Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
VİTRİNDEKİLER Modalı Vitol Ailesi/ Osman Öndeş/ Tarihçi Kitabevi/ 340 s. Eğer yolunuz Moda’ya düşerse Moda Caddesi’nden başlayarak Moda Vapur İskelesi’ne doğru yürüyünüz. Mevsim sonbahar ise, çınar yapraklarının sergüzeştliğine gönül vererek, nice anıların hayalkeş öyküleriyle dolu o caddeyi yaşayarak geliniz. Nicelerdir Moda Kız Lisesi dedikleri Mahmud Muhtar Paşa Köşkü duvarının hizasında bir lahza duraklayınız ve kulak veriniz; düşler dünyasında o devasa güzellikteki bahçede James Whittall ile Mahmud Muhtar Paşa dostlarıyla sahile bakan terasta çaylarını yudumluyor diyebilirsiniz. İngiliz Vitol ailesi çok saygın insanlardı. Son kuşağı hep Modalı kalmak için yaşama karşı direniyorlardı. Moda Caddesi’ndeki “Vitol Çıkmazı” onların anılarıyla süslenmiştir. Eski dostlar artık göklere uçup gittiler. Nice ruhlar, Moda Burnu yamaçlarında tutunmuş sakız ağaçlarının etrafında hayaletler gibi dolansalar da, onları ne duyan vardır, ne de hatırlayan... Ama yine de Moda bir hasrettir, sonsuza kadar sürecek bir âşktır, sevdadır, asalettir ve bir de kolay çıkılmaz kocaman sokaktır. Bay Fıstık/ Adam Ross/ Çeviren: Erhun Yücesoy/ Yapı Kredi Yayınları/ 468 s. Bay Fıstık’ta üç evliliğin hikâyesi iç içe geçiyor, evliliklerin karanlık tarafları gözler önüne seriliyor: Birbirinin ölümünü düşleyen eşler, aldatmalar ve kavgalar, bırakıp gitme hayalleri kan, ter ve gözyaşı. Sadece bunlar da değil bilgisayar oyunları, Hitchcock filmleri, Hawaii manzaraları ve eş öldürme hizmeti veren bir kiralık katil de Adam Ross’un bir labirenti andıran romanında buluşuyor. Okuyucuysa, hayal ile gerçeğin birbirine karıştığı ve içinde kaybolmanın da en az çıkış yolunu aramak kadar zevkli olduğu bu labirentte, eldeki tek ipucu olan isimleri takip etmek zorunda. Atilla İlhan’la Hayatın İçinden/ Erol Manisalı/ Tarihçi Kitabevi/ 190 s. Erol Manisalı’nın “Atilla İlhan’la Hayatın İçinden” adlı kitabı, okurlara İlhan Selçuk, Sevgi Erenerol, Uğur Mumcu, Aziz Abi (Aziz Nesin), Yıldız Sertel, Sina Akşin, Sadi Somuncuoğlu, Sina Aygün, Kemal Özden’den, Ankara günlerinden Sevgi Soysal, Çetin Altan, Hıncal Uluç’a; aile yakınlarından Çolpan İlhan, Sadri Alışık’tan Doğan Koloğlu, Hıfzı Topuz, Ataol Behramoğlu, Doğan Hızlan, Metin Erksan’a ve diğerlerine uzanan geniş yelpaze sunuyor. Sessiz Çığlık/ Osman Aysu/ Alfa Yayınları/ 248 s. Lebed bir daha sırıttı. “Belki hatırlamana yardımcı olabilirim… Mesela hemen şimdi burada, gözlerinin önünde şu tatlı kızının ırzına geçebilirim. Bu belki unuttuklarını hatırlatır?..” Ondan tek istenen eski Gürcü lider Mashadov’u teşhis etmesiydi… Emekli MİT ajanı Yavuz Çetin bu görevi kabul ettiğinde St. Petersburg’da güzel sevgilisi Tatyana’yla SAYFA 34 ? 22 KASIM 2012 yollarının kesişeceğini nereden bilebilirdi? Peki, Tatyana’nın sakladığı sırrı öğrendiğinde hayatının değişeceğini? CIA, FSB ve Gürcüler arasındaki tehlikeli oyunda hem kendini hem de sevdiklerini kurtarmak için her şeyi yapacaktı… Osman Aysu, Sessiz Çığlık’la polisiye türünün meraklılarına sesleniyor. Kafkas Destanı/ M.I. Quandour/ Çeviren: Özge Öztürk/ Turkuvaz Kitap/ 1320 s. Kafkas dağ kavimlerinin kuşaklar boyu katlandıkları zorlukları gözler önüne seren, aşk, savaş ve macera dolu destansı bir hikâye... Çerkezlerle ilgili romanlar ve ödüllü filmleriyle yönetmen M. I. Quandour, bu tarihi romanda tarihi gerçeklerle ailesinin yaşadıklarını harmanlıyor; devletlerin menfaatleri uğruna gözden çıkardığı, yerinden yurdundan edilen Çerkezlerin gerçek öyküsünü konu ediyor. Kitap, Rusya’da büyük ilgi gördü; yazar Rusya anavatan kültürüne katkısından ötürü, Moskova’da Altın Haç madalyasına layık görüldü, ayrıca 5 Nisan 2008’de “Halkın Yazarı” (Narodni Pesatl) ödülü ve unvanını almaya hak kazandı. Hâlâ Gece Yarısı Bu Yıldızda/ Nelly Sachs/ Çeviren: Melike Öztürk/ Can Yayınları/ 180 s. Nazi kıskacı kapanırken Almanya’dan İsveç’e kaçan Nelly Sachs, yaşanmış acılardan yola çıkarak bütün insanları sevgi ve barışta birleşmeye çağırmıştı. Çocuk yaşta şiir yazmaya başlayan ve ilk şiirlerinde Hıristiyan mistik anlayışından etkilendiği görülen Nelly Sachs, şair olarak gerçek kimliğini İkinci Dünya Savaşı yıllarından sonra buldu. Gerek Nazi yönetiminin Yahudilere yaşama hakkı tanımadığı yıllardaki Almanya’da, gerekse daha sonra ölünceye kadar yaşadığı İsveç’te yazdığı şiirlerde Nelly Sachs, o yılların dehşet dolu yaşantılarını eşsiz bir duyarlıkla yansıttı. Hâlâ Gece Yarısı Bu Yıldızda, şairin şiirlerinden bir seçki. Büyük Erdemler Risalesi/ André ComteSponville/ Çeviren: Işık Ergüden/ İletişim Yayınları/ 400 s. “Erdem nedir? Harekete geçen ya da geçebilen bir güçtür. Örneğin, bir bitkinin ya da ilacın erdemi iyileştirmektir, bıçağınki kesmek, insanınki insanca istemek ya da davranmaktır. Çöplemenin erdemi baldıranınkinden farklıdır, bıçağınki çapanınkinden farklıdır, insanın erdemi kaplanın ya da yılanınkinden farklıdır. Bir varlığın erdemi onun değerini oluşturan şeydir, başka deyişle kendine özgü yetkinliğidir: İyi bıçak en iyi kesebilendir, iyi reçete tedavide çok başarılı olandır, iyi zehir öldürmede çok başarılı olandır... Erdemlerin, bu ilk ve en genel anlamda, nasıl kullanıldıklarından, hedefledikleri ya da hizmet ettikleri amaçlardan bağımsız oldukları görülecektir. Katilin elindeki bıçak aşçının elindekinden daha az erdemli olamaz, hayat kurtaran bitki zehirleyen bitkiden daha erdemli değildir. Bu, kuşkusuz, bu adamın hiçbir normatif (kural koyucu) boyutu olmadığı anlamına gelmez: Kimin elinde olursa olsun ve kullanılışlarının çoğunda, en iyi bıçak en iyi kesen bıçak olacaktır. Onun özgül gücü kendine özgü yetkinliğini de yönetir. Ama bu normatiflik nes nel kalır ya da ahlaki olarak duyarsız, ilgisizdir. Bıçağın işini yapması yeterlidir, o bu işi yargılamaz, değerlendirmez ve bu nedenle de onun erdemi bizim erdemimiz değildir. Mükemmel bir bıçak, kötü bir adamın eline düştü diye mükemmelliğinden bir şey yitirmez. Erdem güçtür ve güç de erdeme yeter. Ama insana yetmez. Ama ahlaka yetmez.” Daha önce Kapitalizm Ahlaki midir? adlı kitabıyla okurla buluşan André ComteSponville, Fransa’da çok satanlar listesine giren bu kitabında erdem konusunu ele alıyor. Yara İzleri/ Jorge Franco/ Çeviren: Seda Ersavcı/ İthaki Yayınları/ 314 s. Bir delilik yapan...Telefon bekleyen... Acılar icat eden... Aynı evi paylaşan ve yitirilen gençlik hayallerinin ardından birer cehenneme dönüşen hayatları içinde çırpınan üç kız kardeşin öyküsü... Saplantı, mazoşizm ve hayal kırıklıkları ile örülü kör talihlerini sadece bir yangın ortadan kaldırabilir... Jorge Franco’dan, zamanın tatlı bir rüzgâr gibi ileri geri savrulduğu, insan doğasını tüm hatlarıyla ortaya koyan bir roman. Anadolu’nun Değirmenleri/ Atilla Bir, M. Şinasi Acar, Mustafa Kaçar/ YEM Yayın/ 148 s. Bu coğrafyadan doğarak bütün dünyaya yayılan en önemli buluşlardan biri olan değirmenlerin, bilimsel ve tarihsel öyküsü “Anadolu’nun Değirmenleri”nde anlatılıyor. Kitap, Anadolu topraklarından doğarak dünyaya yayılan değirmen gibi çok önemli bir buluşu, bilimin yanına insan öykülerini de ekleyerek okuyucuya aktarıyor. Çalışmada, değirmenlerin tarihçesinden yola çıkarak gravürler, fotoğraflar ve teknik çizimler eşliğinde su ve yel değirmenlerini ayrıntılarıyla ortaya koyuluyor. Sapkın/ S.J. Parris/ Çeviren: Mehmet Gürsel/ Doğan Kitap/ 394 s. Çocuk yaşta “inancın” peşine düşen ve 13 yıl boyunca Napoli’deki San Domenico Maggiore Manastırı’nda yaşayan Peder Giordano Bruno kaçmak zorunda. Çünkü Bruno genel görüşün aksine Güneş’in Dünya’nın etrafında döndüğüne inanmıyor ve başrahip onun engizisyonun yasaklı kitaplar listesindeki elyazmalarını okuyarak vakit geçirdiğini öğrenmekte gecikmiyor. Engizisyonun adamları onu yakalamak için gelmeden önce yuvası gibi gördüğü manastıra veda ederek kaçan Bruno, kilisesinden aforoz edilen, bütün hayatını sürgünde yaşamak zorunda olan bir sapkın artık İnsanı, Tanrı ile aynı konuma getirecek bilgileri içeren gizemli bir elyazmasının peşinde olan Bruno, bir sonraki durağı Oxford’da kendisini peş peşe işlenen cinayetlerin ortasında bulacağını bilmiyor ve “aşk”a olan sadakatinin sınanacağını... Asıl adı Stephanie Merritt olan S.J. Parris, 1974’te İngiltere’de doğdu. Queens College’dan mezun oldu. İlk romanı Gavestone Betty Task Ödülünü aldı. Aynı zamanda bir eleştirmen olan Parris’in yazıları The Times, Daily Telegraph, The Observerve The Guardian’da yayımlanmaktadır. Sapkın’ın baş kahramanı Giordano Bruno 15481600 yılları arasında yaşamış gerçek bir kişilik, çağının ötesinde kozmoloji teorileri olan bir düşünürdür. ? CUMHURİYET KİTAP SAYI 1188