29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

2 NİSAN 2006 / SAYI 1045 7 Pekineller: Karşıtların uyumu Klasik müziğin birkaç ikizinden biri Süher ve Güher Pekinel. Bir süredir göz temasından uzak, sırt sırta çalıyorlar. Çünkü göz teması eksilince yaratıcı bir mesafe oluşuyor. O mesafede ise hem karşıt hem birlikte olmanın çabası var. İkisi de mükemmelin peşinde, bu yüzden seyirciden değil, kendilerinden korkuyorlar. üherGüher Pekinel TEVİTÖL (Türk Eğitim Vakfı İnanç Türkeş Özel Lisesi) gibi sosyal destek projelerinde de yer alıyorlar. Süher Pekinel TEVİTÖL’e desteklerinin amacını şöyle açıklıyor: Gebze’de Türkiye’nin değişik yörelerinden üstün kabiliyetli gençlerimize lise eğitimi veriliyor. Son derece başarılı ve şimdiye kadar tek kurum. Mezunları Amerika’nın en iyi üniversitelerinde tam burslu olarak rahatlıkla okuma imkânı bulabiliyor. Geleceğin üst düzey yöneticileri olacak bu gençlerimizin müzik kültürüne sahip olmaları bizce çok önemli. Çünkü müzik düşüncelerine ve sistemlerine sorunsalları algılamalarına yeni bir boyut getirecek. Ayrıca, süratle küreselleşen dünyamızda müzik, uluslararası bir dil S olma özelliğini daha da kuvvetlendirecek. Yabancı yatırımcıların Türkiye’ye gelmesi burada kendilerine cazip gelecek kültürel bir ortam bulmalarına da bağlı. Yurtdışında, özellikle Avrupa’da bu trendi açıkça görüyoruz. Glasgow, Edinburgh, Verbier (İsviçre), AixenProvence (Fransa), Berlin gibi şehirler veya bölgeler ekonomik faaliyetlerinin promosyonunu sanat festivallerinde görüyorlar. Bizde de, yeni kurulan Modern Sanat Müzesi, Sabancı Müzesi gibi girişimlerde uluslararası kamuoyu açısından bu trendin ne denli etkili olabileceğini açıkça gördük. TEVİTÖL’den yetişecek çocuklar, işlerini sürdürürken, gün geçtikçe küreselleşen bir sanat ortamının bilinçli katılımcıları belki de yönlendiricileri olacaklar. Güher ve Süher Pekinel, mükemmeli yakalamak peşindeler, denemeleri de bu isteğin bir parçası... izin bir konser boyunca kendinizi çoğu zaman duygularınıza bırakarak izlediğiniz konser, onlar için hayatın ta kendisi. Üstelik ikiden bir yaratmak değil dertleri, biri Süher, diğeri Güher Pekinel olarak kalmak istiyor. Klasik müziğin “erkek” dünyasında var olabilmek de cabası, ayrıca gündelik hayatın hayhuyu onları kendinden muaf tutmuyor... İşte GüherSüher Pekinel’in kendilerine, müziğe ve hayata dair anlattıkları... Klasik müzik, kadınların son yıllarda varlık gösterdikleri bir alan. Öğrenciliği, çalışma koşullarını, sahne üstünü ve arkasını, albüm yayımlamayı düşündüğümüzde klasik müziğin dünyasında cinsiyetler arasında farkın kalktığını söylemek mümkün mü? Güher Pekinel: Ben her zaman cinsiyet ayrımcılığına karşı çıktım. Şuna inanıyorum ki, yaptıklarınız her zaman sizin için konuşuyor. Fakat gerçek şu ki, siz bunu ne kadar böyle görseniz de karşı taraf böyle görmeyebiliyor ve çalıştığınız ortamlara, ülkelere ve kişilere göre değişebiliyor. Erkek ağırlıklı dengeler söz konusu olduğundan, bireyselliğinizi çok daha kuvvetli şekilde kanıtlamak zorunluluğunda kalıyorsunuz. Ancak diğer mesleklerle karşılaştırıldığında, klasik müzik dünyasında yaratıcılık söz konusu olduğunda eşitliğin daha kolay kabullenildiği de bir gerçek. Nitekim, günümüz sanatçılarından Argerich, Pires, Larrocha, Uschida gibi piyanistlerin, Anne Sophie Mutter, Mullova, Hillary Hahn, Kyu Wa Chung gibi kemancıların dünyaca ünlü erkek sanatçılarla aynı düzeyde değerlendirildiklerini görüyoruz. Kadın kadının kurdu denilir, iki kardeş de olsa... Siz bu gerilimi yaşadınız mı? Kurdu olmaktan dostu olmaya geçmek için ayrı bir çaba gösterdiniz mi? Güher P.: Bir beraberlik karşıtlık olmadan gerçekleşemez. Bunu aşmanın tek yolu bir yandan kendin olmaya devam ederken, diğer yandan kendini aşarak başka bir düzeyde karşıtınla yapıcı bir uyumu yakalamak. Ancak bu da görüldüğü kadar kolay değil. İnişi çıkışı olan dikenli bir yol, ama içinizde birlikte kullanabileceğiniz bir gücü hissedebiliyorsanız her şeye rağmen bunları aşarak başarılı olabiliyorsunuz. Bir süredir sırt sırta oturarak çalıyorsunuz, gözleri, bakışı ortadan kaldırmanız müziğinize nasıl yansıdı? Güher P.: Aynı müzikal nefesi ve ritmi paylaştığınız sürece gözlerle temas önemini kaybediyor. Hatta temas eksikliği o ritim ve nefes akışında kendi içimizde daha derinlere inip ilerlememizi sağlıyor. Birlikte olmanın zenginliği bir bakıma mesafe kurmaktan geçiyor. Göz temasının bulunmaması, işte böyle bir yaratıcı mesafe oluşturuyor. Aynı durumu ilişkilere aktaracak olursak, yüz yüze durmaktan daha güvenli, daha sakin bir yanı var mıdır? Güher P.: Bence mesafe bütün ilişkilerde gerekli. Bireyselliği boğan bir iç içelik ilişkiyi öldürebiliyor. Kurduğunuz mesafeler, ilişkideki bütün süreçleri, ayrıntıları ve sorunları daha objektif şekilde değerlendirmenize, daha renkli ve huzurlu yaşamanıza olanak sağlıyor. S Berat Günçıkan Bu tür denemeler müziğe ilişkin mi, yoksa yılların verdiği bilginin, deneyimin, bütünlüğün bir kez daha sınanması mı? Güher P.: Bu bir deney değil, yorumda mükemmeliyeti yakalamak için geçtiğimiz bir yol. Doğal olarak birlikte çalmanın getirdiği birikim ve tecrübe üzerine kurulu. Bir bakıma kendiliğinden oluşmuş bir aşama. Çünkü, iki piyanonun sahnedeki bu yeni konumu ile aradığımız kişisel tınılara daha kolayca erişebileceğimizi gördük. Ayrıca, müziğin nefesi ve ritmini, eserin bütünlüğü içinde bireysel açıdan daha yoğunlukla yaşayabiliyoruz. KORKULARIN ADI... Sahnede ve çalışırken, aynı müziği farklı yorumlamayı dener misiniz, bu denemelerden nasıl sonuçlar çıkar? Süher Pekinel: Çalışırken yorumu daima kişisel özgürlük içinde şekillendiririz. Birlikte yorumun hareket noktası daima bağımsızlık oldu. Zaten, yorumumuzda bireysellik olmadan çalışmamızda birlikteliğe ulaşmak mümkün değil. Kendi alanınıza çıktığınızda hangi tür müzikleri dinlersiniz, bu dinleme sizin yorumunuza nasıl yansır? Süher P.: Klasik müziğin geleneksel yapısını, iç dinamiklerini ve bütün bunları ayakta tutan temel yapısal disiplinini dünyadaki diğer müzik örneklerinde bulabilmek zor. Dünya müziklerinin en büyük katkısı, ritim anlayışında ve bazı müzik türlerinin ulaşabildiği tasavvufi derinlikte bulunuyor. Örneğin, bir Bach veya Bruch yorumuna tasavvuf müziğinden kaynaklanan yeni bir zenginlik boyutu getirmek mümkün. Piyanistler de izleyici korkusu yaşar mı, bu korkuyla nasıl baş edilir? Güher P.: Dinleyiciden korkmuyoruz, hissettiğimiz tek korku kendimizle ilgili. Çünkü, dinleyiciye ulaşmanın tek yolunun kendi içimizde oluşturabileceğimiz mükemmeliyetten geçtiğini biliyoruz. O zaman dinleyici ile de birleşebiliyor ve akan zamanı beraber paylaşıyoruz. Sizi son yıllarda Bach’ın yorumlarıyla dinliyoruz, ama şimdi Mozart’ın 250. yılının kutlanmasından yola çıkarak sormalıyım, iki müzisyeni, iki yorumcu olarak değerlendirmenizi istesem, birer cümleyle... Güher P.: Deha tektir....renk zenginliği değişik olabilir. Hangi besteci hem müzikal açıdan, hem de duygusu açısından size yakın gelir, ayrı ayrı yanıtlamanızı istesem? Süher P.: Bach, Mozart, Brahms! Güher P.: Brahms, Mozart, Bach! Klasik müzik popüler kültürün dünyada kazandığı ağırlıkla geçmişin “ağırbaşlılığı”nı biraz kırdı, diğer müzik türleriyle arasında bir bağ kurdu, örneğin caz... Siz de Bach yorumunuzda cazı kullandınız... Bu tür deneyimler klasik müzik dinleyicisinin seyrini değiştirdi mi? “Elitist” dinleyiciden “sokaktaki” dinleyiciye kadar bir yelpazeye ulaşılabildi mi? Süher P.: Klasik müzikle cazı bağdaştırmak kolay iş değil. İki ayrı müzikal kültür ve ifade tarzı arasında uyumu gerektiriyor. Bunu sağlamak çok ender sanatçıların işi. Bunlardan biriside Jacques Loussier. Klasikle caz bileşimi aynı mükemmeliyet içinde sağlanabildiği takdirde, her iki türü de içinde zenginleştiriyor. Klasik; caz yoluyla özgürlüğün verdiği yeni bir zenginliğe kavuşuyor. Caz ise; klasik geleneğinde başka bir derinlik buluyor. Ama dediğim gibi bu kıvama ulaşmak çok güç. Başarılı olduğu zaman dinleyici kitlesi üzerindeki etkisi çok yaygın oluyor. Caz dinleyicisi açısından bir bakıma, klasik müziğe yeni bir pencere açılıyor. İlgi artıyor. Elitist dinleyici ile normal dinleyici arasındaki mesafe azalıyor ve her iki müzik türü de daha yaygınlaşıyor. Aslında bu, devam edilmesi gereken bir süreç. Hem ikizsiniz, hem aynı işi yapıyorsunuz, bu kadar iç içe yaşamak zaman zaman yoruyor mu, nasıl soluk alıyorsunuz? Süher P.: Yalnızca birlikte ürettiğimiz zaman iç içeyiz. Yoksa, hayatlarımız birbirinden bağımsız olarak devam ediyor. Üretmek için birliktelik kadar bağımsızlıkta önemli. Onun için her işide birlikte yapmıyoruz. Herkes kendine düşeni bağımsız olarak sonuna kadar üstleniyor. Hayatın müziğin dışında bir de rutinleri var, piyanonun başından kalktığınızda, sahne ya da albüm hazırlıkları, medya ile ilişkiler, vergi ödeme, alışveriş... bütün bunlarla nasıl başa çıkıyorsunuz... Süher P.: Çok yerinde bir soru. En fazla zorluk çektiğimiz işler bunlar. Çünkü bizi esas yapabileceklerimizden uzaklaştırdığı için yıpratabiliyor. Her şeyden önce zamanla fazlasıyla yarışıyoruz. Bu tür işleri burada bizler için yapabilecek nitelikte, yardımcı bulmakta çok zorlanıyoruz. Uluslararası düzeydeki sanat faaliyetlerimiz en aşağı İngilizce ve Almancaya hâkimiyeti