27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Şeftali Ü • >liznlı tarihiııcleıı Hey gidi gençük.. Karanlık gflçler tarafından baskı altında tutulan gençlik.. jOkulda, yurtta, sınavlarda ezilen gençlik.. Ekmek parası kazanmak uğruna sürekli horlanan, güven duyulmayan, otobüslerde oturması bile ayıplanan gençlik.. Bu haftaki konumuzu gençliğe ayınrken, çok genç yaşta yitirdiğimiz karikatürcüTamer Ocak'ı da scvgiyle anıyoruz.. I Şeftali, kum dökmek ve taş düşürmek için ideal bir meyvedir. Idrar yollarındaki kanamayı keser. Kalp, gut, karaciğer hastaları, sara yollarmda problemi olanlar bol bol şeftali yemelidirler. Şeftali, zihniyle de çalışanların meyvesidir. T ruva'nın hikâyesi herkes tarafından bilinir. Homeros'un kitapları bugün dünyada en çok okunan kitaplar arasındadır. Fakat esas haşlangıcı daha az kulaklarda iz bırakmıştır. Truvalı Kral Priam'ın oğlu Prens Paris'e Afrodit, dünyanın en güzel kızını hediye etmek istcmiş ve Isparta Krallığından Helen'i vermiş. Paris, Tannça Afrodit'e minnettarlığını göstermek için elma yerine şeftali hediye ederek, "Size ancak bu meyve yakışır, gençlik iksiri ve yumuşaklık sembolü" demiş. Afrodit büyük bir mutlulukla meyveyi kabul etmiş ve o günden sonra Truva'da genç erkekler kur yaptıkları kızlara şeftali yollar olmuşlar. Yavaş yavaş aşk tarısı Eros'la başlayarak diğer tanrılar tarafından da kabul edilmiş şeftali. Büyük İskender'in muzaffer askerleri M.Ö. 330 yılında İran'dan dönerken ilk şeftali ağaçlarını da Makedonya'ya beraberlerinde getirmişler. Büyük lider bu meyveden oralarda tatmış ve çok beğenmiş. Kendi memleketinde de yetiştirilmesi için emir vermiş. Sonra şeftali ağacı yavaş yavaş Rodos, Mısır, Yunanistan, ltalya'ya kadar gitmiş ve 1100 yıl sonra tmparator Karl'da İskender'in fikrini paylaşıp Fransa'da da yetiştirilmesini şart koşmuş. Romalılar şeftaliye "prunus persica" yani tran elması demelerine rağmen, esas kökeni tran değildir. Çinliler tran'da 4000 yıl önce şeftali ağacını biliyorlardı ve adına "Tao" demişlerdi. Şeftalinin adı da "To" idi yani "ölümsüzlük", çünkü bol şeftali yiyenin hastalıklardan korunacağına vc neredeyse ölümsüzleşeceğine inanıyorlardı. Şeftali, Çin'de ve diğer ülkelerde edebiyatta, resimde ilham kaynağı olmuş. And re Derain ve bilhassa Paul Cezanne'ın tabloları çok meşhurdur. Bir hikâyeye göre şeftali çekirdeklerinden badem yetişmiştir. Fakat ne dereceye kadar doğru bilemeyiz; çünkü şeftali çekirdeği kuvvetli bir zehirdir. Çocukların yememe sine çok dikkat edilmelidir. 20 tane çekirdek insanı zehirlemeye yeter. Çekirdekte ve yapraklarda yüksek miktarda siyanik asit vardır. Halbuki bademde bu gorülmez. Imparator Karl zamanında çok çalışmalar yapılmış ve değişik şeftali çeşitleri üre tilmiştir. Üzeri tüysüz içi bembeyaz veya pembe, sarı şeftaliler yetiştirilmiş. Erik büyüklüğünde lezzetli şeftaliler. Küçük kavun büyüklüğündeki şeftalilerle o zamanlar rekor bile kırılmıştır. Türkiye'deyse toprak ve hava şartları şeftali yetiştirmeye çok uygun olmasına rağmen, Amerika, İtalya, Fransa, Yunanistan ve diğer başka ülkelerden çok daha sonra geliyoruz. Şeftali kum dökmek ve taş düşürmek için ideal bir meyvedir. Üstelik yeniden oluşma sını da önler. Idrar yollannda kanamayı keser. Kalp, gut, karaciğer hastaları, safra yollarında problemi olanlar bu meyveden bol bol yemelidirler. Şiddetli nefritlerde de ku rü yapılırsa beklenmedik olumlu sonuçlar verir. Şeftali, zihinleriyle çalışanların da meyvesidir. Mideye uygun, herkese faydalıdır. tçindeki bol A, B, C vitaminleri insanı ruhen de takviye eder. Hele hanımlar, Ro malıların, eski Yunanlıların yaptıkları gibi gece yüzlerine şeftali dilimleri koyup 20 dakika bekledikten sonra, alıp yıkamadan ya tarlarsa, ileri yaşlarda ciltlerinin parlaklığına, düzgünlüğune kendileri bile inanamayabilirler. Theophile Gautier "Maupinli Matmazel" de, "Bu pembe, piiriizsüz taze cilt, ipek gibi saçları ile, sanki yapraklarının altından adeta çekingencc goriınen lallı, kadife yumuşaklıgındaki şeftali gibi..." dı yor yaşı geçkin bir matmazel için. 1890'da Leipzig'de, arka arkaya 4 baskı•sı yapılmış "Yemek SanatıUniversalleksikon" bugün sahasında çok iyi bilinen bir kitaptır. içindeki tarifler çok es kilere dayanır. Bugünkü tarifimiz 1718. yüzyıllarda sevilerek yenilen bir tatlı: BUGÜN ON DOKUZ MAY1S, MAYISIN ONDOKUZU! SEN EY TÜRK tSTlKLÂLİNİN KORUYUCU, SEN EY ÜLKEMlZlN GELECEÖ1, ULUSUMUZUN GÖZBEBEĞ1, SEN EY DEMİRPARMAKLIKLARDA BARFlKS YAPAN, RANZALARDA PERENDE ATAN SPORTMEN ve KAHRAMAN TÜRK GENÇLİĞ1. ÖNÜNDE SENIN BÜTÜN KİLİTBAHİRLER AÇIK, AMA HER ZAMAN SAMSUN'A ÇIKILMAZ A, BU SABAH DA AVLUDA VOLTA ATMAĞA ÇIK! CAN YÜCEL/1977 Hey gidi gençlik O zamanlar çevre dardı, Arzu bir uç, aşk bir uç'tu. Kimine çok imkön vardu Tik sevgili, tek papuçtu. * * * Dostlarımdan duya dufa, Ben de uydum bu modaya, Kız kapaltım bir odaya, Çünkü açık sevgi suçtu. • • * Hern tutuşan, hem kaçandım. Papatyayla fal açandım. tki ayrı parçadandım, tçin bir kav, çehrem tunçtu. • • * Başka şeyden haz duymazdım, Manzum, mensur mektup yazdım. Çok isterdim tutamazdım, Yaladığım şey avuçtu. # • • Ne bir oh çek, ne de eyvahl Kel göründü düştü ku lah. Gerçi şimdi her şey mübah; Neye yarar gençlik uçtu... ., .«., n.;ı n. I.TKıJUIhl, GENÇLER IÇtN... Bırakımz; gençler dünyayı hayal ettikleri gibi görsünler. Büyüyünce nasıl olsa olduğu gibi görecekterdir. VOLTER Dünyada pek az kimse yaşlanmasım bilir. LAROŞFUKO Dir genç kızm en sağlam bekçisi çirkinliğidir. Şeftali tatksı 12 şeftali 250 gr. şeker (bal) 30 gr. jelatin 3/4 lt. taze çiğ krema Şeftalileri püre yapıp şekerle karıştırın. Yumuşayıp 2 kaşık suda eritilmiş jelatini de ekleyin. Buzdolabına koyun. Katılaşmaya yüz tutunca, çiğ kremayı da güzelce ıçine yedirin. Tekrar buzdolabına koyun. Birkaç saat sonra, çanağı 12 saniye sıcak suya batırıp, tersyüz edin. Dilediğiniz gibi süsleyin. Not: Tabli esas tariflnde "buzdolabı" değil, "bu tatlıyı yapacağınız gün buz satın alın ve çanağı buzdan yapacağmız yuva içlne oturtun" dlye yazılmaktadır. Bu başka bir yalvarma Gttzcllerde vttu olmaz demek yanlıgtır ey Baki, Olur vallahi bOlahl hemen yatvan gArstioler... Baki, bir gazelinin son beytini bu mısralarla bağlamıştı. Bu gazeli okuyan bir genç, şaire gelip: "Efendim. Siz, yalvanrsanız güzeller slze meyll ederler dlyorsannz. Ben aylardır Mvgilime yalvanyonım ama, bunun hiçbir faydaaıaı gönnedlm. Umiıüııiz nerede kaldı?" Baki gence cevap verir: " Evladun; benim şiiründekj yalvar kellmesinln yalvarmakla iigjsl yoktur. Yftlvar "Hlnd" dllinde para demektlr. Scn gevgiUne ?öyle haün sayılır bir pan göster dc bak, ondan nasıl yakınlık göreceksln." Akbaba Dera1tiA964 Ferruh Dogan HAKAN DERMAN 25
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear