Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
(23 OCAK 1783 / 23 MART 1842)
Stendhal’in benlik
arayışında son durak:
‘Henry Brulard’ın Yaşamı’
Stendhal, Henry Brulard’ın Yaşamı’na, hangi koşullarda yazmaya karar verdiğini anlatarak
başlar: 16 Ekim 1832 günü, Roma’da Janiculum tepesinden kenti seyrederken düşüncelere
dalmış, artık 50 yaşında olduğunu ve yaşamının çoğunun gidip azının kaldığını anımsayarak
özyaşamöyküsel bir eser yazma ihtiyacını duymuştur: “Hayatımı yazmalıyım, kimbilir, iki ya
da üç yıl sonra kitap bittiğinde nasıl bir insan, neşeli mi üzgün mü, akıllı mı aptal mı, cesur mu
ödlek mi ve dolayısıyla mutlu mu mutsuz mu olduğumu nihayet öğrenmiş olurum.”
O güne kadar nasıl yaşadığını, nasıl bir insan olduğunu düşünerek kendini sorgular: “Neydim
ben geçmişte? Bilemiyorum. Her ne kadar aydın da olsa, hangi dosta sorabilirim ki?” Kendini
derinden tanımak amacıyla sapabileceği tek yol otobiyografik bir eser yazmaktır.
Bu soruları sorarken aynı Rousseau’nun yaptığı gibi kim olduğunu değil de ne olduğunu
merak etmesi bile yoğun bir kimlik arayışı içinde olduğunu gösterir. Zira Stendhal gerçek
kimliğini üstlenemez gibi, eserlerinde yüzden fazla takma isim kullanmış, edebiyat tarihinde
benzeri az bulunan bir yazardır. Stendhal’in gençlik yıllarını anlattığı bu sıra dışı yapıtını “Çok
çetrefilli sorunlar ortaya çıkaran” bir metin olarak tanımlayan eleştirmen Philippe Lejeune,
kitabın tamamlanmamış olmasından doğan belirsizliğe dikkat çeker.
Aslında yazarın yapıtını nasıl tamamlamayı tasarladığını dolayısıyla onu nasıl okumamız
gerektiğini bilemiyoruz: Yarım kalmış bir otobiyografi olarak mı, yoksa otobiyografik bir
romanın taslağı gibi mi?
Peder Brulard’a benziyormuşum.” da Stendhal’in babasına duyduğu nefretin
Sonuçta bu ad ona annesinin sağlığında, ör- annesinin ölümünden sonra başlamış oldu-
şaşırmayacaktır. Çünkü ne kadar deneyim-
nek aldığı ve babasının tam zıttı olan dayısı ğunun kanıtıdır.
FERDA FİDAN
li de olsa hiçbir yazar kendi yeteneğini ölçe-
tarafından bir şakalaşma anında verilmiştir. Çocukluğun “gerçek sevinçlerin çağı” ol-
bilecek konumda değildir: “Hangi göz ken-
Ayrıca Brulard adının Fransızca “brûler” ması gerektiğini yazan Stendhal, o dönem-
STENDHAL: ‘BAZEN YAZMAKTAN
dini görebilir?”
(yanmak) fiiliyle de ilintili olduğu anımsa- de bu tür duyguları hiç tadamadığını, annesi
ÇOK KEYİF ALIYORUM, HEPSİ BU!’
yarak Kırmızı ve Siyah ile Parma Manastı- Henriette Gagnon’un ölümünden sonra baş-
Aradığı yanıtları kendi belleğinin derinlik-
STENDHAL VE KİMLİK ARAYIŞI!
rı gibi başyapıtlarında hep tutku kavramını layan cehennem hayatının İtalya’ya yaptığı
lerinde bulabileceğine ikna olduğu halde, ya-
Uzun duraksamalar sonunda yazmaya giriş-
ön plana çıkaran yazarın neden bu adı seçti- ilk yolculuğa kadar sürdüğünü belirtir.
şamöyküsüne bir türlü başlayamaz Stendhal.
tiği yapıtına Henry Brulard’ın Yaşamı başlığı-
ği hakkında fikir edinebiliriz. Yani Stendhal, Baudelaire’in sözünü etti-
Ona çok şeyler öğretecek bu tasarı, sürekli
nı vermesi bile bu kimlik arayışıyla ilgilidir:
ği “çocuksu sevdaların yeşil cennetleri”’ni
birinci tekil şahıs kullanmak zorunluluğundan
Gerçek adı Henri Beyle olan Stendhal, nefret
ANNESİNE DUYDUĞU AŞK,
hiç yaşayamamıştır.
tiksindiği için uzun süre sekteye uğramıştır.
ettiği babasının adını kullanmamak için anne
BABASINA DUYDUĞU NEFRET!
Sigmund Freud, Stendhal’i okumuş
Çünkü sürekli “ben” diyen bir yazara oku-
tarafından bir akrabasının soyadını seçmiştir.
Anılarını anlatırken adını başlıktaki gibi
muydu? Bilmiyoruz. Ama herhalde
yucunun ifrit kesileceğinden korktuğu gibi ken-
“Amcam, kız kardeşi Henriette (annem)
İngilizce “Henry” değil, Fransızca “Henri”
okumuş olsaydı, “Oedipus Kompleksi”
dini okutabilme yeteneğine sahip, gerçek bir
ile benim ne kadar çirkin olduğum konusun- olarak yazsa dahi, gerçek soyadını kullanma-
teorisini oluştururken Shakespeare ya da
yazar olduğundan da kuşkuludur:“Bazen yaz-
da şakalaşıyordu. Bebekken koca bir kafam mak için hep “Henri B...” ifadesini kullanır.
Dostoyevski’den çok, kuşkusuz Henry
maktan çok keyif alıyorum, hepsi bu.” varmış, hiç saçım yokmuş ve ben doğmadan
Baştan sona uyguladığı bu kuralın bir tek
Brulard’ın Yaşamı’ndan alıntılar yapardı.
Ahirette dehasına hayranlık duyduğu önce ölmüş olan dayıma ya da büyük dayı- istisnası vardır: 1789’da geçen bir olayı an-
Zira anne ve babasıyla ilgili duygularını do-
Montesquieu’yle karşılaşır da,büyük filozof ma, yetenekli bir papaz, neşeli bir insan ve latırken annesi henüz hayatta olduğu için
laysız ve ham bir dille yazar Stendhal: “Altı ya-
ona kötü bir yazar olduğunu söylerse de hiç yaşadığı manastırda önemli bir ağırlığı olan “Henri Beyle” adını açık olarak yazar, ki bu
şındayken anneme aşıktım. […]
Annemi hep öpücüklere boğmak
isterdim (…) Her ortaya çıkışın-
da öpüşmelerimizi kestiği için
de babamdan nefret ederdim.”
Yıllar sonra, teyzesinin ağ-
zından kaçırdığı bir cümley-
le, annesinin babasına aşık ol-
madığını öğrendiğinde yüreği-
ne su serpilir: “[...] bu cümle-
nin değeri büyüktü benim için.
Ruhumun derinliklerinde hâlâ
babamı kıskanıyordum.”
Annesini o kadar sevmiştir
ki, teyzesi Séraphie haricinde
tüm Gagnon ailesine yakınlık
duyar. Ona elinden geldiğince
göz kulak olmaya, babasının
>>
23 Ocak 2025
12
Tasarım: FINE ART AMERICA