gerektiriyor. Ayrıca, sanat çevreleri, menajerlerimiz ve medyayla sürekli ilişki ve yazışmaların koordinasyonu da var. Sanatın etrafındaki bu tür faaliyetler sanatçıya her geçen gün daha büyük baskılar oluşturuyor. İlhan Erşahin’le dört gece ünyaca ünlü, tenor saksofon sanatçısı İlhan Erşahin New York ve İstanbul’un seslerini bir araya getiriyor. Erşahin, dört gece boyunca peşpeşe birbirinden tamamen farklı projeleriyle sahne alacak. Babylon’da, Nokia “Nseries” Hear New kapsamındaki konserlerin ilki 5 Nisan gecesi. 21.30’da başlayacak programda, Tunus asıllı Fransız müzisyen Smadj, son albümü “Smadj presents SOS”ten yepyeni şarkılarını bu kez İlhan Erşahin’le birlikte sunacak. Daha önce Burhan Öçal ve Mehdi Habab ile yaptığı değişik projeleriyle adından söz ettiren Smadj, S.O.S Project’te iki yetenekli müzisyenle, Nuri Lekesizgöz (kanun) ve Savaş Zurnacı (klarnet) ile çalışıyor. Uda en az bilgisayar programlarına olduğu kadar hâkim olan Smadj, yeni projesinde buzuki, banco ve diğer telli sazları bir araya getirerek alışılmadık bir parti başlatıyor: Elektronik Fasıl. İlhan Erşahin’in Nublu soundu ile bambaşka bir boyut kazanacak olan bu özel gece, izleyicilerini bir hayal âlemine götürecek. 6 Nisan Perşembe günü, yine aynı saatte, Erşahin’in New York’ta her gece dolup taşan kulübü Nublu’nun en ilgi çekici projelerinden I Led 3 Lives müzikseverlerle buluşacak. Erşahin’e bu projede, 30 yıllık kariyeri boyunca Art Blakly, Tony Williams, Coleman Hawkins, Sun Ra ve McCoy Tyner gibi ustalarla aynı sahneyi paylaşmış olan Junini Booth ve davulda Wax Poetic’ten tanıdığımız, aynı zamanda bir elektronik ve remix dahisi olan Jochen Ruekerft eşlik ediyor. D Erşahin, 7 Nisan Cuma akşamı ise 23.00’te, tamamen İstanbullu müzisyenlerden oluşan İstanbul Sessions ile bambaşka bir yöne doğru ilerliyor. Bu yeni New Yorkİstanbul hattı, İstanbul’daki en yeni sesleri duyurmakla kalmıyor, aynı zamanda özellikle emprovize caz müziği konusunda da önemli adımlar atıyor. Bas’ta Kangroove ve Quartet Muartet’ten hatırlanabilecek Alp Ersönmez, davulda inanılmaz sololarıyla Telvin’den Turgut Bekoğlu ve perküsyon’da Natasha Atlas, Mercan Dede, Aleksandr Petrov, Göksel Baktagir, Thedosli Spassov gibi isimlerle sahne alan İzzet Kızıl’ın eşlik edeceği İstanbul Sessions, İlhan Erşahin’i sadece saksofonuyla değil, Fender Rhodes’u ve elektronik altyapılarıyla izleme şansı veriyor. 8 Nisan Cumartesi gecesi, 23.00’te ise Babylon iki ustanın buluşmasına tanıklık edecek. Daha önce Akbank Caz Festivali kapsamında bir araya gelen Fransız trompet virtüözü Erik Truffaz ve İlhan Erşahin bu kez dörtleme kapsamında buluşuyorlar. Truffaz ve Erşahin’e Wax Poetic’ten gitarda Thor Madsen, bateride Jochen Rueckhert ve basta Junini Booth’un eşlik edecek. Our Theory albümü geçen yıl Nublu Records etiketiyle tüm Avrupa ve Türkiye’de yayımlanmış ve çok ses getirmişti. Bilet Bilgileri: Babylon gişe (0 212 292 73 68 / SalıCumartesi 12:0023:00), Biletix Çağrı Merkezi (0 216 556 98 00), www.biletix.com CUMHURİYET 07 CMYK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear