26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

KITAP VİTRİNDEKİLER Üç Kırmızı Güvercin / Yorgo Seferis / Yayına Hazırlayan: Cevat Çapan / Sözcükler Yayınevi / 284 s. Yalnız Yunan şiirine değil, Avrupa şiirine de yepyeni bir soluk getirdiği gerekçesiyle Nobel Edebiyat Ödülü kazanan İzmir doğumlu Yorgo Seferis, “Üç Kırmızı Güvercin”de bütün yönleriyle sergileniyor. Cevat Çapan’ın hazırladığı bu kapsamlı çalışma, Seferis’in şiirlerinden yapılmış geniş bir seçki, Türkiye’de geçirdiği yılları kapsayan günlüğü, önemli denemeleri, kendisiyle yapılmış ilginç bir söyleşi ve fotoğraflardan oluşuyor. Adanmak / Ali Granit / Can Yayınları / 390 s. “Adanmak”, Türkiye’de benzeri gittikçe azalan kitaplardan biri; bir başarı öyküsünün kahramanının yaşamına eğilen, unutulmasının önüne geçmeyi amaçlayan bir çalışma. Yalçın Granit, Türk basketbolunun kuruluş yıllarından başlayarak bugüne kadar etkin rol oynamış; önce sahada, sonra kulübede, ardından da yazılarıyla basında basketbolumuz için emek vermiş bir isim. Kitap, yalnızca onun basketbol macerasını kayda geçirmeyi amaçlamıyor. “Adanmak”, hem spor tarihimiz için bir belge hem de yeni kuşaklar için bir şeye adanabilmenin ve başarılı olmanın imkânsız olmadığını gösteren örnek bir yaşam öyküsü. Sarı Kral Öyküleri / Yayına Hazırlayan ve Çeviren: F. Cihan Akkartal / İthaki Yayınları / 252 s. F. Cihan Akkartal’ın derleyip Türkçeye çevirdiği “Sarı Kral Öyküleri”, E. A. Poe’dan Ambrose Bierce’a, Robert W. Chambers’tan H.P. Lovecraft’a uzanan bir mitosun geçit törenine sahne oluyor. Chambers’ın, tüm dünyada True Detective dizisi sayesinde yeniden gündeme gelen ve edebiyatın tavan arasından çıkarılıp “klasikler” arasına yerleştirilen Sarı Kral derlemesindeki öykülerine, türün diğer ustalarının Sarı Kral Mitosu çerçevesindeki metinleri eşlik ediyor. “Sarı Kral Öyküleri”, za manın Poe’ya, mekânın Lovecraft’a, kahramanların Chambers’a, Tanrıların Bierce’e göre ayarlandığı bir edebiyatın; korku edebiyatının arkeolojisine davet ediyor bizi. Dokuz Katlı Sıdıka / Deniz Durukan / Mylos Kitap / 64 s. “Niye şimdi sallıyorsun ki omzunu/ kalçalarını yerleştir koltuğa/ ve derin bir nefes al/ hadi ama bu çok güzel bir gelenek/ üç kız eşliğinde sunulan közde kahve/ telvesinden yapılan muhabbet/ sen bilmezsin ama değil mi bay pitt/ bizim buralarda bay pitt/ töreye de kurban gidersin/ yöreye de/ bak oryantal bir blues’dur duyduğun/ şıklat parmaklarını/ ve dinle/ geliyor şimdi dokuz katlı sıdıka.” Deniz Durukan, yeni dizeleriyle şiirseverlerle buluştu. Şehiriçi Öyküleri / Niyazi Zorlu / Metis Yayınları / 120 s. Zorlu’nun öyküleri eşliğinde şehrin yoksul ve varsıl mahallelerini, ince uzun suretlerini, kısa uzun dualarını, edepli edepsiz dillerini gezen Marika görür ki şehir tam da bıraktığı yerdedir, geçmişteki gibi hâlâ kendi kendini yer. Yazarın deyişiyle “şehir bir ruh olmuştur; uçsun mu sürünsün mü, gülsün mü ağlasın mı, dehşet mi saçsın mutluluk mu bilememektedir”. Çünkü o şehirde günler “Üzerinden yıllar geçmiş bir ölünün, çürümüşlüğüne bakılmadan, topraklaşmış bedenine geri gönderilmesine benzerdi. Arafta yıllarca bekletilen ruhu, ne cehennem ne de cennetçe kabul edilmişti. Sırtındaki yırtıcı pençelerin derin izlerini göstererek yalvarırcasına, ‘Bir kaplana rastladım ben!’ demesi de kâr etmemişti. Gerisin geri geldiği şehre, kendi bedenini canhıraş anımsamaya gönderilmişti.” Okurun Belleği / Cem İleri / Everest Yayınları / 540 s. “Okurun Belleği”, yirmi birinci yüzyılın ilk büyük yazarı olarak görülen W. G. Sebald hakkında Türkçedeki ilk kitap. Cem İleri, “Sebald fenomeni”ni ele alırken yazarı, Walter Benjamin’le birlikte okuyor. Benjamin’in Pasajlar’ının, tarih felsefesinin, modernite eleştirisinin, deneme ile düşünce arasında gidip gelen yazı biçeminin, “Benjamin okuru Sebald”ın yapıtını nasıl etkilediğini gözler önüne seriyor. “Okurun Belleği”, tarih, bellek, anı, zaman, mekân, travma, soykırım ve göçmenlik gibi konuları, yine Benjamin’e özgü görsel bilinçaltı, istemsiz bellek, fotografik yenidenüretim, diyalektik imge, aura, alegori, şok gibi kavramsallaştırmalar eşliğinde ele alırken farklı okur belleklerinin yan yana ilerlediği bir tür kurmaca üstokumaya dönüşüyor. Av / Ferit Edgü / Sel Yayıncılık / 108 s. “İçinde bulunduğum tehlikeyi daha önce düşünmüş müydüm? Daha doğrusu, bana ‘sunulan’ bu avın kendi avım olduğunun bilincinde miydim? Bilincinde olmak? Büyük söz! Sanmıyorum. Yoksa bu çağrıyı böylesi bir gönül rahatlığıyla kabul eder miydim?” “Av”, Ferit Edgü’den yalnızlığın yalnızca toplumsal değil bireysel nedenlerini de sorgulayan, zamansız ve mekânsız öykülerin yer aldığı bir kitap. Bir Öncünün Romanı: Nuri Demirağ / Muhittin Şimşek / Alfa Yayınları / 270 s. Anadolu’nun bağrından çıkmış “öncü” insan Nuri Demirağ, dönemin “kifayetsiz muhterisleri” tarafından engellenir. Hayatını bu millete faydalı olmak için geçirmiş “ilklerin adamı”, her engellenişte kendi kendine sorar: Niçin? Ümitsizliğe düşmeden, her engellenmede yeniden başlamış mücadeleye... Sonuçta, Türkiye’nin en zengin iş adamı olan Nuri Demirağ ölürken kızına, “Dünyaya otuz yıl geç gelseydim Türkiye’nin kaderi değişirdi” der. Bu belgesel roman, olmazı olduran bu “öncü adam”ı gençlere tanıtmak ve aslında bu toprakların insanlarının isterse neleri başarabileceğini anlatan bir kitap. Edebiyat ve Bilim / Aldous Huxley / Çeviren: Ünsal Özünlü / Epos Yayınları / 102 s. Yaşadığı dönemlerdeki özgürlükçülüğün sonsuz evrensel hümanizmlerini takip eden Aldous Huxley, özgürlük anlayışı ve yaşamıyla modern sonrası edebiyatı ve sanatları derinden etkiledi. Huxley’e göre edebiyat ile bilim farklı kültürleri temsil eder. “Edebiyat ve Bilim” isimli çalışma, hem Edebiyat ve beşeri bilimlerle bilim ve teknoloji ilişkisini hem de bu iki kültür arasındaki çatışmanın tarihini inceliyor. Bu deneme, aynı zamanda hümanistik değerlerle bilimsel süreçlerin uygun sentezlerle nasıl birlikte geliştirilebileceğine ilişkin öneriler sunuyor. Müzik Etnolojisi / Yayına Hazırlayan ve Çeviren: Murat Bulgan / İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları / 78 s. “Müzik Etnolojisi”, etnomüzikolojinin tarihsel gelişimini, metodolojik farklılıklarını ve günümüzdeki konumunu ortaya koyuyor. Murat Bulgan’ın derleyip çevirdiği ve üç bölümden oluşan kitap, ilkin müzik etnolojisinin İkinci Dünya Savaşı öncesi Avrupa ve Amerika’da uygulanışını ve içeriğini ele alıyor. İkinci bölümde, savaş sonrası değişen toplumsal algıların ve formasyonların bilim dalını nasıl etkilediği ve dönüştürdüğü tartışılırken bu dönemde bilim dalının alanının nasıl genişlediğine ve bu dönüşümlerin metodolojiye nasıl yansıdığına değiniliyor. Üçüncü bölümde ise etnomüzikolojinin günümüzde aldığı son hal ve akademik alandaki yeri irdeleniyor. Hayvan Hakları / Çetin Nerse / Ayrıntı Yayınları / 224 s. İnsanın hayvanlarla olan ilişkisi hâlâ çözülememiş muammalarla dolu. Hayvan imgesi, kültürel ve antropolojik açılardan insanın korku ve ilham kaynağı. İnsan, bin yılları bulan dünya macerasında hayvandan korktuğu kadar ona hayran da olmuş, onu taklit etmiş, ona benzemeye çalışmış; bazı karışık karanlık duygularla hayvanı esir almaya çalışmıştır. İnsanın çılgınlık boyutuna varan “doğaya egemen olma arzusu”nun öncelikli kurbanı hayvanlar. Çetin Nerse “Hayvan Hakları”nda, insanlığın hayvanlarla olan kanlı tarihine eleştirel bir perspektiften hareketle ışık düşürürken hayvan haklarının nasıl ve hangi araçlar kullanılarak genişletilebileceğine dair yorumlarda bulunuyor; insanlığın özgürleşmesinin ancak ve öncelikle hayvanların özgürleşmesinden geçtiğinde ısrar ediyor. Karakalem / N. İpek Gökdel / Sayfa 6 Yayınları / 384 s. “…İstanbul başka şehirlere benzemez! Halep düşerse üzülür insan. Kabil düşerse canı acır. Paris düşman postalını uzaktan görse bacaklarını aralar. Berlin ikiye ayrıldı, dünya gene de dönmeye devam etti. New York’un kalbine uçak sapladılar, düzen yeni >>den, yine kuruldu. Ama İstanbul öyle mi ya! Batı’nın sınırıdır 20 3 Mart 2016 KITAP
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear