Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
İnsan hakları üzerine notlar... Hakkınız var, haklısınız kavramının özünü oluşturmaktadır. Bu görüşün temeli, vatandaşın devlete değil, devletin vatandaşa hizmet için var olduğu düşüncesidir. Devlet gücünün, yani egemenliğin asıl sahibi halktır. GÜCÜN HUKUKİ SINIRLARI Hukuk devleti kavramı, yaşadığımız çağda anlam değiştirmiştir. On sekizinci yüzyılın “aydınlanma çağı” sonrasında, yirminci yüzyıla damgasını vuran savaşlar ve yaşanan hak ihlâllerinin ardından “insan hakları” kavramı değişmiş ve özgürlüklerin korunduğu ilkeler toplum yaşamına egemen olmaya başlamıştır. Hukuk, aynı zamanda “doğru” demektir. Toplumsal yaşamı düzenleyen hukuk normunun amacı doğruluk ve adalettir, adaletin gerçekleştirilmesidir. Hukuk, adalete uygun olmalıdır. Yasalar her durumda bağlayıcı hukuk normları değildir. Çünkü demokratik hukuk devletinde devletin sahip olduğu gücün hukuki sınırları, insan temel hak ve özgürlükleridir. Baskıcı olmayan ve adaletli demokratik toplum düzeninin yaratılması için adil olmayan yasaların çıkarılması önlenmelidir ama bu önleme tek başına yeterli olmayabilir. Bu yüzden bireyler hak ve özgürlüklerinin kullanılmasında ve sahip oldukları hakların korunup savunulmasında etkin araçlara sahip olmalıdır. Kısacası haklıyız ve haklarımız var. Bu kitapta, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’yle ortaya konan ve günümüze gelene değin çoğalıp çeşitlenen ve artık sınıflandırmalara sığmayan haklar anlatılıyor. Kitabın öndeyişi Prof. Dr. Köksal Bayraktar’a ait. Kitapta yer alan, 2011’den 2014 sonuna kadar Güncel Hukuk dergisinde yayımlanmış olan yazıları değerli bilim insanları ve hukukçular Olgun Akbulut, Pınar Memiş Kartal, Gökçiçek Ayata, Ozan Erözden, E. Eylem Aksoy Retornaz, Ulaş Karan, Burak Çelik, Reyda Ergün, Tolga Şirin, Sevinç Eryılmaz, Burak Çelik, Özge Atalay Çelik, Demirhan Burak Çelik, Aysun Çele, M.Ali Kartal ve Rita Ender kaleme aldılar. Aslen hukukçu olan ama herkesin karikatürist olarak tanıdığı Semih Poroy da çizgileri ile insan haklarının hakkını verdi; haklar, çizgilerine kavuştu. Bu kitap için söylenecek söz kısaca şu olabilir: “Hakkınız var” ve “haklısınız.” n Hakkınız Var/ Yayına Hazırlayan: Zehra Kafkaslı, Begüm Baki/ Doğan Kitap/ 196 s. Bu kitapta, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’yle ortaya konan ve günümüze gelene değin çoğalıp çeşitlenen ve artık sınıflandırmalara sığmayan haklar anlatılıyor. r Zehra KAFKASLI Begüm BAKİ irleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 10 Aralık 1948 tarihinde kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nden sonra, günümüze kadar ortaya çıkan hak alanlarını tarihsel gelişim sürecine uygun olarak “birinci kuşak”, “ikinci kuşak” ve “üçüncü kuşak” haklar olarak sınıflandırmak mümkündür. Birinci kuşak haklar, “İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi”ne göre öncelikle “kişi hakları” ve “siyasal haklar” olarak kabul edilmektedir. Bunlar yaşam hakkı ve kişi dokunulmazlığı, kişi özgürlüğü ve kişi güvenliği, düşünce ve düşünceyi açıklama özgürlüğü, eşitlik hakkı, inanç ve ibadet özgürlüğü, konut dokunulmazlığı, mülkiyet hakkı, dernek kurma hakkı, toplantı ve gösteri yürüyüşleri hakkı, çalışma özgürlüğü, dilekçe hakkı, kamu hizmetine girme hakkı, yansız bir yargıç önünde yargılanma hakkı gibi haklardır. Bu haklar, kişilere devletin karışamayacağı özel alan yaratır. Kısaca kişisel haklar ve başta seçme/ seçilme ve örgütlenme hakkı olmak üzere siyasal haklar birinci kuşağı oluşturan temel insan haklarıdır. İkinci kuşak insan hakları ise, evrensel bildirgede yer alan “sosyalekonomik haklar” ve “kültürel S A Y F A 1 0 n 1 2 B haklar” olarak karşımıza çıkıyor. Sosyal güvenlik, adil ücret, asgari ücret, sağlık, çalışma, sendikal, toplu pazarlık ve sözleşme ile grev gibi haklar, sosyalekonomik hakları; bilim ve sanatı öğrenme hakkı ile eğitim hakkı gibi haklar ise kültürel hakları oluşturuyor. Üçüncü kuşak haklar ise “dayanışma hakları” olarak tanımlanmaktadır. Örneğin barış hakkı ve onun doğal uzantısı olan silahsızlandırılmış bir dünyada yaşama hakkı, ekonomik ve sosyal açıdan gelişme hakkı; halkların kendilerini özgürce belirleme hakkı, herkesin insanlığın ortak malvarlığından yararlanma hakkı, insani yardım hakkı, gelişme (kalkınma) ve çevre hakkı gibi insanlığın son dönemde geliştirdiği dört grup haktan oluşmaktadır. Sosyal haklara “isteme hakları” da denilmektedir. Sosyal haklar kişiye, devletten olumlu bir davranış, bir hizmet veya yardım isteme hakkı tanır. HAKLARIN TANIMLANIŞI Koruyucu haklar hak ve özgürlüklere dokunulmamasını öngörür. Sosyal haklar sayesinde bireyler, devletten, özgürlüklerin kullanılmasının kolaylaştırılmasını talep ederler. Devlet bu Ş U B A T 2 0 1 5 hak ve özgürlüklerin kullanılabilmesi için aktif bir rol oynamakta, engelleri ve sınırlandırmaları ortadan kaldırmakta veya azaltmakta, gerektiğinde belirli yardımlarda bulunmaktadır. Sosyal haklar belirli hukuki düzenlemeler yapılmasını, gerekli sosyal kurumların oluşturulmasını zorunlu kılmaktadır. Özellikle son yıllarda iletişim ve bilgiişlem teknolojilerinde sağlanan atılımlar, “bilginin paylaşımı” ve “bilgilenme” sürecinde sağlanan gelişmeler ile dünya, “bilgi” ve “insan hakları” çağını kucaklamaya hazırlanırken, eş zamanlı olarak bireyin özgürleşmesi ve çoğulculuk da hızla yeni boyutlar ve etkinlik kazanmaktadır. Örneğin, acaba anadilde eğitim hakkı nedir? Gerçeği bilme hakkı ne demektir? Kadınların şiddetten uzak yaşama hakkı nasıl bir şeydir? Ayrımcılık yasaktır, o halde bu yasağın yaşama geçmesi için “geçici” veya “sürekli” özel önlemler nasıl alınabilir? Üremeye yardımcı tedavi yoluyla çocuk sahibi olmak nasıl bir haktır? Akademik özgürlük hakkı var mıdır ve nasıl yaratılabilir? Yaşadığımız çağda kadınların kürtaj hakkını, herkesin mahremiyet hakkını hukuk nasıl düzenlemektedir? Gözetlenmeme hakkı nedir? Acaba uçak yolcusu her zaman haklı mıdır? Noel Baba’ya tapma hakkımız diye bir hak olabilir mi? Yaşam hakkının korunması şart olduğuna göre; acaba hükümlünün salıverilmeyi “umut etme” hakkı da bir hak mıdır? Ölme hakkı veya işyerinde tacize uğramama hakkını nasıl tanımlarsınız? Güvenlik güçleri neden zor kullanır? Bu zora karşı insanların yaşam hakkı nasıl savunulabilir? Halkların kaderini tayin hakkını nasıl anlamalıyız? Kitap bunun gibi sorulara yanıt ararken yeni sorulara da yer açıyor. Acaba insan hakları hukukça bahşedilen özgürlükler midir, yoksa özgürlükler mi insan hakları felsefesinin hukuksal anlatımıdır? Bireyin devlete karşı sahip olduğu temel hak ve özgürlükler, hukuk devleti C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 3 0 4