22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

K Dilimizin öğretmenleri, kavanozda ışıldayan, uzaktan parıltısıyla bile tadını ele veren albenili birer akide şekeri ülkemizin her yerine dağılmış halde… il, dönüp dolaşıp üzerinde duracağımız, farklı uçlara uzanarak da tartışacağımız, araştırma, yayınla destekleyip ileriye taşıyacağımız bir olgu, sürekli çalışır halde tutacağımız bireysel, toplumsal yaşam alanımız… Usun, soruyla kuşkuyla yol alırken beslendiği düşünsel yonga… Bu yüzden söz konusu alana özgü her girişimin özel bir önemle karşılanması, buna gereken ağırlıkla yer açılarak bu bağlamda değerinin korunmasına özen gösterilmesi gerekiyor… Ancak günümüzde törpülenip de kitlesel yığışım öğesi yapılanlar bir yana, üretimlerini doğrudan dile yaslayıp öyle sürdürmesi gereken bilimciler, düşünceciler hatta yazıncılar bile kafa karışıklığı sergileyebiliyor, öteki alanlarda da gözlendiğince… Zaten nicedir gündelik yaşamını ölçünlü Türkçe dışında ne idüğü belirsiz bir dille sürdürmesi yönünde koşullandırılmış bir topluma uğratılmadık mı? İşte insanımız, tam da böyle bir karmaşa içinde sorunlarını tartışırmış gibi yaparak çözüm arıyor bir tuhaf kara anlatıda yaşıyormuşçasına… Ama sayıca yetersiz de kalsa, kimilerinin tutumu, insanın ruhunu ışıtmaya yetiyor yine de… Bunlara yazıncı konumları kadar örnek öğretmen kimlikleriyle de eşlik eden, bu yönde çaba gösterip dikkati çeken kimi adları eklemek zorunlu kanımca. Nitekim geçmişte Atatürk’ün Türk Dil Kurumu’nca yayımlanmış on iki ciltlik dev yapıt Derleme Sözlüğü de öğretmenlerin armağanı olmamış mıdır bir bakıma? İşte önceki haftadan taşıdığımız konuyu dört öğretmen yazarla şairin bir avuççuk kitabıyla sürdürelim istiyorum… Bu çerçevede Dil, Eğitim ve Şiir Durakları (Ürün, 2007) ile Mehmet Aydın, Karamanlılı Olmak (Ürün, 2008), Karamanlı Ağzı ve Sözlüğü (Karamanlılar Derneği yayını, 2012), Öğretmenim Hikmet Dizdaroğlu (Kendi Yayını, 2014) ile Murat Özmen, Estikçe (Kendi Yayını, 2014), Türkçe Ders Notları (Kendi Yayını, 2011) ile Erdoğan Toker, Ağzına Biber Sürerim (Boy, 2014) ile Fahrettin Koyuncu anacağım adlar olacak… Mehmet Aydın’la Murat Özmen İstanbul, Fahrettin Koyuncu Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı çıkışlı, dil, yazın öğretmeni. Aydın ile Koyuncu şair ayrıca, okurun da bildiği üzere… Toker ise, Bursa Eğitim Enstitüsünden Aydın’ın öğrencisi, Balıkesir Necati Eğitim Enstitüsü Edebiyat Grubu mezunu Türkçe öğretmeni. Gelin, sıraladığım kitaplar eşliğinde konuyu C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I itaplar Adası M. SADIK ASLANKARA msaslankara@hotmail.com sadikaslankara@gmail.com Dilimizin öğretmenleri deşmeyi sürdürelim kendimizce… DİL ÖĞRETMENİ BİR ŞAİR: MEHMET AYDIN… Dil, yazın alanındaki yaygın üretimi üzerinde yeterince durulmadığı kanısı taşıdığım, Dağlarca ardılı şair Mehmet Aydın, bakın nasıl bir açılımla giriyor konuya: “Dil, genel yapısıyla bir toplumun düşünce yaşamını belirler. Bir başka açıdan, bireyler arasındaki iletişim, dilin kılgın yanını; bilim, sanat, felsefe, eğitim ve kültür verileri de onun kuramsal yanını oluşturur. Doğal olarak her insan, başta kendi anadiliyle düşünür. Dili, salt sesler yığını olarak kabul etmek yanlıştır. Dilin zenginliği sözcükler, söz öbekleri ve kavramların karşılıklarıyla ölçülür.” (67) Sürdürüyor Mehmet Aydın: “Kavramlar, yargılar, kuramlar birer düşünce ürünleridir. Bunlar da temelde insanın toplumsal ve üretici eylemi sürecinde oluşur. Kısaca gerek dil, gerekse düşünce, tümüyle eylemsel toplumsallaşmanın sonunda gerçekleşir.” (73) Önümüzdeki haftalarda İmaj (Ayrıntı, 2013) adlı kitabına da yer açacağım Kevin Robins, çevirmeni Nurçay Türkoğlu’yla iletişim içinde kaleme aldığı “Türkçe Basıma Önsöz”de şu ilginç saptamasını paylaşıyor okurla: “…[B]u kitabın Türkçe’ye çevrilmesi sırasında, yeni enformasyon teknolojileri paradigmasına ilişkin bazı anahtar kavramların Türkçe karşılıklarının tam olarak bulunmamasından kaynaklanan bazı zorluklar yaşanmıştır. Türkçe bağlamında dil, beklenmedik bir biçimde sahneye çıkan yeni teknolojilerin ve söylemlerin taleplerine hızla kendini uyarlamak zorunda kalmaktadır. Bu koşullar altında bu teknolojiler adeta sorgulanamaz nesneler gibi, kendilerine ait bağımsız bir gerçeklikleri varmış gibi görülebilmektedir. Böylece belki de teknolojik modernizasyonun gizemliliği daha kolaylıkla sağlanmaktadır. Yeni teknokültürün Türkiye’de yaşanmasına dair ortaya çıkan bu konuyla daha yakından ilgilenmek gerekir.” (12) İşte Mehmet Aydın’a göre bu bağlamda “[t]oplum katmanları arasında kullanılan dil, bir bakıma genel öğretiye de bağlı olup, onun bir yansıması sayılır. Bu yönden dil, maddi bir gerçeklik olup üretici güçlerin de bir parçasıdır.” (68) Bütün bunların üzerine şu önermesini de ekleyeyim Mehmet Aydın’ın: “Dili salt bir sözlük düzeyinde ele almak da yetmez. Onu biçem boyutunda da dikkate almak gerekir. Tersine tutum; dili anlam ve uyum yoksulluğuna sürükler.” (74) Dilci bir şairin bu sözlerine kulak vermemek elde mi? “Soyutlayım”, “Dönüştürüm”, “Kavramsallık”, “Kavramsallaştırma” vb. deyişler, “Kitaplar Adası” yazılarında sıklıkla değinip çeşitli açılımlar getirerek üzerinde durdu1 2 8 4 D Üstün görgü ve bilgi birikimi, yazılarına da yansırdı.” (17, 18) Murat Özmen, Dizdaroğlu’nun, ünlü, “Dilde pehlivanlık olmaz” (17) deyişini paylaşıp bizimle, terimlere ilişkin olarak da şu sözlerini aktarıyor: “Terimleri kaldırırsanız, insan beyninin en yüce ürünlerini de bir kargaşaya atmış olursunuz. Uygarlık da, kültür de yerinde sayar.” “…’Uluslararası terim’ ifadesi uygun değildir. Her ulus yabancı soylu/kökenli terimleri kendi diliyle karşılamaya çalışır. Biz de Türkçenin olanaklarından yararlanarak, terimleri kendi dilimizle yapmak ve yaratmak zorundayız.” (24) Murat Özmen’in Karamanlılı Olmak, Karamanlı Ağzı ve Sözlüğü adlı kitapları Burdur Karamanlı özelinden kalkarak kurduğu bütünlük kadar dile dönük yaklaşımlarıyla da önem taşıyan verimler. İyilik, sevecenlikle ördüğü anlatısında, ne yalan söylemeli, koygun duygular esinleyerek ruhuna işliyor insanın Murat Özmen. Her satırından damlayan bu içten sevginin bana da ulaşan halkaları, ilk gençlik yıllarımda Denizli’de ufkumu genişletmiş, bugünkü yolculuğumun ilk taşlarını döşemişti belki de, dönüp baktığımda şimdi, böyle söyleyebiliyorum rahatlıkla… ERDOĞAN TOKER’DEN FAHRETTİN KOYUNCU’YA… Dilimizin öğretmenleri, kavanozda ışıldayan, uzaktan parıltısıyla bile tadını ele veren albenili birer akide şekeri ülkemizin her yerine dağılmış halde… Durmaksızın çaba harcayan, hiç yapamıyorlarsa davranış, tutumlarıyla örnekçe olmayı sürdüren bu insanlar, ne bileyim, sözün gelişi oturup taşra gazetelerine yazarak dilimizin şövalyeliğini de üstleniyorlar. Bunlardan biri de Erdoğan Toker işte… Örnek öğretmen, yanarca halinde gezinen, içten, capcanlı bir insan. Denizli’de bu kez kızımın Türkçe öğretmenliğini yapmış bir saygın ad… Ayaklı Türkçeci, aydınlanmacıların ruhunu gezdiren dil dervişi… Andığım iki çalışmasında da gelip gidip üzerinde duruyor dil olgusunun. Tatlı bir dille, sevilen öğretmen havasını sürdürüp bunun rüzgârından yararlanarak uyulması gerekenleri sıralıyor usanmadan, yazım yanlışlarını düzeltip uyarılar getiriyor… Fahrettin Koyuncu da andığım türde etkinliklere omuz verenlerden… Nitekim kitabında hoş alaysamalarla, örneklerle kimi dil yanlışlarını düzeltmeye girişen Koyuncu, böylelikle uyarılarının akılda kalmasını sağlıyor. Eğlenceli bir okuma. Zaten bu küçümen kitabın adı da başlangıçta bunun yolunu açıyor hemence: “Ağzına Biber Sürerim”… Koyuncu’nun, bu minik ama değerli yapıtında çok yerinde yaklaşımla getirdiği uyarı ise bir altın küpe oluyor kulağımıza: “Hepimiz ‘Türkçe gemisi’ndeyiz. Unutmayalım.” (8) Ne var ki, körün bellediği gibisinden yaklaşımla kafalarındakini, sanki tek doğru buymuşçasına savunanlar, dilimizin öğretmenliğini sürdürenleri de birer “dil zaptiyesi” gibi görebiliyor yazık ki… Kendi anadilinde hamur karıp bundan farklı açılımlarla, dönüştürümlerle alabildiğine zengin çeşitte çörek pişirip üretmeyi beceremeyenlerin sıkıştıkları yerde, işi “dil zaptiyeliği”ne indirgeyerek ucuzlattığını görüyoruz… O halde dille yoğrulup dilde kavrulmaya devam… 26 Eylül Dil Bayramınız kutlu olsun efendim… Sevgili dil, yazın öğretmenlerimiz, sizin de… n 2 0 1 4 n S A Y F A 1 9 ğum sözcükler, terimler, kavramlar… Bir yazar, bunlarla alışverişini gereğince yapamamış, sözcük, terim, kavram bunları yerli yerine oturtamamışsa eğer, yandı gülüm ketenhelva. Mehmet Aydın’ı bir kez daha dinleyelim: “Şurası bir gerçektir ki dil olmaksızın bilinç de söz konusu değildir. Çünkü dil, başkaları için var olan pratik bir bilinçtir. Dil, başkalarıyla ilişki kurma zorunluluğundan oluşmuştur. Aslında düşünce bilincin ürünü, dil de düşüncenin özdeksel temelidir. Böylece dil, kültürleri bile üreten bir süreçtir.” (73) DİLİMİZİN İNCELİKLİ ÖĞRETMENİ: MURAT ÖZMEN… Kitabına, Öğretmenim Hikmet Dizdaroğlu adını vermiş Murat Özmen, ben de buna benzer kitap yazmaya kalksaydım eğer, “Öğretmenim Murat Özmen” derdim herhalde. Evet, Murat Özmen de benim öğretmenim oldu Denizli Lisesinde. Murat Özmen, Burdur Ortaokulundayken, 1940’larda öğretmenliğini yapan Hikmet Dizdaroğlu’yu tanıtıyor bizlere: “Bilirsiniz, unutamadığımız, saygıyla andığımız öğretmenlerimiz vardır. Onlar, iz bırakan, geleceğimizi biçimlendiren kimselerdir. Unutulmazlar, bizimle birlikte yaşarlar. O nedenle onları çok severiz. Kendimize örnek alırız. Türkçe öğretmenim Hikmet Dizdaroğlu, kendisini hayranlıkla izlediğim, çok beğendiğim bir kişiydi. (…) Hep onun gibi ciddi bir öğretmen olmak istedim. Onu kendime örnek aldım. Doğrusunu söylemek gerekirse, onun kadar başarılı bir öğretmen olamadım.” (11) Bu satırların ardından, Hikmet Dizdaroğlu’yu tanımasam da kendi payıma Murat Özmen’in başarılı bir öğretmen olduğunu söyleyebilirim gönül rahatlığıyla. Öteki öğrencileri de katılacaktır sanıyorum bu yargıma… Özmen, Dizdaroğlu’yu anlatmayı sürdürüyor: “Halk şiirimizin türlerini ve özelliklerini ondan öğrendik.” “O, örnek bir bilim adamıydı. Zengin bir kitaplığı vardı. Notlar ve fişlerden oluşan araştırma ürünlerini değerlendirmek için sabırla, özenle çalışırdı. 2 5 E Y L Ü L
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear