Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
KimUrin kuşağmda, cebinde konuk oldu bu tabaka hüziinleri de unutmak Istemlyoruz acaba? flfc Au^ln o/ıfan kuüanmıyona. ama onlarda sakh yatan Oykuleri, sevtnçkri, Tütün tabakaları lar, kocalarına tütün sarıp hazır etmek kadınların pek ilgi duyduğu bir uğraştı. Koca, tarladan dönüncc kansının ona bir sigara buyıır etmesi alışılmış bir şeydi. O yoksulluk içinde, tütün tüketimine de kendilerince bir çare bulmuştu kadınlar: Erkeklerin kül tablasında bıraktığı izmaritleri bu izmaritlere doğuda "kebabiye" adı verilirdi açıp, tütünü biriktirerek yeniden sararlardı kadınlar. lzmaritlerden üretilmiş bu 'sarma'lar, karagünlere saklanırdı. Evın erkeği, tütün bulamayıp, öfkeyle burnundan solumaya başlayınca, kadınlar sakladıkları 'kebabıyc'leri sunardı onlara. Kocanın gozüne girmek için bıılunma/ fırsatlar olduğunu anımsıyorum bu arîarın. utun içen her tiryakinin bir tabakası bulunurdu yanında. Bu tabakalann dcğcri, kullanan kişinin ekonomik durumunun bir göstergesiydi adeta. Eıkeklerin topluca oturduğu bir mekanda, tabakasına ve tutunune, dolayısıyla kesesine guvenenler, tabakasını ortaya atar, tütüne buyur ederdi çevresindekileri. Tütünü sarmaya girişenler, teşekkur yerine, tutunün saçağından, renginden, iyi kıyımından söz ederek, ikramcının davranışı karşısındakı sevınçlerim açığa vururlardı. ikramcı da sözü bir yerinden yakalar, tutunden tabakaya geçer ve çokluk kimden 'yadigâr' kaldığını, değerini, işlemelerinin nc kadar zamanda yapıldığını anlatır anlatırdı.. Ardından, resbıhini, tabakaya uygıın işleıııeli ağıılığını, hatta 'tak' dıyc bir basışta alcv alan çakmağını tabakasının yanına, di/leri dibine koyar, ara sıra cliyle onlarla oynayarak ötekilerın ilgisini sıcak tutmaya çalışırdı. Tabaka ve yanındaki aıaçlann değeri, tütünun içimını daha guıcllcştıriyordu sankı. Tütün içen her tiryakinin bir tabakası bulunurdu yanında. Bu tabakalann değeri, kullanan kişinin ekonomik durumunun bir göstergesi niteliği bile taşırdı. ÜLKÜ AYVAZ özlerimin önünde görüntüler uçuyor: 5 6 yaşlarındayım. Evimiz bir okul. Okulun başöğretmeni ve tek öğretmeni babam. öğrenciler dağılıp gidince, sıralar kalkıyor ve okul ev oluyor. Başöğrctmen, kravalını çıkarıp (kaJemıni) cebine koyıınca da 'baba' oluyor. Ayda bir geceyarısı tutun kaçakçıları çalıyor kapiyı. Babama tutun verıyorlar, o da onlara sut ekmek ikram ediyor. Sonra kaçakçılar, ellerinde tüfeklerı, okulun yuksek duvarlı bahçesınin bir köşesine büzulüp, tütün yüklü katıların ayakları dibinde bir iki saat uyuyorlar nöbetleşe. Yollara düşüyorlar ardından yine. Belli ki, gün doğmadan varmak istiyorlar gidccckleri yere. O zamanlar tütün kolcuları vardı, dcvletin tütün kaçakçılanna karşı kurduğu bir kolluk gücüydü bunlar. Kimi zaman silahlı çatışmaya girdiklerini duyardık kaçakçılarla; nktılevimmn bahçesine sığınıp uyııyanlardan eksilenler olurdu. Bedirli de tütün kullananlardan biri. 35 yıllık bir tiryaki. 58 yaşında ve ömründe hiç sigara içmemiş. Kaçak tütünün tadının bir başka olduğunu ve sigaranın 'kesmediğini' söylüyor. Doğudan, mcmleketinden getirtiyor tütünü; 1800 liraya alıyor kilosunu. Ucuz metalden yapılma gösterişsiz bir tabaka kullanıyor. Usulca açıyor kapağını tabakanın ve kapak içinden, lastik arasına sıkıştırılmış kâğıtlardan birini çekiyor. "Sigara kâğıdının en iyisini Almanlar yapıyur" diyor "Tanıdıklar, i/in donuşlerinde getiıiyoriar Alman malı sigara kâğıtlarından." Kâğıt batıdan, tütün doğudan. Hasan Bedirli, Tckcle beş kuruş ödemiyor bu bakımdan. Hazır sigarayla arası iyi olmayanlardan birı de ayakkabı tamircisi Derviş Ulu. Kendi.sine, neden tütünü tercih ettiğini soruyorum. "Sigara, hele filitrelileri "karı işi" diye karşılık veriyor. Ama artık herkesin sigara içtiğini, tütun kullananların çok azaldığını söylüyoıum. Eliyle 'bana ne' der gibi bir işaret yapıyor. Tabakasını çıkarıyor, sol elinin baş ve işaret parmaklarını birleştirerek ortasına sigara kâğıdını yerleştiriyor ve tütün koyuyor arasına. öteki elden yardım görmeksizin sol eliyle sarıveriyor sigarasını. Dudaklan arasında bulunan çivileri çıkarmaya gerek duymuyor; çivilerin yanından dilinin ucunu çıkarıyor hafifce ve ıslatıyor kâğıdın kıyısını, yapıştırıyor. "Buyur, iç de gör" diyor. Ben dumanı savururken, o Onündeki pabuca bir gizli pençe yapıyor. "Bak şuna" dıyor, "makine yapabilir mi böyle pençe?". Derviş usta, bilerek mi yoksa bir rastlantıyla mı söyledi bilmiyorum ama, ilginç bir ayrıntı seziyorum: Hazır sigara içmemekle, hâlâ titızlıkle uğraştığı zanaatı arasında bir ilişkiyi Bösteriyor bana sözleri. Tabaltaya geçiyoruz ardından. Dayısından kalmış tabaka kendisine Irmakta yüzerken boğulmuş dayısı. Fidan gibi bir delikanlıymış. er gördüğümüz tabakanın ister ucuz metalden olsun ister gümüşten bir öyküsü var. Kimi yıllar önce göçüp gidenlerden yadigâr, onların anısını sürdürmek ister gibi. Tabakalann izini sürüyoruz. Şimdi yalnız meraklıların ya da turistlerin ilgi gösterdiği tütün tabakaları tstanbul Kapalıçarşı'daki antika gümüş esya satıcılarında bulunuyor. Bu "Antique Shop"lardan birinin sahibi olan Dr. Fahrettin Izmirli'den bilgi alıyoruz: "TıiCün labakaları, Rusya'dan göç eden Türklerin yaptığı bir iş. Bu işçiligin yurdu dogu ilimiz Van." 7080 yıllık tabakaları inceliyoruz. Üzerlerine simetrik desenler işlenmiş. Daha değerlilerinin Uzerinde ise Osmanlı devlet arması bulunuyor. Müthiş bir el emeği, göz nuru kendini açığa vuruyor hemen. "Son derece ustalık ve sabır isteyen bir iş bu" diyor Dr. Izmirlı, "Savat Işçiligi adı veriliyor bu işe. Saval işçiliginde ustalık çok uzun yıllar istiyor. Bu nedenle, sö/konıısu sanal babadan ogula geciş yolıı>la surdurulebiliyor. Tabakalann u/erinc desenler bir demir kalemle çiziliyor. Kalem oyma yerlerine barul, kukurt konularak oyuluyor metal. 