamazlar, yani WHO Dünya SağhkÖrgütü'ne bir sansür getirilmiş. Şimdi doktorlar bunu değiştirmek için çahşıyor. Bana sorarsanız Çeraobil' in gerçek boyutu asla bilinemeyecek, on bin, yirmi binlerle ifade edilen sonuçlar var. Türkiye'de de sonuçlan var ama 1985'e kadar kanser.bildirisi zorunlu hastalık değildi, o zaman siz daha öncesine gidemiyorsunuz... Türkiye ekonomik açıdan artıları pek öyle göz kamaştırmayan, aksine insan yaşamını tehllkeye atan böyle bir sektöre neden sahip çıkıyor? Teknolojı açısındanmilletin20yüönce vazgeçtiğı şeyi, Türkiyeli siyasileryeni bulmuş gibi görüyorlar, böyle bir gecikme var. Birikimsizlikleri, yeteneksizlikleri, kendi savlannı doğru dürüst ortaya koyamamalanyla kişısel çıkarlannı ve iş takıpçiliğıni üstüste sıraladıklannı görüyorsunuz. Bu yatınmların her birinden bırkaç kişı çok zengin olabiliyor; nükleer santral satılacak bu ülkede de, acaba kimse bundan faydalanmayacak mı? Türkiye'de bu para çıkannı aşan bir kamuoyu baskısı olmak zorunda.Türkmilleti çok sabırlı ve geniş gözükse de, depremde gördüğümüz gibi tepkilerıni göstermeye ve bağırmaya başladı. Bu tepkiler organize olabilirse, örgütlenebilirse, o zaman korkacak bir şey yok diye düşünüyorum. Kim, nasıl örgütleyecek? Bu yaşayarak öğrenilecek bır şey, rteçetesi de yok. Bu artık bir yaşam ve ölüm meselesi halinde. Insanlar aklını başına toplamak zorunda. Karşımızda dev yapılar var; ama biz kendi biçimimizde, rengârenk ve platdar karşıçıkmayaraknüleerenerjiyionayladı, şimdi yanlıştır diyor. Neler dönüyor diye duşünürkcn şunu buldum: Şu anda Amerika şirketi öne çıktı. Siemens belki de şansmı kaybetti ve TEMA şu an nükleer santrala karşı bir şey ler yapmaya çahşıyor... Siyasal yelpazede nükleer santrala karşı çıkışta bir karışıkhk söz konusu, sağ sağ gibi, sol da sol gibi davranmıyor? Biz Akkuyu için en sağdan en sola yüzlerce insanla karşılaştık, konuştuk, MHP ilçe teşkilannın görevlisinden, Refahlı belediye başkanı ve yardımcısına kadar. Insanlara enerji konusunda yaşanan ve yaşanacak olan felaketleri ve çözümleri anlattığınız zaman size hak veriyorlar, kendi geçmişleri ne derse desin. Şu anda partisi ıktidarda olup nükleer santral ı savunsa bile, aynı partili bir belediye başkanı, kendi halkına karşı bir olan bir şeyi onay lamayabiliyor. Sessiz kalındığında 10 yü sonra nasıl bir Türkiye görünümü çıkacak karşımıza? Sessiz kalırsak çok kötü. Avrupa'nın zarannı gördüğü atık yakma tesislerini, ^ Türkiye'ye getirmek isteyen sayısız firma var, kapıda bekliyorlar, siz gidip o kapıya dur demediğiniz sürece, bu adamlaraburasıkocamanbirbahçe. Yani lOyıl sessiz kaldığınız durumda, dünyada, Avrupa'da ne kadar terk edilmiş, ne kadar zehirli Greenpeace uyarıyor: Dünyayı yitiriyoruz. atık çıkaran, ne kadar kaza rıski olan teknoloji varsa tümü Türkiye'ye girer. Avrupa'nın 50 yıl öncc yaptığı yanlışlaradünyaformlarda örgütlenmiş olarak onlara karşı nın tahammülü kalmadı. Türkiye agzına kaçıkarsak başanlı okıruz diye düsünüyorum. dar dolmuş bır bardağın üstüne bir damla Onun için platform sözcüğü bana çok y akın olur ve taşar. Ağır bir fosil yakıt planlıyor geliyor. Sanınm böyle gevşek ve özgürlük Türkiye. Kömür, petrol, doğalgaz, karbontanıyan yapılar btze başan getırir. dioksit nedeniy le küresel ısınma var ve biz Çevreci kimliğini doğaya ve insana anlaşmaya tarafbile olmuyoruz, çünkü dikarşı işlediği suçlara küıf yapan yapılanyorlar ki, biz, zengin bir ülke değıliz ve bumalardavarama.. rada karbondıoksit üretmiyoruz, ama, bu Kesinlikle. Bır kere iyi ve kötü sivil topdoğru değil, çok kısa zamandabiz de dünlum örgütleri aynmları var artık. Bunu söyyayı yok eden ülkelerin arasında yer alacalemek zorundayım ve söyleyeceğim; TEğız ve bu,frenebasınca durmayacak biçimMA'nın II. başkanı Nihat Gökyiğit, Tekfen de olacak. Çünkü, yıllarca önce Avrupa ve Holding'in sahıbi ve Tekfen Holding SiABD bunun sakıncasını anladığı halde buemens ile nükleer santral ihalesine ortak, gün ticari çıkarlar o kadar önde geliyor ki nükleer santral yapılması için teklif veren zarzordizginleyebiliyorlar.Türkiye,ya«r konsorsiyumun içınde. TEMA bugüne ka DERGIDEN Merhaba, Bu haftaki dergimizin kapak konusu Türkiye 'ye yapılması planlanan nükleer santrallar. Doğrusu dünya nükleer enerji ileyeni tanışmıyor. Tehlikeli kazaları, atık sorunu ve beklendiği kadar kârlı biryatınm olamayışı nükleer santrallann geleceğini karartmış durumda. Ama nedense Türkiye 2000 yılına, nükleer santral sloganıyla girdi. lşin en anlaşılmaz tarafi nükleer santral isteyen politik beyinlerin, dönüp de vazgeçen ülkelere hiç bakmayışı. Şu nükleer santrallar, pekfevkalade, pek modern bir enerji kaynağı iseler, bu sevdadan hızla vazgeçenler vatan haini kategorisine mi giriyor acaba? Bilgi öylesine hızlı aktarılıyor ki artık dünyamızda nükleer santrallann façalarım saklamak mümkün bile değil. Dünyamn bir köşesindeki bir nükleer santralda birproblem oldu mu, haberi radyoaktif sızıntı hızında yayılıveriyor. lşin acı tarafi, her şey böylesine ortadayken nükleer enerjiyi allayıp pullayıp güle çevirme becerisini gösterenlerin karar mevkiinde olmaları. Bilmeden nükleer çöplere evsahipliği etmiş olsak da Türkiye 'nin belki de en büyük şansı bugüne dek bir nükleer santral edinmemiş oluşu. Ama Batılı ülkelerin vazgeçtikleri nükleer santrallar kapımızda bekliyor. Greenpeace Akdeniz Ofisi temsilcisi Melda Keskin, dünyada köşeye sıhşan nükleer lobi 'nin neden Türkiye 'ye göz diktiğini anlattı. Bu haftaki dergimizde ilginç bir sinema derlemesine yer veriyoruz. Unutulmaz film diyaloglarından seçmeler yapan Adem Ayakta, sizler için eğlenceli bir mini antoloji hazırlamış. önümüzdeki hafta yeni bir dergide buluşmak umuduyla... tpek Çalışlar ipekcalislar@yahoo.com CUMHURİYETDERGİ İMTİYAZSAHİBİ:YEDİMAY1SHABER AJANSI BASIN VE YAYINCILIK AŞADINA BERİN NADİ • YAYIN DANIŞMANI: İPEK ÇALIŞLAR • SORUMLU MÜDÜR: FİKRET İLKİZ • GÖRSEL YÖNETMEN: AYNUR ÇOLAK • BASKI: ÇAĞDAŞ MATBAACILIK LTD. ŞTİ • İDAREMERKEZhTÜRKOCAĞICAD. NO:3941 CAĞALOĞLU, 34334 İSTANBUL TEL: (0212)51205 05BREKLAM:MEDYAC Ireenpeuıe ı / /tgustos 1995'te Çin'de Tiananmen Meydam'nda nükleeı ptotDto etmışri... KAPAK FOTOĞRAFI KADER TUĞLA