Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
>> alesef diyeceğim bir moda akımı mı sizce? n Moda sözcüğünden uzak durmak isterim ne ki bu konuda pek duramayacağız. Öte yandan tuhaf bir duygu, konu onun kitapları olunca iyi ki moda olmuş da diyebiliyorum. Şöyle bir şey de var; güçlü bir yazar Sabahattin Ali, unutturulması. Zaten edebiyat çevresi, nitelikli ve ilgili okur onu hiçbir zaman unutmamış. Özellikle resmî ideoloji Sabahattin Ali, Nâzım Hikmet gibi yazarları, şairleri unutturmak istese de eninde sonunda onlar suyun yüzüne çıkacaktır, çıktılar da; kimse sağduyunun belleğini küçümsemesin. n Peki sizin bu kitap için Sabahattin Ali’yi seçme sebepleriniz arasında bu “moda” akımdan yazarı sıyırıp daha güvenli sulara çekme çabası var mıydı? n Aslında tersi. Sabahattin Ali için bu kitabı, yani bu biçimi seçmiş oldum. Benim yazarlık dertlerimden buna sorunsallık da diyebiliriz biri, yukarıda da belirttiğim gibi Sabahattin Ali’nin yapıtlarıyla ilgili bir kitap yazmaktı. Senin dediğin gibi “güvenli sulara çekme” çabası varsa, böyle bir edim görülüyorsa bundan büyük bir onur duyarım. Böylesine değerbilir bir eyleme küçücük bir katkım olmuşsa da. “FARKLI YÖNDEN BAKABİLME ÇABASI” n Kitap, adı üzerinde bir sözlük çalışması ancak denemenin sularında yüzüyorsunuz daha çok. Hemen başta da konuştuğumuz gibi her madde, maddenin içeriğine dair Sabahattin Ali üzerine yazılmış uzunlu kısalı denemeler... Bu tavır denemenin özgür dünyasında, çalışmanın kişiselliğe ulaşması için mi? Yoksa farklı bir nedeni mi var? n Eleştirmen değilim, edebiyat tarihçisi de değilim; denemeciyim, eh romancıyım da diyebilirim ancak eleştiri kitabı da yazabilirsiniz, bir inceleme kitabı da. Ne var ki bu türlerde bir metodoloji, bir arkaplan meselesi vardır. Bu da basit bir mesele değildir, çok çok önemlidir; zaman içinde bilgiden öte terim ve kavramlar konusunda da yetkinleşmeniz gerekir. Malum, her türün kendine göre özellikleri var. Denemeyi daha çok bir temanın, konunun, kavramın üzerine oturtuyorsunuz. Evet, görüşleriniz var daha çok, daha çok yeni bir düşünce oluşturma çabası. Yani bir de farklı yönden bakabilmek... Kuşkusuz kişisellik vardır ama buna öznel demeyi daha uygun buluyorum, kaldı ki o öznelliğin içinde “nesnel” de olmalısınız. Yıllardır deneme yazdığım için o sular bana tanıdık. Başka sulara açılırsam boğulabilirim. Ama asıl mesele ele aldığım yazar Sabahattin Ali. Hakkını verip verememe sorunu var; becerip becerememe; bunca yıl yazamama nedenlerimden biri de bu. Eksiklerim vardır, değinmem gerekip de değinmediklerim, bir tamlık söz konusu değil, zaten böyle bir amacım, niyetim hiç olmadı. n Peki denemeyle yoğrulmasına rağmen bir kaynak olma iddiası taşıyor mu sizce kitap? n Doğrusunu söylemek gerekirse hiç böyle düşünmedim, yazmaya başlarken ve yazma sürecinde. Kitabın çıkışından bugüne geçen sürede, oku yanlardan gelen değerlendirmeler ve yazılanlardan anlıyorum ki böylesine bir özellik de olmuş. Deneme türünde, sözcük biçimiyle elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım. Sabahattin Ali’yi ne kadar biliyorsam; onun için yapmaya çalıştım. Tunca Arslan, kitapla ilgili yazısından Sabahattin Ali’ye olan, özellikle aydınların borcundan söz ediyor. Çok yerinde bir saptama. Ben de borcumu ödemeye çabaladım. “SABAHATTİN ALİ’Yİ YENİDEN OKUMANIN HAZZI...” n Önsözde “Daha çok romanları ilgim odağım oldu,” diyorsunuz ancak biliyoruz ki Sabahattin Ali önemli bir öykü damarı aynı zamanda edebiyatımız için. Şiirleri ve yazılarını saymıyorum bile. Neden daha çok romana yönelmiş bir tavır taşıdınız merak ediyorum doğrusu... Kitabın öznelliğiyle bağlantılı mı bu da? n Evet. Aslında hikâyeleriyle ilgili yazılanlar da azımsanmayacak kadar var. Çok az hikâyesinden söz etmedim. Saymadım ama onu bulmaz! Roman, dramatik çatışma ve karakterlerin zenginliği açısından bize üzerinde sanki daha fazla düşünme olanağı sağlıyor. Dolayısıyla daha fazla yazma olanağı da doğmuş oluyor diyelim. Baştan beri onun kurmacası ilgi alanımdı. Yaşamöyküsünden uzak durmaya çalıştım. Ancak bazen ilgili yapıt ya da kalemim yaşamöyküsüne götürdü beni, o da kurmaca ile bağlantılı olarak. Çok değildir ama. Romanın ve hikâyenin üzerinde düşündüm, oradaki temalar, kavramlar, bazen sıfatlar ve isimler de konum oldu. Şöyle bir örnek vereyim: Bazen bir uçurtma gibi gökyüzünde uçtum; ne var ki uçurtmanın ipi hep yapıttaydı. Öyle olmasına da özen gösterdim. n Kitaptan, Sabahattin Ali’ye dair, pek çok kişi pek çok şey alacak, öğrenecek. Ben şunu merak ediyorum; bu kitap size ne öğretti? n Çok şey. Yaklaşık altı ayda yazdım; yoğun olarak çalıştım ama bunu altı ay artı otuz beş yıl olarak düşünmelisiniz. Zaten daha önce yazdığım çok sayıda denemem, kitap tanıtım yazısı vb. vardı. Onların bir kısmını, yeni bir şey söylemiyorsam, kitabın özelliğini bozmadan, biraz ifade, dil değişikliğiyle ilgili başlıklara aldım. Bunlar çok fazla değildir. Ama şu veya bu şekilde önceki yazdıklarım ilk kaynaklarım arasındaydı; ne var ki ana kaynağım doğal olarak Sabahattin Ali’nin romanları ve hikâyeleriydi. Yukarıda belirttiğim gibi hem borcumu ödemeye çalıştım, ne kadarıyla bilemiyorum, hem de arındım. Beynimi kemiren o düşünceden arınmış oldum. Bu iyi bir şey. Kurtulmuş oldum demiyorum, arındım. Antik kültüre gönderme de yapmıyorum. Yıllarca hayalini kurduğum bir şeyi gerçekleştirmiş oldum böylece. Bu da haz veren bir durum tabii ki. Öte yandan Sabahattin Ali’yi yeniden okumanın hazzını bir kez daha aldım. Gözden kaçırdıklarımı görünce utandım da! Dolayısıyla öğrendim. n Sabahattin Ali‘nin Yapıtlarını Sevme Sözlüğü / Atilla Birkiye / Siyah Kitap / 272 s. KItap 1523 Şubat 2017 YunanRoma dünyası, geç antikçağ ve İslamiyet’in ilk dönemi dahil Yakındoğu, Akdeniz ve Avrupa tarihini anlatan bu kitabı geçmiş ile günümüz arasında pek çok bağlantı kurarak ilgiyle okuyacağınızı düşünüyoruz. ANTİKÇAĞ İMPARATORLUKLARI MEZOPOTAMYA'DAN İSLAMİYET'İN DOĞUŞUNA Eric H. Cline, Mark W. Graham Çeviren: Ekin Duru 456 sayfa Russell bu klasik eserinde, doğruluk ve gerçeklik sorunsalı bağlamında, doğrular ve şeyler üzerine bilgimizi, bu bilgiye ulaşmanın yollarını sorguluyor. FELSEFE SORUNLARI Bertrand Russell Çeviren: Vehbi Hacıkadiroğlu 160 sayfa Erich Fromm’un İki Önemli Eseri Daha SAY Yayınları’nda OLMA SANATI OTOANALİZ, ÖZFARKINDALIK VE MEDİTASYON ÜZERİNE Erich Fromm • Çeviren: Orhan Düz • 176 sayfa SIGMUND FREUD'UN MİSYONU FREUD'UN KİŞİLİĞİ VE ETKİLERİ ÜZERİNE BİR İNCELEME Erich Fromm • Çeviren: Orhan Düz • 120 sayfa internet satış: www.saykitap.com Tel.: (0212) 512 21 58 • eposta: dagitim@saykitap.com www.facebook.com/sayyayinlari www.twitter.com/sayyayinlari www.instagram.com/sayyayincilik