'Savat işçiligi' ancak 950 ayar temiz gunıuş uzcrine lutuyor. Aya'r daha düşiık oldugunda işçilik gerçekleşmiyor." H Van'da şimdi tek bir aile kalmış savat işçisi. Eskişehir Alpu'da da bu işçiliğin sürdürüldüğünü, ancak aynı tekniği tutturamadiklannı öğreniyoruz. Daha çok turistlerin rağbet gösterdiği tabakalar, 40 bin liraya kadar alıcı bulabiliyor. I ] Memduh Şevket Esendal'ın tütün tabakalarını da anlattı^ı "Otlakçı" öyküsünden iki bölüm sunuyoruz. T Otlakçı TUtünü ele geçııınce çocuklar gibi sevinirdı baba. Kacakçıların reısıyle duvar dibinde üst uste sarıp sarıp içerdi lutününü. Sigarayı avuçlarının içıne gizlerlerdi. Zifiri karanlıkta yine de ateş böceği gibi bir parıldayıp bir kaybolduğunu görürdük pcnccrcdcn. Baba, crtcsı gün basöğrctmen olunca, ev işlerinden arta kalan zamanda annem sarardı tüTütün labakaları, dolayısıyla sigara yerine tünü ve babanın içimine hazır ederdi. tütün ıçıne alışkanlığı seyrek de olsa varlığmı Tutün kullanmanın yaygın olduğu o zaman koruyor bugün. Çay ocakçılığr yapan Hasan Ama Mahmud Etendı. dedlm, bu kadaı da ofrnaz. Içıyorsun, neyse iç. Ama hiç olmazsa tozunu da katık et! O, alışmış, aldırmıyor Vön gö/.le bana baktı: Bir cıgara sordım dıye mı söylüyorsun, dedı. Hangı bir cıgara bırader, dedim, bak gene bir tutam saçak tutun kalmadı. Bana yalfıız tozlan kalıyor. Kayıtsızca. Senln tutunun do ıçimlı bir şey değil yaı dedı, bunu nasıl içiyorsun? Kaçak içsen bun Efendim, tütün tabakasını ortada unut dan daha iyil mağa gelmlyor, Insafsız harif, tütünün ne ka(....) dar saçak yerl varsa içti, tozlan bana kaldı. Çıldıracağım. dedim, sen altmış para veÇok otlakçı gordüm ama boylesino hıç ras rlp blrpaket tutun almaz, herkesin tabakasmgelmedimdi. Bizim rahmetli llhami de otlakçı dan geçinlrsln, bu ayıp değll, ben tütünü kaidı ama hiç olmazsa bir ıncehğı vardı, adamı tık et, saçağından bana da kalsın, dedim, bu oğlendirirdi. Karşınızda oturdu mu gözleri ile ayıp öyle mı? tutün paketini arar, sokulur, tabakayı cebime Bana neden ayıp oluyormuş? dedı, hırkoyanm, sözlerini şaşırır, ceblmden çıkarıp masanın üstüno bırakınm, sevinir. Saatlorco sızlık etmiyorum ya, zorla da almıyorum, tugözlerlyle tabakanın arkasmdan koşar, son tünün saçağı dururken tozunu Içecek kadar ra bir lırsatını düşurup Nr cıgara yakınca ke ahınak değılım... yiflenır, güler, söyler, dinleyenleri de eŞlendl Biz tütünün tozunu içip ahmak mı olurirdı. En çok hoşlandığı aa fırsatını duşürup yoruz? dedim. cıgarayı kendi eliyle almasında idi. Siz ona pa Doğrusu çok da kızdım. 0nun da cıgaraketinizl uzatırsınız alır ama, kendı eliyle aldı dan satarmış parmakları tıtremeye basladt, ğı cıgaradan duyduğu haram tadını duymaz ama sözünü kesmedi: Sen, dedl, demindon beri bana o kadar dı Bu otlakçıya canım kurban, kardeşim! Bu söz soyledın, ben sosimi çıkardım mı? Tütüherif öylesl değll kl.. nün saçağı dururkon tozunu içmek ahmakDün artık dayanamadım söyledim' lıktır dedimse niçin kızıyorsun? 24