26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

6 HAZİRAN 2008 CUMA Kızılırmak suyunu tam 30 gündür ‘mecburen’ kullanan başkentliler endişeli Suyu rahat içemiyoruz Zeynep ŞAHİN M elih Gökçek yönetimindeki Ankara Anakent Belediyesi, 3 hafta boyunca başkentlilere içinde “arsenik” ve “siyanür” bulunduğu belirtilen Kızılırmak suyunu “haber vermeden” içirdi. Uzmanlar, başta kanserojen etkisi olmak üzere insan sağlığına zararları nedeniyle içme suyunda en fazla sorun oluşturan toksik maddelerin başında arseniğin geldiğine dikkat çekiyor. Yargıya başvuran tüketici dernekleri ise Kızılırmak suyunda Ankaralıların “kobay” olarak kullanıldığını vurgularken, kamunun yaklaşık yarım milyon dolar zarara uğratıldığının altını çiziyor. Ankaralılar, 2007 Ağustos’ta tanıştıkları su sıkıntısı nedeniyle yaz ortasında taşıma sularla yaşamış, patlayan boruların eziyetini çekmiş, neredeyse bir yıl “kot altı” seviyede bulunan suyu kullanmak zorunda kalmıştı. Kızılırmak’tan su getirmek için çalışma başlatan Anakent Belediyesi ise uzmanların ortaya koyduğu gerçekleri çürütemeden ve başkentlilerin su yu gönül rahatlığıyla kullanabilmesini sağlamadan, uyarılara kulak asmaksızın aylarca çalıştı. Kızılırmak suyu Ankara’ya verilmeden önce büyük bir kutlama ve açılış yapılacağı belediyece defalarca dillendirilmesine karşın, Gökçek Ankaralıları 3 hafta boyunca kandırdığını bizzat kendisi açıkladı. Ankaralılar Çamlıdere’den gelen suyu kullandığını sanırken, aslında 21 gündür Kızılırmak suyunu içiyordu. SÜLFAT ORANI YÜKSEK Gökçek açıklamayı 28 Mayıs’ta yapmıştı. Bugün itibariyle tam 30 gündür Kızılırmak suyu kullanılıyor. Şimdilik tek boru hattından, Çamlıdere’deki suyla karışık olarak aksa da başkentli yurttaşlar suyun tadındaki bozulmanın farkına vardı. Özellikle çay demlendiğinde bardakların üzerinde oluşan köpüklerin, sudaki sülfat oranının yüksekliğinden kaynaklandığı belirtiliyor. Diğer yandan, özellikle çaydanlıklardaki kireçlenmenin hemen kendini gösterdiği ifade ediliyor. Ancak tıp dünyasının tespitlerinin yanında, bunlar oldukça hafif sorunlar olarak duruyor. Çünkü Kızılırmak suyunun, kanser yap ma riski, uzmanlar tarafından açıkça ortaya konuyor. Tıp Kurumu’nun hazırladığı rapora göre, Kızılırmak suyunun içeriği ve sağlığa etkileri şöyle: 1 litre içme suyunda izin verilen en fazla arsenik değeri 10 mikrogram. ASKİ’nin Kızılırmak suyu analizinde ise arıtılmamış sudaki arsenik miktarı 12.1 mikrogram / litre olarak çıktı. Ancak arıtılmış sudaki arsenik değeri 1 mikrogramın altında raporlandı. Geleneksel arıtma yöntemleriyle arsenik miktarının bu kadar düşük düzeylere nasıl çekildiğinin açıklanması gerekiyor. Dünyada, başta kanserojen etkisi olmak üzere insan sağlığına zararları nedeniyle içme suyunda en fazla sorun oluşturan toksik maddelerin başında arsenik geliyor. Arsenik; mesane, akciğer, cilt, böbrek ve karaciğer kanserine yol açabilir. İçme suyunda, en düşük düzey olan 1 ya da 0.5 mikrogram / litre oranında arsenik bulunsa dahi, bu toplumun 5 binde birinin ya da 10 binde birinin kanser olması riskinin doğmasına yol açıyor. Arsenik miktarı yükseldikçe, kansere yakalanma riski de o kadar yükseliyor. Bizleri ‘kobay’ olarak kullandılar KIZILIRMAK suyu konusunda yargıya iki ayrı başvuru yapıldı. İlk başvuru, Tüketici Dernekleri Federasyonu’ndan (TÜDEF) geldi. TÜDEF Başkanı Ali Çetin, Kızılırmak suyunun “telafisi mümkün olmayan zararlara yol açacağı” gerekçesiyle, savcılığa başvurdu ve suyun Ankara’ya verilmesinin tedbiren durdurulması için dava açtı. Başkentlilerin, kendi rızaları dışında 21 gün boyunca Kızılırmak suyunu tükettiğine dikkat çeken Çetin, başkentlilerin “kobay” olarak kullanıldığına işaret etti. Çetin, iç hukukta bu durumun cezasız kalması halinde, konuyu uluslararası yargı organlarına taşıyacaklarını da açıkladı. TÜDEF, tüketicilerden şikayetler aldıklarına da dikkat çekerek, “bir muhtarın kendisinin ve babasının birkaç haftadır alerji olduğu,göz altları ve yüzlerinin kızardığı” örneğini verdi. Tüketici Hakları Derneği (THD) de yargıya gitti. THD, Kızılırmak suyu ile kamuyu zarara uğrattığı ve görevini kötüye kullandığı gerekçesiyle, hem Gökçek hem de ASKİ yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulundu ve Kızılırmak suyunun bilançosunu gösteren, şu tespitleri yaptı: Gerede Projesi 240 milyon dolara mâl olacaktı; Kızılırmak Projesi’ne henüz tamamlanmadığı halde 700 milyon dolar harcandı. DSİ planına göre hareket edilseydi Ankara geçen yazdan bu yana süren su sıkıntısını yaşamayacaktı çünkü Gerede sistemi 2004 yılında devreye girmiş olacaktı. Ankara’nın su yönetim ve işletme planı 2006 yılında bozuldu ve en az 5 yıl boyunca düzelme olanağı yok. Ankara’ya yaklaşık bir yıldır kot altı seviyeden su verilebiliyor ve bunun için 24 saat boyunca pompalar aralıksız çalışıyor. Bu da maliyeti artırıyor. Kızılırmak suyunun Ankara’ya gelişi Kızılırmak üzerindeki hidroelektrik enerji üretiminin azalmasına yol açacak ve bu 15 yılda 1.2 milyar dolarlık para kaybı anlamına gelecek. Kişi başına ulusal gelire oranlandığında, dünyanın en pahalı suyu Ankara’da kullanılıyor. 9
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear