29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

2 NİSAN 2006 / SAYI 1045 3 EDİTÖR’DEN zlem Altunok’un röportajında okuyacaksınız, Ali Düşenkalkar “Korkuyorum Anne” filmindeki rolünü “Artık evladıma vereceğim bir hediyem var” diye kucaklıyor. Bütün öyküler, çocukların anne ve babalarını aşma mücadeleleri üzerine kuruludur, ama bir babanın ya da annenin çocuklarının hayranlık duygularını diri tutmak için çırpınmaları hep göz ardı edilir. Anne ya da baba olmanın varoluşu sıkıştırdığı o diken üstü yerde, uysallaştırılan hayal gücü engeldir buna. Hayal gücünü eskiten gerçek, çocukla annebaba arasına girince, roller de sabitlenir; giydiren, yediren, okutan, karşılığında emreden, susturan, korkuları kadar sınırlar çizen, özgürlük kelimesini lügatından düşüren büyükler kalır geriye. Artık çocuğuna seçtiği armağanlar, “gelecek korkusu”na bulanmış, ağır, yorucu, ayak bağı ve iğdiş edici nesnelerdir. İşte bu yüzden bir rol, üstelik babası tarafından “sen yapamazsın, sen beceriksizsin” diye diye kastre edilmiş bir erkek rolü kadar can alıcı bir armağan olamaz bir evlada... Şimdilerde Parisli anne ve babalar çocuklarına bir büyük grev armağan ediyorlar. Üniversitelerde başlayan “İlk iş yasası”nı protesto eylemine destek veren, büyük ihtimal 1968’in iz sürücüsü bu anne ve babalar sokaklarda çocuklarının bir adım önünde ya da arkasındalar. Uzun süredir sosyal devlet vaat ve nimetleriyle oyalanmanın, kendi yaşıtlarına dünyanın iktidarını teslim etmenin suçluluğunu üzerlerinden atmaya çalışıyorlar. Onlar hayatı “şimdi” istiyorlar yeniden, hem kendileri hem de çocukları için. Bazen sadece yaşatıyor olmak çocuğa verilen bir armağan. Tıpkı Suad ve Zimbabwe’nin dünyanın tüm sınırlarına lanet okuyarak çocuklarına yaşam alanı açmaya çalışmaları gibi. İkisi de mülteci, ikisinin de birer oğlu var, Somalili Suad’ın oğlunun adı James, Etiyopyalı Zimbabwe’nin ise Brian. Onları, ülkelerinde kendilerini bekleyen mutlak bir ölümden kaçıran yaşamak içgüdüleri kadar, çocuklarının varlıkları. Suad şimdilerde Kanada’da şansını deniyor, Zimbabwe ise hâlâ İstanbul’da, her an sınır dışı edilmenin tedirginliğini yaşıyor. İki kadının öyküsünü Bikem Ekberzade’nin “Yasadışı” kitabında okuyabilirsiniz... Sizin evladınıza ya da evlatlarınıza armağanınız ne? İyi haftalar... Berat Günçıkan bguncikan@yahoo.com Payam, Suad, Zimbabwe. İsimleri, kaçıp geldikleri ülkeler, renkleri, dilleri, cinsel yönelimleri ve hikâyeleri birbirinden çok farklı. Onları buluşturan yol Türkiye’den geçiyor. Bikem Ekberzade, Suad ve Zimbabwe’nin öyküsünü yazdı. Özlem Kınal, Ekberzade ve İranlı mülteci Payam’la konuştu. Zimbabwe Ö ‘YASADIŞIYIM’ AMA VARIM... B Suad Mülteci bir de eşcinsel olursa! Payam Shirazi, 25 yaşında İranlı eşcinsel bir mülteci. Hikâyesi iki buçuk yıl önce, ülkesinde tıp eğitimine devam ederken, öğrenci birliğinde demokrasi, kültür ve politika üzerine yaptığı çalışmalar nedeniyle tehdit ve şiddete maruz kalması sonucunda yasal olarak Türkiye’ye girişiyle başlıyor. Neden Türkiye’ye sığınmayı tercih ettiniz? Türkiye’den başka bir yer aklıma gelmedi. Vizesiz, rahatça girebileceğim için Türkiye'yi tercih ettim. Yaklaşık iki buçuk sene önce Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne (BMMYK) başvurdum. Korku ve stresten dolayı her şeyi açıklayamadım, çünkü herkesten şüpheleniyordum. Bu yüzden BMMYK beni sığınmacı olarak kabul etmedi. Ben de doğrudan insan haklarını savunan ülkelerden birine başvurdum