23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

!2 ŞUBAT 2004 / SAYI935 MEDYA 15 Konumuz Yasemin Kozanoğlu değil... ÖTEKİ ÎSTANBUL, öteki'nin haberini vermekte kararlı. 'Çünkü onların medyada yer bulabilmeleri için muhakkak tuhaf, acıklı, bret ya da dehşet verici bir olayda yer almaları gerekiyor." Vena ^alidis Ik yordu. Ötekiler üçüncü sayfa konuları için paketlenmiş insanlar. Piyasa içinde yerleri orası... Medyada yer bulabilmeleri için muhakkak tuhaf, acıklı, ibret ya da dehşet verici bir olayda yer almaları gerekiyor. Karılarını bıçaklamaları, hırsızlık yapmaları, çocuklarını hastanede rehin bırakmalan... Ancak bu şekilde medyada yer alabiliyorlar. Medyadaki görüntüleri kendi leri için değil; şanslı azınlık haline bakıp şükretsin diye veriliyor. Bu anlayışa göre deforme ediliyor. Öteki tstanbul'un çıkış amacı; öteki îstanbul'un yoksul ve emekçi insanlarını haberin nesnesi olmaktan çıkarmak. Onların yaşadığı hayatın, ürettiği kültürün, îstanbul'daki görünmez kentlerin kaydını tutmak. Sorunlarını ve çözümlerini ya da çözümsüzlüklerini, deforme etmeden onlara yansıtmak. Çünkü bu bozulmuş görüntüler, bizzat bu insanların birbirini doğru görmesını engelleyecek kadar yoğun. Dediğim gibi; piyasanın bıze ihtiyacı yok. Öteki îstanbul'un var. Gazeteyi nasıl bir ekip oluşturuyor? Çeşitli. Genç de var yaşlı da; amatör de var profesyonel de. Bunun bir sinerji yaratacağına inanıyoruz. Gazetecilik, optik bozulma yaratmaya teşne bir meslek. Haber ve nesnesi, haber ve öznesi bir zaman son ra eşitlenmeye doğru gidebilir. Amatör arkadaşların profesyonelgazeteciarkadaşlarla birlikte çalışması, belki kusurlu sayılabilecek ama benim şiddetle önemsediğim bir naifliği diri tutuyor. Sosyolojik olarak da birbirine yakın insanlar gazetenin çalışanları. Oturduğumuz semtler, yaşadığımız alan, gazetenin hedef kitlesiyle uyumsuz değil. Daha yakın, hatta birebir değil ama umarım zamanla bu da olur. Gazetenin hedef okuru kim ? Ötekiler zaten tanım gereği, sistemin olduğu halleriyle kabul etmediği insanlar. Yoksulunu da kabul etmiyor sistem, travestisini de, Kürt'ünü de. Sistemin 'değiş degel' ya da 'gözümegörünme' dediğiherkes bizim hedef kitlemiz. Böyle olunca da asıl hedef kide B eyoğlu'nda eski bir bina Rumeli Han. Yıllarınyorgunluğu, yıpranmışlığı çökmüş üzerine. Yine de ayakta durmaya çalışıyor. Tıpkı tamamen gönüllü bir grup insanın çıkarmaya başladığı 'Öteki Istanbul' gazetesi gibi. "... Açıkçası tarafız. GerçekJerden ve gerçek haberden yana tarafız. Emekçilerden ve yoksullardan yana, ama gerçeğin peşindeyiz." Bu sözler kısa bir süre önce gazete bayilerinde yerini alan 'Öteki tstanbul' gazetesinin Editörden köşesinde yer almıştı. 15 günde bir yayımlanan gazetenin hedef kitlesini Istanbul'un emekçi, yoksul ve egemen kültürün kıyısına itelenmiş yurttaşları oluşturuyor. Gazetenin kültürsanat editörü Yelda Eroğlu ile 'Öteki Istanbul'u konuştuk. •Öteki tstanbul gazetesi piyasanın hangi ihtiyaçlarını karşılay abilmek için kuruldu? 'Piyasa' tanımını kullandığımız zaman, piyasanın bize ihtiyacı yok. Öteki Istanbul, îstanbul'un emekçi, yoksul ve egemen kültürün kıyısına itelenmiş yurttaşları için kuruldu. Piyasa, bu insanları ya görmezlikten geliyordu ya da görüntüsünü deforme ederek kullanı olmayanlarısaymaklazım. Azınlık onlar çünkü. Ha bire tüketen, hoşgörüsüz, her şeyi kendine mübah diğerlerine yasak bilen insanlar bizi okusa ne olur, okumasa ne? Biz gazeteyi kentin ve hayatın asıl sahiplerine ulaştırmak istiyoruz. Içerik? Medy anın egemenleri gibi bir varoş kurgumuz yok bizim. Medyada varoş; kentin merkeziyle tümüyle uyumsuz, biçimsiz.merkezdekilerebenzemezinsanlarla dolu bir garabetler diyarı olarak gösteriliyor. Hatta bir köşe yazarı 'varoşta yaşayan koca memeli kızlar' diye bir tanım kullanmıştı. Kardeşim silikon yaptıran zenginler, niye koca göğüslü varoş kızları olsun! Estetik açıdan uygunsuz her şey varoşa yamanıyor. Biz böyle düşünmüyoruz, böyle olmadığını görüyoruz. Varoşlarda da bir hayat yaşanıyor. Orada da Iraksavaşı konuşuluyor, orada da insanlar sanada uğraşıyor, orada da îstanbul'un ulaşım sorunundan yaka silkiliyor. Kişisel olarak beni ne ilgilendiriyorsa varoşta yaşayanları da ilgilendiriyor. Bu yüzden hiçbir zaman, 'şunu işlesek varoşa gider mi' diye düşünmedik. Bilimteknoloji sayfası yapıyoruz mesela. Bilımin varoşu merkezi mi olur? Kenti ilgilendıren tüm sorunların açık adresi zaten varoşlar. Plansızlık da onlan vuruyor, talan da. Haberde ayrımcı bir yönümüz vartabii. Tirajınız ne durumda? Reklam yapmamış, kollanmamış bir gazetenin ilk tirajları nasıl olacaksa bizimki de öyle. Ama ilk sayıların bayi satışının binin üstünde olması bizi heveslendirdi. Tiraj gazetenin yaşayabileceğini gösteriyor. Haftalık olmak istiyoruz. Gazetenizde neler haber olamaz ? Yasemin Kozanoğlu'nun kedisinin çokyemekten hastalanıp hastaneye kaldırılması haber olamaz mesela. Veya Sabancı'nın çeşme yaptırması. Onların haberini yapan çok zaten. Enflasyon yaratmamak lazım. Sizce kentlilik kavramı nedir, bir kentin sahibi oranın yerlileri mi yoksa sonradan göç eden insanlar îstanbul'a göçen insanların artık dönebilecekleri yer yok. Bu bile îstanbullu olmaları için yeterli. Bugün deprem olsa, zengin îstanbulluların hepsi bir yere kaçacak. Yoksullar kalacak, onlar sahiplenecek bu rayı. O zaman onların kenti olacak burası. Hangi ilanları kabul eder etmezsiniz? Elbette ilanlara açığız. Gazetenin para için bir kurumun himayesine girmesini istemiyoruz. Yayın anlayışımıza müdahale etme isteği ve cüreti göstermeyen ilanları ahrız, neden almayakm. Özellikle küçük esnafın ilanları. Sponsorluktan uzağız ama. Çünkü bu yayıncılık açısından büyük bir ipotek. Avrupa Birliği'nin fonlarına gazeteyi bağlayıp sonra AB karşıtı bir yayın çizgisigeliştiremezsıniz. Biz özgür kalmak istiyoruz.• tmf Velda Eroğlu 'Öteki tstanbul" ekibiyle birlikte... Marputçular Han. Rengârenk cam, plastik boncuklar...Ya bir kolye, ya da bilezik olacaklar... Kendin ya D ucuza sin... Duygu Derya Yalçın arputçular... îsminin çekiciliği,hertürlü boncuk, iplik, deri, düğme ve takı malzemesinden de geliyor. Eminönü'nde bir iş merkezi... Daima hareketli, daima gürültülü, çünkü kendisi iş merkezi olmakla kalmayıp, iş yapanlara da malzeme sağlıyor... Öğrencisi, ev kadını, işsizi, memuru kimi ilk ve tek, kimi ikinci iş olarak yolunu bııradan geçiriyor, çünkü onlar boncuklardan takı yapıp satıyorlar... İlk açıldığında daha çok elektronik piyasasına hizmet eden Marpuççular Iş Merkezi'ndeyiz... Öncelikle peşine düştüğümüz, boncuk fiyatlan. Kilosu on milyon olan da var, 200 milyon olan da... Türkiye'de sadece îzmir'de üretilenboncuklarınyüzde70'iÇin, Hindistan, Almanya, Ispanya, Bangladeş ve çeşitli Uzakdoğu ülkelerinden ithal ediliyor. Ahmet Türkgenç çarşının eski esnaflanndan. Eski dediysek, boncukların altın çağını yaşayan 1992'nin tanığı. Piyasanın bu yıl yeniden canlandığmı vurgulayan Türkgenç, en'çok ilgiyi üretim maliyeti yüksek olan kristal ve el yapımı boncukların gördüğünü söylüyor. Boncuk piyasasındaki harekediliğin ekonomik krizlerden etkilenmediğini vurgularken, "Konfeksiyonculardan üniversite öğrencilerine varan bir müşteri profiIimiz var" diyor "Moda sektörünün içinde yer alıyoruz. Böyle olunca da Baba mesleği olan "boncukçuluğu" yaklaşık 25 yıldır yaptığını anlatan han esnafından Nebil Kocatürk mesleğinin eskiye göre daha az gelir getirdiğini anlatıyor. Kocatürk, toptancı olan müşterilerin değişerek perakendeciye dönüştüğünü aktarırken," Son zamanlarda insanların kendi t a kılarını kendilerinin yapmaya başlaması toptancıların azalmasına neden oldu. Müşteri sayısı artmış görünüyorsa da bize bıraktıkları gelir eskiye nazaran çok daha az" diyor. Vazgeçilemeyen uğraş Canan Akbay, emekli öğretmen. Boncuklardan takı yapmaya, aile bütçesine katkıda bulunmak amacıyla başlamjş, şimdi kendi modelleriyle piy asay a açılmayı hedefliyor. Bunun için Halk Eğitim'in kursuna da gitmiş." Alışdmışın dışında daüretimlerdebulunmakistiyorum.Tasarladığım onlarca takı var. Satabilme imkânı bulursam bu işte çığır açacağıma inanıyorum" diyor, kendin den emin ve güvenli... Marputçular'ın bir başka müşteri grubu da malzeme alışverişi yapmak, yeni ürünleri görmek gibi nedenlerle gelen tasarım ve moda eğitimi öğrencileri. Çağlayan Meslek Lisesi Moda Tasarımı Bölümü öğrencisi Aynur Canoluk, çeşiderin bolluğunu överken fiyatlardan yakınıyor. "Burası boncuklardan ve taşlardan oluşan büyülü bir dünya" diyor. "Oncarenginvedeseninarasında kendimi kaybediyorum... " • MODA Pembenin yükselişi Fatma OvâClk M G ittikçe geçmişe yönelen, eskileri kırpıp kırpıp yeni yapan moda akımlan2004yüında80'liyıllarael attı. Kışaylarındaizlerigözüken, karpuzkollar,beldenbüzgülümontlar,yazgelinceyerinibolyeleklere.darpantolonlarabırakacak. 80'li ydların renkleri parlak yeşil, mor, sarıve pembe busezongözümüzefazlacaçarptı. Bunların içinde en belirgin olanı yaz sezonundadapeşimizibırakmayan pembe... Uzun zamandır sadece yeni doğan kız çocuklarınınkullandığıburenkherkesegöredeğişir. Bazıları pembe değil, penbeder.Bazılarıkırmızınınaçıkrengiolarakdüşünür.bazılarıisemorayakıştırır.Aynızamandabirkadınismiolarak kullanılan tek renktir. Renk paletinin en cicim rengi, bugünlerde tüm vitrinlerde ön planda. BusadecetazekutlananSevgililerGünü'nden dolayı değil. Nitekim pembe 2004 yazındaciddi bir çıkış yapıyor. Yazın her türlü dekolte, pembeyle ortaya çıkacak ve kasıp kavuracak gibi gözüküyor. Biliyorum, mavileri mora çeviren bu renk, birçoğumuza antipatik gelecek. Küçükken yoğun şekilde maruz kaldığımız pembenin etkisi ile uzak dururuzbu renkten. Çünkü daha çok bebek gibi konuşan, güvensiz ve YaZI pombOSİZ geÇİrmOITIİZO imkân ihtimal yok. Görünen O ki, yerde bir yeni doğmUŞ bebek esecek, bÜyÜk Çiçekli eşliğinde pembe, yeşil Ve açik maviler bizleri bir Saray hırslı kadınlara yakıştınnz bu rengi. Oysaahenkli.neşelikadınların # rengidir pembe. Mutlu, kıpır kıpır, y* V• aşınlıkları.hafiflikleriolmayantip£% V+ l w w * V ^ H • lerin. Kırmızıhlar gibi çoşkulu, f 1*1* • I^H ateşli değillerdir. Yadamorlargi/ • / J* • ^^^ , biyanardönerolamazlar. A *A /» ' Pembe giymek illa Barbi / J *f # * bebek kılığındagezmek an/ •I / • • •*!•* * lamınagelmiyor. Pembeyi j / * [ * bir ayrıntı olarak kullana/ • /• J f • l* • biliriz. Özellikle erkek [•*[%*}• , ' [ • • ler pembe kravatı veya r J% # / # « * * . * ! * • gömleğitercihedeU •/ • bilir. Atkı eldiven gibi şılc ama ufak I^^r^ • . " . ' . T • • ayrıntılarda pembe kullanılabilir. Çok da hoş olur bana göre. Kışın bu soğuk günlerinde alışverişe çıkanlar pembe kadife pantolonlarvepembepufmontlarilekarşılaşıyor I ı lar. Bunlara başımızı çevirmek yerine deneye | \ bilir hatta satın alabilir, pembeyle banş yapabih'riz. Çünkü şu günlerde vitrinlerde görmeye başladığımız yaz sezonu ürünlerinin nerdeyse tamamı ya pembe ya da pembe ayrıntılı...Yani yazı pembesiz geçirmemize imkân ihtimal yok. Görünen o ki büyük çiçekli desenler eşliğinde pembe, yeşil ve açık maviler bizleri bir saray bahçesine çevirecek. Kısa soket çorapların eşliğinde babet ayakkabılar giyeceğiz. Küçük büzgülü çantalar kullanacak, şort mayolara strapless üstler ile eşleşmeler yapacağız. Sivri burunların yuvarlanması, topukların alçalması, stilettoların ipek saten kurdeleli bağcıkları, elbiselerin fiyonklu göğüs dekolteleri ile aslında her yerde bir sevimlilik, şirinlik söz konusu. Drapeler, aplikler, tek kolu düşük buluzlar, kabartmalı motifler, büzüştürmeler, bol metal aksesuvarlar pembelerin yanında her kıyafete şirinlik kata :l(>mıvnr
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear