Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
O K U R L A R A üçük İskender, yeni şiir kitabı “Ali” ile şiirde inatlaştığı, direndiği şeyleri bir kez daha gözden geçiriyor; yeniden deniyor ve ulaştığı yalanları, yanlışları şuursuzca paylaşıyor. Beyazın kimliği hâkim “Ali”de. Buradaki beyaz, özgürlüğü temsil hakkıyla aslında huzursuz edici bir temizliğin, bir delil karartma çağının takipçisi. Memet’ler ölürken onun için Ali’ler öldürülür bir coğrafya için. Ali’nin gömleği onun için başka bir kanlı. “Eflatun Sufleler” kitabında ise 1980 sonrası birer mülteci durumuna gelmiş ve ülkesi olmayan şairleri, sinemacıları, müzisyenleri, kaçıkları, teşhircileri yazarken, belki de hepimizin ara sıra terk etmesi gerekli olan coğrafyanın da bir özetini sunuyor küçük İskender. Haydar Ergülen, İlhan Berk, Metin Altıok, Mondo Trasho, bir şişe cin tonik gibi nesne ya da isimlerin tokalaşmayı ihmal etmediği “Eflatun Sufleler”, okuduğumuz ve yazdığımız her şeyin imha edilmesinin artık zorunlu bir misyona dönüştüğünün de anonsu. küçük İskender ile “Ali” ve “Eflatun Sufleler” üzerine Gamze Akdemir konuştu. Çiğdem Ülker, eleştiri ve deneme yazılarını bir araya getirdiği “Ekinle Gelen” adlı yeni kitabıyla çıktı okur karşısına. Ülker’in “eleştirel deneme” şeklinde kaleme aldığı yazılarında, edebiyat sanatına özgü sorunlara, edebi kavramlarla ilgili tartışmalara, edebiyatın işlevine, insanhayat ve edebiyat ilişkisine ve bu ilişkideki kırılma noktalarına bakıyor. Kitabı Hülya Soyşekerci değerlendiriyor. Emine Sevgi Özdamar’ın “Annedili”, insanın evinden, dilinden uzak olması, evin kelimeleriyle evi hatırlama çabası, eve doğru bakma uğraşı üzerine yazılan dört hikâyeden oluşuyor. Özdamar, merkeze keskin bir konu olan dil’i alarak geniş bir bakış açısında büyük işçi göçünün yaşattıklarını ve yaşadıklarını tek bir çatı altında toplamaya çalışıyor. Kitabı Eray Ak değerlendirdi. Bol kitaplı günler... Susan Sontag’dan ‘Yeniden Doğan’ k Sontag'ın mahremi David Rieff, annesi Susan Sontag’ın günlüklerini uzun bir düşünme sürecinden sonra yayımlamaya karar vermiş. Adını da “Yeniden Doğan” koymuş. Kitap, Sontag’ın 19471963 arası notlarından oluşuyor. r Ali BULUNMAZ Hayatının tüm gürültökezliyor bazende ve tülü akışı içinde düşünbunlarda defterlere menin düşünülmesine, kaydediliyor: “Konuşyani felsefeye de vakit madığım zaman hemen ayırıyor Sontag. Yaşamıhiç düşünmüyorum. Bu na yön verecek felsefe, yüzden bu kadar çok defterlerinde karabatak konuşuyorum ve bu gibi dolanıyor. Belki de yüzden yazmıyorum.” bu yüzden kendisiyle Buradan, yazdığı kadar ilgili yargılara rahatça defterlerine girmemiş varıyor: “Nelere inabir dolu şey olduğu sonıyorum: Özel hayata, nucunu da çıkarabiliriz. kültürü desteklemeye, Yazınca da satırlara aramüziğe, Shakespeare’e, da bir bıkkınlık yansıyor: eski binalara. Nelerden “Fikir sahibi olmaktan keyif alıyorum: Müzik, bıktım, konuşmaktan âşık olmak, çocuklar, bıktım usandım.” uyumak, et. KusurlaSontag’ın kendini rım: Hep geç kalmak, fazlasıyla eşelediği bu yalan söylemek, çok dönemde içinde “başkonuşmak, tembellik, kalarınca onaylanma hayır deme irademin ihtiyacı” ve “başkalarınzayıflığı.” dan duyduğu korku” Sontag’ın, günlüklerin çatışıyor. Ardından yayımlanmasını sağlayan kendine öfkelenmesine Rieff’in babasıyla tanışizin verdiği iki konuyu masını, evlenişini ve bu açıklıyor: “Güvene daevliliğin etksini anlatışı yalı bir ilişkide ihanet” da son derece samimi: ve birinin ona “yardım “Evlilikte kişiliğimi belli etmeyi reddetmesi.” ölçüde yitirdim bu yiSontag’ın günlüklerintim başlangıçta hoştu, de altı çizilmesi gereken Hayatının tüm gürültülü akışı içinde dükolaydı; fakat şimdi şünmenin düşünülmesine, yani felsefeye şeylerden biri de bunları de vakit ayırmıştı Sontag. sancı çektiriyor, genel “kendisini tanımlamak mizacımı kışkırtarak için” yazdığını söylemedaha önce tanımadığım bir şiddetle hoşsi. Notlar ya da kitapların hepsi Sontag’ın nutsuz, tatminsiz yapıyor beni.” “Hayat, kendini bozup yeniden kuruşuna benziyor. dolayımlı intihardır” diyen Sontag için Deniyor, kendini memnun etmeye çabaladıgezintiler, büyüyen bir çocuk, dalgalanan ğı her an başarısız oluyor. Bu, aşkta da böyle evlilik, yazılar, kitaplar ve düşünmekle bazı dost ilişkileri ve evliliğinde de. Sonra geçen zaman bazen çok yorucu, keyifli kaçışa, yani defterlere kapaklanıyor. ve hepsinden önemlisi yaşanmaya değer. Sontag, ölümüne dek bir sürü defter dolBir taraftan da hayli yoğun bir mücadele: durmasının nedenini şöyle açıklıyor: “Gün“Saygılarımı, ideallerimi suyun üstünde lük yalnızca kişinin özel, gizli düşüncelerinin tutmak için mücadele ediyorum.” Kısacası kaydı değildir, günlüğü sağır, dilsiz, okuma Sontag, “kendinin bilincinde, kendine bir yazması olmayan bir sırdaş gibi görmek başkası gibi davranan” ve “kendini idare yüzeysel bir kavrayış. Günlük yazarken keneden” bir kadın. dimi başkalarının karşısında yapamadığım kadar açık yüreklilikle ifade etmekle kalmı“BEYAZ AKLIMI KİTAPLARLA yor, yeniden yaratıyorum. Günlük, bireySULUYORUM” sellik algıma araçlık ediyor. Duygusal, tinsel bağımsızlığımı simgeliyor. Dolayısıyla (ne Günlüklerini herhangi bir araç ya da yazık ki) güncel, gündelik hayatımın basit bir bellek yardımcısı olarak görmeyen Sontag, kaydı olmaktan ziyade çoğu zaman onun tüm sıkılganlığına, kendisini boğan düşünce alternatifi.” ve olaylara rağmen okumaktan vazgeçmez; Galiba Sontag’dan hâlâ öğrenecek çok “beyaz aklımı kitaplarla suluyorum” diye not şey var. Öbür günlükleri de beklemek düşer: “Duvar” dediği ve “kendimi arkasına gerek. n saklarım, görmekten ve görülmekten uzağa” diye nitelediği kitaplarla. alibulunmaz@cumhuriyet.com.tr Günlükleri, Sontag için ilk ağızdan duymasak bile bir tür sığınağa dönüşüyor bazı Yeniden Doğan/ Susan Sontag/ Çeviren: zamanlarda. Konuşuyor, konuştukça kalem Begüm Kovulmaz/ Agora Kitaplığı/ 336 s. “Anlarımı eksik yaşamak yerine şiddet ve aşırılık konusunda hata yapmak isterim.” (Kitaptan) usan Sontag’ın oğlu David Rieff, annesinin günlüklerini yayımlamaya karar verdiğinde epey endişelenmiş aslında. Çünkü defterlerindeki her şeyin gerçek olduğunu biliyormuş. Bu yüzden hep “okur dikkatli olsun” diyor. Annesinin sadece kendisi için tuttuğu günlüklerin yayımlanması Rieff’e göre onun mahremini açmak demek. Ama aynı zamanda bunlar çekici de; Rieff için günlükleri çekici kılan, “Sontag’ı, olmak istediği kişiyi ve edinmek istediği benliği, özbilinçli ve kararlı bir şekilde yaratan bir genç kız olarak sunuşu.” Üvey babasının “o kadar kitap okursan koca bulamazsın” uyarısına inat kitapları deviren Sontag’ı belirleyen ve Yeniden Doğan’da da ortaya çıkan şey de tam anlamıyla kendine özgü bir karakterin varlığı. Sontag bu karakteriyle kitaplar dışında günlük ve mektup meraklısı. Rieff, bunu ısrarla vurguluyor ve Sontag’ın günlük ve mektupların “ne kadar mahrem olursa o kadar iyi olduğunu” düşündüğünü söylüyor. Rieff de annesinin mahremini, kendisinin de onaylayacağı umuduyla bize açıyor. KENDİNİ İDARE EDEN BİR KADIN Sontag’ın kitaplarını karıştıranlar bilir, onda rahatsız etmeyen bir hüzün, gerçekçilik ve yargılara önem veriş bir arada yürür. Bunun yeniyetmelik yıllarından beri böyle olduğunu ilk günlükte de görüyoruz. Kendisinin de dediği gibi “bütün varlığım öyle gerginöyle beklenti dolu ki...” Kendisine karşı dürüstlüğü de dikkat çekici, hiçbir biçimde lezbiyenliğini örtmüyor, sevgililerine özlemini içinden nasıl gelirse öyle karalıyor. Her şeyi yapmayı istiyor, hazzı arıyor; “aynılığın ve aklın onaylanışından feragat ediyor.” “Tanrım, hayat muazzam!” deyişinin altında da galiba bütün baskıları çöpe atacak güç hissi yatıyor. S TURHAN GÜNAY turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr twitter: www.twitter.com/CumKitap İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç t Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız t Yayın Yönetmeni: Turhan Günay t Sorumlu Müdür: Aykut Küçükkaya t Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı t Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. t İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 t Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. t Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden t Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü t Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya t Reklam Müdürü: Ayla Atamer t Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74 t Yerel süreli yayın t Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1227 22 A Ğ U S T O S 2013 n S A Y F A 3