ve durumum olumlu sonuçlandı. İran yasalarında eşcinsellik nasıl karşılık buluyor? Cezası nedir? Şeriatta değişik yollar bulunuyor, ama sonuçta cezası ölüm. İran Ceza Kanunu’nda 124. madde; “eğer bir erkek bir erkekle şehvetle öpüşürse 60 kırbaç atılır” der. İran, eşcinselleri livata (oğlancılık), hırsız, tecavüz eden insanlar olarak tanımlıyor ve aşağılıyor. Bu şekilde uluslararası baskıdan kaçabilecek bir yol arıyor ve hiçbir zaman “evet, ben eşcinselleri idam ediyorum” demiyor. İran’da eşcinsellere yönelik diğer cezalar ise ya dağdan aşağı atmak ya da taşlayarak öldürmek. Ahmedinejad yönetiminin sertliği eşcinsellere de yansıdı mı? Devrimden sonra 1979–2000 yılları arasında toplam 4000 eşcinsel ve transseksüel idam edilmişti. Ahmedinejad’ın nükleer olaylar ve Ortadoğu barışına bakışı daha sert. Eşcinseller ile travesti ve transseksüellerin durumu da buna dahil. Dini lider Hamaney, hacıların konferansına gönderdiği mesajında Müslümanlar ve Müslüman ülkelere Batı ülkelerinin kriterlerini benimsememelerini öğütlerken örnek olarak eşcinselleri işaret etti ve “livata ve onu yasallaştırmak Batı ülkelerinin kriteridir, Müslüman ülkeler bu konulardan uzak durmalıdır” dedi. Türkiye’de de işiniz zor olmalı... Kalacak yer, para, iş konularında büyük zorluklar yaşıyor, ama eşcinseller için daha farklı sıkıntılar da var. Eşcinseller de insan ve duyguları var, ama kimse bunu hesaplamıyor ve eşcinsellerin duyguları suistimal edilerek ayrımcılık yapılıyor. Özlem Kınal ikem Ekberzade “Yaklaşık 13 milyon insanın yaşadığı İstanbul’da bazılarımız diğerlerinden daha görünmezdir” diyor yasadışı insanları anlattığı kitabında. Bu insanlar kâğıt üzerinde yoklar. Ülkeye girişleri belgelenmiyor, kayıtları, kira kontratları, işe alım belgeleri, doğum sertifikaları, pasaportları yok. Birçoğunun artık dönebileceği bir ülkesi de yok. Çocukları vatansız. Yasal olarak çalışamıyorlar, sağlık ve eğitim hizmetlerinden yararlanamıyorlar. Suad ve Zimbabwe, İstanbul’da yasadışı mülteci olarak yaşam mücadelesi veren iki Afrikalı genç kadın. Henüz yirmili yaşlarının başındalar ve üstelik ikisi de anne. Altı aylık bebeği James’le Somali’den gelen Suad (24) ve dört aylık bebeği Brian ile ülkesini terk eden Etiyopyalı Zimbabwe’nin (21) yolları İstanbul’da kesişmiş. Suad’ın babası Yemenli, annesi Somalili. Babasının, arabasına yerleştirilen bombanın infilak etmesi sonucu ölmesiyle başlamıştı her şey. Okula gitmek üzere arabaya binen iki kardeşini de patlamada kaybetmişti Suad. Ve bu acıya dayanamayan diğer kardeşin intiharının ardından annesi, patlamadan sorumlu tuttuğu kan davalısı kabileye ait bir ilkokulun içme suyunu zehirleyerek 20 çocuğun ölümüne neden olunca Suad’a kaçmak Bikem Ekberzade Suad ve Zimbabwe’nin öyküsünü “Yasadışı” başlığı altında kitaplaştırdı. (Plan B Yayıncılık) Bir arkadaşım Kuzey Arnavutluk’a gitmemi önerdi, orada sıkışmış kalmış yüzlerce mülteci ailesi vardı ve bölge güvenli olmadığından aylardır yardım alamıyorlardı. Gittim ve mülteci projesinin ilk ayağı olan Kosova krizini fotoğraflamaya başladım. Bölgede çalışmam tam iki buçuk sene sürdü. Aileleri köylerine geri dönüşlerine kadar izlediğim dönemler oldu. 2.5 sene sonra da projeye diğer coğrafyalarda devam etmeye karar verdim. SUAD ŞİMDİ KANADA’DA... Kitap Suad ve Zimbabwe adlı iki kadının peşinde yol alıyor. Onları kitabın “kahramanları” yapan neydi? Tesadüf. 2003’te Türkiye’deki yasadışı mültecilerle çalışmaya karar verince araştırmalarım beni Zimbabwe ve Suad’a götürdü. Tanıştığımızda doğru yerde olduğumu biliyordum. Apartmanda mültecilikten çok daha fazlası vardı. Eskilerden gelen, günümüzde bastırılmaya çalışılan ama yok edilemeyen kültürel farklılıklar, düşmanlıklar ve bir günden diğerine uzayan günlük hayat. Suad ve Zimbabwe şimdi ne yapıyor? Suad’ı bir şekilde Kanada’ya göndermeyi başardık. Ancak gittiğinden beri haber alabilmiş değiliz. Oradaki mülteci kurumlarıyla temastayız. Zimbabwe ise İstanbul’da. Onun sınır dışı edilmemesi, en güvenli şekilde üçüncü bir ülkeye yerleştirilebilmesi için elimizden geleni yapıyoruz. Sizce, mültecilere yönelik toplumsal duyarlılığın arttırılması için neler yapılmalı? Bizlerden farklı insanlar olmadıkları anlatılmalı. Onların sayıca az oldukları, hiçbir şekilde de ülkenin ekonomisini ya da vatandaşlarının işlerini tehlikeye sokmadıkları öğrenilmeli. Konular üzerine bilgisizlik sebepsiz korkuyu, korku ise en basitinden dışlamayı getirir peşinden. Kendimizden farklı coğrafyalarda neler yaşandığına baktığımız zaman ister istemez oralardan kaçıp bize sığınan insanlara karşı daha duyarlı olacağız. Hele internetin birçok eve girdiği şimdilerde bunu yapmak, kendimizi bilgilendirmek çok da zor değil. Mültecilerle çalışmayı yeniden sınır dışına taşımayı düşünüyor musunuz? Su sıralarda Darfur üzerine çalışıyorum. Geçen sene bir dönem Sudan sınırında idim. Bu sene de Darfur’a dönmem söz konusu. Onun dışında Türkiye’deki mülteciler üzerine uzun metrajlı ve kapsamlı bir belgesel yapmak istiyoruz. Şu sıralarda bunun için fon arayışımız sürüyor. Ekip hazır, parayı bulur bulmaz başlamak amacımız. Cumhuriyet DERGİ* Zimbabwe (solda) ve Suad... Suad şimdi Kanada’da yaşıyor, Zimbabwe ise hâlâ onay bekliyor... tan başka bir yol kalmamıştı. Önce babaannesinin yanına Yemen’e kaçtı, orada bebeğinin babasıyla tanıştı. Ancak, evlilikleri kısa sürdü ve Suad tekrar Somali’ye döndü, orada da tutunacak dal bulamayınca Avrupa’ya mülteci götüren bir gemiye kaçak olarak bindi ve Türkiye’ye geldi. Zimbabwe’nin ise babası hükümet karşıtı bir örgütte çalışıyordu. Kimseye haber vermeden ortadan kaybolmuştu ve askerler onu aramak için sık sık eve geliyordu. Tacize uğradığı için ülkesinden kaçtığını belirten Zimbabwe’nin hikâyesinin nasıl sonuçlanacağı, mülteci statüsü kazanıp kazanmayacağı şimdilik meçhul. Bikem Ekberzade’ye İstanbul’da yaşayan Afrikalı iki mülteci kadının yaşam mücadelesini belgeleyen kitabı “Yasadışı”nı sorduk. “Yasadışı” yedi yıldır sürdürdüğünüz Mülteci Projesi’nden doğan bir kitap. Sizi yola çıkaran neydi? 1998’de Amerika’dan İstanbul’a temelli olacağını düşündüğüm bir geri dönüş yaptım. Amacım “savaş” fotoğrafçısı olmaktı. O sıralarda da Kosova’da karışıklıklar başlamıştı. Kosova’ya gitmek ve savaşı görüntülemek istedim, ama uluslararası foto muhabirleri güruhu arasında çok yeniydim. İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Editör: Berat Günçıkan Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Yazı İşleri Müdürleri: Mehmet Sucu, Güray Öz (Sorumlu) Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Baskı: İhlas Gazetecilik AŞ 29 Ekim Cad. No: 23 Yenibosna / İstanbul İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Cumhuriyet Reklam (0212) 251 98 7475 / 343 72 74 *Cumhuriyet Gazetesi’nin parasız pazar ekidir. Yerel süreli yayın. cumdergi@cumhuriyet. com.tr CUMHURİYET 03 CMYK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear