Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
12 kişiyiparçalayıpyemişler. Tamam, bu alternatif biryaşam biçimi! (Bir Cinayet Sım) Baham hep benimle arkadaş olmak istiyor. Oysa, annemi bir kere alt etse... (Asi Gençlik) Sence bir kadın değişemez nti? Değişmek eğlenceüdir. Bir süre için... (Aşktan da Üstün) Neden filmlerden alıntı yapılmaz? Insanlar konuşurken de yazarken de sevdikleri yazarlardan alıntılar yaparlar, ama filmlerden alıntı yapana pek rastlanmaz. Ne var ki zekice düşünülmüş sözler, filmlerin tuzu biberidir. Adem Ayakta unutulmaz film diyaloglannı derledi. E ski deneme yazarlan arada bir "Alain'in de dediği gibi" veya "Goethe'nin deyişıyle...", "Montaigne de şöyle der ki..." vb. benzeri ahntılarla yazılanna çekicilik ve belki de inandıncıhk kazandırmak isterlerdi. Neden bir fılmden alıntı yapmazlardı? Kim bilir, belkı de bunun okuyucuyu eğlendirmeye yönelik bir çeşit komiklik veya hafiflik olarak görülmesınden korkarlardı... Çünkü, 20. yüzyılda gelişen sinema, geçmişleri çok daha eskiye giden diğer sanatlarla henüz bir tutulmuyordu. Bu durum değişeli çok olduğu halde, yine de bir f ilmden alıntı yapan deneme yazarlanna pek rastlayamıyoruz... Oysa, bir diyalog, bir tek cümle, içinde neler banndınr, nelere ışık tutar, şaşarsuıız... Zekice düşünülmüş esprili aforizma ve özdeyişler filmlerin tuau biberi sayılır. Böyle ilginç diyaloglann en çok bulunduğu film, belki de Orson Welles'in senaryosunu Hermann J. Mankiewicz ile birlikte yazdığı "Yurttaş Kane" (Cıtizen Kane, 1941) klasiğıdır. Ama, bazen sıra dan bir fİlmde bile, şaşırtıcı bir cümlenin ansızm parladığı da olur. Aşağıda, bu tür diyaloglardan oluşan küçük bir antoloji sunuyorum. Adalet: "Adaletle uğraşanlar, onun olmadığını da bilırler." (Alain Dclon, "Un Crime / Suç" (1993) filminde, bir şüphesıni dile getiriyor.) Alçaklık sanatı: "Özel Bir Kadın / Pretty Woman" (1990) filminde, yaşlı işadamı James (Ralph Bellamy) ile genç işadamı Edward (Richard Gere) arasmda geçen konuşmadan: James: Bildiğımkadanylababanızbiralçak değildi. Edvvard: Hayır, o şeref bendenıze aıt, efendım. Alışmak: "lnsan zamanla her şeye alışıyor, düşmanına bile." (Remzi Jöntürk'ün (19361987) "Satılmış Adam" (1977) filminde genç çift, kendilenni ölüme götüren Cüneyt Arkm 'dan söz edıyor.) Anornıallik: "Anormallik hepımızın ortak özellığidır." ("Pcrde Açıhyor / All About Eve" (1950) filminde, kurt tiyatro eleştirmeni Addison De Witt'in (George Sanders) cömertçe saçtığı incilerden biri.) Arabalar: "Asla fren yapmamak gerekır. Bugattı babanın dedığı gibı, arabalar durmak için değil, hareket etmek için yapılır." ("Â bout de souffle / Serseri Âşıklar"da (1959) Belmondo arabalar hakkındaki düşüncesini açıklıyor.) Aşk: "Altı ay ateş ve yangın, otuz yıl kül." ("IJ Gattopardo / Leopar"filminde(1963) Burt Lancaster aşkı tarif ediyor.) Aşkın muziği: "Blucs, bir adamınbirkadına seni seviyorum dcmesi ve sonra da kendini kötü hıssetmesidir." ("Dörtyol Ağzında / Crossroads" (1986) filminde Joe Seneca, Ralph Macchio'ya blues müziğinden söz ediyor.) Bakış açısı 1: "Tom (Cameron Mitchell): Şu anda kitabı ters tutuyorsunuz. Pola (Manlyn Monroe): Ben gayet düzgün oturuyorum. Tom: Siz değil, kitap ters duruyor." ("Hovv to