25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

ATAOL BEHRAMOĞLU’NDAN ‘ALİ SUAVİ’ ‘Belki çılgınca ama vatanseverce’ Ataol Behramoğlu, Ali Suavi’yi tüm insani yönleriyle yansıttığı oyunda, ondaki hürriyet imgeleminin oluşmasını, düşün evrenini, kendiyle ve çevresiyle hesaplaşmalarını adım adım çözümlüyor. GAMZE AKDEMİR Ygamze.akdemir@cumhuriyet.com.tr azarın kafa sesiyle ve tasvirli bir dille başlayan oyunda; görüyoruz ki; genç yaşta hızla yükseliyor Ali Suavi. En baştan ilerlersek; on beşinde çıktığı hac yolculuğundan nasıl bir Ali Suavi olarak dönüyor? Ben, Ali Suavi’nin kişiliğinde adaletsizliğe karşı isyanın onun çok erken yaşlarında kendini duyumsatan bir duygu olduğunu, bilgi edindikçe de bilinçli düşünce ve davranış biçimi kazandığını düşünüyorum. Ergen bir yaşta hac ziyareti ve oradan da ezberinde binlerce hadisle (Peygamber kelâmı ve öğüdüyle) dönüşü özgün kişiliğin oluşumunda belirleyici bir gözlem ve öğrenim dönemi olmuştur. n Yapıtta yazar anlatıcı kişiliğiniz; iletişime giriyor Ali Suavi’yle. Karşılaştığınız o anlarda âdeta mini bir söyleşi yapıyorsunuz onunla. Hatta konuşturmak adına kimi zaman inceden provoke de ediyorsunuz. Bu yaklaşımın metne katkısını anlatır mısınız? İnteraktif saptaması çok yerindedir. Oyun yazarının kahramanıyla bu içten konuşmaları hem kahramanın kişiliğini daha yakından tanımamızı hem olay akışının dağılmaksızın ilerlemesini sağlıyor... Bir yandan da onu tarih sayfalarında sararmış bir resim olmaktan çıkararak yaşamakta olan bir kişiliğe dönüştürüyor. O bölümlerde ben Ali Suavi ile gerçekten konuşuyormuşum duygusunu yaşadım. ‘FARKLI BİR MEŞRUTİYETÇİ! HALKA YAKIN...’ n Dönemin Meşrutiyetçi aydınlarından farkını nasıl ortaya koyuyorsunuz? Düşüncelerinin bütünü ve eylemleriyle onlardan biri, Yeni Osmanlı ya da Batıdaki adlandırmayla Jön Türk hareketinin bir öncüsüdür. Ötekilerden farkı, halkın içinden çıktığı için halk insanına daha yakın olması, referansını (çıkış kaynaklarını) Batıdan çok Doğu kaynaklarından, özellikle de hadislerden alması, bir de hem atak hem içine kapanık ve belki biraz benmerkezci kişiliğidir... Oyunun akışında, çeşitli sahnelerde görüyoruz bunları... n Ali Suavi’nin başdöndürücü olarak ni tıpkı gazete yazılarındaki gibi bilime, ada telediğiniz yaşamında öne çıkan bir vurgu lete, bu dünyaya dairdir... nuz da kısa yaşamının Filibe öncesi ve Fili be sonrası aşamaları… DÖNEMİN BASIN ORTAMI Bursa’dan sonra Filibe de kader gibi gir n Âli Paşa’nın zulmü altında nefes alma miş yaşamına. Bursa sonrasındaki Filibe ya çalışan dönemin basın ortamı ne âlemde döneminde tanıştığı, yakınlık kurduğu halk ve Ali Suavi o ortamda adeta günümüz iz insanları yıllar sonra İstanbul’a Türk Rus düşümleri, günümüze uzantılarını nasıl ta savaşının ateşinden kaçarak göçmen olarak rif ediyor? geldiklerinde, Ali Suavi destek oluyor onla Namık Kemal, Ziya ve Agâh Beylerin çı ra. Sonrasında da Çırağan Sarayı baskının kardığı Tasviri Efkâr var. Derken Ali Su da canları pahasına yanında yer alıyorlar. avi yönetiminde Muhbir yıldız gibi parlı Burada benim dikkatimi çeken, bu halk in yor. Bunlar iki kardeş muhalif gazetedir. sanlarının bu gözüpek devrimciye bağlılık 150200 yıl sonra bugünkü yandaş basının ları, sevgileri, ona duydukları güvendir. utanç verici durumunu düşünürsek, o gün lerin basın özgürlüğü, düşünce özgürlüğü DEVRİMCİNİN SARIĞI! savaşçılarını bir kez daha yerlere kadar eği n Sisteme eleştirileri… Eğitim, dil ve lerek selamlamak gerekiyor. ekonomik anlamda çağına göre modernist Ali Suavi, Namık Kemal ve Ziya Bey değerlendirmeleri yazarın kafa seslerinde yurt dışı sürgünlerinde de savaşımlarını sür sıklıkla ifade ediliyor. dürüyorlar. Ali Suavi arkadaşlarının ülkeye Oyun, Ali Suavi’nin bu duygularıyla ve dönüşlerinden sonra da Paris’te Ulum (Bi iç, dış hesaplaşmalarıyla biçimleniyor di limler), Lyon’da Muvakkaten (Geçici Ola yebilir miyiz? rak) gazetelerini çıkarıyor... Bunlar çok güç Evet, diyebiliriz. Önemli olan bütün bunları olay akışını ağırlaştırmadan ve rebilmektir... Bunu başarmaya çok özen gösterdim... n Deyiş yerindey se sarığı başına han gi sorgulamalarla sarıyor ve çıkarıyor Ali Suavi? Dünyevi lik ile uhrevilik ayır dında başlıca vargı ları neler? Sarığını ne za man çıkarır ne za man sarardı bilmi yorum... Fakat Na mık Kemal’in o sa rık üzerine harika bir sözü var, oyunda bir yerde geçiyor... Her hangi bir sarık değil o, bir devrimcinin sarığıdır... Vaazlarını bir din adamı bir hoca olarak veriyor. Fa kat bu vaazlarda da söylediği her şey, Ali Suavi, Artin Demirci, tuval üzerine yağlı boya, 2020 koşularda, el baskısı, taş baskısı olarak hazırlanıp, basılıp, yine güçlükler aşılarak çeşitli yollarla ülkeye ulaştırılan gazetelerdir... n İngiltere… Hürriyet düşüncesinin iyice olgunlaşması ve kesinkes bilgisiz, bilimsiz bir halkın derdine parlamentonun da, Meşrutiyet’in de derman olamayacağı kanısına varışı bu döneme denk geliyor denilebilir mi? Sanıyorum evet. Ali Suavi’nin parlamenter sisteme karşı kuşku duymaya başlamasını Hyde Park’ta, Ziya Bey’le kurgusal konuşmasında simgesel olarak gösterdim... Fakat asıl neden, öyle sanıyorum ki, onun bir Osmanlı yurtseveri olarak, merkezi otorite zayıflarsa zaten dağılmakta olan imparatorluğun daha da hızlanarak dağılacağı korkusudur... ‘SON SAHNELERDE GÖZLERİM YAŞARDI!’ n II. Abdülhamit’e elçilik yoluyla bir af dilekçesi gönderen Ali Suavi’nin talebi kabul ediliyor, Sultanın çıkardığı harcırahla eşi Marie ile birlikte dönüyor. Galatasaray Lisesi Müdürlüğünde atılım üstüne atılım yaparken görevine son veriliyor. Yazarla son konuşmasında da geçiyor bu. Yazarın Ali Suavi ile ilgili bu çalışma öncesine göre düşüncelerinin geldiği nokta, bakış açısı nedir? Oyunda Ali Suavi’nin toplumsal konulu düşüncelerinin yanı sıra, bazen belki daha da çok, bireysel kişiliğine ilişkin düşüncelerim, duygularım da yer alıyor… Buralardaki Ali Suavi, diyebilirim ki benim Ali Suavi’mdir...Onu anlamaya çalıştım, saygı duydum, senin de saptadığın gibi sonlara doğru “provoke” etmeye bile çalıştım... Ve çok üzüldüm ölümüne... Oyun metnine arada bir göz atarken bile, son sahnelerde gözlerimin yaşarmasına engel olamıyorum. n Vatanı nasıl sevmekti onunki? Çırağan düşüncesi nasıl doğmuştu Ali Suavi’de? Rus ordusu doğuda Erzurum’a batıda İstanbul’a doğru ilerliyor. Ayastefanos (Yeşilköy) Antlaşması antlaşma filan değil yok oluşun ilanı, iflasın kabulüdür. Çırağan baskını (sarayda mahpus 5. Murat’ı oradan kaçırarak askerin başına geçirmek düşüncesi) belki çılgınca ama vatansevercedir. Böyle düşünmesem bu oyunu yazmazdım, yazamazdım. n Ali Suavi Oyun (3 Bölüm) / Ataol Behramoğlu / Tekin Yayınevi / 104 s. 12 23 Ocak 2020
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear