25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

17 HAZİRAN 2012 / SAYI 1369 7 KISA KISA Henkel büyümeye devam ediyor Persil, Schwarzkopf ve Loctite gibi tanınmış markalarıyla faaliyet gösteren ve hem tüketici ürünleri hem de endüstriyel alanda, global olarak pek çok pazar liderliği bulunan Henkel, pazar payını her yıl büyütüyor. Türk Henkel Yürütme Kurulu Başkanı Hasan Alemdar, ekonomik zorluklara rağmen 2011’de başarılı bir büyüme performansı sergileyen Henkel’in, 2012 yılında hem küresel ölçekte, hem de Türkiye’de büyümeye devam edeceğini açıkladı. Alemdar, “2011 yılında satışlarımızı yaklaşık yüzde 28 oranında artırarak yaklaşık 360 milyon Avro ciro elde ettik. Bu performans, önümüzdeki dönem büyüme hedeflerimize de ulaşacağımızı gösteriyor” dedi. Tiroid kanserlerinin şifreleri Prof. Dr. Serdar Tezelman, guatr ve tiroid kanserinden korunmak için beslenmenin önemli olduğunu söylüyor. İlk dikkat edilmesi gereken de içeriğinde az florür bulunan sular ve iyot içeren tuz kullanmak. iroid kanserlerinin cerrahi tedavileri üzerine yaptığı araştırmalarla, uluslararası iki ödül sahibi olan Prof. Dr. Serdar Tezelman’ın, “Tiroid Kanserlerinin Şifreleri ve Guatr” adlı kitabı geçen günlerde yayımlandı. Tezelman, televizyon gazetecisi Nur Onur ile birlikte hazırladığı kitabında, bu hastalığa dair tüm soruları cevaplıyor ve tiroid kanserlerinin şifrelerini veriyor. Tezelman’ın söylediği ilk cümle ise; “Başka bir uzman görüşü daha almadan hemen ameliyat olmayın!” Neden mi? Çünkü Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre 2008’de 100 bin kişi guatr ameliyatı geçirdi. Bunun sadece yüzde 5’i kanserdi. Yani 95.000 ameliyat gereksiz yapılmış oldu. İnsanlar artık doktora gitmeye korkar oldular. Çünkü son zamanlarda, doktorların pek çoğu; “Hemen ameliyat olmanız gerekiyor” diyerek gerçekten insanı psikolojik olarak da güçsüz bırakıyorlar. Ama siz tam tersini söylüyorsunuz. Nedenini biraz açabilir misiniz? Evet, tiroid kanseri teşhisi konan hastalara, ameliyat olmadan önce mutlaka bir başka uzmandan da görüş almalarını veya tiroid nodülü tanısıyla ameliyat olacaklara da ameliyat konusunda acele etmemelerini öneriyorum. Özellikle tiroid bezini kesinlikle kanser dışı bir nedenle hemen aldırmasınlar. 2008 yılında yapılan istastiksel araştırma gösteriyor ki, Türkiye’de 1 yıl boyunca yaklaşık 100 bin kişi guatr nedeniyle ameliyat edilmiş ve bunların arasında yalnızca 5 bin kişide tiroid kanseri saptanmış. Yani, oran yüzde 5. Dolayısıyla kalan 95 bin kişi, kanser değilken, başka nedenlerle ameliyata alınmış. Oysa bu 95 bin kişinin içinde ameliyat edilmeden tedavisi mümkün olanlar olabilir. Tiroid bezinin vücudumuzdaki fonksiyonu nedir? T Tiroid, küçük ama güçlü bir organdır ve metabolizmamızı dengeleyecek olan, T3 ve T4 hormonlarını salgılar. Bu hormonların eksikliği ya da fazlalığı, metabolizmamızın normalden daha hızlı, ya da daha yavaş çalışmasına yol açabilir. Az çalışması, yorgunluk, halsizlik, üşüme, saç dökülmesi, kilo alımı, adet düzensizliği ve hatta gebe kalmada güçlük gibi sorunlar yaratır. Tiroid bezinin fazla çalışması ise ani kilo kaybı, kalp çarpıntısı, ellerde titreme, terleme, sinirlilik, kas güçsüzlüğü, halsizlik, uyku güçlüğü gibi sorunlarla kendini gösterir. Tiroid bezinin fonksiyonlarına bağlı olarak gelişen zehirli yani toksik hastalık veya eksik çalışmasıyla ortaya çıkan hipotiroidi olsun veya yumrularla seyreden nodüler hastalık olsun tiroidin hastalıkların tümüne guatr denir. Peki guatrın sebepleri nelerdir? İyot yetersizliği, otoimmun hastalıklar ve bazı ilaçlar olmakla birlikte, tüm dünyada iyot yetersizliği başta gelir. İyotlu tuz tüketimi, öksürük şuruplarının veya multi vitaminlerin içindeki iyödür zehirli dediğimiz toksik guatrlı hastalarda tiroid hormon yapımını arttırarak hipertiroidi tablosunun artışına, şiddetlenmesine veya uygulanan ilaç tedavisinin yetersiz kalmasına sebep olduğu pek bilinmiyor. Basit guatr vakalarına ise daha ziyade kadınlarda ve 1525 yaşları arasında rastlanır ve herhangi bir tedavi gerektirmez. Çünkü bu vakalarda tiroid hormon değerleri genelde normal sınırlardadır. Guatr hastalığından korunmak için neler yapmak gerekir? Beslenme önemli bir korunma yöntemidir. Örneğin içeriğinde daha az florür bulunan suları tercih etmek ve iyot içeren tuzlar kullanmak, ilk dikkat edilmesi gereken unsurlardır. Ayrıca guatrdan ve tiroid kanserinden korunmak için antioksidan özelliğine sahip, A, C ve E vitamini içeren sebze ve meyveleri tercih etmek gerekir. Araştırmalar selenyum yetmezliğinde tiroid hormonlarının vücutta yeterince etki sağlayamadığını göstermiştir. Bunun için de beyaz ekmek yerine selenyum açısından zengin olan buğday ekmeği tüketilmede tercih edilebilir. Ceviz, balık ve süt gibi gıdalar selenyum açısından zengindir. Tiroid fonksiyonu açısından yararlı olabilir. Ancak bu tip gıdaların tiroid nodüllerini küçülttüğünü veya ortadan kaldırdığını gösteren kanıta dayalı bilimsel araştırma yoktur. Ayrıca çinko eksikliği söz konusu olduğunda da, hormon sentezinde bozukluklar olabilir. Yine beslenmemize çinkodan zengin gıdaları, örneğin kepekli ekmek, tavuk, süt ürünleri, patates, ceviz, badem, kuru fasulye, lahanayı eklemek de büyük yarar var. Ayaklara sağlık ve bakım Aylardır kapalı ayakkabılar içinde hapsettiğiniz ayaklarınızı rengârenk yazlık ayakkabılarda sergilemeye hazır mısınız? Yanıt vermekte zorlanıyorsanız, Sally Hansen’in bakımla tedavinin gücünü birleştiren rahatlatıcı lavanta içeriğiyle henüz tanışmadınız demektir. Canlandırıcı Pedikür Suyu Revitalizing Foot Soak; nemlendirme ve kötü kokuyu önleme özellikli Ponza Etkili Ayak Peelingi Pumice Foot Polish; nemlendirici ayak kremi Moisturizing Foot Creme’ı eczanelerde bulabilirsiniz. Serinin fiyatıysa 39.50 TL. Yeni bir diş macunu Amerika’nın 155 yıllık diş macunu markası Arm&Hammer, artık Türkiye’de. Birçok beyazlatıcı diş macununun içeriğinde bulunan “aktif kimyasallar” dişleri temizlerken diş minesine zarar verebiliyor. Üç tona kadar beyazlık sunan Arm & Hammer Advanced Whitening’in en belirgin özelliğiyse içeriğindeki karbonatın dişleri aşındırmayacak şekilde inceltilmiş mikrogranüller halinde bulunması. Gülün gücüyle gençleşin Lancôme Absolue L’Extrait ile kırışıklıklara meydan okuyor. Lancôme gülü kök hücreleri ve FermogenesisTM teknolojisi kullanarak üretilen Absolue L’Extrait bütünsel yenileme sağlıyor. Her bir kavanoz yaklaşık iki milyon Lancôme gülü kök hücresi içeriyor. Bu hücreler cilde nüfuz ettiğinde sahip oldukları yaşamsal özelliklerini aktararak ciltteki dermal kök hücrelerin kendini yenileme potansiyelini geliştiriyor. Dermal ve epidermal katmanlarda olağanüstü seviyede yenileyici bir etki başlatıyor. Yaz saçlarınızı yıpratmasın Antik çağlarda Mısır’dan eski Çin’e kadar uzanan güzellik ritüellerinin ayrılmaz bir parçası olan değerli yağlar, bugün saç bakımında da vazgeçilmez olmayı sürdürüyor. Değerli yağların bakım özelliklerini, saça dokunulası yumuşaklık, göz kamaştıran parlaklık veren bir formülle ve Micro Emulsion Teknolojisi ile buluşturan BC Mucize Yağ, şimdi yepyeni bir özel bakım serisi geliştiriyor. Schwarzkopf Professional markası tarafından yaratılan BC Mucize Yağ, yeni bakım serisinin ana maddesini ise güçlü antioksidan özellikleri ve serbest radikallere karşı koruyucu etkisi ile bilinen Argan Yağı oluşturuyor. BC Mucize Yağ, doymamış yağ asitleri açısından zengin Argan Yağı ile saçlara ağırlaştırmadan bakım yapıyor; saçın doğal koruyucu tabakasını güçlendirmeye yardımcı oluyor ve saçı yoğun şekilde besliyor. ATAOL BEHRAMOĞLU Şair dostlarımla... Çalışma masamda, bilgisayarımın sağ yanında, şair dostlarımın yeni çıkan şiir kitapları üst üste duruyor… Arada bir bu kitaplardan birini alıyor, sayfalarını karıştırıyor, birkaç şiir okuyorum. Bu şiirler beni yaşama yeniden bağlıyor, can sıkıntımı hafifletiyor, yaşama sevincimi tazeliyor… Orada üst üste duran şiir kitapları arasında, bizden, dünyadan, sevdiğim şairlerin kitapları da, zaman zaman yerlerini başkalarına bırakarak , arada bir yeniden okunmayı bekliyorlar… Fakat ben bu Pazar söyleşisinde şair dostlarımın yeni çıkan kitaplarından bazılarıyla baş başa kalmak istiyorum… *** Benim için hepsi değerli bu kitapların, bu dostlarımın hangisinden başlamalı. Belki en son gelen iki tanesinden, kuşakdaşım Günel Altıntaş’ın “Sevdalı Nehir” ve “Sözcük Tatlısı” adlı şiir kitaplarından… Sözü uzatmaya ne gerek var… Günel Altıntaş bir şiir şövalyesidir bence… İşte yıllar sonra yayımladığı iki kitapla, Nâzım’dan, Orhan Veli’den, İkinci Yeni’den damıttığı, çağdaş şiirimizin en güzel, en soylu sesleri yayılıyor… Günel bu kitaplarıyla beni, her şeyimizin şiir olduğu, şiirle soluk alıp verdiğimiz 1960’lı yıllara götürüyor… Onca güzel şiir arasından seçim yapmak çok güç, ama ister istemez bir tanesiyle yetinip “Sevdalı Nehir”deki “Kırçıl”ı birlikte okuyalım: “Günün olmadık bir saatinde”/adımı fısıldıyor birisi/dönüp bakıyorum/gözümün ısırdığı bir kırçıl kedi/…/ Kara değil miydi yıllar önce/aramızdan bıçak gibi geçen bu hayvan/pişmanlıkla yoğururken insanı zaman/demek biz gibi yaşlanmış o da/…/Kaldırıp atıyorum elimdeki bardağı/o hain uğursuz kediye/gözlerin açıyor çiçek çiçek/bardağın düştüğü yerde” *** Bu yıl Nisan ayında “Sevgiler Kanarken” adlı şiir kitabını çıkaran Hüseyin Yurttaş’la da yaklaşık olarak kuşakdaşız. Benden birkaç yaş daha genç Hüseyin Yurttaş’a ben şiirin yorulmaz emekçisi diyorum. Zaten görünümüyle de alışılmış şair tiplerinden farklı, gün görmüş bir emek insanı, bir fabrika işçisi, bilge bir köy adamı gibidir. “Sevgiler Kanarken”i okurken, dünyanın, yaşamın her yerine, her köşe bucağına bir şairin duyargalarının nasıl girdiğini, bu yaşama nasıl tanıklık ettiğini, onun bilinmezliklerini nasıl gün ışığına taşıdığını hayranlıkla görüyorsunuz. Kitabın, bu gün artık çoğu anılarda kalmış bazı mesleklerin, zanaatların işlendiği “kayıp resimler” adlı bölümü bu tanıklığın duygu ve şiir yüklü bir örneği… “Sepetçi, nalbant, hasırcı, makastar, semerci, yorgancı, bakırcı, kalaycı, keçeci, saraç, hattat, sedefkâr, urgancı, macuncu…” hepsi birbirinden özgün ve güzel... En sonuncuyu, “macuncu”yu birlikte okuyalım… “sinide güneşin yedi rengi/yedisi birbirinden tatlı/dolandıkça çubuğa macun/çocuk bakışları kanatlı/…/gökkuşağının altından geçmek bu/sevinci çifte sarmal/coşkusu dupduru/al beni o günlere götür/çocukluğu hiç bitmeyen macuncu” *** Bu söyleşide sözünü edeceğim son kitap, kitaplarını 1980’lerde yayımlamaya başlamış olsa da, bence 1960 kuşağıyla 70 kuşağı arasında, zincirin birleştirici bir halkası gibi duran Ahmet Ada’nın “Uçurum Otu” adı altında topladığı geniş kapsamlı seçki olacak… Ahmet Ada bizim şiirimizde bu ölçüdeki bir örneğine bazı şiirleriyle belki bir tek Nihat Behram’da rastlanabilecek bir doğa sevdalısı ve gözlemcisidir. Doğaya duyduğu yakınlık, bunu dile getirişteki lirizm ve ayrıntılı betimler, onu Rus şairi Yesenin’le yakınlaştırıyor. Kitabın, kendi içinde başlı başına bir senfoni olan otuz şiirlik “Göl ile Kuğu” bölümündeki yirmi altıncı şirden dizelerle bu söyleşiyi tamamlayalım: “Yerine koyamadım inceliğini kuğunun/Tuhaf bir güzellikti onunki, öyle beyaz,/Renk bilgisiyle anlatılamaz/Sanki çok oldu onu yitireli/…/Yerine koyamadım kalabalık kentlerde/Hüzne değdi de elim bulamadım/Yitirdiğim erinci, bir sevinç buğusuydu/Bütün bir yaz göl ile kuğu” Şiir okuyun, diliniz, duygunuz, yaşamınız zenginleşecektir… ataolb@cumhuriyet.com.tr www.ataolbehramoglu.com.tr Sevgili okurlarıma: Dün cumartesi yazılarımda açıkladığım bir sağlık sorunu nedeniyle önümüzde birkaç haftalık zorunlu bir ayrılık var. Olabildiğince kısa sürmesini diliyorum. A.B. C M Y B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear