25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

VİTRİNDEKİLER ? ortasında bulur. Onu kaçıranlar kadın cinselliğinin en karanlık gizemini çözmek için Alexandra’yı kullanmak isterlerken Alexandra’nın ne kaçma şansı vardır ne de kaçmayı gerçekten de isteyip istemediğini bilmektedir. Kendi meraklarını ve arzularını tatmin etmek için Alexandra ne kadar ileri gidebilir? Bu maksadını aşan oyunu her şeyi riske edip yine de oynamaya değer mi? ‘Oyuna Var mısın?’ kaldığı yerden devam ediyor. Tarih ve Tekerrür/ Kojin Karatani/ Çeviren: Erkan Ünal/ Metis Yayınları/ 238 s. Kitap, Karatani’nin, çoğunluğu Batı’da Soğuk Savaş’ın sona ermesini, Japonya’daysa Şowa imparatorunun ölümünü takip eden çalkantılı dönemde kaleme aldığı yazıları bir araya getiriyor. İlk bakışta sadece Japonya’yla ilgiliymiş gibi görünen bu yazılar, yazarın deyişiyle “esasen devletin ve sermayenin döngüsel doğasına dair” olduğundan tek bir ülkenin ve belli bir dönemin sınırlarını aşıyor. “Tarihin incelenmesinin sebebi aslında tam da bir kez olup biten bir fenomen olmaması ve tekrarlanma olasılığını muhafaza etmesidir” diyen Karatani’ye göre asıl mesele, geçmişteki olayları tek tek ele almaktan ziyade tarihteki tekrar örüntüsünü görebilmek. Kitabın özellikle Türkiyeli okurlara hitap edecek bir yönü ise Asya ile Batı arasında kalan Japonya’nın her daim tedirgin konumunun bizler için son derece tanıdık olması. Karatani’nin Türkçe basımı için yazdığı önsözde Japonya’da yaşanan ideolojik çatışmalara dair belirlemeleri, ülkemizde olup bitenlere de ışık tutacak nitelikte. Kün/ Sezgin Kaymaz/ İletişim Yayınları/ 480 s. Kün, yani ‘Ol’... Neleri neleri olduran bir roman, Kün. Ölülerin daha da ölebildiği ya da tam ölemediğicami imamıyla ateistin birbirini ‘aydınlatabildiği’, köpeklerin (hem de Konya ağzıyla!) konuşabildiği, el kadar oğlanın kendisine el kaldıranı haşat ettiği bir âleme kapı aralıyor. Şerefsizler şerefsizliğin gözüne vuruyorlar, ‘iyiler’ canını dişine takıyor, feleğin zarı hep yek de gelse bir bakıyorsunuz altı kapı alıyor. Sezgin Kaymaz, kendine özgü üslubu ve halesiyle, yine eğlenceli ve ürpertili bir hikâye anlatıyor. Anlattığı hikâyenin heyecanıyla anlatışın neşesi yine birbirini coşturuyor. ‘Sıradan’ denen insanların ‘sıradan’ denen hallerinin ve dillerinin usta yazarı, Angara’nın kıyısına, rengâhenk bir Konya dekoru kuruyor ayrıca Eski Konya. Eski taşra yaşantısı… Sezgin Kaymaz’ın gizemine, mizahına, olay örgüsüne, anlatıcılığına tutulanlar kadar, ‘yerliliğine’ de tutulanlar yok mu? Kün, her zevke yetişiyor, her şeyi olduruyor! Nasıl Ölürüz?/ Sherwin B. Nuland/ Çeviren: Şiirsel Taş/ H2O Kitap/ 346 s. Bir hayat öpücüğüdür ‘Nasıl Ölürüz?’, ölümün kasveti, çekildiğimiz köşemize gelip çöktüğünde. Aslında korktuğumuz ölüm değil bizi o kaçınılmaz sona götüren süreçtir. Ölümle uykuda karşılaşmayı isteriz; geldiğini hissettirmeyen, acısız ve çektirmeyen bir ölüm. Ancak çoğumuz böyle ölmeyecek. Hayatımızın bir film şeridi gibi gözlerimizin önünden geçeceği bir matineye hiç gitmeyeceğiz. Mahşerin atlılarının silahları pek çok ama neredeyse hepsi kalp krizi, inme, kanser, Alzheimer, AIDS gibi hastalıkların seyrine benzer bir süreç içinde bizi ölümle buluşturuyor. Nasıl Ölürüz bu buluşmanın öyküsünü anlatıyor. Korkunç, kirli bir ölümü değil doğal bir süreci izah ediyor büyük bir berraklık ve samimiyetle. Başarılı ve yetenekli bir cerrah olan Nuland tabuların ve edebi lakırdıların ardına gizlenmiş ve mitleştirilmiş ölüm sürecini hekimliği, klinik deneyimleri ve kişisel kayıpları eşliğinde tasvir ediyor ve hayatı nasıl daha dolu dolu ve anlamlı yaşayabileceğimiz konusunda tavsiyelerde bulunuyor. Duino Ağıtları/ R.M. Rilke/ Çeviren: Nazar Tüysüzoğlu/ Notos Kitap/ 90 s. 1912 kışında ruhsal durumu endişe verici bir hal alan Rilke, uzun bir psikanaliz sürecine girmeyi düşündüğü bir dönemde, Prenses Maria von Thurn ve Taxis’in davetlisi olarak, Triest Körfezi’nde, uçurumlar üzerine kurulmuş Duino Şatosu’na gider. Adriyatik’in derin mavi sularına bakan bu şatonun eteklerinde, kayalar üzerinde gezinirken, rüzgârın uğultuları arasında esrik bir ses işitir: “Haykırsam, kim duyardı sesimi melekler katından?” Aynı günün gecesinde, fırtınalı bir havada tavanarasındaki köhne bir odada ilk ağıdı yazıp çıkarır. Ardından da Gebsattel’e bir mektup yazarak tedaviye gerek kalmadığını bildirir. Birinci Dünya Savaşı’nda ağır hasar gören şatonun anısına eserine sonradan Duino Ağıtları adını verecek olan Rilke, eserini 1912 kışı ile 1922 Şubatı arasında, on yıllık sancılı bir dönemde tamamlar. Bu ilginç süreç pek çok ? DünyaQÒQHQ Dünya QÒQHQç çok ok o kunaQ plaU ÒQGa n okuna QNLW NLWa apla UÒQG an 3@N3D"GÅMF '2Ù$1.8%$1³ÒQ |]JQ\RUXPX\OD °.ÑVDOWPDNLoLQ|QFHX]DW °.ÑVDOWPDNLoLQ|QFHX]DW 'HYLUPHNLoLQ|QFH\FHOW 'HYLUPHNLoLQ|QFH\FHOW $OPDNLoLQ|QFHYHU $OPDNLoLQ|QFHYHU 'ROPDNLoLQERİRO ' ROPDNLoLQERİRO <HQLNDOPDNLoLQNXOODQÑOPÑİRO <HQLNDOPDNLoLQNXOODQÑOPÑİRO” Genel G enel DWèÛjÛc WèÛjÛc: WWWYEMKITABEVICOM W W W  Y E M K I T A B E V I C O M CUMHURİYET KİTAP SAYI 1211 2 MAYIS 2013 ? SAYFA 25
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear