26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

I I Altyapısına şimdiye kadar el atılmamış bir kentimiz Istanbul. Ve onun en ücra köşesine kadar altyapısını kurmaya çalışan bir adam. Evet! Bedrettin Dalan bu adamın adı, yani Istanbul Anakent Belediye Başkanı. 1988 yılında tstanbuVun sokaklannda "kuş gözü kadar" delik açtırmamaya da niyetli. Bizim evin önü bile kazılmış "htanbul'da horon oyununun hareketliliğini bulursunuz" diyen Bedrettin Dalan: BEYOĞLU BÖLGESJ KAVŞAKLARİ "Şimdi Yahya Kemal'in bir ştirt vardır. Sonunda şöyle bitirir: Felek bir yıldızı verse mattkane/Reddederim onu nazikane/îstanbul'a dönmek isterim." Söyleyecek başka şey bulamtyor Dalan tstanbul sevgtsini bellrtmek içtn. " Birtakım Insanlar tarihi sadece kendUertnin bildiğini, tarihi kendilerinin sevdiğini tannederek, son derece hayalci bir biçimde korumacılığa yanaşıyorlar. O da aslında korumacılığa ters bir netice veriyor." yı açıp, "Gel bakalım" diyorum bizim Ser tel gibi sokuldugu, yaklaştıftı tepeyle vadipil Gündüz'e. Giriyoruz. Doğruca Serpil'in nin birbiriyle lam bir armonı leşkil eltigi bir yanına gidiyor Dalan. "Kız" diyor, "Yü şehirdir. 7 tepe uzerinde kurulmuştur, şimdi edrettin Dalan. lstanbul'un züne renk gelmiş nihayet..." öpüyor. Ge 77 tepe uzerine kuruludur. Yeşilin her toolay adamı. Belediye Sarayı'nm çen hafta bir gün yuzünü çok soluk görmüş nu, mavinin her tonu vardır. Ayrıca tstanyolunu tutarken, 'Dalan'ın ko de Serpil'in. Böylece Serpil'in yüzüne ger bul, dunya kulturunun, dünya tarihinin her nuşmadığı konu kaldı mı ki?' çekten renk geliyor. Kıpkırmızı üstelik... kademesini bunyesinde barındıran bir şediye düşünüyorum. 'Sorulacak Ardından da bizi öpüyor. Yayılıyoruz ge hirdir. Tarihin tum katlarını açık hava müsoru kaldı mı ki?' Üstelik, do niş koltuklara. Pencere kıyısında çeşit çe zesi gibi gorursun burada. Ticaretin her ğumundan başlayıp bugüne kadarki yaşa şit çiçekler. Arkada tüm görkemiyle tarihi cinsini göriırsun. Kültürun her rinsini gömını anlatan bir yazı dizisi Güneş Bozdoğan Kemeri. Bu sırada Dalan'ın bir rürsün..." gazetesinde sürerken... Bir pazar sohbetin tabak dolusu marul ve ince dilimlenmiş haDalan, tstanbul nüfusunun yüzde 95'inin de neler konuşulabilir ki! Oldukça güç ge vuçtan oluşan sabah kahvaltısı da geliyor dışarlıklı olduğunu belirtirken, bu insan yaliyor. saat 11.30 olmasına karşın. lşte şimdi at pısının tstanbul'un genel karakterine uygun mosfer tamam. Dalan'ın uzattığı bir avuç olduğunu savunuyor. "Tekduze degil, moAnımsıyorum da, 1984 kasımında yap havucu kemire kemire başlıyoruz sohbetı noton bir niıfus yapısı değil. Canlı, dinatığımız goruşme de oldukça güç geçmiştı. mize. mik, renkli. Istanbul'da 'horon'un Ama başka yönden. Cumhurbaşkanı Ke"Başkan" diyorum ilk olarak; "tstanbul hareketliliğini de bulursun, 'bar'ın vakarlı nan Evren, beleSiyeyi ziyaret ediyordu ve tavrını da bulursun; efenin, zeybegin diz ben Dalan'la olan gecikmiş randevumu nedir sizce? Geçmişle büyük bir köy ola vuruşunu da... İstanbul, ışığın kelebekleri rak nitelendirmiştiniz?" bekliyordum. Beklemek gerçi gazetecilerin cezbettigi gibi cazip bir şehir. Çok kişi on"tstanbul buyuk bir köydü" diyor Da ları sevmez bak. Dışarıdan gelen insanları. kaderi ve alışkınız buna. Ama patlayan bir pantolon fermuarı olmasaydı... Cumhur lan. " 6 milyonluk bir koydu. Altyapısız Ben severim. Çunkü ben de onlardan biribaşkanını izleyen gazeteciler arasında ko yerleşim birimine şehir demek muınkun de yim". Dalan, zaman içınde bunların yeni şuşturup, toplu iğne toplayışımı gildi". Peki ya şimdi? "Bugun İstanbul, bir renk, yeni bir uyum, yeni bir ahenk anımsıyorum da. Toplu iğneler de patlama altyapısını süratli bir şekilde tamamlama oluşturacağına inanıyor. Bu nüfus çeşitlisın diye Dalan'ın karşısında kazık yutmuş ya çalışan, şehirleşme yolunda bir yerleşim liğinin, aynı zamanda kendi iç dinamizmicasına oturuşumu... Dalan'ı beklerken, ünitesidir. $ehirieşmiş demek mumkun de ni de oluşturacağına, Kentin sorunlarının "Bu tanımlamaya bağlı olarak Is çözümünde bu nüfus çeşitliliğinin ve yoğunSerpil Gündüz'e anlatıyorum, o günkü gi gil." bi başımdan aşağı kaynar sular döküle dö tanbullu kimdi peki?" Dalan, bunu luğunun engel oluşturmadığını savunuyor. küle. Ama bu kez böylesi bir terslik yanıtlamadan önce lstanbul'u anlatmayı "Çözum bu dinamizmde" diyor. "Yeter ki olmayacak. Gerekli önlemleri almadan bir sürdürüyor yine. lstanbul'u ne kadar sev onun ipuçlannı yakalayıp, o dinamik güdiğini kanıtlamak istercesine... cü kalkınmaya, lstanbul'un yeniden ihya daha gelir miyim buralara... "İstanbul, denizle karanın birbirine danHer şey yolunda gidiyor nitekim. Kapı REHA ÖZ • B edilmesine yönlendirebilesiniz.." Bedrettin Dalan, yaptığı işin doğru olduğuna inananlardan ve bunun eleştirilmesini de pek sevmiyor. Bu bakımdan entelektüelleri, köşe yazarlarını suçluyor. Barut fıçısı gibi oluyor bu konu açılınca: "Maalesef bizim entelekluelimiz, genellikle yazısını ve duşüncesini masası başında veya evinde oluşturuyor. Sahaya inip fiili olarak, tatbiki olarak gezmek, goraıek ve loplumdan direkt etkilenmek gibi fazla bir adetleri yok. tşte bu, netice itibanyla onları toplumdan uzaklaştıran, urettikleri fikir veya sanat yapısını toplumdan kopuk hale getiren en buyuk faktör. Hayata geçiremi L stanbul için zannediyörum, en kapsam\ şiir kitabını biz çıkaracağız Ayrıca İstanbul şiirleriyle kısa metrajh filmler dizisi hazırlıyoruz. Herkes sadece kanal yaptığımızı zannetmesin.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear