Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
O KU RLA R A Kurtul Gülenç’ten “Frankfurt Okulu” Kendinizi, sevdiğiniz birini kaybetmiş kadar yalnız mı hissediyorsunuz, dünyada kalan son insanmışsınız gibi? Bazen akıl almaz bir coşkuyla köpürüp kanatlanıyor mu ruhunuz ya da hüzünden zevk almaya mı başladınız? Meraklanmayın. Melankoliye kapıldınız. Hastalık değil. Olağan insanlık hali. Karasevdaya tutuldunuz. İlle âşık olmanız gerekmiyor, doğuştan âşıksınız çünkü. Melankoli bir hastalık mı yoksa bir güzelduyu mu? İnsan hüzünlenmeyi arzular mı? Sınırı belirsiz, kapısız penceresiz bu karasevda ülkesine herkes girebilir mi yoksa hepimiz başından beri “içeride” miyiz? ”Karasevda Kitabı” tüm bu sorulara odaklanan, yanıtlarını geçmişten günümüze vermeye uğraşan bir çalışma, bir melankoli güzellemesi. Nilüfer Kuyaş’la “Karasevda Kitabı”nı konuştuk. “Aşk Meçhule Yürür” çok yönlü, çok üretken bir yazarın, Filiz Özdem’in yeni romanı. “Veda Üçlemesi”ni oluşturan romanları “Korku Benim Sahibim”, “Düş Hırkası”, “Yalan Sureleri” ve onların ardından gelen “Rüya Bekleyen Adam”da peşine düştüğü sorular ve izlekler, “Aşk Meçhul Yürür”de bireysel ve toplumsal bellek bağlamında daha geniş bir zamana ve coğrafyaya uzanıp insan ruhunun katmanlarındaki kazı daha da derinleşiyor. Özdem’le bir söyleşi gerçekleştirdik. Mafyanın güç kazandığı, uyuşturucunun yaygınlaştığı, yolsuzluğun rutinleştiği yeni Rusya’da, serbest pazarın biçimlendirdiği yepyeni bir kuşak yeşerir. Kapitalizm yeni fethedilmiş topraklardaki yeni ilahiyatını, markalar ve vurucu reklam sloganlarıyla kurar! Babylen Tatarski de böylesi bir atmosferde adım attığı reklam sektöründe zekâsı ve yaratıcılığı sayesinde hızla yükselir. Fakat bu sistemin “kazananlarından” biri olma mücadelesinde kimi zaman gerçeküstü durumlarla karşı karşıya kalacağından ve nihayetinde tamamen çığırından çıkmış bir dünyanın merkezine doğru çekileceğinden bihaberdir. Viktor Pelevin “P Kuşağı”nda, acımasız ve nükteli anlatımıyla günümüz dünyasına da ışık tutuyor. Bol kitaplı günler… Başka bir dünya için... Kurtul Gülenç “Frankfurt Okulu” adlı çalışmasında, MarcuseHorkheimerAdorno üçlüsünün bilim, felsefe ve toplum eleştirilerini tekrar hatırlatırken ortaya koydukları kuramı ayrıntılarıyla inceliyor. r Ali BULUNMAZ eleneksel felsefi yaklaşımları eleştirip ibreyi toplumsal olana kaydıran Frankfurt Okulu, üzerine çok şey söylenmesine rağmen bilindiği sanılıp büyük yanılgılar içinde debelenilen bir alan. Ülkemizdeki birçok felsefe ve sosyoloji bölümünde Frankfurt Okulu’yla ilgili tek kelime edilmemesi ve bazılarında sadece adının geçmesini mevcut tabloya rahatlıkla ekleyebilirsiniz. Bugüne dek Frankfurt Okulu’na dair epey kitap yayımlandı ve Türkçeye çevrildi. Bunların son örneği ise Kurtul Gülenç imzalı. “GÖNÜLLÜ KÖLELİK” Gülenç, Frankfurt Okulu kitabına girişte, bu oluşumun ortaya çıktığı günlerde bilim ve felsefede yaşanan krizden bahsediyor. Yirminci yüzyıla kadar bir şekilde gelen Pozitivist ve Aydınlanmacı bilim görüşünün teklemeye başladığını söyleyen Herbert Marcuse, Theodor Adorno ve Max Horkheimer, Frankfurt Okulu’nun da kurucu babaları. Teknolojinin tahakkümünün, insanları ezdiğini fark eden üçlü, tekniği eleştirerek ilk büyük çıkışını yapıyor. Gülenç, Frankfurt Okulu’nun ete kemiğe bürünmesini sağlayan gelişmenin, bilimin rayından çıkarak felsefeyi ve felsefi düşünceyi etkilemesi olduğunu söylüyor. Teori ve pratik arasındaki ilişkiyi yeniden ele alma zorunluluğu, bahsi geçen üç ismin ortak sorunu. Geleneğin sorgulanmaya başladığı dönemde, MarcuseHorkheimerAdorno üçlüsünün öne çıkması şaşırtıcı değil çünkü hepsi, felsefenin bir tür başkaldırı olduğuna inanıyor. Frankfurt Okulu da bu anlamda kavramlar yaratıp Gülenç’in de dediği gibi yeni sorulara ve eleştirilere kapı aralıyor. Soldan sağa: Max Horkheimer, Herbert Marcuse ve T. W. Adorno G Bilimi eleştirmek ve bilimin hatta felsefenin felsefesini yapmak bu ekolün düsturu. Bu yolla toplumsalın krizini ele almaya uğraşıyorlar; okulu özel kılan bu zaten. “Bilimin krizi, toplumsal ve tarihsel koşullardan ayrı düşünülemez” dediklerinde, Frankfurt Okulu baskıya karşı bir direniş merkezi haline geliyor. Baskı tanımlanırken özgürleşmenin çerçevesi de çiziliyor. Okulun kurucu babaları eleştirel teoriyi özgür toplum, özgür insan ve özgür bilim üstüne inşa ediyor. Meselenin bir başka boyutu, toplumsal eleştiri oluşturulurken kapitalizmden dem vurulması. Gülenç, Horkheimer’ın burjuva kuramlarının özündeki “ötekini dışlayan, kendi haricindeki herhangi bir insanın mutluluğunu kıskanan sevgisiz varlığın” incelendiğini hatırlatıyor kitabında. Okul teorisyenlerine göre bu anlayış, burjuva ahlakının dayattığı “gönüllü köleliğe” de işaret ediyor. Frankfurt Okulu, toplumsal bir varlık olarak kabul ettiği bireyin “hem tikelliğini hem de tümelliğini” vurgular ve Gülenç’in de hatırlattığı bir soru sorar: “Geç kapitalizmde insan potansiyeli nasıl hapsedilir?” Yanıt ise manidar: “Sınai disiplin, bilimsel aydınlanma ve teknolojik ilerleme.” Yani formül şu: Uyumlu ol, otoriteye boyun eğ ve çalış, sonunda mutluluğu yakala! Bunun bizi götüreceği yer de belli: “Bir bütün halinde yönetilen toplum.” “AKLIN ALÇALIŞI” Frankfurt Okulu teorisyenlerinin, yirminci yüzyılda hem toplum hem de bilim üzerine eleştirileriyle devrim yaptığı söylenmese de ortama büyük hareketlilik getirdiği bir gerçek. Pozitivizme ya da mantığa indirgenen felsefeye şüpheyle yaklaşan ve pragmatik bilim anlayışına yüz vermeyen Frankfurt Okulu üyeleri, bu nedenle hem eleştirildi hem de dikkatle izlendi. turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr twitter: www.twitter.com/CumKitap TURHAN GÜNAY Gülenç’in çalışması, tüm bunları kapsamlı bir biçimde ortaya koyup tartışıyor. Bilimde, felsefede ve hayatın tüm alanlarında otoriterleşme karşıtı görüşleriyle dikkat çeken Frankfurt Okulu, bilimcilik eleştirisiyle de öne çıkıyor. Gülenç’e göre biçim tamam olsa da içeriği netameli bilimcilik, “tek bir bilim ilkesi, dili ve yöntemi inşa etmeye çalışarak bilgi türleri arasındaki farkları yok sayar.” İşte okulun ileri gelenleri buradan yürüyüp kurumlaşmış bilimle hesaplaşmaya girişiyor. Bunun nedeni de okul üyelerinin, bilimin kendi odasına hapsedildiğini ve aklın eleştirel gücünün devre dışı bırakıldığını düşünmesi. Gülenç, Horkheimer’ın buna “aklın alçalışı” dediğini anımsatıyor. Gülenç’in çalışması, Frankfurt Okulu’nun başka türlü bir bilim, felsefe ve insan anlayışı; dolayısıyla başka türlü bir dünya için fikir üretme çabasını öne çıkarıyor. Doğal toplum modelini eleştiren, tarihüstü toplum anlayışını reddeden ve toplumu bireylerden bağımsız kabul edenlere (yani toplumu süreç olarak görmeyenlere) kuşkuyla yaklaşan Frankfurt Okulu, bilimsel ve toplumsal bir eleştirel teoriyi gündeme getirir: İyi yaşama ulaşmak adına bilim eleştirisi, tarihsel ve toplumsal bağlam, insan ve toplum bilimleri arasındaki işbirliğinin önemsenmesi gerektiğini söyler. Gülenç’in incelemesi, bugün kimilerince demode görülen Frankfurt Okulu’nu bize yeniden hatırlatıyor. Kitabın bir başka özelliği, üzerinden yıllar geçmiş olsa da okulun pek çok görüşünün güncelliğini koruduğunu göstermesi; özellikle de bilim ve toplumsal kuram eleştirisiyle ilgili olanların… n alibulunmaz@cumhuriyet.com.tr Frankfurt Okulu/ Kurtul Gülenç/ Ayrıntı Yayınları/ 288 s. İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç t Genel Yayın Yönetmeni: Can Dündar t Yayın Yönetmeni: Turhan Günay t Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Abbas Yalçın t Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı t Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. t İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 t Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. t Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden t Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü t Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya t Reklam Müdürü: Ayla Atamer t Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74 t Yerel süreli yayın t Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 3 3 2 2 7 A Ğ U S T O S 2 0 1 5 n S A Y F A 3