25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

lukları de mi umlar bağşiirin ünüyor dövar. tıcı bir en ışıklıkk, sağAnılar klı bağuzurm, yae FırtıoolaylarSadem düzevar zaken… e gerklanan gün de gereları ya Eninişi, imreye ğrusu sel e daha Emirplumdiğini bağıu zanel gera ilişa biçior. bile, karşımkün insan a insanlere siyle yazşiir ptım dim. Şairlere dönemleri içindeki karşıtlıklarına göre bakmak imgenin kişiselliğini açıkça gösterir: Nâzım HikmetAhmet Muhip Dıranas, Melih CevdetOktay Rifat, Cemal SüreyaTurgut Uyar, Tuğrul TanyolHaydar Ergülen, Lâle MüldürAhmet Güntan. Aynı dönemlerde iyi şiirler yazan ama imgeleri birbirine bakarak şekillenmeyen şairlerdir bunlar. Sözlükleri aynıdır ama sözcükleri farklıdır. İmgelerini kişiliklerinden bağımsız düşünemeyiz. İnsanın hayat içindeki edimleriyle, duruşuyla yakından ilgilidir imge. O nedenle, günün birinde, sanmıyorum ama, anlatımcı şiirler yazmaya başlasam da imgeden vazgeçebileceğimi düşünemiyorum. “GELENEĞE ŞÖYLE BİR UĞRADIM” ¥ yaşlarda Baudelaire’den öğren en diz, yönGerçi a bu ster bünun o am onuasıydı. n kişierinde. lerin a. pek lan bir l Sürendı” irmişlan bir ’un ar daana elimerasında oğrukü ben ki¥ 1115 Kopuk’ta Ahmet Haşim, Turgut Uyar, Edip Cansever ve Adalet Ağaoğlu gibi şair ve yazarların eserlerine göndermeler var. Bir şiiriniz doğrudan Nilgün Marmara’yı anlatıyor. Daha geniş anlamda, önceki şairlerle, gelenekle ilişkinizi nasıl tanımlıyorsunuz? Bir zaman geleneğe şöyle bir uğradım, biraz da konakladım orada ama çabuk sıkıldım. Son zamanlarda her şeyden çabuk sıkılan biri oldum. Haşim başta olmak üzere, saydığınız isimler modern zamanların ve hayatların şairleri, yazarları. Başka yerde de söyledim: Benim klasiklerim Cumhuriyet dönemi başlarında Baudelaire’den el alan sembolistler; modernlerim ise İkinci Yeni şairleri. Şiirin yanı sıra sıkı bir roman ve öykü okuyucusu olduğumu söyleyebilirim. Adalet Ağaoğlu, Steinbeck, Lügen, Muchg, Hasan Ali Toptaş, Orhan Duru, Tezer Özlü gibi yazarlara eğilen bazı imgeler vardır Kopuk’ta. Seksen ve doksanlarda bol bol Kundera, Sartre, Nietzsche, Heidegger, Schopenhauer, Bukowski, Hesse vs. okumuştum. Son yıllarda ise modernizm, postmodernizm, görsellik, plastik sanatlar, avangardizm; Derrida, Chomsky, Baudrillard, Zizek, Bloom, Bürger, Adorno vs. okudum, okuyorum. Bazılarını söyleyeyim: Sanatçı: Eleştirmen, Yalancı, Katil (O. Wilde), Yamuk Bakmak (Zizek), Minima Moralia (Adorno), Postmodernitenin Kökenleri (Anderson), Modern Zamanın Tarihi (L. Yılmaz), Etkilenme Endişesi (H. Bloom), Simülakrlar ve Simülasyon (Baudrillard), Sanat Manifestoları: Avangard Sanat ve Direniş, Sanatın Sonu (Kuspit), Postyapısalcılık ve Postmodernizm (M. Sarup), Avangard Kuramı (Bürger)… Hayatla beraber bütün bu okumalar da şiire dahil olmuş olabilir! İkinci Yeni demişken, son yıllarda çok tartışılmaya başlandı İkinci Yeni. Siz de görebildiğim kadarıyla biriki yerde tartışmaya dahil oldunuz. Ne düşünüyorsunuz İkinci Yeni hakkında? 2000’lerden beri yazan ve bu konularla iç içe olan birisiniz. Günümüz şiiri için bir imkân mıdır, ayak bağı mıdır İkinci Yeni? Ayak bağı da değildir tek başına bir imkân da… İmkânlardan biri. Ben, İkinci Yeni’nin yarattığı büyük poetik dönemecin farkında olmakla beraber bazı şair arkadaşlar gibi İkinci Yeni fetişisti değilim. Genç şair, İkinci Yeni’den bir şeyler öğrenebilir: Paradoksal bakış, insanda derinleşme (Edip Cansever), dilbilgisine müdahale, şiiri yapmak için olduğu kadar bozmak için de (Turgut Uyar) uğraşma… Bunun dışında, her iyi şair biriciktir, bu biriciklik onun sahip olduğu imgelemden, hayattan gelir. Hayatları farklı olduğu, imgelemleri farklı çalıştığı içindir ki Turgut Uyar’la Edip Cansever’in veya Cemal Süreya’yla İlhan Berk’in İkinci Yeni’leri bile birbirinden farklı olmuştur. Ben İkinci Yeni’nin günümüz şiiri içinde bu kadar öne çıkarılıp tartışılmasına bir anlam veremediğim için müdahil oldum tartışmaya ve karşıt görüş belirterek genç şairin İkinci Yeni sendromundan kendisini kurtarması gerektiğini söyledim. Biraz mesafe iyidir dedim. Yani İkinci Yeni’yi umursamazmış gibi davranmak ne ise, boyuna ondan söz etmek de aynı şeydir. Fazla abartmamak lazım. Günümüz şairinin, tek başına Turgut Uyar’ın acemiliğe koşuşundan öğreneceği bir şey yoktur. O, Turgut Uyar’ın tavrıdır, onun yoludur, ona aittir ve o yıllarda biriciktir. Şimdi, günümüzde, ille de acemiliğe koşacağım demek neyin nesi oluyor? Genç şair zaten acemidir, bir de kendisini acemiliğe koşullandırırsa, daha başlamadan biten bir şairlikten bahsetmek kaçınılmaz olur. Bir başka yerde de, daha bir elli sene İkinci Yeni’yi tartışırız ama bu, şimdilerde yenilikçi bir şiirin, yenilikçi şairlerin olmadığı anlamına gelmez dedim. Aşk ve nefret ilişkisi olmamalıdır şairin öncekilerle kuracağı ilişki. İkinci Yeni’ye güzellemeler düzmek ne kadar yanlışsa, aşılacak bir çıta, bir engel olarak bakmak da o kadar yanlıştır. İkinci Yeni, İkinci Yeni’dir. Kuşkusuz, uğranması gereken bir yerdir ama yeni bir şey yapmayı istiyorsanız, yeniye inanıyorsanız İkinci Yeni’ye travmatik biçimde saplanıp kalmamalısınız. Şiirde, sanatta aşma yoktur, geçme vardır. İkinci Yeni, bugün, geçilmiş bir dönemin adıdır. Önceki bazı söyleşilerinizde iyi bir film izleyicisi olduğunuzu söylemişsiniz. Kopuk’ta da önceki şiir kitaplarınızdaki gibi sinemasal özellikle dikkat çekiyor. “Cinayeti Gördüm” ve “İyi Kaatiller” şiirleri polisiye öğelerle kurulmuş. Polisiye edebiyatla veya polisiye sinemayla ilişkiniz… Polisiye edebiyata özel bir düşkünlüğüm var. İstanbul’a gelince adeta polisiye cennetine girmiş gibi oldum. Edgar Allan Poe, Mickey Spillane, Agahta Christie, Simenon, Robert B. Parker, Sir Art Bâki Ayhan T., şiirin barışıklıktan değil karışıklıktan doğduğuna inanan biri... hur Conan Doyle, Ian Fleming, Stephen King vd. polisiyekorkugerilim konusunda ne yazmışlarsa okudum diyebilirim. Bu tip filmlere düşkünlüğüm de romanlarla paralel gitti. 1990’larda Fransız Kültür Merkezi, gece geç saatlerde Fransız polisiyelerini ücretsiz gösteriyordu. O yıllarda Beykoz’da oturuyordum ve gecenin saat birinde kimi zaman eve gidecek vasıta bulamamayı göze alarak bu filmleri izlerdim. Bizde polisiye şiirin en iyi örneklerini Attilâ İlhan yazdı. Benim şiirlerimde polisiye öğeler sızıntı halinde diyebilirim. Şiirin bütününü belirlemez, biraz gerilim dozunu yükseltir. “YAŞADIM VE YAZDIM” Resme olan ilginizi de biliyoruz. Yayımlanan ilk şiiriniz “Mandolinli Kız” Renoir’ın bir tablosuyla aynı adı taşıyor ve o şiirde başka ressamların adları da geçiyor. Bu yakınlarda ikinci baskısını yapan Hilesiz Terazi adlı poetik incelemeler kitabınızda Melih Cevdet’in bir şiirini Brueghel’in tablosu eşliğinde yorumluyorsunuz. Kopuk’taki şiirlerinizin resim sanatıyla veya başka sanatlarla ilişkisi ne derecededir? Çocukluğum, ressam bir ağabeyin sabahlara kadar resim çalıştığı bir evde geçti. En büyüğümüz, evin bir köşesini atölye haline getirmişti ve ba Bâki Ayhan T.’nin önceki şiir kitaplarındaki gibi Kopuk’ta da sinemasal özellikler dikkati çekiyor. zen karakalem, genellikle de yağlıboya sürekli çalışırdı. Belli bir işi de yoktu, kendini resme vermişti. Ben de o aralarda karakalem ve suluboya çalışırdım zaman zaman. Suluboyada çok kötüydüm; boyaları fazla sulandırırdım. “Suluboya”dan çok “boyalısu” olurdu! (Kim bilir resme devam etseydim o beceriksizlikten bir üslup yaratabilirdim!) Karakalemde fena değildim, ağabeyimin kitaplığındaki Vampirella, Planet Apes gibi çizgi romanların ilginç karelerini yeniden çizmede ustaydım. Sonrasında üç kardeşimin ikisi resim biri heykel okudu ve Adana’da kendi alanlarında çeşitli çalışmalar yapıyorlar. İstanbul’a geldikten sonra o ortamdan koptum ama ciddi bir röprodüksiyon koleksiyonum olduğunu söyleyebilirim. Manet, Monet, van Gogh, Renoir, Brueghel, Delacroix, Dali, Picasso, Modigliani… Romantikler, modernler, kübistler, baroklar vd. Bir ara izlenimcilerle çok vakit geçirdim mesela. Resmin, ilk şiirlerimden bu yana yazdıklarımda belli oranda etkisi var galiba. Özellikle son yıllarda buna sinema da eklendi, çünkü bazı dönemlerde işi gücü bırakıp gece gündüz film izliyorum. Yeniden yeniden izlediklerim de var: Truffaut, Kusturica, Hitchcock, Kubrick, Lynch, Bergman, Chabrol, Kieslowski, Buñuel… Gördüğün gibi, ilgilerim çok karışık hâlâ… Bütün bunlar bende galiba en çok da imgenin görselliği konusunda etkili oldu. Kopuk’u okuyan bir arkadaş kitapta adeta bir karnaval havası gördüğünü söylemişti. Bu, imgenin görselliğinden gelen bir özellik sanırım. Kitabınızın en ilginç şiirlerinden biri “Sigara 69.” Sigara yasağı gibi güncel bir konuyu “Sigara 69”da işlediniz. Gündelik hayatın şiire yansıması konusunda ne düşünüyorsunuz? Güncel şiir yazan, olayların sıcaklığına kapılarak duygulanan bir şair değilim. Gündelik hayatın şiire yansıması elbette iyi yapılırsa sakınılacak bir şey değil. Fakat ben, yaşananların imgelemde biraz demlendikten sonra şiire, yazıya dönüşmesi gerektiğine inanırım. Mesela Iraklı gazeteci Muntazar’ın Bush’a ayakkabı fırlatmasını anlatan “Uçan Ayakkabılar” şiirini olayın üzerinden biraz zaman geçtikten sonra yazabildim. İmgelemim öyle çalışır. Ancak sigara yasağında “canıma tak eden” bir şeyler olmalı ki “Sigara 69”u hemen o günlerde yazıverdim. Zaten, bizzat yaşadığım bir olaydan yola çıkarak yazdığım bir şiir oldu! Yaşadım ve yazdım! Son yıllarda modern şiirimizde zaman teması üzerine bazı araştırmalar yaptım. Sizin şiirlerinizde de bu tema sık yer alıyor. Uzak Zamana Övgü’deki gibi Kopuk’ta da “zaman” izleği çok belirgin. Şiirlerinizle “zaman”a karşı koymaya mı çalışıyorsunuz? “Zaman” bir dönem beni çok ilgilendiren bir tema olmuştu. Tabii, bu hem doğrudan hayatın içinden gelen hem de yazıyla beslenen bir ilgiydi. Varoluştaki sürez (Dağlarca’nın ürettiği bir kavramdır), büyük kentte günlük hayattaki zamansızlık, zamanın sıkıştırmaları, Proust, Bergson, Heidegger, Tanpınar’da, Dali’nin bazı tablolarında “zaman”a yapılan vurgu vs. beni de oraya itmişti. Uzak Zamana Övgü’de çok belirgindir bu ilgi. Kopuk’ta bu kadar belirgin mi bilemem, o gözle bakmam lazım ama sizin dikkatinize güveniyorum. Kitabın ilk şiiri olan “Fani Olmayan Bâki” zamanla mücadele duygusunun manifestosudur. Hem de yaşadığım zamanla! Kopuk/ Baki Ayhan T./ Yapı Kredi Yayınları/ 152 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1115 30 HAZİRAN 2011 SAYFA 11
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear