Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
OKURLARA nan romanı “Badem Şekeri”nde üç kuşak arasındaki uzaklıkların yanı sıra hayvan ve insan arasındaki sevgi bağının gücünü, hızlı yaşamla birlikte yitirilen güven duygusunun kazanımını anlatıyor. Roman, İstanbul Kadıköy’de bir otel etrafında gelişen olaylarla biçimleniyor. Meliha Akay’la romanını konuştuk. Gülseli İnal, yaşamının belki de en içsel denebilecek anlarını, bir toplamı, hesaplaşmayı ve buluşmayı paylaşıyor okurlarla yeni yayımlanan yapıtı “Kap Kario”da. Yakın geçmişindeki parçalanmalar, bölünmeler, köklü bir ailenin dağılması, yürürlükte olan siyasetin bir aileyi maddi manevi yok etmesi, belleksizliğe, umarsızlığa, burjuva ikiyüzlülüğüne duyduğu öfke, sisteme yeni bir bakış, kanlı siyasi oyunlara dayanamaması yapıtının ana temaları. Daha bir muhalif, daha kontra gelişen bir ruhun isyanı ve mutlakla hesaplaşması niteliğinde de kitap. Ayrıca mitolojilerden, efsanelerden, kadim uygarlıklardan miras, o çoğu kez ıskalanan, şimdiki zamana ustaca ışınladığı ve sonundaki bir sözlük bölümünde açımladığı sözcüklerle bezeli. “Kap Kario”, şairin yeni bir döneminin de habercisi zira artık romantik dönemi geride bıraktığını imleyen İnal, yapıtında doğayı daha iç içe, duyguları daha iletken yorumluyor. İnal’la “Kap Kario”yu konuştuk. Daha çok şair kimliğiyle öne çıkan ancak edebiyatın birçok dalında verdiği ürünlerle de adından söz ettiren Gültekin Emre yayımladığı üç kitabıyla tekrar okuyucuların karşısında: “Göç/ük”, “Ciğerpare”, “Merkezkaç”. Emre “Göç/ük”te Türkiye’den Berlin’e uzanan bir dönemi, kendiyle yaptığı içsel konuşmalar şeklinde anlatıyor. “Ciğerpare” ise şairin aşk merkezli yol alan şiirlerinden oluşuyor. “Merkezkaç”ta da deneysel sayılabilecek şiirlerini paylaşıyor okurla Gültekin Emre. Bol kitaplı günler... Meliha Akay yeni yayımla P A rte’de izlediğim belgesel, kaç yıldır uzak çemberinde dolaşmakla yetindiğim bir metin tasarısını birden ateşlemeye yetti: “Kiefer’in Kitab’ı”. ervasız Pertavsız ENİS BATUR Ziyaret Tasa(rı)ları terleri’ olur: İlyada’nın, Düşünen Adam’ın, Beethoven’ın 5. Senfonisi’nin, Böyle Buyurdu Zerdüşt’ün ortaya çıkışlarından bu yana, kaAteşlemek, sözün gelişi. Tezgâhtaki zandıkları yaygınlık oranında cüsse kazanan aciller sırasında öne çıkacağını düşündefterlerine ulaşabilecek olsaydık, kimbilir namüyorum açıkçası, listeye alttan girme sıl yargılarla karşılaşacaktık. Şimdi, internet orolasılığının belirdiğini ifade etmeye çalışıtamı eklendi işin içine, sanal sayfaları dolduruyorum! Evde (ya da Tül’ün atölye kitaplıyor kanılar. ğında) büyük bir katalogkitabı, bir de Günümüz yazarı, sanatçısı, düşünürü, bilitıpkıbasım ‘kitab’ı var, son dönemde meri Google arama motoruna (ya da bir benBarjac’ta yaptıklarıyla ilgili bir kitap daha edinzerine) adını yazdığı an, karşısına bir dolu uçusem iyi olacak. Tülin’in okuduğu, benim sıraya şan kayıt çıkacağını biliyor. Ayrıca, basılı yayın koyduğum Collège de France giriş dersini de organlarından derlenebilecek, eleştiri ve yobu ara okumaya niyetliyim. rumlardan oluşma bir arşiv söz konusu. BüKiefer’i yaşayan en güçlü sanatçılardan biri, tünlük, bir yapıtın, serüvenin, güzergâhın alımbelki birincisi olarak görüyorum. Plastik değeri lanış biçimini iyikötü yansıtıyor. Kendi ülkesikadar felsefi/yazınsal derinliği de yargımı etkinin, dilinin dışına açılmışsa, sınır enikonu gelemiş olsa gerek. Bir dolu izleksel kesişme de nişliyor. işin içinde: Shoah, Alman mirası ve suçluluğu, Sinan, Şeyh Galip, Matrakçı Nasuh, Kâtip Kitab, Kabala ve Hurufilik, Kuleler Çelebi böyle yaşamamışlardı. Günümüzün yave ötesi. Bir hısım, sözün özü. ratıcısı, hangi alanda çalışıyor olursa olsun, Duruşunu da beğeniyorum: Kudüpedüz bir yargı sağanağı altında yoluna deşağının öteki önemli Alman temsilvam etmek durumunda. Neyse ki, onlara kafacilerinde (Baselitz, Lüpertz vb) hoş sını çevirme olanağından yoksun değil. Gelgekarşılamadığım gösterişçiliğin (şalelim, öyle yapsa da varlıklarından haberdar tolar, RR’lar, aşırı şık giyim...) uzaartık: Bir yerlerde, onu hiçe sayanlarla yücelğında o. tenlerin iki ucu simgelediği yelpaze durmadan Barjac’a çekilmesi, uzun bir dödolduruluyor. nem orada Kieferland diyebilece‘Ziyaret defteri’nin en sakıncalı yanı, Yapıt’la ğim bir dev kalkışıma yönelmesi ilsınırlı kalmaması, Kişi’yi de devreye sokması. gimin daha da yoğunlaşmasına yol Madam Bovary’nin ilk okurları Flaubert’in foaçtı. Şimdi, Paris yakınlarına, bir toğrafını bile görmemişlerdi, bugünün okuru hangaratölyeye taşınmak üzereydilediği an yazarın özel yaşamına ilişkin “bilgi” miş, arazi Almanya’ya giden otoyo(?) deposundan eğriliği doğruluğu tartışılır salun üstündeymiş, havaalanı yakınyısız ayrıntı devşirme olanağına sahip. Flaularında. bert, hiç değilse bütün bunları öngöTülin, çağdaş Alman ressamlarıremezdi, neye maruz kalacağını bilenı açık ara üstün buluyor, günümümeden çekip gitti hayattan düşünüzün bütün sanatçılarını göz önünde yorum da, inine çekilen Salinger’ı taciz tuttuğunda. Belgeseli izlerken, ona eden bir zihniyet kol geziyor dört bir çağdaş/günümüz Alman bestecileyanda, biyografi yazarları ipin ucunu rinin de açık ara üstün göründüklekaçırmaya hem de nasıl hazır. rini söyledim. Felsefe alanında XX. yüzyıl, Yapıt’ın ziyaret defteri farklı mı durum? Garip bir aşırılık bağlamında bir altın çağ örneği: AkaAlmanlarınki; çözümlenmesi güç demik dünya, eleştirel/çözümleyicibir enerji dinamiği yaratıcılık alanlayorumlayıcı bakış, beş kıtada çalıştı, rına da yansıyor. çalışıyor. Odağa alınan her ürünün etKiefer’de odaklanmam, yapıtının rafında bir kitaplık kuruluyor, unutulbeni çağırması, şüphesiz onun enmuş olanlara ışık tutuluyor. telektüel bir sanatçı olmasına bağBir uçta, “blog”unda Yevgeni Onelanabilir. Kafamda çattığım metin, gin’i “ölesiye sıkıcı” bulduğunu ilan kâğıda düştüğümde bu yargıyı peeden bir gabi varsa, öteki uçta çeviri kiştirecektir büyük olasılıkla. Gene notlarını bin sayfalık bir ciltte toplayan de, yakınlık duyuşumu benim enteNabokov duruyor. Kaçıncı kez, Lichlektüelliğime bağlamak, bu örnekte tenberg: “Kitap bir ayna gibidir, yüzüdoğrulansa bile, indirgemeci bir ba Kiefer yaşayan en güçlü sanatçılardan biri. Plastik değeri kadar felsefi/ya ne bakan maymunsa bir havariyi yanzınsal derinliği de önemli. Çalışmalarından örnekler yukarıda... kış olabilir: Cézanne’a, Monet’nin sıtması beklenemez”. ? “Nymphéas” dizisine, Matisse’in “Dans”ına, Braque’ın son dönem peyzajlarına, Staël’e ısrarla yönelişimi entelektüel seçim saymak doğru mudur? Kiefer’in resimlerinin doğayla teması da etkiliyor beni. Kiefer’e yazmayı düşünüyorum. Ulaşabilir miyim ona, olumlu yanıt alabilir miyim, bilemem. Kendisiyle karşılaşmak değil tasam, Barjac’ı ziyaret izni isteyeceğim. Ziyaret, giderek ağırlığını koyan bir kavram oldu bende. * Hayalet sergisini gezenlerden biri, galerinin açtığı ziyaret defterine “bir saatıma yazık oldu” yazmış. Bir sergiyi beğenip beğenmemek başka; seçerek gelmiş kişi, salondan ayrılırken zenginleştiğini de düşünebilir, beklediğini bulamamışsa düş kırıklığı da yaşayabilir, doğaldır “bir saatına acımak” için sergiden hiçbir şey almadığı duygusuyla ayrılması gerekir. Zâtı muhteremi merak ettim ister istemez. İçinde yaşadığı şehre bir yüzyıl önce pek çok temel yapı katmış bir mimar söz konusu burada ve hemen hemen tanınmıyor; yapılışından bu yana, zorunlu sakinleri dışında kimsenin içini görmediği, ‘dünyanın en büyük ikinci ahşap yapısı’ndan görüntüler sunulmuş sergide: Bir saatına yazık olduğuna göre, bir saat boyunca nasıl olmuş da hiçbir şey almamayı başarmış? Yazık olmayan saatlarında ne yapan biridir? Onu ben de ziyaret defterine düşmek istedim. * Bütün ‘yapıt’ların görünmez/okunmaz ‘ziyaret defAnselm Kiefer TURHAN GÜNAY eposta: turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç?Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız?Yayın Yönetmeni: Turhan Günay? Sorumlu Müdür: Miyase İlknur?Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı?Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.?İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64?Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL.?Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden/ Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal/ Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya?Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74?Yerel süreli yayın?Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1145 26 OCAK 2012 ? SAYFA 3